2 Günde Prag Gezi Rehberi – Orta Avrupa’nın Vazgeçilmez Noktası

Büyülü Bir Atmosfer – 2 Günde Prag Gezi Rehberi

Herkese merhaba,

Sitedeki ilk yazımı, daha önce hakkında sayısız yazılar yazılmış şehir olan Prag’a adamak istedim. Seyahat etmeyi seven herkesin planlarında mutlaka Prag yer almıştır. Eğer Prag planlarınızı gerçekleştirmeyi planlıyorsanız, bu yazı size neler yapmanız/neler denemeniz/neler görmeniz hakkında yardımcı olacaktır. ? Buyrun 2 Günde Prag Gezi Rehberi‘ni beraber görelim.

Çek Cumhuriyeti‘nin en popüleri, Avrupa‘nın en dikkat çekici şehirlerinden, muhteşem tarihi yapılarıyla, adeta Orta Çağ’dan kopup gelen, canım Prag! Erkek arkadaşım ve ben, ilk seyahatimizi Nisan ayında Prag’a giderek gerçekleştirdik ve tatilimize tat katan nisan yağmurlarıyla romantizmde zirve yapıp jelibon kıvamını aldık. Arkadaşlar bahar ayları tavsiye edilir, test ettik onayladık. Oldukça iyi korunmuş tarihi yapıları ve arnavut kaldırımlarıyla orta çağı anımsatan bu şehir için kendi deneyimlerimizden sizin için de bir rehber çıkardım.

Prag’da nerede kalınır?

İyi bir seyahati en çok etkileyen faktörlerden biri de kaldığınız yerdir. Bu konuda detaylı araştırma yapılarak, Booking.com veya hotels.com gibi sitelerden kalacağınız tesislere ait yorumları okumakta fayda var. Şehirde, her bütçeye uygun konaklama imkanları mevcut. Ancak, bizim bu konuda iyi bir deneyimimiz olmadı. Ne yazık ki hostelimiz merkeze uzaktı

ve şehre yeni gelmenin heyecanıyla her yere yürüyerek keşfetmeye karar verdik. Dolayısıyla, hostelin merkeze uzak olması bizi biraz yordu. Ancak, bu sizin gözünüzü korkutmasın. Merkeze uzak bir yer tercih etseniz bile, şehrin neredeyse her noktasına tramvay ile ulaşabilirsiniz.  Bizim kaldığımız hostelin adı Easy Housing idi. Eğer başkalarıyla sosyelleşmek istiyorsanız bu tarz hostelleri tercih edebilirsiniz. Dünyanın her köşesinden insanlar ile tanışıp, kaynaşabilirsiniz.Yine de, merkeze yürüme mesafesi olsun istiyorsanız Old Town çevresi, Charles Köprüsü’ne yürüme mesafesi olacak bir destinasyon tercih edebilirsiniz. Airbnb’deki evlere bakmakta da fayda var. Çok güzel konumda, çok şirin evler bulabilirsiniz.

1.GÜN

İlk gün olabildiğince yürüdük. Şehri keşfetmenin en güzel yolu bizce yürümek. Bunun için ücretsiz turlar bile mevcut. Eğer planlamakla uğraşmak istemezseniz, Prag’ın

sembollerinden biri olan Astoronomik Saat’in önünde saat 10 sıralarında başlayan, 3 saat süren bu turlara katılabilirsiniz. Biz seyahatimizin ilk gününe, önce yolumuzun üzerindeki Dancing House ile başladık. Burası Frank Gehry tarafından tasarlanmış ve 1930’lu yıllarda, dans eden, ünlü Hollywood çifti Fred Astairene ve Ginger Rogers’ı andırdığı için dans eden ev ismini vermişler. Alt katlarından şirketler var ama üst katında şehri panoromik seyredebileceğiniz bir restoran mevcut.

Daha sonra, Vltava nehri boyunca yürüyüş yaparak, şehrin görselliğine hayran kaldık. Vltava nehri boyunca türlü türlü cafeler, restoranlar ve marketler mevcut. Sabah erken saatlerde atıştırmalık bir şeyler alıp, nehrin ünlü kuğularını beslemeye gitmek hoş bir deneyim. Yalnız, uyarmamız gerekir ki bu kuğular asla doymak bilmiyor.

Vltava Nehri boyunca yürüyüşünüzde birçok köprüye denk geleceksiniz. Bunlardan en ünlüsü olan, Kral IV. Charles tarafından 13. Yüzyılda inşa ettirilen ve şövalye dövüşleri için yaptırılan, üzerinde 33 heykel bulunan Karluv Most öne çıkmaktadır. Genellikle turist kaynayan bu köprüye sabah erken saatlerde ya da gece geç saatlerde gitmenizi tavsiye ederiz. Köprü, gece saatlerinde ışıklandırmalarla birlikte büyüleyici bir havaya bürünüyor. Masalsı bir şehir olan Prag’ı, sakin ve boş yakaladığınızda, o Orta Çağ havasını iliklerinize kadar hissedeceksiniz.

Nehirde ve köprülerde keşiflerinizi tamamladıktan sonra  Prag Kalesi’ne geçebilirsiniz. Prag Kalesi, şehrin ortasında yer almakta ve bir çok bölümden oluşmaktadır. Aziz Vitus Katedrali, Eski Kraliyet Sarayı, Aziz George Basilikası, Daliborka Kulesi, Powder Kulesi ve Rosenberg Sarayı gezip, görebileceğiniz yerlerden bir kaçıdır. Bunların tümüne veya istediğiniz birine gişelerden bilet alabilirsiniz. Prag Kalesi’ne saat 06:00 ile 22:00 saatleri arasında ulaşabilirsiniz. Fiyatları:70-350 czk arasında değişiyor. (2019 yılında 1 TL yaklaşık 4 CZK değerindedir.)

