Tek Başına Seyahat | Kadın Olarak Tek Başına Seyahat Etmek
Herkese merhaba, bu benim ilk yazım. O yüzden oldukça hevesli ve heyecanlıyım. Biraz da kendini tanıtmak anlamında, adını yavaştan Özgür Kız’a çıkarmaya başlamış biri olarak, ilk yazımı tek başına seyahat hakkında yazmak istedim. İlk yola çıkmak istediğimde bu konuda çok fazla kaynak bulamamıştım. Eminim Türkiye’de benim gibi şapkasını çantasını alıp yola çıkmak isteyen bir sürü kadın vardır. Hadi başlayalım!
Tek Başına Seyahat Nedir, Nasıldır?
Tek başına seyahat dedim ama bu yalnızlık olarak algılanmasın, yola hep tek başıma çıksam da nerdeyse hiç yalnız kalmadım. Bu belki biraz yapıyla ilgili de olabilir, günlük yaşantımda da tek başıma hareket ettiğimde hep daha rahat hissederim. Tek başıma sokaklarda gezip fotoğraf çekmek, bir yerde oturup kahve içmek, müze gezmek bana hep keyifli gelmiştir. Zannediyorum önce kendinin buna uygun olup olmadığına emin olmak gerek. Ama şunu iddia ediyorum: Bir kez alışırsanız bağımlısı olursunuz!
Yanınızda birisi olduğunda bu size bir konfor alanı sunar, ama asıl önemli şeyler konfor alanından çıktığında başlar.
Ben Nasıl Başladım?
Tek başıma ilk seyahatimi Almanya’ya yapmıştım ve ilk bindiğim trenden inerken sırt çantamı trende unutmuştum. Ne kadar harika değil mi? Sırtımdaki hafifliği hissettiğim an hafifliğin yerini soğuk terler almıştı… Neyse ki telefonum cüzdanım pasaportum üzerimdeydi, resmi bir sorun yaşamadım ama diğer bütün eşyalarım çantamla beraber gitmişti. O an şehrin sokaklarında karanlıkta tek başıma yürürken çok üzülmüştüm. Ama sonra gördüm ki 3-5 eşya. Ufak bir alışveriş, anında yeri doluyor. Hem dolmasa ne olur? Orda kısıtlı vaktim var ve belki tekrar gelme şansım olmayacak. Geçen zamanını telafisi yoktur ve telafisi olan şeyler için boşa harcamaya değmez.
Daha sonra tek başıma ülkeler, şehirler gezdim. Ve çantamı tekrar bir yerlerde unutmadım.
Sıkılmıyor Muyum? Korkmuyor Muyum?
Sıkılmıyor muyum? Hem de hiç sıkılmıyorum. Tek başımayım. Her şey ben nasıl istersem öyle olur. Sıkılırsam başka bir yere giderim, başka bir şey yaparım olur biter.
Korkmuyor muyum? Aynı dünyanın üzerinde olduğumuz sürece nerde olduğumuz pek önemli değil bence. Her yer aynı, özel bir anlamı yok. Ben kendi şehrimde işe giderken bu yoldan geçiyorsam, orda yaşayan bir insan da işe giderken o yoldan geçiyor. İşe giderken geçtiğim yolu da şuraya ekleyeyim.
Tek Başına Seyahat Etmenin Zorlukları Neler?
Pek zor sayılmaz aslında.
Maddi zorluğu söyleyebilirim sanırım. Son seyahatimde aracım çok fazla yakmıştı, eğer yanımda biri daha olsaydı yakıt masrafını paylaşabilirdik. Konaklarken oda kiralıyorsun, tek kişi de kalsan oda ücreti veriyorsun. İki kişiysen yarı yarıya bölüşebilirsin.
Uzun yolda araç kullanmak diyecek oldum ama bence konu o değil. Konu Konya Yolu. Bu yola özel bir kişilik atfetmek istiyorum. Saatlerce normal yollarda, virajlarda araç kullanabilirim, hiç sorun değil. Ama Konya Yolu… Dönüşte o yol bitmedi. Yılan hikâyesi oldu, destan oldu bitmedi. Sonsuzluğun ortasındasın, sonsuzdan geliyorsun ve sonsuza gidiyorsun gibi bir yol… Bir dahakine blabladan falan yanıma birini almayı düşünüyorum. Yok efendim, başka türlü geçmez.
Bir şey daha var aslında; ama bilmiyorum, zorluk sayılır mı? İnsanlık hali, bazen başımıza kötü şeyler gelebilir. Bazen düşebiliriz, canımız acıyabilir, hata yapabiliriz. Tek başınaysan ayağa tek başına kalkarsın, kendi kendini avutursun, kendi sorununu kendin çözersin. Ben buna tecrübe demeyi tercih ediyorum.
Tek Başına Seyahat Etmenin Avantajları Neler? Neler Yapıyorum?
