Nijer’in Kalbi: Niamey
Afrika kıtasını eğer gözünüzün önüne getirirseniz şayet, Nijer’in harita şekli itibariyle ilk bakışta, sanki Afrika’nın bir kalbi varmışta kendisi de tam orasıymış hissi uyandırıyor bende. Bazen orada bulunduğum zaman içerisinde “burası bir ülke olabilir mi?” sorusunu içimden çok geçirdim. Bir kaç yıl öncesine kadar Dünya’da yolu olmayan başkentler var deseler inanmazdım. Öyle ki sokakların ve caddelerin büyük çoğunluğunun toprak olmasına, uzun süre alışmakta güçlük çektim. Buradaki hayat tecrübem Nijer Gezi Rehberi yazımda.
Hayatım boyunca turist olarak asla gitmeyi aklımdan geçirmeyeceğim bir ülkede 17 ay kalma fırsatı yakaladım, mevsimler devirdim, havasını soludum… Bu yazı, seyahat yazısından çok, bir ülkede yaşayan hayatların senden, benden ve Dünya’nın kalanından ne kadar farklı olduğunu size anlatmaya çalışacak.
Nijer’in sorunları ise sadece olmayan yolları değil. Altyapı yetersizliği, açlık, aşırı kuraklık, sömürgenin getirmiş olduğu yorgunluk, çaresizlik hissiyatı var insanların bakışlarında. Özellikle fazla dışa açık bir ülke olamayışı ekonomisinin kısıtlı olanaklara ve tarıma dayalı olması ve tabi sağlık konusunda ki yetersizlikleri. Son dönem de oldukça fazla yatırım yapılması nedeniyle Dünya’nın çeşitli milletlerinden insanları ağırlıyor. Ve en çokta Nijerliler için bu durum ilginç bir hal alıyor.


Nijer’e gitmeden önce internette bir çok araştırma yapmıştım. Az çok neyle karşılaşacağıma dair fikrim vardı. Ancak tam anlamıyla ülkeyi anlatacak çok fazla kaynak bulamadım. Önceki tarihlerde, ülkeye giden doktorların videolarını izlemiştim ancak öğrenmek istediğim bilgileri orada da edinemedim.

Havalanın da uçaktan ilk indiğim günü hiç unutmuyorum. Paralel evren de gibiydim. Etrafta bir kaç tane aydınlatma, etrafında uçuşan sinekler böcekler. Doğru dürüst bir yönlendirme yok, apronda eli silahlı askerler… Oldukça tedirgin edici bir görüntüydü. Bir an “Burada ne işim var” diye kendime sordum ancak benim için çok farklı bir deneyim olacağına inanıyordum ve gerçekten de öyle oldu.

Nijer’i yazmak oldukça heyecan verici ve hüznü de içinde barındırıyor. Çünkü bu yazının tamamında, ayak bastığım ve havasını soluduğum hayatlarına dokunduğum o insanların hepsini bu yazıya taşımış oluyorum. Ve o anları; kumlu yolları, kerpiç barakaları, otlardan yapılan kulübeleri tüm o anları ölümsüz kılıyorum.
Nijer’de sıradan bir gün. Ve hayatlar…

Kaldığımız evin çatısında, etrafta ne çekebilirim diye bakınırken, bu ufaklıkların bizi izlediğini gördüm ve işte o an.
République du Niger – Nijer Cumhuriyeti –
Nijer Cumhuriyeti, Afrika kıtasının batısında bulunan ve denize kıyısı bulunmayan bir parlamenter cumhuriyet ülkesi. Eskiden ülke isimlerinin başında “Cumhuriyet” olması bana hep ülkemizdekine benzer bir cumhuriyet kavramı oluşturmuştu. Ancak Afrika için işler hiç öyle değil. Afrika ülkelerin de seçim kavramının olması, o ülkelerde cumhuriyetin ve demokrasinin tam anlamıyla yaşandığını göstermiyor. Batılı ülkelerde ki gibi bir cumhuriyet ve kanun kavramlarını Afrika ülkelerin de aramak, denizde kum tanesi aramak gibi. Başlangıçta bunu ülke dışından bakarken, bir ilkellik gibi görüyorsunuz ancak orada bizzat yaşamaya başlayınca öncelikle insanların aklında ki sorunun “bu akşam eve ne götüreceğim” olduğunu anlayınca olaylara bakışınız da birden değişiyor.

