2 Günde Konya’da Gezilecek Yerler – Hafta Sonunda Bir Tutam Maneviyat
Konya’ya gitmeden önce hakkında bildiğim tek şey Mevlana idi. He bir de yüz ölçümü bakımından Türkiye’nin en büyük şehri olması. Sonra biraz araştırmaya başlayınca şehirde bu kadar park, bu kadar cami, bu kadar medrese ve müze olması beni iyice heyecanlandırdı. Hele de gidip görünce! Boşuna dememişler ‘Gez dünyayı, gör Konya’yı’. Konya’da dolaşırken manevi huzur bulacağınıza size garanti veririm. Hele o bahçeler! Konya’nın bir adı da ‘Bahçeler Şehri’ olarak kaldı bende. 2 günde Konya’da gezilecek yerler nereler, nerede ne yenir, Konya etrafında nerelere gidilebilir… Tüm bu soruların cevabını bulacaksınız. Hadi! Hafta sonunda bir tutam maneviyat almaya gidiyoruz.
Konya Ulaşım – 2 Günde Konya’da Gezilecek Yerler
Konya’ya ulaşım için en güzel yol uçak. Hem ekonomik hem de hızlı. Bazı havayollarının kampanyalarından, otobüs biletinden daha uyguna uçak bileti bulabilirsiniz.
Konya havaalanından şehir merkezine ulaşım; araç kiralayarak, taksi ya da Havaş ile yapabilirsiniz. 2019 Havaş ücreti; 12 tl.
Bir diğer seçenek ise tren. İstanbul/ Pendik – Konya arası tren yolculuğu Yüksek Hızlı Tren ile yaklaşık 4,5 saat sürüyor. 2019 tren bileti fiyatları (Tek Yön) Ekonomi Pulman: 102tl, Yemekli Vagon: 133 tl, Business: 179 tl. Her gün iki yönlü olarak 3 sefer düzenleniyor.
Konya şehir merkezinde gezerken araca ihtiyacınız olmayacak ama diğer gün (benim Bahçeler Günü olarak adlandırdığım) için kesinlikle araca ihtiyacınız var. Aslında toplu taşıma ile de hepsine ulaşabilirsiniz ama oldukça vakit kaybı olabilir. Hafta sonu olarak planladığımız bu geziyi 1. gün ve 2. gün olarak ikiye ayıracağım. Siz yerlerini değiştirebilirsiniz tabi =)
1.Gün; Bahçeler Günü
Biz Konya havaalanına iner inmez aracımızı alıp başladık Konya’nın etrafını gezmeye. Sırasıyla yazacağım bu noktalarla Konya’nın etrafında yarım daire yapmış olacaksınız. Noktaların arası 4-10km. arası değişiyor.
Kyoto Japon Parkı – Konya’da Gezilecek Yerler
Türkiye’nin en büyük Japon bahçesi olan park, Konya ile Kyoto’nun kardeşlik ilişkilerini geliştirmek amacı ile yapılmış. Her gün 08:00-23:00 arası açık olan parkın içinde restoran ve kafe mevcut. Haftanın her günü açık büfe kahvaltı imkanı sunan restorana önceden rezervasyon yaptırmanız gerekebilir. Parkı gezmek için yarım saat rahatlıkla yeterlidir tabi oturup bir şeyler yiyip içmeyecekseniz.
Konya Tropikal Kelebek Bahçesi
Avrupa’nın en büyük kelebek uçuş alanına sahip olan Konya Tropikal Kelebek Bahçesi, Avrupa’daki benzerlerine taş çıkartır. Ayrıca Türkiye’nin ilk ve tek kelebek bahçesi unvanına sahip. Hafta içi ve hafta sonu 09:00-17:00 saatlerinde açık olan bahçe pazartesi günleri kapalı. Bahçeyi 30-40 dakikada rahatlıkla gezebilirsiniz. 2019 giriş ücreti: 15tl, öğrenci: 7,5tl.
Sille Köyü
Köyün tarihi m.ö. 8.-7. yy.’a kadar dayanmakta. Frig uygarlığına ait kalıntılar bulunan köyün adı tarihte Sylata ve Sylla olarak anılmış.
Sille köyünde gezebileceğiniz noktalar; Aya Elenia Kilisesi, Sille Zaman Müzesi (Giriş ücretsiz), Sille Kent Müzesi (Giriş ücretsiz) ve Sille Baraj Parkı’dır. Sille Köyü’nde dolaşırken birçok kafe/restoran göreceksiniz, bana sorarsanız beğendiğinize oturun ve etrafı izleyip tadını çıkarın. Sille Köyü için ayıracağınız vakit en az 2,5 saat olmalı.
