Kaz Dağları Gezi Rehberi | Hafta Sonu Doğa Rotaları
Doğa her yerde, yeter ki görmek isteyelim. Ne kadar yakından bakarsak, görecek o kadar fazla şey ortaya çıkıyor. Kısa yolculuklarla kolayca ulaşabileceğimiz rotalarımızda bu sefer ‘Kaz Dağları’ ile karşınızdayız. Hep birlikte Kaz Dağları Gezi Rehberi ile huzura doğru yola çıkalım öyleyse…
Kaz Dağları Nerede?
Çanakkale ve Balıkesir sınırları içerisinde olan Kaz Dağı, namı-ı diğer İda Dağı; Akçay, Altınoluk, Edremit, Küçükkuyu gibi yaz tatilinin popüler beldelerinin hepsini yukarıdan kucaklıyor diyebiliriz.
Kazdağları’nın ormanları dünyanın en zengin 2. oksijen kaynağına ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda biyoçeşitlilik açısından da çok kıymetli. Ülkemizin en önemli zenginliklerinden biri olan Kaz Dağı, antik dönemlerde birçok efsaneye konu olmuş.
Kaz Dağları’nda Konaklama
Her bir köşesi ayrı bir güzelliğe ev sahipliği yapan bu dağlarda her türlü zevke göre konaklama imkanları bulunuyor. Denize yakın olmak ve daha büyük otellerde kalmak isteyenler Altınoluk, Edremit, Akçay gibi tatil beldelerini seçerken doğa ile iç içe olmak isteyenler Yeşilyurt ya da Adatepe köyleri gibi köylerde butik otellerde kalabilirler. Bunların yanında Kaz Dağları boyunca onlarca bungalov, kamp ve karavan alanları da mevcut.
Kaz Dağlarında Sıra Dışı Konaklama Deneyimi | Pinecone Butik Otel
Butik oteller hastası biri olarak seyahatlerimde genellikle tarihi ya da bölgenin konseptine ve mimarisine uygun butik otelleri seçiyorum. Bu açıdan Yeşilyurt Köyü tam bana göre bir köydü. Köyle ilgili detayları aşağıda anlatacağım. İşte bu köyde bulunan Pinecone oteli konaklama için tercih ettim. Devasa bir alana kurulan, hem köy hem dağ hem de biraz uzaktan da olsa deniz manzarasına sahip olan bu otel son zamanlarda gördüğüm en güzel oteldi. Oda ve villa hizmeti veren otelde özellikle villalara hayran kaldım. Hepsinde şömine de mevcuttu. Özellikle kışın buraya gelip o şömine başında saatlerce oturmayı hayal ettiğimi söyleyebilirim. Pinecone Websitesi
Yarım pansiyon (Kahvaltı – Akşam Yemeği Dahil) konsepti ile hizmet veren otelde toplamda 6 kategoride 31 adet oda mevcut. Dubleks süit ve standart odalara evcil hayvan kabul ediyorlar. Her hafta çarşamba ve cumartesi günleri canlı müzik var. Cuma günleri ateş kuyusu , pazar günleri de barbekü etkinlikleri yapıyorlar. 0-3 yas çocuklar ücretsiz olup , 3-10 yas arası %50 ücretli. Instagram Adresi ve Konum: Tıklayın
Kaz Dağları Gezilecek Yerler
Edremit Körfezi’nin kuzeyinde bulunan Kaz dağları 21.300 hektarlık alanıyla deniz ve yeşilin tarihi dengeler ile doğayla kucaklaştığı zengin fauna ve florası ile ülkenin görülmeye değer yerlerinden biri. Hem doğa tatili hem deniz tatili hem de kültürel tatil yapmanızı fırsat veren Kaz Dağları’nda gezilecek çok yer var aslında. Sizin için Kaz Dağları Gezi Rehberi yazımızda bazı yerleri listeledim.
