Salzburg Gezi Rehberi | Belki Salzburg’u tanımlayan en güzel cümle ‘Yüzyıllar öncesinde yapılan bir yürüyüş‘. Avusturya’nın en güzel yerlerinden biri olan ve Mozart’ın şehri Salzburg hakkındaki yazımız için keyifli okumalar dilerim.
Salzburg’un Konumu
Salzburg, Avusturya’nın Almanya sınırında Alp dağlarının doğusunda bulunan bir şehir. 150,000’i aşkın nüfusuyla Avusturya’nın dördüncü büyük şehri. Viyana’nın 270 km. batısında konumlanıyor. Şehrin İçerisinden Tuna nehrinin bir kolu olan Salzach nehri geçiyor.
Salzburg’un Hikayesi
Şehir adını buranın ilk sakinlerinin geçim kaynakları olan zengin tuz madeninden almıştır. ’Salz’ Almanca da tuz demek. Başlıca sanayi kolları arasında müzik aletleri, bira, çeşitli makineler ve elektrikli gereçler yapımı , dokuma sanayi, basım ve yayım vb. sayılabilir. Fakat esas gelir kaynağı turizmden sağlanıyor.
Tabii ki günümüzde esas ürününü Mozart’ın burada doğup yetişmiş olmasından alıyor. Fakat şöyle de bir durum var ki Wolfgang Amadeus Mozart 27 Ocak 1756’da doğduğunda Salzburg zaten sanatsal açıdan canlı bir şehirdi. Bizzat babası, kız kardeşi ve kendisinin ilk hocasıdır.
Salzburg’a Ulaşım – Salzburg Gezi Rehberi
İsterseniz Viyana’dan tren ile ulaşabilirsiniz Aralarında 250 km gibi bir mesafe var yaklaşık 2,5 saat sürüyor. Ben Almanya’dan Münih üzerinden direk trenle ulaşmıştım. Sınırdan sonraki ilk şehir olduğu için DB ile oraya aktarmasız doğrudan ulaşılabiliyor. Türkiye’den ise THY’nin uçuşları mevcut. Gene 2,5 saat süren direkt uçuşlarla Salzburg Havalimanı’na uçabilirsiniz. Şehir merkezinden 12 km uzaklıktaki havalimanından taksiye binerek 15 dakikada, ortalama 30-35 Euro karşılığında şehir merkezine gidebilirsiniz. Salzburg Trains
Salzburg Gezilecek Yerler
Barok kentin kültürel mirasının kökeni, güneydeki komşu devletlerle, özellikle de İtalya ile yapılan alışverişlere dayanıyor. Buranın zirve dönemlerinde Salzburg, kuzey ve güney Avrupa’da kültür ve sanatın buluşma noktası olarak görülüyordu. Bu sebeple zanaatkarların ve sanatçıların önde gelenleri erken dönemlerde Salzburg’a gelip eserlerini icra etmeye başlamışlar.
Salzburg Katedrali gibi barok binaların çoğu İtalyan mimarlar Vincenzo Scamozzi ve Santini Solari tarafından tasarlanmış. Haliyle buranın “Kuzeyin Roma’sı” olarak anılması boşuna olmamış. Bu unvan aynı zamanda Salzburg’un özel konumuna da atfedilebiliriz sanki : Şehrin başpiskoposu, bir papa gibi, kendi piskoposluklarının dördüne piskopos atayabiliyormuş.
Buna bağlı olarak 1806 yılına kadar dünyanın en büyük ikinci Papalık Devletini yönetilmiş. Elbette Roma’daki Papalık daha büyükmüş şimdi olduğu gibi. Salzburg’daki kutsal yapılar barok mimarisinin güzellikleriyle günümüzde hala dünyanın her yerinden gelen ziyaretçileri etkilemeye devam ediyor.
Gezerken oldukça sık dek geleceğiniz orta çağdan kalma şehir evleri ve İtalyan tarzı geniş meydanlara hayran kalacağınıza eminim. Şahsen kelimenin tek anlamı ile ağzım açık hayranlıkla hangisine bakacağımı kestiremeden kafamda bir sürü soru işareti ile gezmiştim. Farklı yüzyıllardan kalma bu dini ve halka ait yapılar, günümüze kadar oldukça iyi korunmuş ve bu onların Dünya Mirası Alanları listesine dahil edilmelerine büyük ölçüde katkıda bulunmuş.
Salzburg’u yaşayarak iliklerinize kadar hissederek gezmek için yavaş yavaş ama mutlaka yürüyerek olabilecek en güzel şekilde keşfedebilirsiniz. Zaten isteseniz de hızlı gezemiyorsunuz. Atmosferi enerjisi inanılmaz güzel bir yer. Keşke tekrar ve tekrar gidebilsem dediklerimden.