Bayramdı ve bir köye ekip olarak yardım götürdük. Bu kare de orada çekildi. Bazen yazmana gerek yoktur, fotoğraf sana herşeyi anlatır.

Nijer mi ? Nijerya mı? – Nijer Gezi Rehberi
En çok sıkıntı yaşadığım konu. Ne zaman bu konu açılsa, insanları bir türlü “Nijer” diye bir ülkenin olduğuna ikna edemiyorum. Eğer coğrafyaya ilginiz yoksa, malesefki Nijer’in adını ömrünüz boyunca duymayabilirsiniz. İnsani gelişmişlik endeksin de 189 ülke arasında 189. sırada olan kendi haline terk edilmiş bir ülkeden bahsediyoruz.

Bu fotoğrafta, el arabalarına oturan çocuklar ise su satan çocuklar. Bu araçlarla, üzerinde “clean water” yazan plastik ambalajlı suları satıyorlar. Ülkede pet şişe ile su satılıyor ancak bunları halkın alıp düzenli kullanması mümkün değil. Çünkü çok pahalı. O yüzden plastik poşetlerde satılan bu suları kenarından koparıp içiyorlar. Şayet görürseniz bir gün, tinerci sanmayın sakın onlar muhtemelen sularını içiyordur. 🙂

Bu engelli araçları, bisiklet gibi ama elle sürülüyor. Nijer’de çok fazla engelli insanla karşılaşıyorsunuz.
Nijer’de Siyasal Hayat – Nijer Gezi Rehberi
Nijer eskiden Fransız sömürgesi olan bir ülkeymiş. 1960 yılından sonra bağımsızlık elde etmiş. Ancak Frankafon etkisi oldukça yoğun gözüküyor. Ülke de resmi dil Fransızca bürokrasi de ve ticarette, yani şehir yaşamında oldukça baskın. Ancak kırsal alanlara gidilince Hausa, Djerma, Tuareg, Kanuri, Tubu gibi kabilelerin dilleri kullanılıyor.
Nijer’de çoğu Afrika ülkesinde olduğu gibi askeri darbelerle yoğun karşılaşmış bir ülke. Mevcut başkan Mahamadou Issoufu darbe ile iktidara gelmeyen ender başkanlardan.
İdari olarak yedi bölgeden oluşuyor Agadez, Diffa, Dosso, Maradi, Tahoua, Tillaberi, Zinder, Niamey (Başkent). Ve para birimi CFA dedikleri Batı Afrika Frangı. Son dönemde Türkiye ile artan ilişkileri sayesinde ülkeye ciddi yatırımlar yapılmaya başlandı ve bir çok yardım kuruluşları Nijerlilerin hayatını kolaylaştırmak için çalışıyor.


Nüfus ve İklim – Nijer Gezi Rehberi
Nüfus 25 Milyon civarı ve oldukça genç, 2019 yılı verilerine göre %68 civarında bir oranda 0-24 yaş aralığında. Ülkenin sadece %3’ü, 65 yaş ve üzerinde, bu da sağlık sisteminin ne kadar zayıf olduğunun bir göstergesi. Genç nüfus, Nijer’i aslında oldukça dinamik bir ülke yapıyor ancak ülkenin ekonomik altyapısı oldukça zayıf olduğu için iş gücü üretimi de yok denecek kadar az. Halkın %90’ı müslüman ve kalan %10 ise Hristiyanlık ve çeşitli yerel dinlere inanıyor. Nijer’in kırsalında da yol üzerlerin de ufak tefek derme çatma kiliseler görmek mümkün. Ayrıca ülkenin çoğunluğunun müslüman olmasına rağmen devletin resmi bir dini yok. Yıllık sıcaklık ortalaması ise 37 civarında.

Kuraklığın getirdiği çok büyük sorunlar var. Özellikle de sağlıklı içme suyuna erişemeyen ve temizlik için yeterli temiz su kaynağı bulamayan halk, haliyle ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor. Ülke de yıl boyunca sıtma ve tifo oldukça yaygın. Özellikle yağmur sezonları olan Haziran-Eylül dönemin de ise sıtma ve tifo gibi bir çok salgın hastalıklar çok yüksek düzeyde görülüyor. Afrikadaysanız eğer sineklere çok dikkat etmek gerekiyor.