Kazdağı Milli Parkı
Homeros İlyada’sında ‘Bol pınarlı vahşi hayvanlar anası’ diye bahsettiği Kazdağı’nın her yerinden doğal sular çıkıyor. 1500 m rakımda dahi, her mevsim buz gibi akan suları bulabilirsiniz. Zaten Edremit, Akçay ve Altınoluk’un buz gibi soğuk suyunun kaynağı buradan gelen sularıdır. Kazdağları’ ndan gelen orman havası ile denizin iyotlu ve oksijen miktarı yüksek havası birleşince Altınoluk Şahinderesi boğazı civarı oksijen çadırı oluşturuyor. Alpler’den sonra dünyanın en önemli 2. oksijen deposu olarak biline dağın bazı görüşlere göre de, esas oksijen kaynağı orman değil, denizdeki alglermiş. Denizde üretilen oksijen, dağların arasındaki kanyonlardan bir baca misali yukarı vakumlanıp yoğun olarak 800 -1200 metre arasında birikiyormuş. Her iki durumda da oksijene doyacağınız, kaliteli ve iyi uyuyacağınız bir tatil sizi bekliyor 🙂
- İda Dağı (Kazdağı), dünyada mitoloji ve efsaneler dağı olarak bilinir. Buradaki üç efsaneden biri Yunan efsanesi (İlyada) diğerleri Sarıkız ve Hasan ile Emine’ nin aşk öyküleri.
- Yunan Mitolojisinde Paris’in Altın Elma’yı Afrodit’e vermesi sonucu, dünyada ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yer aynı zamanda.
Oksijen seviyesi, denizden gelen nem, dağın yüksekliği gibi bazı etkenler bir araya gelince burada çok özel bir ekosistem oluşmuş ve başka coğrafyalarda yaşaması mümkün olmayan bitki türlerinin gelişmesi mümkün olmuş. Kaz Dağları’nda 800’den fazla bitki çeşidi var ve bunların 49’u Anadolu’ya, 31’de bu milli parka özel endemik türler. Barındırdığı türlerin zenginliği ve benzersizliği sayesinde hepimiz için kritik önem taşıyor.
Eskiden dağın %10’unu kapsayan milli parkın, sadece kılavuz eşliğinde gezilmesine izin veriliyormuş. Şimdi ise bu zorunluluk kalkmış. Ama elbette; ateş yakmak, çiçek toplamak, doğaya zarar vermek, çöp atmak, avlanmak kesinlikle YASAK.
Tabi buranın korunması hepimizin elinde. Gittiğimiz her yeri bulduğumuz gibi değil, bulduğumuzdan da temiz bırakalım ve zarar vermeyelim. Dağın altında yatan madenleri bir kenara bırakıp, toprağın üstündekilerin ne kadar kıymetli olduğunu hatırlayalım. Bu bizim geleceğimiz!
(Eğer kılavuz ile gezmek isterseniz, Zeytinli Köyü’ndeki Kazdağları Tanıtım Ofisi’ne gitmeniz gerekiyor. Sabah 9 gibi gitmenizi öneririm yoksa kılavuz bulamayabilirsiniz. Rehberlerin hepsi, kimse bölgeyi onlar kadar iyi bilemeyeceği için buranın köylülerinden seçilmiş. Adaylar önce bir teste tabi tutulmuşlar, seçilenler Orman Bakanlığı’nca eğitilip alan kılavuzluğuna yükselmişler. Burada klasik turlara katılabileceğiniz gibi kılavuzunuzla belirleyeceğiniz rotalar da çizebilirsiniz.)
Kazdağı Milli Parkı Zeytinli Beldesi Tanıtım Birimi Tel:+90 266 377 29 49
Tanıtım ofisinin konumu için tıklayın.
Yorucu ama çok keyifli bir Kaz Dağları tırmanışının ardından, “ne yiyeceğiz şimdi?” diye düşünürseniz çok uzaklara gitmenize gerek yok. Milli Park’a gidiş ve dönüş rotasında içinden geçeceğiniz Mehmetalan Köy meydanında bulunan Portofino İtalyan Mutfağı’nı denemenizi tavsiye ederim. Henüz internette bulamayacağınız kadar yeni ve keşfedilmemiş olan bu mekân tertemiz, şık, mütevazı dizaynı ve güler yüzlü çalışanları ile girer girmez gönlünüze, bölgenin leziz zeytin yağı, kekik ve peyniri ile yapılmış Margarita’sı ile midenize hitap edecektir.
