Sağlığımızın Temel Proteini Kolajen Nedir? | Kalojenli Gıdalar
Son dönemlerde kullanılmaya başlanan en populer fonksiyonel gıda ürünlerinden biri olan Kolajeni sizler için inceliyoruz. (Kolajen Nedir?)Mesleğim ve işim gereği de çok yakın olduğum bir ürün Kolajen. Etrafımda çoğu arkadaşım kullanmaya başladı diyebilirim. Ben de kendi anne ve babama yaklaşık 6 ay önce kullandırtmaya başladım. Tabiki sürekli değil belirli periyotlarda olması daha sağlıklı.
Tüm dünya da ve ülkemizde de çıkış noktası güzellik oldu. Biz kadınlar genel olarak bakımlı olmayı severiz. Ama aslında bu ürün sağlık açısından herkesin kullanmasını gerektiren bir ürün. Her ne kadar cilde yararı olsa bile, bir o kadar vücut içi; kaslar, tendon, eklem sağlıkları içinde destekleyici bir foksiyonel gıda. “Fonsiyonel Gıda” diye söylememin nedeni süt, yoğurt, su, çorba… sıvı olan herşey ile karıştırabilip yiyebilmeniz. Ben medikal konumlandırmadan çok Fonksiyonel Gıda olarak tanımlıyorum, zaten bir çok diyet ürünlerinin içerisine de destek olarak girmeye başladı. Yakın zamanda sadece toz formdan, yenilebilir formuna dönüşmüş halini de görebileceğimizi düşünüyorum. Şu anda Avrupa (EFSA) ve Amerika (FDA) gıda otortiterelerine göre fonksiyonel gıda konumlandırmasında yer almaktadır.
Kolajen Nedir?
Kolajen kelimesi Yunanca “Kolla” yapıştırıcı anlamında olan kelimeden gelmektedir. Protein olarakta temel görevlerinden biri bulunduğu dokulara destek yapı sağlamak.
Kolajen vücudumuzda bulunan en temel proteinlerden birisidir. Kemik dokuda, ciltte, bağırsakların iç yüzeyinde, kaslarda ve tendonlarda en çok bulunan protein çeşidi. Vücudumuz tarafından sentezlenebilinen ve aynı zamanda dış kaynaklar ile de alınabilmektedir.
Kolajen, vücudumuzda bulunan proteinlerin yaklaşık %25’lik kısmını oluşturan, cildimizin ise %75’lik kısmını oluşturan önemli bir proteindir. Kemik dokusunun ağırlığının %70’ini mineral faz ve %30’unu organik yapı meydana getirir. Organik yapının en temel bileşeni kolajen I tip’dir. Kolajen, doku hücreleri arasındaki boşlukları dolduran lifli yapısı ile deri dokusunun esnekliğini, parlaklığını ve yumuşaklığını sağlar. Kemik ve kıkırdak dokusunda destek görevini gören madde de kolajendir.
Tip I, II, III, V ve XI kolajenleri liflerden oluşmaları nedeniyle lifli kolajenler olarak , diğer kolajen tipleri ağ yapı ya da tabakalardan oluşmaları nedeniyle genel olarak lifli olmayan kolajenler olarak sınıflandırılıyorlar. Yaklaşık 20 çeşitte kolajen tipi var diyebiliriz. Bizim ticari olarak raflarda gördüğümüz Kolajen çeşitleri ise Tip I, II, III. Bağ dokusunda bulunan, gıda endüstrisinde kullanımı uygun olan ve kolajen tipleri içinde en yaygın olan tip I ve tip II kolajenlerinin deriye direnç sağlama fonksiyonu bulunmaktadır. Tip I kolajeni kemik, tendon, deri, ligamentler ve yara dokusunda yer alırken, Tip II kolajeni kıkırdak doku ve gözün yapısında, Tip III ise genel olarak organ ve kasların yapısında bulunmaktadır.
Vücut kolajeni, kazandığımız tükettiğimiz proteinlerin yapıtaşı olan aminoasitlerden üretir. Ancak yaş ilerledikçe vücudun ürettiği kolajen miktarı azalmaya başlar. 30 yaş sonrasında kolajen üretimi %1-2 oranında azalırken, 40 yaşına gelindiğinde ise %10 – 20’si kaybedilir.
Bu durumda bedenin kolajen üretimini desteklemek veya dışarıdan alınacak kaynaklarla tamamlayabilmek önemli bir hal alıyor.
Üretim için vücudun daha fazla kolajen üretecek aminoasitlere bol miktarda sahip olması gerekir. Az olması durumunda ciltler, kaslar daha hızlı gevşer, sarkar, daha hızlı kırışır. Kolajen yıkımını azaltmak en az üretimi desteklemek kadar önemlidir. Vücutta doğal olarak bulunan bazı enzimler de kolajeni hızla yıkabilir.
Hava kirliliği, sigara, alkol, stres ve güneş gibi çevresel faktörler kolajendeki bu enzimatik yıkımı hızlandırabilir. Kolajendeki azalmalar ; saç , tırnak kalitesini düşürürken, eklem ve kıkırdakların zayıflamasına neden olabilir.
Son zamanlarda yapılan bir çok çalışmada kolajenin cilt ve beden sağlığı üzerinde olumlu etkileri kanıtlanmış durumda. Yapılan klinik çalışmalara göre kolajen hidrolizatının eklemleri hasarlardan koruduğu, eklemleri güçlendirdiği, osteoartiritis, romatizma gibi eklem rahatsızlıklarda oluşan ağrıları azalttığı ve kemik yoğunluğunu önemli düzeyde arttırdığı, cilt kusurlarında iyileşme sağladığı derinin su tutma kapasitesinin artırdığını, fibroblast hücrelerinin gelişimini hızlandırdığı gözlenmiştir.
Cilt ve sağlık açısından ortalama 10 g kolajen tüketimi günlük doz olarak kabul edilmiş durumda. Tabi ilerleyen çalışmalarla bu ürünler geliştirilmektedir.
Kolajen Neden Elde Edilir?
Kolajen hidrolizatı, hayvan deri ve kemiklerinden elde edilen kolajen proteininin enzimatik veya asidik hidroliz yolla parçalanması sonucu oluşan suda çözünür formdaki protein yapıdır. Ülkemizde ve dünya genelinde sığır derisinden elde edilirken, balık ve domuzdan elde edilen formları da mevcuttur.
Kolajen Hangi Gıdalarda Bulunur?
Kolajen hayvansal bir protein olup, hayvansal kaynaklı çoğu üründe bulunmaktadır. Kemik suları en zengin kolajen kaynakları iken, kırmızı et, balık, tavuk eti, süt ürünleri ve yumurta gibi yiyeceklerde de bulunur. Bu gıdaları tüketirken, kolajen sentezinin artırılabilmesi için destekleyici C vitamini, Çinko, Bakır gibi vitamin ve minerallerin de tüketimi önemlidir.
Glutensiz Gıdalar Yazısı için: Tıklayın
Foksiyonel gıdalarla ilgili diğer yazılarımıza da göz atmayı unutmayın. Daha detaylı bilgi için: Wikipedia