Nijer’e Nasıl Gidilir? – Nijer Gezi Rehberi
THY’nin her gün direkt uçuşlu seferleri mevcut. Ayrıca Nijer dönüşlerin de ise aktarmalı olarak Mali veya Etiyopya aktarmaları olabiliyor. Ancak bunlar değişiklik gösterebilir. Air France’de Paris ve Avrupa uçuşlarını her gün yapıyor. Bizzat yapımında çalıştığım havaalanı ismi ise Diori Hamani havaalanı. Adını Nijer’in ilk devlet başkanından alıyor.

Nijer’e Vize Var mı?
İlginç ama evet; Nijer Türk vatandaşlarına vize uyguluyor. Ben de ilk başta şaşırmıştım ancak durum bu. Vize almadan Nijer’e gidemiyorsunuz.
Nijer’de Hayat?
Öncelikle belirtmeliyim ki Nijer’in hayatı oldukça kaotik. Düzensiz trafik her yerden çıkan arabalar ve motorsikletler… Sabah 8-9 arasında tüm dükkanlar marketler ve devlet daireleri açılıyor. Ancak öğle araları uzun. Biz de bir saat olan onlarda iki veya üç saat olabiliyor. Öğleden sonra da eğer devletle işiniz var ise 15.30 – 16.00 dan sonra kimseyi bulamıyorsunuz.

Gece hayatı ise oldukça yoğun geçiyor. Sıcaklık yüksek olduğu için genelde akşamları 8-9 dan sonra şehir canlanıyor ve tatil günlerin de gece 12’ye kadar sokaklar oldukça kalabalık olabiliyor. Kalabalık bir müslüman nüfus olmasına rağmen, ülke de gece hayatı var ve oldukça renkli.

Fotoğraflardan da görüldüğü üzere çevre ve şehircilik konusunda Nijer’in yapabildikleri oldukça sınırlı. Sadece evlerin sınırlarının belli olduğu sokaklar, çukurlar ve sular içinde kalmış caddeler… Kırsal da ise durum daha da içler acısı.

Sokak hayvanları var ama çok çok az. Bazı yerlerde bir kaç kedi, köpek görüyorsunuz ama onların da bu zorlu koşullarda uzun yaşayabildiklerini düşünmüyorum. Bence hayatın içerisinde ki en büyük sorunda kirlilik. Şehir de neredeyse bütün araçların yirmi yaşından büyük olması nedeniyle müthiş bir mazot kokusu ve kirlilik hakim.

Ve tabi çöp dağları. Bizde ki gibi bir çöp toplama ve onu bir yerlerde depolama gibi gelişmiş belediyecilik hizmetleri yok. Her yer çöp gibi kullanılıyor. Belli başlı alanlarda çöp biriktirme yapıp yakıyorlar. Ancak bu şehrin ürettiği çöpün yanında oldukça yetersiz. Bu yetersizlikte salgın hastalıklar riskini artıran en önemli faktör. Bu yüzden musluk suyu kesinlikle kullanılmaması gerekiyor.
Nijer’de Nerede Kalabilirim? – Nijer Gezi Rehberi
Radisson Niamey
Türkler’in yatırımı ve Türkler’in işlettiği bir otel olan Radisson, Niamey’de ki en güvenli otel diyebilirim. Afrika genelinde otel güvenliği meselesi oldukça önemli ve kendisi de bu konuda ödül sahibi. Daha çok yeni olmasına rağmen oldukça popüler ve hizmetleri de Niamey standartlarının çok üstünde.
Noom
İtalyanların bir yatırımı olan Noom, Radisson otelin tam karşısında yer alıyor. Kongre merkezine de tam 5dk uzaklıkta.
Soluxe
Bu otelde Çinlilerin yatırımı. Niamey’de popüler ve güvenli olduğu söyleniyor.
Nijer’de Ne Yenir? – Nijer Gezi Rehberi
Nijer’in kendine ait bir mutfağı yok. Zaten nasıl olsun ki? Böyle bir ülke de bırakın mutfağı düzgün yemek bulmak bile sorun. Halkın arasında en çok tüketilen şey mısır, pirinç, patates, fasulye, bezelye ve et ürünleri. Daha sonra herkesin bildiği fast food ürünleri geliyor. Hayvancılık yaygın olduğu için sakatat kültürü ve kuru et bizde ki sokakta satılan simit kadar yaygın. Ayrıca bazı tezgahlarda da Niamey nehrinden tutulan balıkları da görmek mümkün. Sade yemekleri yok denecek kadar az. Mutlaka yemeklerine kendi soslarından kullanarak yemeyi seviyorlar. Bu tarz sokak yemeklerini hiç denemedim çünkü hijyen açısından oldukça riskli.
Her şehir de olduğu gibi Niamey başkentte de belirli bir kesimin (ağırlıklı olarak ülkede ki yabancılar ve lokal zenginlerin) gittiği restoranlar mevcut.
Le Pilie
Bunların başında Le Pilie geliyor. Geleneksel Agadez evi tarzında inşaa edilmiş, ağırlıklı İtalyan ve Fransız mutfağı yemekleri bulabileceğiniz, oldukça otantik bir yer.