Astronomik Saat‘i(Orloj) tabii ki de pas geçmedik. 1410 yılında inşa edilen bu saat, çalışır durumda olan dünyanın en eski 3. saatidir. Astronomik Saat, güneş ve ayın yerini belirlemek için kullanılan bir yöntemdir. Ayrıca, 12 saat dilimiyle birlikte, 12 burcu simgelemektedir. Her saat başı, insanlar bu saatte yer alan dört figürü izlemek için bölgede toplanır. Bu dört figür kendini beğenmişlik, ölüm, açgözlülük ve eğlence kavramlarını temsil etmektedir.

Seyahatimizin ilk gününün geri kalan kısmını,  Old Town’da (Eski Şehir) gezerek, görerek ve yiyerek devam ettirdik. Bölgenin trafiğe kapalı olması gezintiden ekstra keyif almamızı sağladı.

Eski Şehir’de Franz Kafka’nın evi de bulunuyor. 22 numaralı evin oralarda bir kalabalık görürseniz bilin ki bu kalabalığın sebebi Kafka. Kafka’dan bahis açılmışken es geçilmemesi gereken bir diğer yapı da Kafka Heykeli! Quadrio adında bir alışveriş merkezinin önünde 11 metrelik dev çelik büst. Her biri bağımsız hareket eden katmanlar, gün boyu hareket ederek 15 farklı poz oluşturuyor. 21.yy teknik harikası olarak adlandırdıkları bu hareketli büst bizce gözden kaçırılmamalı.  Tüm bu etkinliklerden sonra zaten güneşi batırmış oluyorsunuz. Işıklandırmalar ve sokak müzisyenlerinin keyifli şarkıları ile birlikte akşam vakti Prag sokaklarında yürümek de apayrı bir keyif.

Prag’da Ne Yemeli, Ne İçmeli?

Yöresel yemeklerinden olan Knedlik (bol soslu patates ve yuvarlak ekmekle servis edilen et yemeği) ve yine en meşhurlarından Gulas(bol etli bir yahni yemeği) tercih ettik. Genel olarak et yemekleri konusunda başarılı bir mutfağa sahipler. Yöresel yemeklerden pek hoşlanmıyorsanız bile batı mutfağından, uzak doğu mutfağına kadar her tattan yemek bulabilirsiniz. Yemekler genel olarak başarılı olsa da tabii bizim için daha önemlisi yemekle beraber söylediğimiz biraları idi. Çekler bira üretim ve tüketim konusunda çok başarılılar.  Pilsner Urquel ve Kozel  denedik daha bir çok meşhur markası var ama biz Prag’dan ayrılana kadar Pilsner Urquel’e düştük arkadaşlar.

Yemekler oldukça doyurucu ama yine de ilk günden denemek için Trdelnik adı verilen meşhur tatlısından yedik. Kokoreçe benzer şekilde sarılmış hamurun şeker veya çikolatayla isteğe göre dondurmayla sunulan görsel olarak harika ama çok yüksek kalorili bir tatlı. O kadar yemenin üzerine fazla gelebilir, dikkat ediniz. ?

2.GÜN :

Prag’ı panoromik manzarayla izlemek için Petrin Parkı’na gidebilirsiniz. İçeride, şehri izleyebilmeniz için bir gözetleme Kulesi ve labirent bir bahçesi bulunmakta. İlkbahar mevsiminde park çok keyifliydi. Yeni açmış çiçeklerin güzelliği ile fotoğraflarınıza renk katabilirsiniz. Ayrıca, Nisan yağmurları da gezinizi çok daha romantik bir hale getirebilir.  Petrin Parkı‘na ulaşım için füniküler hattı’nı kullanabilirsiniz. Bu hat, aşağı ve yukarı transfer sağlamaktadır. Eğer trekking sevdalısıysanız da, 299 adet basamakla buraya çıkabilirsiniz.

Biz, Petrin Parkı‘ndan sonra Kampa Bölgesi’ne geçtik ve John Lennon Duvarı‘nı ziyaret ettik. 1980’lerde komünizmin sona ermesine doğru, öğrenciler John Lennon sözlerini duvara yazarak, bu duvarı, şikayetlerini yayınlamanın bir yolu olarak kullanmışlar ve günümüzde, sevgi ve barışı temsil eden bu duvarı siz de ziyaret edip, bir şeyler yazabilirsiniz.

Buradan sonra Kafka severler olarak Vltava Nehri’nin kıyısında bulunan, Franz Kafka’nın hayatını ve çalışmalarını sunan, Franz Kafka Müzesi’ne gittik. İçeride Kafka’nın kendi el yazısıyla yazılmış günlükleri, denemeleri, mektupları ve daha bir çok eser bulunmakta. Meraklısına keyifli bir deneyim olabilir. (Giriş ücreti: yetişkin :200 CZK Öğrenci:120 czk – 1TL=4CZK)

Prag’a gelen turist akımından biraz kurtulup, nefes almak istiyorsanız da Dlouha Sokağı‘na uğramanız gerekmektedir. Dlouha Sokağı, genellikle Çekya’nın yerli halkının sosyalleşmek için buluştuğu bir sokaktır. Bu sokakta, yeme, içme, eğlence veya alışveriş için türlü türlü mağazalar bulabilirsiniz.

Sonuç olarak, UNESCO Dünya Miras Listesi‘nde bulunan Prag, ününü bizce fazlasıyla hak etmekte. Biz, Old Town meydanında, köprülerde, Prag’ın türlü türlü sokaklarında ve mekanlarda harika vakit geçirdik. Prag, inanılmaz bir kültür şehri olsa da, sadece tadını çıkarıp, serserilik yapmak için bile tercih edilebilir.