Kapadokya Yeraltı Şehirleri
yapmış olduğum Kapadokya seyahatinden sonra en çok etkilendiğim yerler yeraltı şehirleri oldu. Bu yüzden detaylı Kapadokya yeraltı şehirleri rehberi yazmak istedim. Kapadokya’da şu an bilinen 26 yer altı şehri olmasına rağmen normalde 150-200 civarı oldukları tahmin ediliyor. Çoğunun gizemi hala çözülememiş. Dilden dile dolaşan efsaneleriyle, şimdi bile aklı zorlayan, ‘nasıl yapıldı acaba’ diye düşündüren mimarileriyle günümüze kadar gizlenerek gelmiş.
Şu an en ünlü olan 5-6 tanesi gezilebiliyor. Benim tavsiyem rehberle gezilmesi. Çünkü oldukça karmaşık ve etrafına bakınca anlayamadığın bir çok gizemi içeriyor. Kapadokya’nın en büyük iki yeraltı şehri Derinkuyu Yeraltı Şehri ve Kaymaklı Yeraltı Şehridir.
Kapadokya yeraltı şehirleri volkanik tüflü arazide kayaların aşağı doğru oyulmasıyla inşa edilmiş. Hiçbir teknolojinin olmadığı eski dönemlerde, böylesine büyük yerleşim alanların yaratıldığı derinliklere insanların hangi aletleri kullanarak indikleri henüz bilinmiyor. Tarihlendirmelerinde ise eski medeniyetlerin içlerinde bıraktığı izlerden yararlanılıyor.
Kapadokya binlerce yıllık geçmişinde sıklıkla saldırılara ve akınlara maruz kaldığından, hemen hemen her evin altında tehlike anında gizlenilebilecek odalar ile gizli geçitler bulunuyor. Bu da yer üstündeki köy yerleşimlerini yer altına taşıyarak yeraltı köyleri, köyleri birbirine bağlayan tünellerle de yeraltı şehirleri oluşturmuş.
İsa’nın doğumundan 2000 yıl önce kurulan Hitit medeniyetine ait kaya kabartmaları, savunma amacıyla yaptıkları yeraltı tünelleri de geçmişinin eskiliğini kanıtlıyor. Daha sonra ilk Hristiyanlar geliyor ve Arap akınlarından korunmak, yiyecek depolamak için şehirler gittikçe derinleşip genişliyor. 1970’li yıllarda Kapadokya’ya gelerek kapsamlı bir araştırma yapan Alman asıllı Martin Urban’a göre ise Kapadokya yeraltı şehirlerinin yaşı M.Ö. 7 -8. Yüzyıllara kadar dayanıyor.
Tüm yeraltı şehirlerine müzekart ile giriş yapabilirsiniz. Müzekart için detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. https://muze.gov.tr/urun-detay
Derinkuyu Yeraltı Şehri
Kapadokya’nın en derin, en geniş ve en şaşırtıcı yeraltı şehirlerinden ilki Derinkuyu Yeraltı Şehri. Derinkuyu yeraltı şehri diğerlerine göre gittiğimizde daha boştu. Bunun sebebinin çok dar ve neredeyse emekleyerek geçilecek alanların çokluğundan dolayı turların tercih etmemesi olduğunu düşünüyoruz. O kadar dar alanlar var ki ben bir süre sonra aşağı inemedim. Arkadaşlarım bir süre sonra yukarı doğru tırmanırken neredeyse emeklediklerini söylediler. Zaten bu yeraltı şehrine panik atak vb. rahatsızlıkları olan insanların girmemesi söyleniyor.
Nevşehir – Niğde yolu üzerinde ve Nevşehir’e 30 km uzaklıkta kalan yeraltı şehri Derinkuyu ilçesinde bulunuyor.
