Dünya Harikaları “Hasankeyf” & “Malabadi Köprüsü”
Ülkemizde Batman denince akla 3 şey gelir. Süper kahraman olan “Batman”, Hasankeyf ve petrol. Aslında dünyada birçok bilgi yarışmasında soruluyor bu soru “Süper kahraman ile aynı ada sahip şehir hangisidir?” Peki Batman’ın bilinen bu değerleri dışında neleri var? Öğrenmek için Batman Gezi Rehberi yazım sizlerle.
Batman Hakkında
Batman’ın konumu coğrafi olarak Anadolu ve Mezopotamya’nın kesiştiği bölgenin üst kısımlarında bulunmaktadır. Dicle’nin aktığı topraklarda zengin tarihi geçmişi koruyan Batman ve antik kenti Hasankeyf; üç bini aşkın mağarası, orta çağdan kalma tarihi köprüsü, eski çarşısı, camii minareleri ve tarihsel anıtlarıyla bir doğa harikasıdır (harikasıydı demek daha doğru olur belki de). Dünyaca ünlü sanat tarihçisi Tahsin Acet Batmanlıdır. 1990 yılına kadar çok hızlı bir gelişme yaşayan Batman, 16 Mayıs 1990 tarih ve 3647 sayılı kanunla Beşiri, Kozluk ve Sason ilçeleri Siirt’ten, Hasankeyf ve Gerçüş ilçeleri Mardin’den alınıp Merkeze bağlanarak Türkiye’nin 72. ili olma unvanına kavuşmuştur.
Batman’a Nasıl Gidilir?
Batman’a hem kara hem de hava yolu ulaşımı ile ulaşmak mümkün. Uçuşların nadir yapıldığı Batman Havaalaın ile ulaşabilirsiniz. Havayolu ile en kolay Diyarbakır’a gelip oradan araba kiralayarak ya da otobüsle ulaşım sağlanabilir. Ya da TCDD’nin Güney Kurtalan Ekspress’i ile demiryolu ulaşımı sağlayarak gelebilirsiniz. Bu tren hattı ile ilgili bilgi için yazılarımızı aşağıya bırakıyorum.
GÜNEY KURTALAN EKSPRESİ – MAKİNİST İLE YOLCULUK
Güney Ekspresi İle Yolculuk ve Gerekli Bilgiler
Batman’da Gezilecek Yerler – Batman Gezi Rehberi
On Kemerli (Zilek) Köprüsü
İnşaatı 1944 yılında biten ve Devlet Demir Yolları’nı da bu tarihte Batman’a ulaştıran bu köprü, döneminin bir mimarlık harikasıdır. Batman’a kadar gelmişken bu güzellikle bi selfi çekmeden olmaz. Batman kent merkezine 7 kilometre mesafede Batman Çayı üzerinde yapılan ve on kemerli olan köprü, tren geçişini sağlamasıyla birlikte, insan ve hayvanların geçişini de sağlamaya uygun biçimde inşa edilmiştir, Bu köprünün ayrı bir özelliği de, ikinci Dünya Savaşı’nın bütün şiddetiyle devam ettiği 1939-1944 yılları arasında yapılmış olmasıdır. Savaşa katılmayan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, bu yıllarda bütün gücüyle ülkenin kalkınması ve imarı için uğraş verdiğinin bir kanıtıdır. Bu tarihlerde Avrupa’da sağlam köprü kalmamıştı, Mustafa Kemal Atatürk ne güzel söylemiş “Ancak, ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir.” Belki de daha bi anlamlandı bu köprü ile.