Akyokuş Park
Bu parkın tek özelliği Konya’yı tepeden izleyebilmeniz. Parkın içinde bir restoran mevcut.
Meram Bağları
Konya’nın mesire alanı olan Meram Bağları, Konyalılar için çok değerliymiş. Zaten Meram bölgesindeki evler de şahane. Meram Dere’sinin iki yanı da yeme içme mekanlarıyla dolu. Meram’ın hatırına bir kahve içilir bence.
Eğer çocukluysanız bu rotaya 80 Binde Devr-i Alem Parkı’nı ekleyebilirsiniz. 3 bölümden oluşan 80 Binde Devr-i Alem Parkı’nın; Trex Parkı (Dinazor maketleri), Cihan-ı Türk Abideler Şehri Parkı (Türkiye’deki önemli yapıların maketleri) ve Pamuk Şekeri Masal Dünyası Parkı (Çizgi film karakterlerinin maketleri) olarak üç bölümü mevcut.
2.Gün; Konya Merkez
Liste uzun ama sabah erkenden yola koyulursanız hepsini bir günde tamamlayabilirsiniz. Ve hepsini yürüyerek gezebilirsiniz. Konya’da şöyle bir tam tur yapıp başladığınız noktaya geri döneceksiniz. Yine konum sırasıyla yazıyorum.
Bayanlar için bir not; Şehir merkezinde çokça cami ve türbe olduğu için kıyafet seçiminizi buna göre yapmanızda fayda var. Ayrıca başınızı örtmek için bir örtü/şal almayı unutmayın.
Mevlana Müzesi ve Mevlana Türbesi (Kubbe-i Hadra/Yeşil Kubbe):
Konya denilince ilk akla gelen, Konya’nın en çok ziyaret edilen noktası; Mevlana Türbesi. Türbe ve müze aynı bahçenin içinde, giriş kapısı Mevlana Meydanı’ndandır. Türbenin içinde Mevlana’nın babası Sultanü-l Ulema’nın, Mevlana’nın kendisinin ve Mevlana’nın oğlu Sultan Veled’in naaşları bulunmaktadır. İçeride dua ederken büyük bir manevi huzur buluyor insan.
Mevlevilik ve Mevlana ile ilgili bilgi sahibi olacağınız, Mevlevilik ile ilgili eserlerin sergilendiği müze her gün yazın 09:00-19:00, kışın 09:00-16:45 arası açık. Kandil ve dini bayramlarda 20:00-23:00 arası açıktır. Giriş ücretsizdir.
Bahçenin içinde ayrıca, Şeb-i Aruz havuzu, derviş hücreleri, semahane, mescit ve Mevlana’nın ailesinin naaşlarının bulunduğu bölümler mevcut.
Mevlana Meydanı:
Mevlana Türbesi ve Selimiye Camii’nin önündeki meydandır. Mevlana Müzesi’ne giriş bu meydandan yapılıyor.
Selimiye Camii:
Mevlana Meydanı’nda bulunan camidir. 2.Sultan Selim’in Konya Valiliği sırasında inşasına başlanmış ve 1567 yılında tamamlanmış cami Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerindendir.
Aziziye Camii:
1676 yılında Şeyh Ahmed tarafından yaptırılan cami yanınca yerine 1867’de Sultan Abdül Aziz’in annesi Pertevnihal adına yeniden yapılmıştır. Özellikle giriş kapısındaki işçiliği kendisine hayran bırakıyor.
Kapu Camii:
Osmanlı dönemine ait cami, şehirdeki Osmanlı camileri arasındaki en büyük camidir.
Sahib-i Ata Camii ve Külliyesi:
Selçuklu vezirlerinden Sahip Ata Fahreddin tarafından 1258 yılında yaptırılan camiye daha sonra hamam, mescit, dergah ve 1283 yılında Sahip Ata‘nın vefat etmesi üzerine kendisi için yapılan türbenin de eklenmesiyle yapı külliye biçimini almıştır.
Sahibi Ata Vakıf Müzesi:
Külliyenin dergah kısmı Vakıf Müzesi’ne çevrilmiştir. Pazartesi günleri hariç her gün 09:00-17:00 arasında açıktır. Giriş ücretsiz. İçeride çok ilginç bir atmosfer var, kenarda bir yere oturup dakikalarca izlenesi bir mekan.
Aziziye Camii/Sahib-i Ata Camii/ İnce Minareli Medrese
Konya Arkeoloji Müzesi:
Türkiye’nin en eski ikinci arkeoloji müzesi… 1901’de kurulmuş olan bu müze İstanbul Arkeoloji Müzesi’nden sonra Türkiye’nin en eski arkeoloji müzesiymiş. Müzede birçok çağa ait eserler sergilenmekte, bence Konya’da görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Giriş ücreti 5tl, Müzekart geçerli. Pazartesi günleri hariç her gün 09:00-17:00 arası açık.
