Dubrovnik; Orta Çağ Sokaklarında Gezmek
Tekrar Merhaba, yeni durağımız Hırvatistan’ın en turistlik şehri olan Dubrovnik. Dünya’nın her yerinden turist akınına uğradığını söylesem sanırım doğru olacaktır. Dubrovnik eski adıyla Ragusa. Anlamı “Hırvatların Ülkesi” demekmiş. 6.yy’da İtalya’nın kontrolünde bu bölgeye Hırvat kabilelerinin yerleşmesi ve çeşitli ülkelerin boğunduruğu altına girmeleri ile günümüze kadar gelmiştirler. 400 yıl kadar Osmanlı hakimiyetinde kaldığını da belirtmeliyim. Yakın tarihe bakarsakta Yugoslavya Savaşı’nda (1991-1995 ) bağımsızlık mücadelesi vermiş. 1991 yılında bağımsızlığını ilan etmiş ve savaşlar 1995 yılına kadar sürmüş. Tabi bu savaşlar sırasında Dubrovnik epey hasar almıştır.
UNESCO’nun 2005 yılında başlattığı çalışma ile tarihi görünümünü tekrar kazanmıştır. UNESCO DÜNYA MİRASI listesindedir.
Kısa tarih bilgisinden sonra gelelim buraya nasıl gelebileceğinize. Öncelikle 2013 yılında Avrupa Birliği’ne girmiş olan Hırvatistan Türk vatandaşlarına vize uygulamaktadır(Schengen Vizesi Değil). Bununla beraber Hırvatistan‘a Schengen vizesi olanların giriş yapmaları için başka bir vizeye ihtiyaçları yoktur. THY‘nin direk Dubrovnik’e uçuşu bulunmaktadır. Yada İstanbul’dan Zagreb’ gelip oradan da 5-6 saatlik bir otobüs yolculuğu ile buraya varabilirsiniz. Ben Karadağ (Podgorica) üzerinden karayolu ile buraya geldim. Yaklaşık 5 saatlik bir otobüs yolculuğu. Otobüs bileti gidiş-dönüş 34 Euro dur. Yanınızda euro getirip ülkenin para birimi olan Hırvat Kunası‘na çevirmenizi tavsiye ederim. Çünkü her yerde euro geçmemektedir. Birçok yerde döviz bürosu bulunmaktadır. Otobüs terminalinde bunu rahatlıkla yapabilirsiniz. Terminalin önünden geçen otobüslerle burdan Old Town bölgesine geldim.
İlk defa yurtdışında tek başıma tatile çıktım. Tek başına seyahat etmeyi planlayan arkadaşlar bundan çekinmenize gerek yok. Ben yıllarca çekindim. Cesaret edip bunu sonunda gerçekleştirdim. Gayet keyifli oluyormuş. Sizede tavisye ederim. Hatta tek başına seyahatle ilgili yazıyı yandaki linkten okuyabilirsiniz. Yalnız Seyahat Etmek Mi ! Hiç te Korkutucu Değil !
Dubrovnik Old Town Bölgesinde Gezilecek Yerler
Old Town’a girerken şehir sizi Orta Çağ filmlerinde gördüğünüz o muhteşem kale kapısı ile karşılıyor. Bu Kapı’nın adı Pile Kapısı’dır. İçeri girdikten sonra buranın en meşhur caddesi olan Stradun Caddesi ile gezinize başlamış olacaksınız. Bu cadde şehrin merkezi gibi. Cadde üzerinde bir sürü kafe,restoran ve hediyelik eşya alabileceğiniz mağazalar bulunmaktadır. Ben, yorgunluktan dolayı önce burada bir yerde oturup bişeyler yedim ve gelen hesaptan sonra ilk dersimi almış oldum (118 Kuna). 1 Euro= 7 Kuna olduğunu düşünürseniz sizede pahalı gelecektir. Aslında bana pahalı gelmesinin en büyük nedeni diğer balkan ülkelerinin buraya göre ucuz olmasından kaynaklı. Şehir iç taraflarına gittikçe fiyatlarda değişiklik gösteriyor. Eğer ki bütçe sizin için önemli ise dikkat etmenizi öneririm.
Caddeye girerken büyüleneceğinize eminim. Hemen girişte Büyük Onofrio Çeşmesi gözünüze ilişicektir. Bu çeşme şehri veba salgınından korumak için yapılmış. Suda epey soğuk! Resimdeki kare de, çeşme dışındaki diğer yer Aziz Saviour Kilisesi‘dir. Bu kilise 1520 yılında inşa edildiği ve yapımında kadınlarında çalıştığı bilinmektedir. Cadde de devam ettiğinizde hemen caddenin sonunda Çan Kulesi’ni göreceksiniz. Aslında kule 1444 yılında yapılmış ancak 1667 yılında gerçekleşen depremde kule eğilmeye başlamış. Güvenlik tehditi gerekçesiyle 1929 yılında yıkılarak yenisi inşa edilmiştir. Bu caddede göreceğiz bir kaç yer daha var. Hemen Çan Kulesi’nin yanında Sponza Sarayı bulunmaktadır. İçeriye girmek ücretsizdir. Sarayın bir odasında savaşta ölenleri anmak adına bir yer yapılmıştır. İçeride savaş zamanına ait bazı bilgiler edinmeniz mümkündür. Ayrıca o döneme ait bir video da içeride izleyebilirsiniz.