Bence en büyük avantajı canın ne isterse onu yapabilmek. Merak ettiğim bir yer varsa giderim. Acıktığımda canım nerde ne yemek isterse orda onu yerim. Yorulursam oturur dinlenirim. Bir yerde oturup sakince kahvemi içip etrafı izlemek benim için çok değerlidir. Şehri dinlemek, insanları, sokakları, meydanları dinlemek… Güzel bir dar sokak gördüğümde direk dalıp sokak aralarında kaybolabilirim. Bir yeri sevdiysem orda biraz daha kalabilirim.
Tek başına olmak insanı sosyal olarak çok geliştiriyor. İşte tam olarak bu yüzden nerdeyse hiç yalnız kalmıyorum. Gittiğim yerlerde benim gibi bir sürü insanla tanışıyorum, hani derler ya “Deli deliyi dakkada!”, bu bana daha da ilham veriyor. Katıldığım etkinliklerde, kaldığım hostellerde; couchsurfing, blablacar, hostelworld gibi uygulamalar sayesinde bir sürü harika insanla tanıştım. Tek başına olduğunda yeni tanıştığın insanlarla istediğin gibi vakit geçirme şansın oluyor. Sanırım şu an dünyanın her yerinde arayabileceğim birileri var ve özellikle bazıları bende gerçekten çok değerli yerler edindiler.
Onun dışında başka kimsenin konforunu düşünmene gerek yok. Kimseyi beklemek zorunda değilsin. Kendinden başka kimsenin ihtiyaçları için endişelenmene gerek yok. Kalacak yer örneğin benim için hiç sorun değildir. Yatacağım bir yatak, alacağım bir duş. Bir gece kalıp geçeceğim bir yer için lüks beklentiler bence anlamsız. Yemek mesela. Bir yerin meşhur bir yiyeceği olur yersin, tamam. Ama onun dışında yemek için zaman harcamak bana vakit kaybı gibi geliyor. Hele o uzun uzun yapılan kahvaltılar… Yolda bir şeyler atıştırırım, kalan vakitte bir yer daha görürüm, öğrenirim, keşfederim!
Genel olarak hızlı ve dolu dolu yaşamayı seven bir insanım. Ve seyahatler maalesef kısıtlı zaman dilimleri. Haliyle kısıtlı zamanı maksimum verimle geçirebilmek için oyalanmaktan ve vakit kaybetmekten hoşlanmıyorum. Sabah 6.00’da kalkıp akşam 22.00’da yatmak bana daha uygun. Sabah uyanıp 9’a, 10’a kadar birinin keyfini beklemek bana çok ciddi kayıp gibi geliyor. 6’dan 9’a 3 saat… Ben o 3 saatte neler yaparım!
Kendi kararlarını vermek ve kendi sorumluluğunu almak kişiyi inanılmaz geliştiren bir şey. Kârın da, zararın da sorumlusu sensin. Bitti. Kriz yönetimini öğreniyorsun. Asıl olanın mutlu ve rahat olmak olduğunu fark etmek bir eşik bence. O eşiği geçtiğinde sadece seyahat ederken değil günlük yaşantında da çok şey değişiyor. Kendinle yapılan seyahat biraz da kendine yapılan seyahat aslında. Kendini ve sınırlarını tanıyorsun. Kendi gücünü ve kapasiteni görmeye başladığında özgüven de otomatik yükleniyor zaten.
Kadın Olarak Tek Başına Seyahat Etmek Nasıl? Yurtdışı Vs. Türkiye
Açıkçası Avrupa’da seyahat ederken cinsiyetimi fark etmiyorum bile. Herkes basitçe insan, ben de öyle. Basitçe, normal bir homo sapiens.
Peki, Türkiye’de bir kadın olarak tek başına seyahat etmek nasıl?
Aslında Türkiye’de de şimdiye kadar bu konu yüzünden hiçbir sorunla karşılaşmadım. Başta yakınlarım endişeliydiler, haklı olarak, ama daha sonra bu endişelerimizi yaşayarak aştık. Yani korkacak bir şey yok bence. Ama tabi siz yine de tedbiri elden bırakmayın; ne olur, ne olmaz.
Türkiye’de bir kadın olarak tek başıma seyahat ederken en çok neyle karşılaştım biliyor musunuz?
“Şaşkınlık” ve “takdir”. İnsanlar İç Anadolu’dan çıkmış bir Türk kızının; şapkasını, sırt çantasını alıp yollara düşeceğine inanamıyorlar! “Hadi canım?”, “Bir de Nevşehir’den öyle mi?”, “Tek başına buralara mı geldin?”, “Bu genç yaşında?”… Ve devamında: “Aferin kız sana!”, “Helal olsun!”, “Takdir ettim!”, “Harikasın!”, “İlham veriyorsun!”… Bazı yabancılar Türk olduğuma ısrarla inanmıyorlar. Niyeymiş o? Böyle bir Türk Kızı olamaz mı? Bir de “Yabancı kızlar gibisin.” diyenler var. Hayır efendim; ben kimseye benzemeden, olduğum gibi varım!
Son bir not: Fark ettiğiniz üzere pek kendi fotoğrafım yok; çünkü çekecek kimse yok. Olsa da zaten pek fotojenik değilim.
Konuyla ilgili diğer yazımız için; buraya tık.
İnstagramda kendi çapımda ki çabam için; sahika.e
Bir adım atın, yollarda buluşalım!