Konya Etnografya Müzesi:
Dışarıdan müze değil de okul zannedeceğiniz bina, 1975 yılında zaten eğitim amaçlı kurulup sonradan müzeye çevrilmiş. Her gün 09:00-16:30 arası açık olan müzeye giriş ücretsiz.
Sırçalı Medrese:
Sırçalı Medrese, 1242 yılında Bedreddin Muslih tarafından fıkıh ilmi okutulmak üzere yaptırılmış Açık Avlulu Medrese’dir. Konumunu bir türlü bulamadığımız, büyük ihtimalle de çok yakınına kadar yürüdüğümüz ama bir şekilde vazgeçtiğimiz (o sırada bir kahve molası zamanı gelmişti) ve Konya’ya tekrar gitmeye bir sebebim olacak medresedir kendisi =) Siz bulamazsanız bir bilene sorun, bizim gibi vazgeçmeyin.
Atatürk Müzesi (Atatürk Evi):
Atatürk caddesi üzerinde bulunan 1972 yılında inşa edilen bina, 1923 yılından itibaren Vali konağı olarak kullanılmış ve Atatürk’ün Konya’ya geldiği zamanlar kendisine tahsis edilmiş. Atatürk’ün kıyafetlerinin de bulunduğu müze haftanın her günü 09:00-17:00 arası açık, giriş ücretsizdir.
Alaeddin Tepesi ve Alaeddin Keykubad Camii:
Şehrin ortasında bulunan tepeden şöyle bir etrafa bakıp mola verebilirsiniz. Yukarıda çok güzel gül bahçeleri ve kuş sesleri sizi bekliyor olacak.
İnce Minare Taş Eserler Müzesi (Taş ve Ahşap Eserleri Müzesi):
Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykavus döneminde, Vezir Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından, hadis ilmi öğretilmek üzere 663 H.(1264 M.) yılında inşa ettirilmiştir. Zaten görünce Sahibi Ata Camii’ne benzeteceksiniz. Her gün açık olan müze giriş ücreti 7tl, Müzekart geçerli.
Tarihi Konya Evleri:
Konya’nın 500 yıl önceki görüntüsünü yansıtmak için kurulan bir sokak. Açıkçası daha başarılı olabilirdi, yine de geçerken şöyle bir bakın, siz karar verin =)
Karatay Medresesi (Çini Eserler Müzesi):
Emir Celâleddin Karatay tarafından 1251 yılında yaptırılmıştır. Medresenin içinde Celaleddin Karatay’ın türbesi de bulunuyor. Çini’nin her halini görebileceğiniz müze pazartesi günleri hariç 09:00-17:00 arası açık, giriş ücreti 7tl, müzekart geçerli.
Şems-i Tebrizi Camii ve Türbesi:
Şems-i Tebrizi, Mevlana’nın hocası, gönül ufkunu açan zat olarak bilinir. Hz. Muhammed’in (S.A.V.) ahlakını örnek alan Şems-i Tebrizi manevi bir işaret üzerine Mevlana’yı bulmuş. Tebriz’de 1185 yılında doğan Şemseddin-i Tebrizi’nin asıl adı Mevlana Muhammed’dir.
Bu cami biz gittiğimizde tadilattaydı ne yazık ki. Yine de müsaade isteyerek inşaat alanına girip türbeyi ziyaret ettik. Şems-i Tebrizi’nin naaşının burada olup olmadığı kesin bilinmemektedir ama olduğu kabul edilmektedir.
İplikçi Camii:
Şemseddin Altunaba tarafından 1201 yılından sonra yaptırılmış, Somuncu Ebubekir tarafından 1332’de genişletilmiş, yenilenmiştir. Cami iplikçiler çarşısında bulunduğu için İplikçi Camii adını almıştır.
Bu caminin en önemli özelliği şadırvanındaki akustiktir. Oradaki insanlar bize bunu anlattığında pek umursamamıştık ama deneyince tüylerim diken diken olmadı değil. Şöyle ki; karşılıklı sütunlardan oluşan şadırvanda iki kişi karşılıklı durup, biri sütuna doğru konuştuğunda (fısıltı şeklinde bile), karşı sütundaki kişi sanki konuşan kişiyi kulağının dibinde konuşuyormuş gibi duyuyor. Dikkat etmeniz gereken şey; sütunların tam karşı karşıya olması ve sütuna dönük konuşmanız. O dönem için çok büyük bir mimarlık başarısı.
