Türklere Anadolunun Kapısının Açıldığı Yer
Doğu denince aklınıza nereler geliyor? Diyarbakır, Van, Mardin vb… Aklınıza Muş kaçıncı sırada gelecekti acaba. Doğu Anadolu’da Van Denizine kıyısı olan, adı sadece otobüs terminallerindeki istikamet rotalarında görülen bu küçük şehrimizde neler var neler yok bu yazıda söylemek istedim.
Peki senin ne bağın var Muş’la derseniz, hiçbir bağım olmadığını söyleyebilirim. Yıllar önce 2-3 günlüğüne bir proje kapsamında ziyaret etmiştim ama gezmemiştim. Gezemediğimden dolayı içimde her zaman bir ukte olarak kalan yerlerden biri oldu Muş. Bakalım Muş Gezi Rehberi yazımda neler göreceğiz.
Muş Hakkında
Muş’un konumu coğrafi olarak Doğu Anadolu’nun Yukarı Murat bölgesindedir. Fırat’ın kollarından Murat Nehri’nin aktığı topraklarda zengin tarihi geçmişi koruyan Muş ve milli önemi bulunan kenti Malazgirt; eski çarşısı, camii minareleri ve tarihsel anıtlarıyla bir doğa harikasıdır. 1929 yılında Bitlis’ten ayrılarak il olmuştur. Muş denince akla Lalesi, Üzümü Toy Kuşu ve tabi ki Malazgirt ve Alparslan gelir.
Muş’a Nasıl Gidilir?
Muş’a hem kara hem de hava yolu ulaşımı ile ulaşmak mümkün. Uçuşların nadir yapıldığı Muş Sultan Alparslan Havalimanı ile ulaşabilirsiniz. Şehre demiryolu ile ulaşmak da mümkündür. Buradan Van Gölü Ekspresi geçer.
Muş’ta Gezilecek Yerler – Muş Gezi Rehberi
Höyükler ve Ören Yerleri
Tarih boyunca türlü nedenlerle yıkılıp yok olmuş yerleşme bölgelerinde, yıkıntıların üst üste birikmesi nedeniyle oluşmuş, çoğu kez içinde tarihsel kalıntıların gömülü bulunduğu yayvan toprak tepe’ye Höyük denilmektedir. Tüm Anadoluda olduğu gibi Muş’ta da birçok höyük mevcuttur. Muş’ta bulunana höyükler daha çok Urartu medeniyetine ait. Bununla birlikte bir kazı ve birkaç yüzey çalışması dışında ciddi bir arkeolojik çalışma henüz bu şehire uğramamış malesef. Muş’ta bulunan bazı höyükler ise şunlar;
- Yağcılar (Evran) Höyüğü,
- Dolabaş Höyüğü,
- Bostankale Höyüğü,
- Mercimekkale Höyüğü,
- Varto Kayalı Dere Ören Yeri.
Alaaddin Bey Cami
Ulu Cami
Hacı Şeref ve Alaaddin Bey camilerinin yakınında bulunmaktadır Ulu Cami. Yapımında Moloz taşı kullanılmış. Camiyi 979 yılında yaptırdığı düşünülen Şeyh Muhammedi Mağribi’nin türbesi caminin bahçesinde bulunmakta. Caminin minaresi 1966 depreminde yıkılmış ve 1968 de yeniden yaptırılmış.
Hacı Şeref Cami
Bir Selçuklu yapısı olan harabe durumundaki Aslanlı Han’ın içinde bulunmakta Hacı Şeref Cami. Mimari özellikleri 17. yy’la tarihlenmekte. Genel yapısı itibari ile kare planlı bir cami burası. Ana mekan ortada büyük, yanlarda basık kubbelerle örtülmüş. Sonradan eklenen son cemaat yeri ahşaptan yapılmış. Bu cami de Abdülhamit Han Efendi tarafından ilk olarak 1318 yılında yaptırılmış.