Cap Banga
Nijer nehri yağmur sezonun da ( Haziran-Eylül) oldukça fazla yükseliyor ve bu restoranda nehrin tam ortasında. Oldukça otantik ve farklı bir tarzı var. Özellikle gün batımları nehir üzerinde mükemmel manzaralar görülebilir. Yağış sezonun da sular yükseldiği için restorana kayıkla ulaşım sağlanıyor ve kurak dönemde de yürüyerek bile gidilebiliyor.

Brasserie QG
Yemyeşil bir bahçesinden mekana giriş yapıyorsunuz. Başta “nereye geldim ben” hissi uyandırsa da içeriyi görünce tüm fikriniz değişiyor. Girişte silik, az ışıklı bir tabela, değişik bir kapıdan içeri giriş ve güvenlik kontrolü sonrasında, çölde bir vaha gibi mekanın bahçesi sizi karşılıyor. Niamey için oldukça üst standartta bir restoran ve genelde ülkenin hatırı sayılır insanları tercih ediyor.
Cote Jardin
Burası da bahçesi olan oldukça otantik bir yer. Dizaynı itibariyle tam bir yerel Afrika restoranı diyebilirim. Menüsünde de ağırlıkla İtalyan ve Fransız mutfağı mevcut. Deniz ürünleri, et, tavuk ve geniş bir tatlı menüsü var.
Radisson New York & Al Mina & Zaxi Restorant
Nijer’de eksik olan “mutfak” ilgili açığı kapattıklarını düşünüyorum. Kaliteli ve sakin bir akşam geçirmek için gayet ideal ortam sunan bu restoranlar üç farklı kategoride hizmet veriyor.
New York
Adına yaraşır bir dizaynı olan restoranın, genelde fast-food ve et ürünleri ağırlıklı menüsü var. Salata ve aperatif menüsü de oldukça iyi. Akşam sakince havuz başında takılmak isteyenler için oldukça cezbedici.
Al Mina
“All day dinning” restoran. Genelde açık büfe ve kahvaltı servisinin ağırlıklı olduğu bir yer. Çok güzel tatlıları var tavsiye ederim.
Zaxi
Daha çok yeni olmasına rağmen Nijer’in en iyi seviyeli restoranı burası oldu. Özellikle Asya mutfağından seçeneklerinin bol olması Niamey’de eksiklikti. Restoran da harika bir akşam yemeği yerken ayrıca Niamey nehrini gören manzarası da restoranın bonusu.
Niamey’de Aktiviteler?
Niamey ne bir turistik şehir, nede kültür turizmine açık bir ülke. İnsanların bir hayatı var doğru ama bu sadece “hayatta kalma” adına bir hayat. Bu yüzden de insani gelişimin ve eğitimin yüksek olmadığı ülkelerde hayatın akışında “aktivite” kavramı, sadece bir kesimin sahip olduğu bir lüks olabiliyor. Bu yüzden Niamey’de yapılacaklar oldukça sınırlı.
Grand Marché de Niamey
Bizde ki kapalıçarşı ne ise, Niameyde de Grand Marche o diyebiliriz. Oldukça geniş bir mekan ve Nijer’in ticari hayatı burada dönüyor diyebilirim. İlk başta insana ürkütücü geliyor burada dolaşmak ancak daha sonra alışıyorsunuz.
Grand Mosque of Niamey

1970’ler de inşa edilen Niamey Camii şehrin en büyük camisidir. Libya desteği ile yapılmıştır. İlginç ve bir okadar da estetik duran cami mutlaka görülmeli.
Nehir Turu
Niamey şehrinin biraz dışında “Kanazi” denilen bir bölge var ve nehrin ortasında da küçük bir adası var. Bu ada üzerinde geleneksel Afrika aileleri yaşıyor. Nehir kenarında, sırtlarında bebekleri olan ve çamaşırlarını yıkayan kadınlar, küçük kanolarda balık tutan insanlardan bahsediyorum. Bildiğimiz tüm sosyal medya ve internet hayatının klişelerini bilmeyen, duymayan insanlardan. Kanoyu süren çocuğa, onun fotoğraflarını çektiğimi ve göndermek istediğimi söyledim. Ancak ne facebooku var, ne instagramı, ne de whatsapp’ı vardı.