Derinkuyu Yeraltı Şehri 1963 yılında keşfedilmiş ve bir kısmı temizlenerek 1967 yılında ziyarete açılmış. Şu an 50 metreye kadar inen 8 katı açık olsa da, tamamı temizlendiği takdirde gerçek derinliğinin 85 metreyi bulabileceği ve 12 -13. kata kadar inebileceği tahmin ediliyor. Temizlenmiş ve girilebilen alanı toplam 2,5 km’ye yayılan bu Kapadokya yeraltı şehri, ismini içindeki 52 su kuyusundan alıyor. Bu su kuyuları 60 – 70 metre derine inerek hem su ihtiyacını karşılıyor hem de havalandırma bacası işlevini görüyor. Bölgede kuşatmalar olduğu dönemlerde aşağıya inemeyen düşmanın suya zehir karıştırmasını önlemek için, bu bacaların bir kısmının yeryüzüyle bağlantısı da yok.
Kapadokya Yeraltı Şehirleri yapılış amacı ve mimarisiyle birbirleriyle benzer özellikler taşısalar bile, Derinkuyu Yeraltı Şehri’ni gezerken daha üst bir donanımla karşılaşacaksınız. Dışarıdan çok da belli olmayan bir girişi olan yeraltı şehrinin katları yer yer basamaklı dar koridorlarla birbirine bağlanmış. Tehlike anında girişleri engellemek için ise, çekilerek hareket ettirilebilen değirmen taşı gibi devasa yuvarlak taşlarla tedbir alınmış.
Yaşam alanları, yemekhaneler, mutfaklar, ahırlar, şırahaneler ve sarnıçlar, hemen hemen her Kapadokya yeraltı şehrinde görülebilen mekanlarken, burada bir de tavanı yörede pek karşılaşılmayan beşik tonozla kapatılmış misyoner okulu bulunuyor. Haç şeklindeki kilisesi ise yeraltı şehrinin 2. katına oyulmuş ve 3. ve 4. katlardan merdivenle inilerek ulaşılıyor.
İlk yerleşimin Asur Kolonilerine kadar uzandığı ve ilk Hristiyanların zulüm ve baskılardan kaçarak saklandığı Derinkuyu Yeraltı Şehri’nde yaklaşık 50 bin kişinin aynı anda yaşayabildiği düşünülüyor.
Kaymaklı Yeraltı Şehri
Kapadokya yeraltı şehirlerinin en büyüklerinden biri de Kaymaklı Yeraltı Şehri. Hemen hemen Derinkuyu Yeraltı Şehri’nin yarısı kadar büyük olan bu yeraltı şehri Nevşehir’e 20 km mesafede olan Kaymaklı Kasabası’nda bulunuyor ve 1984’den beri de UNESCO Dünya Kültür Mirasları arasında yer alıyor.
Ben Kaymaklı yeraltı şehrine daha rahat indim. Çok basık alanların yüzdesi daha az. Daha ferah ve geniş alanların olduğu bölgeleri gezebiliyorsunuz. Zaten çok büyük bir alanını gezemediğiniz için bir hastalığınız yoksa kolayca parkuru bitirebilirsiniz.
Asıl derinliği 8 kata kadar inse de, Kaymaklı Yeraltı Şehri’nin şu an 4 katı ziyarete açık. İlk katı hayvanların dışarı çıkmasını kolaylaştırmak için ahırlara ayrılmış ve ahırlardan açılan koridorlarla kilise ve diğer yaşam alanlarına geçişler sağlanmış. 2 apsis ve tek nefli olarak yapılmış 2. kattaki kiliseye giriş ise sürgü taşlarıyla denetlenmiş. Kiliseye girdiğinizde apsislerin önüne yerleştirilmiş vaftiz taşı ve kenarlara oyulmuş oturma platformları görecek ve kilise görevlilerine ait olduğu sanılan mezarlarla karşılaşacaksınız. Yaşam alanları, oturma, barınma, şırahane ve erzak odaları ise 3 ve 4. kata yayılmış.