Mevlana Kültür Merkezi (Sema Duası/Mevlevi Ayini);
Mevlana’nın oğlu Sultan Veled tarafından Mevlana’nın fikirlerini yaşatmak amacıyla Mevlevi Tarikatı kurulmuş. Bu yolu izleyenlere de Mevlevi denilmiş. Mukabele denilen Sema gösterisi (ki buna gösteri denmesi pek olumlu karşılanmıyor) Mevlevi dergahında, semahanelerde İlahi Aşk, Mutlak Kemal ve Hakk’a Vuslat (Ölüm Günü/Yaratana Kavuşma) yolunun derecelerini sembolize eder. Mukabele en küçük detayına kadar kurallara ve usule uygun yapılır. Sema duası her cumartesi saat 19:00’da Mevlana Kültür Merkezi’nde yapılıyor. (Ramazan ayında 21:30) yaklaşık 1 saat süren bu gösteriyi ücretsiz izleyebilirsiniz.
Konya Yeme İçme Rehberi
Konya bana, asla yemem dediğim bamyayı yedirdiği için mutfağına saygım büyük =) Bamya çorbası, etli sarma, furun kebabı, etli ekmek, tirit, saç arası (tatlı) ve helva benim deneyimleyip önereceğim lezzetler. Tirit için; Mithat Tirit Salonu (sadece öğlenleri açık), etli ekmek ve saç arası için; Havzan Etli Ekmek ve diğerleri için önerim Lokmahane ve Hacı Şükrü. Lokmahane’ye yemek yemeye gitmeseniz bile, sizin bir helvanız (höşmerim diyorlar) bir de ev yapımı limonatanız varmış deyip girin içeri. Pişman olmayacaksınız. Ayrıca Mevlevi mutfağını deneyimleyebilirsiniz ama biz tercih etmedik.
Kahve molası için Konya’da büyük bir eksiklik söz konusu. Gerçekten hem iyi kahve hem de iyi mekan arıyorsanız biri Araf Hotel’in terasındaki Deli Kafe biri de Hich Hotel’in bahçesi. Ayrıca konaklama için de bu iki hoteli önereceğim.
Eğer bir gününüz daha varsa şunları ekleyebilirsiniz;
Çatalhöyük Neolitik Kenti;
Yerleşik hayata geçişle tarım ve avcılığın başlaması, insanlık için önemli bir evre ve Çatalhöyük‘de bu evrenin en büyük tanığı. Unesco Dünya Miras Listesi’nde bulunan Çatalhöyük’ün tarihi 9.400 yıl öncesine dayanıyor. Yani şu anda dünya üzerindeki (bizim bildiğimiz) ilk ev mimarisi, ilk resim, ilk tuzluk burada! Burayı gördüğüm için inanılmaz mutlu olduğumu söyleyebilirim. Alanda o döneme ait ev mimarilerinin örnekleri de yapılmış. Giriş ücretsiz.
Meke Krater Gölü;
‘Dünya’nın nazar boncuğu’ olarak bilinen Meke gölü, yaklaşık 8.000-9.000 yıl önce sönmüş bir volkan kraterinin gaz patlaması sonucu oluşan ve ortasında adacıklar bulunan göl’dü! Göldü diyorum çünkü kontrolsüz kullanılan yer altı sularının azalması nedeniyle göl şu anda kurumaya yüz tutmuş durumda. Etrafında herhangi bir tesis yok, arabanızı yolun gidebildiği noktaya kadar götürüp, kalanına yürüyerek devam ediyorsunuz. Çok fazla bir yürüme mesafesi olmadan bu şahane manzarayı izleyebilirsiniz.
Kilistra Antik Kenti (Lystra);
Namı diğer Konya’nın peribacaları, benim için Konya’ya tekrar gitme sebeplerinden biri olabilir çünkü çok isteyip de vaktimiz yetmediği için göremediğim bir antik kenttir kendisi. Tarihi Kral Yolu üzerinde yer alan kent Roma ve Helenistik döneminde yoğun yerleşime sahipmiş, Erken Hristiyanlık Dönemi’nde ise giderek büyümüş.
BIRAK SULAR DURULSUN, O ZAMAN AY VE YILDIZLARIN YANSIMASINI KENDİ VARLIĞININ AYNASINDA GÖRECEKSİN. -MEVLANA-
Sille Köyü ile ilgili daha detaylı bilgi için Sille Gezi Rehberi ‘ni okuyabilirsiniz.
Diğer yazılarım Kars Gezi Rehberi ve Doğu Ekspresi Rehberi ‘ne buradan kolayca ulaşabilirsiniz. Eeee ne duruyorsunuz? Çıkın çıkın gidin!