Güney Afrika’da Soyulduk! – Johannesburg Gezisi
İlk yazımla merhaba;
Çocukluk hayalimdi Güney Afrika’ya gitmek, safariye katılmak, vahşi bir hayvana dokunabilmek. İşte Johannesburg Gezisi ve yaşadığımız maceralar!
Her şeyi en ince ayrıntısına kadar okuduk,planladık ve büyük gün geldi 2 aile 4 kişi yola çıktık. Johannesburg Tambo Havalimanı‘na vardığımızda,önceden oteli arayarak ayarladığımız araç bizi beklemekteydi. Johannesburg ile ilgili en önemli zorluklardan biri daha gitmeden okuduğumuz kadarıyla,toplu taşımanın kesinlikle turistlere göre olmadığı,yoldan geçen bir taksinin de binmek için güvenli olmadığıydı. Trafiğin İngiliz sömürgesinden çıkma bir ülke olmanın verdiği alışkanlık ile bize göre ters olması da bize araç kiralamanın da tehlikeli olduğu kanaatine vardırdı. Bu sebeple transferimizi kalacağımız otelin aracına bıraktık.
Johannesburg Genel Görünüş
Gelen araç ile önce otele doğru yola çıktık. İlk ilgimizi çeken şey otellerin,önemli konutların ve bunun gibi yapıların en az 5 metrelik duvarlar ile çevrili olması bununla da yetinmeyip bu duvarların üzerinde neredeyse bir bu kadar daha dikenli tel veya elektrikli tel olmasıydı. Açıkçası hayli ürpeticiydi ve bu bizde biraz endişe yarattı. Bu nedenle otele doğru yol alırken araç şoförü ile buradaki günlerimiz için kendisi ve aracı kiralayıp kiralayamayacağımızı sormak oldu. Olumlu yanıtın ardında gidilecekler listemizdeki ilk yer olan Lion & Safari Park yani aslan parkı için hareket saati belirleyerek odamıza çıktık.
Aslan Parkı
Saatimiz geldi ve aslan parkına doğru yola çıktık. Park yarı doğal bir safari alanıydı. Sizi safari jeepleri ile parkta önce aslanların olduğu bölüme sonra zebra ve zürefaların olduğu en sonda wilddog yani vahşi köpeklerin olduğu bölüm ile sonlanıyordu. Her bölüm arası hayvan geçişi olmaması için elektrikli tel ile ayrılmıştı. Açıkçası benim gibi hayvansever biri için pek uygun değildi. Yapaylaştırılmış, insan elinin fazlaca değmiş olduğu her doğal alan,yapı vs. gibi bu da pek hoşuma gitmedi ama her ne kadar kendimle çelişsem de yavru aslanlara dokunmak için yavru aslan bölümünde sıraya girmekten kendimi alıkoyamadım. Yavru deyip geçmeyin, orantısız güç ve şımarıklık yavru aslan demek. Benim sırtımı, arkadaşımın ayak bileğini ciddi yara yaptılar. Hele renkli kıyafet veya uzun saçınız varsa daha fazla tehlikedesiniz demektir.
http://www.lionandsafaripark.com/
Ve Soygun..
Dönüş yoluna geçtik. Hava kararmaya yüz tutmuştu. Yolda (biraz sonra olacakları hissetmiş gibi) annemin kardeşim Pakistan’a gitmeden önce orası hakkında başına gelen tehlikelere karşı neler yapmalısın konulu araştırmasını anlatıyordum. Bu sırada çevre yolu tadında bir yolda sola dönmek için yavaşlamış şoförümüz yolu kontrol ediyordu ki Golf model bir araç hızlıca önümüzü keser gibi durdu, arka koltuklardan yüzüne bandanadan maske yapmış elleri silahlı iki siyahi uçar gibi çıktı. Biri önce sağ camdan (cam bu sıradaki ancak zayıf bir el sığacak kadar açık)elini içeri uzattı ve aracın anahtarını çekti çıkardı. O anda annemin kardeşime “eğer içinde bulunduğun araç hareket edemeyecek durumda ise koşarak uzaklaş” sözü geldi ve bende tam kapıyı açıp bir bacağımı dışarı çıkardım ki (önde oturuyorum,araç tutmam saolsun) eşim kapat kapıyı dedi,o anda nedense komutla çalışan bir robot gibi kapıyı kapattım ve kapının kilit tuşunu aramaya başladım,tam diğer soyguncu elini benim kapıya uzattığı anda ben kilidi buldum ve bastım.
Ama ne çare anahtarın çıkması tüm kapılar açıldığı için,anahtarı alan soyguncu arka kapıdan içeri girdi. Bu sırada diğer soyguncu hala benim camıma deli gibi vuruyor “open the door” (aç kapıyı) diye bağırıyordu. Arkadaki ise “watch,watch” diyip duruyordu. Gelmeden önce okuduklarımız bize değerli hiçbir şey götürmememiz gerektiğini öğretmişti, o nedenle kolumdaki saate bakıp “parada etmez ama” diyerek saatimi çıkarmaya çalışıyordum. Bu arada şoförde bende telefonlarımızı ilk anda koltuğun altına atmıştık. Neden sonra cama vuran metal sesi ile adamın istediğinin benim değil eşimin saati olduğunu anladım..
Eşimin eli titredikçe silahı arkadaşımın (oturma düzeninde dolayı onu eşi sandı) kafasına dayıyordu. Sonunda saat çıktı ve (diğeri hala benim camda:) ) ve geldikleri hızla araca atlayıp uzaklaştılar. Hemen sonra nedendir bilmem ben kahkaha atmaya,arkadaşım ağlamaya,eşlerimiz titremeye başladı. Aklıma; çaldıkları saatin bizimde Hong Kong’ta bir Afrikalı’dan aldığımız imitasyon bir saat olduğu geldikçe tekrar tekrar gülerim. Sonuç itibari ile bu beyler bizi ta Aslan Parkı’ndan bu yana takip ediyormuş, çünkü saati değerli sanmışlar.
Dikkat dikkat!
Hava kararmaya başladığı anda otele çekilmek en doğru karar olur. Bırakın imitasyon olmasını üzerinizde değerli gözükebilecek hiçbir şey taşımayın. Çünkü onların mantığı “beyazda sahte şey olmaz,para olur”.Bu söylemi de Cape Town’da tanıştığımız 22 yıldır orada yaşayan bir Türk anlattı. Güney Afrika muazzam bir yer hele ki safari sizlik birşey ise,ama güvenlik var mı derseniz ne yazık ki, polis bile görmek ender bir durum.
Güney Afrika’ya gidecekseniz Cape Town yazımıza da göz atmayı unutmayın!
Sevgiler,