Mor Kiryakus Manastırı – Batman Gezi Rehberi
Batman’ın Beşiri ilçesine 18 kilometre uzaklıktaki Ayrancı Köyünde bulunmaktadır. İlk çağdaki sınırları Dicle Nehri’nin güney kıyısından başlayıp Suriye sınırına kadar uzanan ve dini yönetim açısından Hasankeyf’teki piskoposluğa bağlı olan bölgeye Turabdin denilmektedir. Süryani Hristiyanları tarafından kutsal kabul edilen Turabdin bölgesinin en uç noktasındaki Mor Kuryakos manastırı, bu bölgede yer alan 80’e yakın kilise ve manastır içinde önemli bir yer tutmaktadır. Biri manastıra girişteki ana kapı üzerinde, diğeri iç avluyu iki bölüme ayıran kemerli kapının üzerinde olmak üzere Süryanice yazılmış iki taş kitabe mevcuttur. İlk kitabede Halepli Salibo isimli bir şahıstan bahsedilmekte ancak, manastırın yapım tarihi hakkında bir bilgi verilmemektedir. Çünkü Süryani Hristiyanları’nca inşa edilen manastır ve kiliselerinde bulunan kitabelerde daha ziyade İncil’den mesajlar içermektedir. Bu manastırda görülen her iki kitabede İncil’den metinler yer almaktadır.
Hasankeyf – Batman Gezi Rehberi
Diclenin kıyısında, zamanında medreseler, rasathane, darüşşifa ve diğer eğitim kurumlarıyla bölgenin ilim ve kültür merkezi olan Hasankeyf, ulaşım yolları ve ticaret merkezlerinin yer değiştirmesiyle günümüzde önemini yitirmiştir.
İlçe, sahip olduğu zengin tarihsel yapılar nedeniyle 1981 yılında bütünüyle sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. GAP projesi kapsamında bulunan Ilısu Barajı nedeniyle bu tarihsel yapılar bütünüyle sular altında kalmaya başladı. Bu konuda çalışmalar Kültür Bakanlığı ve DSİ Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir.
Hasankeyf’in ne zaman kurulduğu tam olarak bilinememektedir. Şehrin jeopolitik yapısı çok eski bir yerleşim merkezi olduğu ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Bugün bile zaman zaman bazıları mesken olarak kullanılan çok sayıdaki mağaralar, insanların çok eski çağlarda burada yerleştiklerini göstermektedir.
Mevcut bilgilere göre,Hasankeyf kalesinin kurulması,MS. 4’üncü yüzyıla rastlamaktadır. Bu yüzyıl ortalarında, Diyarbakır çevresini ele geçiren Bizans İmparatoru Konstantinos, bölgeyi korumak amacıyla iki sınır kalesi inşa ettirmiştir. Bu iki kaleden birisi Hasankeyf Kalesidir.
Kale, Sasanilere karşı siyasi bir önem kazanınca, daha sağlam bir şekilde yeniden tahkim edilmiştir. Hasankeyf, MS. 639 yılında Emeviler tarafından fethedilmiştir.Bu tarihten sonra; Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler, Artuklular, Eyyubiler ye Osmanlılar hakimiyet kurmuşlardır. Hasankeyf en parlak dönemini Artuklular döneminde yaşamıştır. Merkezde bu dönemden kalan pek çok tarihi eser mevcuttur.
Hasankeyf Mağaraları
“Mağaralar Şehri” ya da “Kayalar Kenti“ anlamına gelen Hasankeyf, kayalara oyulmuş mağara şeklindeki binlerce konuta sahiptir. karanlık çağlardan beri veya insanlığın yerleşik hayata uyum sağladığı tarihten bu yana bir barınma ve iskân yeri olarak kullanılan Hasankeyf’teki bu mağaralar, yapılış biçimlerinden hiçbir şey kaybetmeden gününüze kadar gelmiş ve her devirde bu çok fonksiyonlu özelliklerini korumuşlardır. Sayıları 4 bini bulan bu mağaralar, milattan önce Kuzey Mezopotamya’da hükümranlık sürdüren Sümerlere, Asurlulara ve Babillilere barınma merkezi olmuşlardır.