Adatepe Köyü
Bu gezinin en çarpıcı yerlerinden biri küçücük Adatepe Köyü. Ünü git gide artan bu köy; zarif mimarisi, renkleri, insanlarının sıcaklığı ve samimliği, bol oksijeni ile ayrışıyor. Bu şirin eski Rum köyü bozulmamış doğal güzelliği ile Kaz Dağları tatiline keyif katacak en güzel yerlerinden.
Edremit Körfezi’nin kuzey ucunda, bir tepenin ardında yer alan, çam ve zeytin ağaçları arasına serpiştirilmiş şahane evlerin olduğu eski bir Rum köyü Adatepe Köyü. Evlerin birbirine geçtiği, dar sokaklı bu şirin Ege köyü koruma altına alınmış. Yaşlı 2 çınarın gölgesindeki meydanının etrafında serpilmiş taş evlerin bir çoğu restore edilerek hayata kazandırılmış, bazıları da butik otel olarak hizmet veriyor. Bu köy aslında bir gup bilinçli insan tarafından ‘kurtarılmış’, dileriz hiç bozulmaz.
80’lerde İstanbullu bir grup yazar çizer arkadaş, Kazdağı gezileri sırasında, o zamanlar kaderine terk edilmiş, hayaletleşmek üzere olan olan Adatepe’yi keşfederler. Osmanlı zamanında zengin bir köy olan Adatepe izbe haldedir. Bu arkadaşlar, devletten destek almadan, buradaki evleri satın alıp restore etmeye başlarlar. Daha sonra köyün atıl kalan ilkokul binasını valilikten kiralayıp, onu da restore edip, bir düşünce merkezi olarak kullanıma açmışlar. Adını ‘Taş Mektep’ koydukları oluşum, felsefeden sanat tarihine, edebiyattan tarihe bir çok konuda bir fikir üretim alanı olarak kullanılıyormuş.
Zeus Altarı
Adatepe Köyü’ne 5 dklık bir mesafede Zeus Altarı’nın olduğu parkın girişini bulabilirsiniz. Antik dönemden kalma Zeus Altarı, Adatepe köyünün hemen girişinde yer alıyor. Kozalakların üstünde, çam kokuları eşliğinde yürüyerek 20-25 dkda zirveye varabiliyorsunuz. Sonuç ise, MÜKEMMEL. Gördüğüm en güzel Ege manzarasına sahip yerlerden birisine sahip.
Eski Yunanlılar, savaşlarda galip gelmek, kuraklıktan ve hastalıktan kurtulmak, bereketli ürün almak, felaketlerden korunmak için burada tanrılara ve Zeus’a kurban veriyorlarmış. İlyada Destanı’nda ise Zeus ile Hera’nın aşkına da şahit olduğu anlatılıyor. Zeus Altarı’nın bulunduğu tepe, Kazdağı’nın yani Mitolojideki İda Dağı’nın en güzel manzaralı noktalarından biri. Bu altarla birlikte Troya Antik Kenti’ni de keşfeden Heinrich Schliemann tarafından ortaya atılan bir iddiaya göre İlyada Destanı’nda da bahsedilen, Zeus’un Truva Savaşı’nı izlediği tepe de burası oluyor. Edremit Körfezi, Küçükkuyu ve Midilli’ye hakim nefis bir manzarası olan bir nokta. Bu arada navigasyonlar maalesef yanlış yerlere götürebiliyor, Adatepe’ye giderken yolda burayı görebileceğiniz gibi buradaki konumdan da ulaşabilirsiniz. Konum için tıklayın.
Adatepe Zeytinyağı Müzesi
Tarihi bir sabunhanenin dönüştürülmesiyle 2001 yılında kurulan Adatepe Zeytinyağı Müzesi, köyün dışında, Küçükkuyu’da bulunuyor. Yani Kazdağı’nda değil ama hemen yamacında ve Adatepe’ye giderken yolunuzun üstündeki Küçükkuyu‘da bulunuyor. Bölgedeki köylerden toplamış zeytin, zeytinyağı ve sabun üretimine ilişkin presler, taşıma saklama toplama aletleri gibi çeşitli araç – gereçlerin sergilendiği hoş bir müze burası. Müze aynı zamanda kuru baskı tarzında zeytinyağı üretiminin de olduğu bir üretimhane. Müzenin yanında bir de zeytin ve zeytinden üretilen yağ, sabun gibi ürünleri alabileceğiniz bir dükkan mevcut. Taze köy ekmeğiyle tadım yapmak gibi bir şansınız da var :). Adatepe’ye çıkan yolun başında. Ya köye giderken ya da köyden dönüşte uğrayabilirsiniz. (Giriş ücretsiz.)
Yeşilyurt Köyü
Kazdağı eteklerinde Adatepe gibi başka bir eski yerleşim yeri de Yeşilyurt. Eski ismi Büyük Çetmi olan yaklaşık 250 nüfuslu küçük bir köy.
Yeşilyurt Köyü’nde zeytin ağaçları arasında deniz manzaralı bir kahvaltı yapabilirsiniz. Kahvaltı sonrası ise; taş evleri, patika yolları Arnavut kaldırımı sokakları arasında zeytin ile çam ağaçlarıyla kaplı bu güzel köyün tadını çıkarabilirsiniz.
Yüzyıllar boyu Rumlar ve Türklerin birlikte yaşadıkları köy, dağ ve deniz havasının birlikte yaşanabileceği ender yerlerden biri. Dilerseniz antik çağlardan beri bilinen Afrodit Kaplıcalarını da ziyaret edebilirsiniz. Köyde her dükkan çok güzel olsa da, bir tanesinin yeri apayrı. Köy meydanında ‘Papapiloov’ isimli Yeşilyurt’un incisi var. Osman Bey’in kendi üretimi birbirinden yaratıcı dekor ürünleri, tablolar, objeler ve takıları bulabilirsiniz. Buraya uğramadan dönmeyin derim 🙂 Instagram hesabı @papapillov
Şahinderesi Kanyonu
Şahinderesi Kanyonu 26 kilometre uzunluğunda, 600 metre yüksekliğinde, çevresi endemik bitkilerle ve büyük çeşitlilikte bir canlı popülasyonuna sahip bir kanyon. Buraya iki giriş var. Biri Piknik alanı, bir diğeri Milli Park tarafından. Piknik alanı maalesef çok kalabalık ve ilerleyen saatlerde duman altı oluyor. Aracınız milli park tarafından girmeye müsaitse onu seçmenizi öneririm. (Bu hizmeti sağlayan turlar da mevcut.) Piknik alanından girdiğinizde zorlu olmayan bir rotadan, kuş sesleri eşliğinde çoğu zaman soğuk suların içinden yürüyerek ilerliyorsunuz. Sonunda sizi harika bir su göleti ve şelale karşılıyor.
Altınoluk’u oksijen çadırına dönüştüren, şifalı bitki ve otlarla bezeli olan kanyon, kekik kokuları, su ve kuş sesleri ile çevrili cennet bir doğa olan Şahindere Kanyonu’nun esas kısmı, rehbersiz gezmenin oldukça zor olduğu ve ancak Orman İşletme Müdürlüğünden izin alınarak girilebilen bir bölge. Daha önce bahsettiğim dağların temiz havası ile denizdeki iyotlu havayı karıştırıp dağdaki hava ile vakumlayarak pompalayan oksijenden zengin bölge işte tam da burası.
Hasanboğuldu ve Sütuven Şelalesi
Kazdağları’nın rahatça ulaşılabilen en büyük şelale ve göleti. Sabahattin Ali’nin romanında da geçen yerin hikayesi şöyle; yörük güzeli Emine’ye kavuşmak için törelere göre 40 okkalık tuz çuvalıyla dağları tepeleri aşan aşık Hasan, efsanelere göre burada boğuluyor. O yüzden de böyle anılıyor. Sarıkız Yaylası’ndan doğan ve Kızılkeçeli Çayı üzerinde yer alan Sütüven Şelalesi, yakınındaki Hasan Boğuldu Göleti ile Kaz Dağları’nın ormanları içerisinde şahane manzarasıyla ziyaretçilerini ağırlayan bir doğa harikası.
Şelale ise, ismini sıçrayan su anlamına gelen “tüvleyen” sözcüğünden almış. Burası da kanyon gibi kalabalık olabiliyor. Dikkatli olmak kaydıyla suyun turkuazında kaybolacağınız gizli köşelerini bulabilirsiniz. Suyun soğukluğunu söylemem gerek yok galiba 🙂 Ama merak etmeyin, bir şekilde yüzülüyor tabi buna yüzmek denirse. Kendinizi zorlayın ve bu eşsiz suyun tadını çıkarın derim.
Tahtakuşlar Etnografya Müzesi
Alibey Kudar isminde bir İlkokul Öğretmeni tarafından kurulan müzede Orta Asya’dan Türkiye’ye göç eden Konar-Göçer Türk Boyları’nın ilginç ve özgün kültür varlıkları; giyim eşyaları, aletleri, halıları ve çadırları sergileniyor. Mütevazi bir köylü aile tarafından kültür ve sanat merkezi haline getirilen Tahtakuşlar Köyü, doğal güzellikler içinde kurulmuş, 130 haneli ve 600 nüfuslu şirin bir köy, Altınoluk’tan Akçay’a doğru giderken, yolun 15. km.sinden (Akçay’a 5 km. kala) sola sapıp, 2 kilometre asfalt bir yol ile içeriye doğru ilerlendiğinde Tahtakuşlar Etnografya Müzesi’nin bulunduğu Tahtakuşlar Köyü’ne ulaşılıyor. Edremit Körfezi’in mavisi ile Kaz Dağları’nın yeşili arasında saklanmış olan köy, inci beyazı evleriyle hayranlık uyandırıcı tarihi bir alan.
Orta Asya’dayken Türklerin uyguladığı birçok örf ve adeti sürdürmesi sebebiyle Tahtakuşlar Köyü’nden bazı yerlerde “şaman köyü” olarak bahsediliyor. Zeytin, zeytinyağı, sabun ve kekik gibi doğal ürünleri de bulabileceğiniz galeride en ünlü eserlerden biri,dünyada sergilenen en büyük deri sırtlı deniz kaplumbağası.
Darıdere Tabiat Parkı
Kaz Dağları’nın güney yamaçlarında Edremit Körfezi’nin kuzeyinde, yeşil ile mavinin her tonunu barındıran Darıdere Tabiat Parkı, yürüyüşü ve kamp yapmayı sevenler için tam anlamıyla cennet.
Güneyden Ege Denizi, kuzeyden de Çanakkale Boğazı ile çevrili olması nedeniyle, kuzeyden dağ rüzgârı, güneyden deniz rüzgârının etkisinin yaşandığı parkta karaçam ve kestane başta olmak üzere birçok ağaç türü, dere, şelaleler ve birçok hayvana rastlamak mümkün. İçerisinde tesisler, spor alanları, bisiklet parkuru, futbol sahası, kamping alanı gibi pek çok bölümü bulunan park yeşil ile mavinin birbirine geçtiği bir yer. Son zamanlarda zayıflama kampları ve şifa turizmi ile de gündeme gelmekte.
Kaz Dağları Gezi Rehberi’ nde kısa zaman için belli yerleri önceliklendirdim, sizin daha fazla vaktiniz varsa; Düşler Vadisi, Ağlayan Şelale, Mıhlı Çayı – Başdeğirmen, Mehmetalan Köyü, Çamlıbel Köyü, Kızılkeçili Köyü gibi yerleri de gezebilirsiniz.
BONUS: Farklı rotaları planlamadan Sülüklü Göl Gezi Rehberi | Hafta Sonu Doğa Rotaları veTürkiye’nin Az Bilinen En Güzel 50 Şelalesi – Türkiye Şelaleler Rehberi
Poyrazlar Gölü Gezi Rehberi ,İğneada Gezi Rehberi, İnönü Yaylası Gezi Rehberi yazılarımızı da inceleyebilirsiniz.
Sorularınız ve ayrıntılı bilgi talepleriniz için bana ulaşabilirsiniz. melisderyaokur
Sağlıkla kalın, güzel günlere…
Melis
2 yorum
Birkaç defa gitmiş olmama rağmen tekrar gitmek için beni heyecanlandıran harika bir tanıtım yazısı olmuş.. İlk fırsatta yeniden planlayacağım. Elinize sağlık
Daha önce hiç gitmedim ama o kadar güzel betimlemişsiniz ki gitmiş kadar oldum.En koşa zaman da gitmek istiyorum elinize sağlık..