Çan kulesinin diğer yanında ise Küçük Onofrio Çeşmesi bulunmaktadır. Hemen yine aynı bölgede Aziz Blaise Kilisesi’ni göreceksiniz. Dubrovnik‘te gezilecek önemli yapılardan biridir. Günümüzde halen birçok düğün merasimi burada tertiplenmektedir. Kilisenin önünde görebileceğiniz Orlando Sütunu bulunmaktadır. Sütunun tepesinde halk duyurularının yapılması için bir bölüm bulunmaktadır. Festivallerde açılış ve kapanış törenlerinin temel simgesidir.
Yine Old Town’da bulunan Rektör Sarayı günümüzde müze olarak kullanılmaktadır. Günümüze kadar birçok yenileme ve ek çalışma geçirmiştir. Diğer önemli bir yapı da Dubrovnik Katedrali’dir. Oldukça görkemli bu katedral 1667 yılındaki depremde yıkılmış olup, yapılan kazı çalışmaları ile günümüzdeki haline ulaşmıştır. Tabi görmeniz gereken yerler halen bitmedi. Franciscan Manastırı, Minceta Fortress, Fort Baker, Eski Limanı’ dır. Hemen eski limandan kalan tekne turları ile panaromik bir gezi yapabilirsiniz. 45 dakika süren gezi 10 Euro’dur. Eğer gitmek isterseniz Lorkum Adası’nı görmenizi de tavsiye ederim. Ada da en önemli görmeniz gereken yer Botanik Bahçesi’dir. Benim tekne turumda adaya çıkarmadıkları için sadece panoramik bir gezi oldu.
Game of Thrones izleyicileri bilir. Dizinin bazı bölümleri burada çekilmişti. Gezerken hemen hatırlayacağınıza eminim. Kendimi dizinin içinde hissetmedim desem yalan olur. Her gördüğüm yerin o şuradaki yer dediğim oldu bolca. Dizinin çekildiği yerleri görebileceğiniz turlar da mevcuttur. Bana pahalı geldiği için tercih etmedim. Fiyatı 50 Euro.
Ben dönmeden önce bir de teleferikle şehir manzarası izlemek istedim. Teleferik fiyatı 20 Euro. Önerim bunu kesinlikle havanın bulutlu olmadığı bir zamanda tercih etmenizdir. Benim manzaram pek iyi değildi 🙁 Konaklama için Kingslanding Old Town Hosteli‘ni kullandım. Gecelik fiyatı 25 Euro dur. Old Town bölgesinde genellikle hem yeme-içme hem de konaklama pahalı diyebilirim. Otel fiyatları 1 kişi için gecelik 50 Eur civarlarındaydı.
Daha önceki yazımda Kotor’dan bahsederken büyülendiğimi söylemiştim ama burayı gördüğümde de aynı şeyleri hissettim. Tek farkı, buranın oradan daha büyük olmasıdır.
Mevsim olarak sıcak bir dönemi seçerseniz eğer, Old Town çevresinde denize girebileceğiz plajlar bulunmaktadır. Bir de görünce hayran kaldığım bir oyuktan denize girebilirsiniz. Karadan ulaşım yok ama.
Ara sokaklarda bir çok cafe, pub ve restoranlar var. Mekan önerilerine bakıp ona göre bir kaç mekana girdim. 2 gün ara sokakların birinde bir yerde kahvaltı yaptım. kızarmış ekmek üzerinde peynir olan bir tabak ve omlet aldım. 60 kuna ödedim.
Dubrovnik vizesi ile alakalı bilgi vermediğimi fark ettim. Dubrovnik vizeli mi derseniz. Evet vize gerekmektedir. Hırvatistan konsolosluğundan vize başvurusunda bulunabilirsiniz. Hırvatistan Schengen ülkesi olmamasından dolayı verdiği vize Schengen vizesi değildir. Daha önce almış olduğunuz Schengen vizesi ile de buraya girmeniz mümkündür. Henüz tam AB üyeliği bulunmadığı için bu şekildedir.
Yazıda aklıma gelen herşeyi yazmaya çalıştım. Eğer ki öğrenmek istediğiniz birşeyler varsa bana mail yazabilir yada yorum bırakabilirsiniz. Sizden gelen geri bildirimlerle bende eksiklerimi tamamlamış olurum.
İyi tatiller.