Çanlı Kilise(Surpgarabet Manastırı)
Burası da malesef harabe haline gelen tarihi ve kültürel miraslarımızdan birisi. Hatta öyle değerli bir yapıymış ki birçok kaynakta batı Ermenistan’ın en önemli ve Eçmiadzin’den sonra dünyadaki en önemli Ermeni manastırı kabul ediliyormuş. Hatta şöyle denirmiş büyüklüğü için, bu manastırın 360 odası yılın her bir gününü temsil etmekteymiş. Eski fotoğraflarını görünce zaten aklınızda avrupada gördüğünüz katedraller çağrışıyor. Ne diyelim yazık olmuş.
Muş Kalesi
Adından da anlaşıldığı gibi Muş’ta bulunmaktadır. Kale şehrin en eski yerlerindendir. Kesin tarihi bilinmemekle birlikte Moğol istilasını müteakip 7. asır ortalarına doğru yapıldığı tahmin edilmektedir. Kalenin batı tarafında tahrip olmuş Arap mezarlığı, Selçuklu mezarlığı ve Osmanlı mezarlığı karışık ve dağınık bir halde bulunmakta. Belediyece park olarak düzenlenmiştir. Günümüzde halkın başlıca piknik yerlerinden biri olmuş.
Hasbet Kalesi
Muş’un güneyinde bulunmakta. Surları ve iki kulesi kısmen ayakta kalabilmiş. Diğer kısımları tabii afetlerde yıkılmış zamanla. Kesin tarihi bilinmemekle birlikte, yapıda kullanılan malzeme ve sanat yapısı itibari ile Horasan harcı ile imar edilmiş ovaya hakim karakol konumunda kendini göstermekte bu kale. Bir rivayete göre Büyük İskender Mısır’ı fethe giderken kendine bağlı Komutan Beatlis’e geri döndüğünde geri alamayacağı kudrette bir kale yapmasını istemiş. Emri alan Komutan Beatlis, Büyük İskender’in Mısır’dan Dönüşüne kadar Bitlis Kalesini yapmış ve Büyük İskender’i emri doğrultusunda Muş Ovasına püskürtmüştür. Büyük İskender defalarca Beatlis’e saldırmış fakat her seferinde Muş Ovasına geri dönmek zorunda kalmıştır. Yine mağlubiyetle sonuçlanan bir saldırı sonucu Büyük İskender Muş Ovasında gece konaklarken, orduyu tedirgin eden bir atlı gurubun varlığını görür ve bu savaşçılara hayran kalır. Savaşçıların ikamet ettiği Haspet Kalesine elçi göndererek görüşme talep eder. Kaledekiler bu talebi kabul ederek Büyük İskender’in yanına giderler. Rivayete göre Büyük İskender hayran olduğu bu kişilere atfen “Siz kimsiniz ki, dünyayı fethe çıkmış bir komutanın ordusunu rahatsız ediyorsunuz.”demiş. “Bizler Gur Beyleriyiz, sizler bizim topraklarımıza girmekle bizi rahatsız ettiniz” cevabını alır. Bu arada Komutan Beatlis, Büyük İskender’e haber göndererek kaleyi teslim edeceğini bildirir. Büyük İskender’in huzuruna çıkan Beatlis, hükümdarın “-Bu kaleyi neden baştan teslim etmedin ve ordumdan birçok askerin kırılmasına neden oldun?” sorusuna “- Hükümdarım siz bana buraya öyle bir kale yap ki dünyanın en güçlü hükümdarı ordusuyla gelse bile burayı alamasın diye emir ettiniz. Bende buraya ğüçlü ve sağlam bir kale yaptım. Siz de dünyanın en güçlü hükümdarı ve ordunuzda dünyanın en güçlü ordusu olduğu halde burayı ele geçiremediniz. Şimdi görevimi yerine getirdiğime inanarak kalennin anahtarlarını size teslim ediyorum.” der. Büyük İskender bunun üzerine komutanının bu cevabından çok memnun kalır ve onu affeder. Bir süre sonra da ordusuna Muş Ovasından çekilme emrini verir.
Malazgirt Kalesi
Adından da anlaşılacağı gibi Malazgirt’te bulunmaktadır bu kale. Malazgirt’i çevreleyen bir birine parelel iki suru onarılmış olarak bulunmaktadır. İslam kaynaklarında bu kale gerek İslamiyet’in ilk döneminde gerekse Bizanslar zamanında bir çok savaşa sahne olmuş. Eski Malazgirt’i çepeçevre kuşatan kalenin ana burcu ile burçları bu tarihi özellikleri ile ilgi çekmekte. Tabii afetlerde zamanla surları yıkılmıştır. Onarımlar kısmen de olsa günümüzde de devam etmekte, tabiki bildiğiniz gibi aslından kopararak. Efsaneye göre Malazgirt Kalesi civarında ateşperestler yaşarken başlarında Teymus isminde bir şah bulunuyormuş. Şahın çocuklarından Beşir Allah’a iman getirince babası Teymus Şah oğlu Beşir’in dilini dipten keserek Malazgirt’ten sürgün etmiş Beşir aylarca yol kat edip Müslümanların bulunduğu Mekke’ye gelmiş, durumu öğrenen Hz. Ali sahabelerden oluşan bir ordu toplayarak Malazgirt üzerine yürümüş. Yapılan savaşta Teymus Şah ve beraberindekiler kılıçtan geçirilmiş. Hz Ali ordusu ile şimdi ilçenin bir mahallesi olan Şahneder köyüne gelmiş ve orada konaklamak istemiş. Askerler yorgun ve susuz olmaları nedeniyle köydeki çeşmeden su içmek istemişler, suyun zehirli olduğu söylenmiş. Bunun üzerine Hz. Ali çeşmenin kaynağında örümcek ağı gibi kaynaşmakta olan yılanları görünce askerlerin su içmesine engel olmuş. Askerlerin su içme ihtiyacını belli etmesi üzerine Hz. Ali köyün hemen güneyindeki düz arazi görünümde olan Salkayalığına gitmiş, kılıcın çekerek taşa vurmuş kılıcın darbesi ile kaya yarılmış ve şimdi yılanlar kuyusu denilen halini almış. Çeşmede kaynaşmakta olan yılanların çekilmesi için Allah’a dua etmiş aynı anda yılanlar bu kuyuya çekilmişler. Sonunda askerler bu çeşmeden su içerek yorgunluklarını üzerlerinden atmış. Günümüze kadar her yıl yalnız 15 Mayıs- 15 Haziran arasında bu yılanlar kuyusu aynı boy ve renk zehirsiz yılarlarla dolar bu güne kadar, bu yılanların köylüler tarafından ellerine alarak oynattıkları halde hiç kimseye zarar vermedikleri tespit edilmiştir. Görmek isteyenler belirtilen günler arasında Şahnedar köyü yılanlar kuyusuna gidebilirler. Ben gitmedim bari siz gidin de görün.
Murat Irmağı Köprüsü
Günümüzde hala kullanılan bu köprünün tam olarak yapım yılı bilinmemekte. Üzerinde bulunan 1871 tarihli kitabenin ise onarımla ilgili olduğu düşünülmekte. 12 gözlü bu köprü görülmeye değer yerlerden birisidir Muş’ta.
Muş’ta Ne Yenir? – Muş Gezi Rehberi
Muş mutfağı genel yapısı itibari ile Arap, Türk, Ermeni, Yezidi, Kürt, vb daha nice kültürlerden ve damak tadlarınden etkilenmiştir. Bunlarla birlikte Türkiye’de her yerde bulabileceğiniz yemekler de mevcuttur. Genel itibari ile yöresel tadları çevresindeki illerle aynıdır.
Peki Muş’un neleri meşhur derseniz;
- Keşkek,
- Çorti,
- Domatesli Lahana Dolması,
- Hez Dolması,
- Hafta Direği
Buraya kadar okumuşken bir de Siirt yazısına bakmak isterseniz linkini buraya bırakıyorum.
Siirt Gezi Rehberi – Botan Vadisinden Veysel Karani’ye
Mardin’in yazısına bakmak isterseniz onun da yazısı burada…
Mezopotamya’nın Kadim Şehri – Mardin Gezi Rehberi
Ülkemizin her bir şehrini ve önemli ilçelerini yazmaya devam edeceğiz. İntagram hesabıma bu linkten ulaşabilirsiniz. VAKKOR
İyi seyahatler. Muş Gezi Rehberi, Muş Gezi Rehberi, Muş Gezi Rehberi, Muş Gezi Rehberi, Muş Gezi Rehberi,