Hohensalzburg Kalesi – Salzburg Gezi Rehberi
Şehrin yamacında bulunan küçük dağlar, buranın çehresini yön vererek buraya romantik bir çekicilik katmış. Salzburg’un yukarısında, Festungsberg’de Hohensalzburg Kalesi yer alıyor. Şehrin 1077 yılında inşa edilen bu simgesel yapısına yürüyerek çıkmanızı tavsiye ederim.
Yeşillikler içinde yavaş yavaş arada bir manzaraya bakarak ve bir mezarlığın kıyısından geçerek yukarıya ulaşabilirsiniz. En tepeden tüm şehre bakmak inanılmaz bir doyum. Şansınız varsa kalenin içini de gezebilirsiniz. Buraya ulaşmanın tabiiki daha kolay bir yolu da var. İsteyen demiryolunu kullanarak kaleye kolayca ulaşabilir.
Getreidegasse
Salzach’ın sol yakası, Wolfgang Amadeus Mozart’ın doğum yerinin bulunduğu Getreidegasse ile de dünya çapında tanınmaktadır. Şehir, müzik ve sanat metropolü kimliğinin büyük bir kısmını bu müzik dehasına borçlu. Her yerde dahi çocuğun izlerine rastlamak muhtemel.
Mozartplatz
Mozartplatz, Mozart Residence, Mozartsteg… Salzburg’un en ünlü oğlu, doğduğu şehrin her yerinde. Tabikii adına yapılan “Mozartkugeln und Mozarttaler” isimli çikolatalar da var 😊. Doğduğu ev bugün müze olarak kullanılıyor Burayı ziyaret ettiğinizde bence en çok dikkatinizi çekecek olan şey bence kendisinin çocukluk dönemlerine ait orijinal müzik aletlerinin sergilendiği oda. Neredeyse 400 yıllık müzik enstrümanlarına bakmak , minik bestekarın onları kullandığını bilmek değişik gelmişti bana. İnsanın geçiciliğinin eşyanın kalıcılığının yüzümüze çarptığı anlar…
Mirabell Sarayı
Gezilecek oldukça fazla Sarayı bulunan bu şehrin en ikonik binalardan bir tanesi de asıl adı “Altenau” olan Mirabell sarayıdır. Buranın farklı bir yapım amacı var. Prens piskopos Wolf Dietrich Raitenau tarafından 1606’da metresi Salome Alt için inşa edilmiş. Mirabell bahçesi yunan mitolojisi örneklerine uygun yaptırılmış Prens 1612’de tahttan indirilince Alt ve ailesi saraydan kovulmuş. 1710’da saray mimar Johann Lukas von Hildebrandt tarafından barok tarzda yeniden inşa edilmiş.
-
Aigen sarayı
-
Salzburg Katedrali
-
Mozart’ın Mezarı
-
Altstadt
-
Hohensalzburg Forest
-
Yukarı Salzburg Hisarı
-
Leopoldskron Sarayı
-
Johannes Sarayı
-
Francis Sarayı
-
Arenberg Sarayı
-
Avusturya sokak tünelleri
-
Salzburg Kalesi
-
Red Bull Hangar – 7
-
St. Peter’s Abbey
-
Museum of Modern Art Salzburg
-
Natural Science and Technology Museum
-
Salzburg Catacombs
-
Nonnberg Abbey
-
Capuchin Monastry
-
Alter Markt
-
Franciscan Church
-
Old City Hall
-
Salzburg Museum
-
Getreidegasse
Görmeniz gereken diğer yerler.
Şehrin Sanatsal Faaliyetleri
1920’de tiyatro yapımcısı Max Reinhardt Salzburg Festivali’ni kurarak Salzburg’un önemli bir sanat ve kültür merkezi olarak itibarını güçlendirdi.
22 Ağustos 1920’de Hugo von Hofmannsthal’ın Max Reinhardt’ın yönettiği oyunu ilk kez Salzburg Katedral Meydanı’nda sahnelenir. Ancak bu kültürün kökenleri çok daha eskilere dayanmaktaymış.
Alplerin kuzeyindeki ilk operanın Salzburg’da sahnelendiği farz ediliyor. Salzburg Festivali günümüzde opera, drama ve konser açısından en önemli festival olarak kabul görülüyor.
Görülmesi gereken diğer eserlere ait ayrıntıları da gezgin ruhunuza bırakıyorum. Birgün yolunuzu buraya düşürttüğünüzde kendinizce keşfedeceğiniz yerler listenizde yer alsın 😉
Diğer yazılarıma ulaşmak için Burayı Tıklayınız
İyi seyahatler dilerim
((