Kaymaklı Yeraltı Şehri’nde ilginizi çeken en farklı mekanlardan biri bakır işleme atölyesi olacak ki, bu atölyelerde tabanda demir dövülen çukurlar çıkacak karşınıza. Tüm mekanların havalandırma bacaları etrafında toplandığı Kaymaklı Yeraltı Şehri 1964 yılında ziyarete açılmış. Derinkuyu Yeraltı Şehri’yle bağlantılı olduğu sanılsa da arasındaki 10 km’lik mesafedeki gizli tüneller henüz bulunamamış. Bu yeraltı şehrinin en kalabalık yeraltı yerleşimlerinden biri olduğu aynı anda 5.000 kişiyi barındırdığı düşünülüyor.
Özkonak Yeraltı Şehri
Nevşehir Avanos’a 14 km mesafede bulunan Özkonak Yeraltı Şehri, İdiş Dağı’nın tüf tabakasının en yoğun olduğu kuzey yamacına yapılmış. 1972 yılında ziyarete açılmış bu Kapadokya yeraltı şehrini gezerken sanki bir apartmandan iniyormuş gibi hissedeceksiniz kendinizi. Tüm Kapadokya yeraltı şehirlerinin içinde bulunan labirent tüneller burada da mekanları birbirine bağlayan ana unsurlar. Derinkuyu ve Kaymaklı yeraltı şehirlerinden ayrılan yönü ise haberleşme ve havalandırma için açılan 5-8 cm lik küçük kılcal delikler. Mekanların kapıları sürgü taşlarıyla kapatıldığında tüm dünyevi bağlantı bu deliklerle sağlanmış. Sürgü taşları da diğer yeraltı şehirlerinden farklı olarak sadece korunmak amacıyla değil, savaşmak amacıyla da yapılmış. Taşlarla giriş kapatıldıktan sonra tünel üzerine düşmana mızrak saplamak ve kızgın yağ dökmek için küçük delikler oyulmuş.
4 katlı olan Özkonak Yeraltı Şehri’nin ilk katı diğerlerinde olduğu gibi ahırlara, diğer katları da yaşam odaları, kiler, şırahane, mutfak gibi bölümlere ayrılmış. Girişiyle çıkışı arasındaki mesafe ise 10 km olacak kadar geniş cüssesi olan bu yeraltı şehrinin tarihinin M.Ö. 400’lü yıllara dayandığı ve yine Hititlerle bağlantılı olduğu sanılıyor.
Tatlarin (Acıgöl) Yeraltı Şehri
1975 yılında keşfedilse de 1991 yılında ziyarete açılan Tatlarin Yeraltı Şehri Nevşehir’in Acıgöl beldesinin 10 km. kuzeyine düşüyor, Tatlarin Kasabası’nda ‘Kale’ denilen bir tepede yer alıyor.
Kapadokya yeraltı şehirlerinde rastlanılan tünellerle yaşam alanları birbirine bağlanmış Tatlarin Yeraltı Şehri’nde erzak depolarının ve kiliselerin fazla, mekanların ise geniş olması buranın bir sivil yerleşimi değil de askeri bir garnizon ya da bir manastır kompleksi olabileceğini düşündürüyor.
3 girişi olan yeraltı şehrinin esas girişi yıkılmış olsa da, 15 metrelik bir geçitle geniş bir salona ulaşıyorsunuz. Yeraltı şehrinin salonuna bugün bir biletle girebiliyor olsanız bile, kullanıldığı zamanlarda delikli sürgü taşlarıyla kapatılan herkesin giremeyeceği bir mekanmış. Salonun sağ nişinin içinde temizlenirken 3 iskelet bulunmuş. Sanki günümüz ev yapısını andırırcasına yine aynı mekanın çevresinde tuvalet ve mutfak bulunuyor.
İkinci girişte ise geniş sütunlarla desteklenmiş ahırlar var. Zemininde 5 adet ambar, tavanında ise başka mekanlarla bağlantılı havalandırma delikleri bulunan ahır bölümünde de sürgü taşı kullanılmış. ‘Dünyada ilk yeraltı tuvaleti nerededir’ diye sorulduğunda adını söyleyeceğiniz Tatların Yeraltı Şehri’nin günümüzde 2 katı gezilebiliyor.