“Zen Espace” denilen otantik bir cafeden bu nehir turuna katılabilirsiniz. Bu güzel insanların hayatlarını ve hipopotamları görmek için kano turuna katılmanız yeterli.
Ulusal Müze ve Hayvanat Bahçesi
Burası bir hayvanat bahçesinden ziyade, eziyet ortamı bence. Küçücük kafeslere yırtıcı kuşlar konulmuş. Hayvanların donuk duruşundan, bulundukları ortamdan ne kadar huzursuz oldukları anlayabiliyorsunuz. Aslanlar, timsahlar ve hipopotamlar da aynı şekilde daracık alanlarda yaşıyolar. İçerisinde ufak bir pazar yeri var ve burada geleneksel “el yapımı” bir çok hediyelik eşya hem yapılıyor hem de satılıyor. Şayet buraya gelirseniz, size söylenen fiyatın yarısını teklif edin.

- Ayrıca içeride Fransızların uranyum tesisinin tarihçesini anlatan bir de müze yapılmış. Tesiste kullanılan aletler, kıyafetler ve uranyum hakkında bilgiler mevcut.
- Küçük bir bina da ise Nijer’in tarihinde ki liderlerinin giydiği ve geleneksel çöl kıyafetlerinin sergilendiği bir alan mevcut.

En ilginç olan ise dinazor heykelleri. Binlerce yıl önce Nijer’in çöllerin de yaşayan dinazorların iskeletleri bulunmuş ve bunlar ulusal müzeye konulmuş. Ancak bunlar gerçek kemikler değilmiş. Orjinalleri ise Nijer’den çıkarılmış. Ama yine de bizim mirasımız diyerek böyle bir yer yapmışlar.

Kouré Giraffe Reserve
Niamey’de bulunduğum süre içerisinde en keyif aldığım aktiviteydi. Nesli tükenmekte olan batı afrika zürafalarını gördüm, fotoğrafladım, izledim… Bu olayı kelimelerle anlatamam yaşamanız gerekir.

Zürafalar bir süredir insan nüfusunun artması, yasa dışı avcılık yüzünden çeşitli ülkelere göç etmişler ve bir şekilde yaşamlarına devam etmişler. Bir süredir Zürafa Koruma Vakfı’na (GCF)’ nin çalışmaları sayesinde nüfus artırımı yapılmış ve bir çok zürafa da çeşitli bölgelerden alınarak Nijer’e geri getirilmiş. Şuan da hepsi koruma altında ve rehber olmadan bölgeyi gezmek yasak.

Bu yazım oldukça uzun oldu. Sizleri sıktıysam özürlerimi kabul edin lütfen. Şayet buralara kadar geldiyseniz de sabrınız için teşekkür ederim. Nijer’i anlatmak için kelimeler yetersiz kalıyor aslında. Orada yaşanan dramı hatırladıkça üzüntünüz artıyor. Dünya’nın en fakir ülkesinden birinde ve o ülkenin insanlarıyla aynı zaman diliminde olmak bambaşka bir duyguydu. Şükretmeyi bilmek ve ülkemizin kıymetini bir kez daha anlamak gerekiyor. Bir daha yolum düşer mi bilmiyorum. Ancak sizin yolunuz düşer ise bu yazıyı hatırlayın.
Afrika hakkındaki bazı yazıların linkini sizler için aşapıda bırakıyorum.
Seyşeller Gezi Rehberi – Afrika’nın Cennet Adası
Güney Afrika’nın Kalbi Cape Town – Cape Town Gezi Rehberi
Bir Afrika Macerası: Fas’ta Araba Kiralamak
Mısır Gezi Rehberi – Orta Doğuda Yer Alan Turizm Cenneti
Tekrar görüşmek dileğiyle…