Hasankeyf Kalesi
Dicle Nehri kenarından ortalama 135m yükseklikte yekpare kaya kütlesi üzerine kurulmuştur. Doğal yapısına uygun surları ve görkemli kapılarıyla “Yukarı Şehir” olarak da adlandırılan İç Kale, stratejik önemi nedeniyle MS IV. yüzyılda Roma İmparatorluğu’nca askeri üs olarak kullanılmış olup 1970’li yıllara kadar da yerleşim alanı olarak kullanılmaya devam etmiştir. Yaklaşık iki bin civarında evin yer aldığı kalenin manzaraya en hâkim noktalarında, hükümdar aileleri için sarayların inşa ettirildiği görülmektedir. Kalenin doğu ve güney doğusundaki vadide mağara iskanı olarak nitelendirilebilecek çok sayıda ev ve dükkan yer almaktadır. Buradaki konutların çoğu kayaya oyulmuş olmakla beraber birçok evin önünde kuyular bulunmaktadır. Kalenin dikkat çeken bir özelliği de buraya gerek Eyyubiler, gerekse Artuklular döneminde kaynak suyu çıkarılmış olmasıdır. Kaleden daha yüksek mevkilerde yer alan membalardan zaman zaman yerlere toprak künkler yerleştirilerek; zaman zaman da kayalar oyularak, kaleye su ulaştırılmıştır.
İç Kale’nin ilk giriş kapısı ile surlar ve Büyük Saray’ın ana kütlesi Roma Dönemi’nden kalmadır. Ulu Cami’nin ilk yapısı, Büyük Saray’ın bir bölümü ve kaleye ulaştırılan su sistemleri gibi birer Artuklu eseri olan ve kente ikinci kimliğini kazandıran Artuklu Devleti’nin eserleri yer alır. Yukarı Şehir’in günümüze yansıyan görüntüsünü Eyyûbi Dönemi eserleri oluşturmaktadır. Küçük Saray, Büyük Saray’ın bir bölümü ile üç kale kapısı Eyyûbiler tarafından yapılmış veya onarılmıştır. Osmanlı Dönemi’nde, harabe haline gelmiş ve kısmen terk edilmiş bir kent durumundaki Hasankeyf’te, İç Kale de özelliğini yitirdiğinden mağaralar yeniden düzenlenerek yerleşime açılmıştır.
Malabadi Köprüsü – Batman Gezi Rehberi
Evliya Çelebiye göre bu köprü, Abbasiler dönemine ait bir mimari şaheserdir. Abbasi hanedanına mensup zengin bir tüccarın, hayrat için köprüyü yaptırdığı Seyahatname’de anlatılır. Ancak, Artukoğulları Beyliği dönemine ait olduğu ve Artuk’un torunlarından ilgazi oğlu Timurtaş tarafından 1147 yılında yaptırıldığı da söylenmektedir. Mostar Köprüsü’nün ikizi olarak kabul edilir. Tek kemerli olan bu köprünün içine iki yoldan girilir, içinde insanların dinlenmesi, yatması ve dış tehlikelerden korunması için odalar yapılmıştır. Ulaşımı sağlamakla birlikte birçok fonksiyonu olan bu sanat harikası köprü, Batman’a yolu düşenlerin mutlaka görmesi gereken bir eserdir Silvan-Bitlis yolunda ve Batman Çayı üzerindedir; iki yana eğimli ve kuzey-güney yönünde uzanan köprü, 38,60 metre açıklıktaki tek bir sivri kemer gözünden ibarettir. Köprü uzunluğu yaklaşık 150 metre olup, tabliye genişliği 7.20 metredir. Yüksekliği, su seviyesinden kilit taşına değin 19 metredir. Renkli taşlarla inşa edilmiş, onarımlarla günümüze kadar ulaşmıştır. Malabadi Köprüsü, dünyada taş köprüler içerisinde kemeri en geniş olandır. Köprü, Diyarbakır il sınırları içerisinde bulunmasına rağmen Batman’a daha yakındır. Kemerin her iki yanında, iç tarafta kervan ve yolcular tarafından, özellikle kışın zorlu günlerinde barınak olarak kullanılan iki oda bulunmaktadır. Köprü nöbetçileri tarafından da kullanılan bu odaları daha önceleri dehlizlerle yolun dipleri ile bağlantılı olduğu, gelen kervanların ayak seslerinin bu dehlizler vasıtası ile daha uzaklarda iken duyulduğu söylenir. Evliya Çelebi, Seyehatnamesi’nde köprüden “Malabadi Köprüsü’nün altına Ayasofya’nın kubbesi girer.” Diye bahsetmiştir.
Köprünün iki tarafında kale kapıları gibi demir kapıları vardır. Bu kapıların içinde sağ ve solda köprünün temeli beraberliğinde kemerin altında hanlar vardır ki gelip geçene, sağdan ve soldan geldikleri vakit misafir olurlar. Köprünün kemeri altında birçok oda vardır. Demir pencereler şahneşinlerine misafirler oturup kemerin karşı tarafındaki adamlarla kimi sohbet eder, kimi ağ ve oltalarla balık avlarlar. Bu köprününn sağ ve solunda da nice pencereli odalar vardır. Köprünün sağ ve solundaki bütün korkuluklar Nahcivan Çeliği’ndendir. Ama demirci ustası da var kudretini sarf ederek bir tur sanat kafesli korkuluklar yapmış ve doğrusu elinin ustalığını göstermiştir. Doğrusu, ustad mühendis var kuvvetini sarf ederek bu köprüde öyle sanatlar göstermiştir ki, bu işçiliği geçmiş mimarlardan hiç birisi göstermemiştir. Albert Gabriel de köprü için şöyle demektedir: “Modern statik hesabının olmadığı devirde bu açıklıkta o zaman için böyle bir eser hayranlık ve takdiri muciptir. Ayasofya’nın kubbesi köprünün altına rahatlıkla girer. Balkanlarda, Türkiye’de, Orta Doğu’da bu açıklıkta, bu yaşta köprü yoktur.
Zeynel Bey Kümbeti – Batman Gezi Rehberi
Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın oğlu Zeynel Bey için yapılmış olup Akkoyunlu Beyliği devrinden (1460-1487) kalma bir anıt mezardır. Anadolu’daki anıt mezar geleneğinin ilk örneklerinden biridir. Zeynel Bey Kümbetinin kuzey kapısı üzerindeki kitabede ’11 Ağustos 1473 yılındaki Otlukbeli savaşında şehir düşen Bahadır Han Hasan Bey’in oğlu Zeynel Bey için yapıldığı’ anlatılır. Daire planlı mezar odasının üzerinde; dıştan daire plan, içten de sekizgen plan devam edilerek esas gövde yapısı yükseltilmiştir. Tavanı kubbe şeklinde olup konik bir külahla örtülüdür. Gövde kısmını dıştan çevreleyen alt alta 3 sıra halindeki çinilerle yazılmış ‘Allah-Muhammed-Ali’ yazıları, kümbetin mimari yapısına ayrı bir estetik vermiştir. Kendi türünün tek örneği olan bu silindirik yapı, üzerindeki çini süsleme yazılar ve kitabesiyle dikkatleri üzerine çekmektedir. Mimarı Abdurrahman oğlu Pir Hasan’dır.
Batman’da Ne Yenir? – Batman Gezi Rehberi
Batman mutfağı genel yapısı itibari ile Arap, Türk, Ermeni, Yezidi, Kürt, vb daha nice kültürlerden ve damak tadlarınden etkilenmiştir. Bunlarla birlikte Türkiye’de her yerde bulabileceğiniz yemekler de mevcuttur. Genel itibari ile yöresel tadları çevresindeki illerle aynıdır.
Peki Batman’ın neleri meşhur derseniz;
- İçli köfteler,
- Sumaklı dolma,
- Mumbar,
- Perde pilav,
- Mercimek ve yayla çorbaları,
Buraya kadar okumuşken bir de Siirt yazısına bakmak isterseniz linkini buraya bırakıyorum.
Siirt Gezi Rehberi – Botan Vadisinden Veysel Karani’ye
Mardin’in yazısına bakmak isterseniz onun da yazısı burada…
Mezopotamya’nın Kadim Şehri – Mardin Gezi Rehberi
Ülkemizin her bir şehrini ve önemli ilçelerini yazmaya devam edeceğiz. İntagram hesabıma bu linkten ulaşabilirsiniz. VAKKOR
İyi seyahatler. Batman Gezi Rehberi Batman Gezi Rehberi