Mazı Yeraltı Şehri
Nevşehir’de Kaymaklı Yeraltı Şehri’nin 10 km doğusunda, Ürgüp’ün ise 18 km güneyinde kalan Mazı Yeraltı Şehri ismini bulunduğu köyden alıyor. 1995 yılında bir çoban tarafından tesadüfen bulunarak temizlenip ziyarete açılmış. Mazı’nın esas anlamı ‘Antik Kent’ ve köyün kurulduğu vadide Erken Roma ile Bizans dönemine ait birçok kaya mezar da bulunuyor.
8 katlı yeraltı şehrinin 4 değişik yerden girişi var ve düşmanlardan korunmak için ortasından mızrak geçirilen delikleri olan sürgü taşlarıyla kapatılmış. Girişindeki ahırların diğer örneklerinden farkı ise kayalara oyulmuş yalaklar ve alanlarının genişliği. Bu da Mazı Yeraltı Şehri’nin hayvancılık alanında gelişmiş bir topluma ev sahipliği yaptığının göstergesi. Mazı Yeraltı Şehri’nde tahminlere göre 6.000 kişinin aynı anda yaşadığı düşünülüyor.
Bu Kapadokya yeraltı şehrinde ayrıca 20 metre derinliğinde bir kuyu, şırahane, kiler, mutfak ve diğer yaşam alanları bulunuyor, fakat kilisesi diğer yeraltı kiliselerinden daha gösterişli olduğu için ayrışıyor. Kilisenin dikine apsisinin karşısında diğer bölümlere geçişi sağlayan gizli bir baca yapılmış. Bacanın içine de kolay tırmanmayı sağlayan küçük adım delikleri oyulmuş. Kilisenin ihtişamı ve mekanların fazlalığıyla en az Derinkuyu ve Kaymaklı kadar büyük olduğu düşünülen yeraltı şehrinde banyo olarak kullanıldığı düşünülen mekanlara da rastlanmış.
Özlüce Yeraltı Şehri
Nevşehir – Derinkuyu yolunda, Kaymaklı Kasabası’nın 6 km batısına düşen Özlüce Yeraltı Şehri, içinde bulunduğu köyün adını almış. Diğer Kapadokya yeraltı şehirlerinden farklı olarak tek katlı, daha geniş olarak oyulmuş ve tam olarak temizlenemediğinden, ayrıca göçük riski içerdiğinden ziyarete henüz açılmamış.
Giriş bölümünden yeraltı şehrinin en geniş alanına geçiliyor ve bu alanın sağında erzak depoları solunda ise oturma mekanları bulunuyor. Ayrıca yine giriş bölümünde bazaltla yapılmış 2 kemerli mekan, 15 metre uzunluğundaki tünellerle asıl kayaya bağlanıyor. Daha sonraki zamanlarda oyulduğu düşünülen nispeten daha yeni olan bu bölüm, diğer mekanlarla ilişiği kesmek için tünelin bitiminde granitten 2 metrelik bir sürgü taşıyla ayrılmış. Oldukça uzun ve tabanları tuzaklı olarak yapılmış galerilere hücre tipli küçük odacıklar bağlanmış. Oyulduğu tüf tabakasının farklı renkler içermesi de Özlüce Yeraltı Şehri’nin diğerlerinden farklı kılıyor.
Ben tarihi bir yer gezmeden önce nereye, neye baktığımı daha iyi anlamak ve hissetmek için oranın tarihini okumayı çok severim. Bu bilgileri de sizin için biraz kendi deneyimim biraz internetten edindiğim tarihsel bilgilerle harmanladım. Umarım bu bilgiler sizin için faydalı olmuştur.
Son kez uyarmadan geçmek istemedim ‘lütfen kalp, panik atak, klostrofobi vb. rahatsızlıkları olan insanlar içeri girmeyi denemesin bile.’
İyi seyahatler…
Kapadokya ile ilgili diğer yazılarımıza bıraktığım linklerden ulaşabilirsiniz: