Marakeş’te Görülmesi Gereken 9 Yer
Günümüzdeki popüler kültür-tarih turizmi noktalarından biri olan Fas’ın en öneml şehirlerinden biri olan Marakeş hakkındaki Marakeş Gezi Rehberi yazıma hoşgeldiniz. Marakeş’le ilgili ilk yazım olan Marakeş Seyahat Rehberi – Fas’ın Yaşayan Tarihi‘nin devam yazısı niteliğindeki bu yazımda, sizlere Marakeş’e gidildiğinde görülmesi gereken yerler konusunda bilgi vereceğim.
Marakeş Hakkında
Kızıl renkli yapı mimarisi nedeniyle “Kırmızı Şehir” adıyla da anılan bu tarihi şehir gittiğinizde sizlere tarihi bir yolculuğa çıkmış hissi uyandıracakdır. Fas’ın ana unsurlarından birini oluşturan Berberi kültürü bu şehre adını vermiş. Marakeş “Mur (n) Akush” Berberi dilinde “Tanrının Ülkesi” anlamına gelmektedir. Aynı zamanda Fas’ın tarihindeki ilk başkenti olma özelliği bulunmaktadır.
Atlantik Okyanusu ile Afrika’nın içlerine bir geçiş noktasında Atlas Dağlarının dibinde kurulmuştur. Bundan dolayı olmalı ki kültürel çeşitliliği fazla olan bir yerdir. Bulunduğu konum ve coğrafyadan dolayı kış aylarında bile gündüzleri 18 derecenin üzerinde bir sıcak havaya sahiptir. Geceleri her ne kadar 5 dereceye düşse de kışın sıcak hava arayanlara ideal bir tatil noktasıdır. Yaz ayları ile iklim ve sıcaklık olarak ülkemizin Şanlıurfa’sına benzemektedir ve hissedilen sıcaklık 40 derece üstündedir. Bundan dolayı buraya yapacağınız seyahatler için en ideal aralık Kasım – Şubat ayları arasıdır.
Şimdi gelelim Fas’ın incisi Marakeş’te nereleri görmeden dönmeyelim.
Marakeş’te Nereye Gidilmeli ?
Jemaa el-Fnaa Meydanı
Fas’ta böyle bir mekan başka yerde yok bence. Zira tarihi şehir merkezindeki bu meydan sizi içine çekiyor. Ertesi gün yeniden gitme isteği uyandırıyor. Marakeş’te görülmesi gereken yerlerin çoğuna ulaşım sağlarken bu meydandan geçiyorsunuz. Hatta Marakeş’te vaktinizin çoğunu sabah akşam demeden burada geçiriyorsunuz. Tarihi yapıların eski pazarların etrafını sardığı bu meydan da ne yok ki. Hatta hayatınızda pek göremeyeceğiniz birçok aktivite sabah akşam bu meydanda yapılmakta. Farklı yılanlarla yapılan gösteriler, hijyenden uzak diş çekimi gerçekleştiren kişiler, farklı şekillerde falınıza bakan kadınlar yada kına ile el süslemesi yapan kadınlar. Meyve, sokak lezzetleri satanlar. Kısacası ne ararsanız var.
Buraya gideceklere bir tavsiye. Malesef burada yankesicilik ve aldatmaca üzerine kurulu bir sistem var. Ondan dolayı ceplerinize ve çantalarınıza sahip çıkın derim. Meydanda gezerken size hediye vermeye çalışanlardan uzak durun. Zira, hediye diye verdiklerinin ücretini istiyorlar. Boşuna vaktinizi kaybetmeyin. 🙂
Ali Bin Yusuf Medresesi (Ben Youssef Madrasa)
Marakeş’te görülmesi gereken bir başka muazzam yapı da Ali Bin Yusuf Medresesi’dir. 14. Yüzyılda yapılan bu yapıya Almoravid Sultanı Ali ibn Yusuf adı verilmiştir. El işçiliği olarak eşsiz bir değere sahiptir. Tüm Fas’taki en büyük Medrese olma özelliğini hala korumaktadır. Yapıldığı tarihte, Kuzey Afrika’daki en büyük teoloji okullarından biriymiş ve 900 kadar öğrenciyi mevcudu varmış. Bu medresenin en önemli üstadı Muhammed el-İrani’idi. 1960 yılında kapatılmış ardından 1982 yılında restorasyon geçirerek halka açık duruma gelmiştir. Marakeş’e gidince görülmesi gereken enfes mimarilerden birisidir.
Dar Si Said Müzesi
Saadian Türbesi
Saadian mezarları, Marakeş, Fas’taki Saadi hanedanlığı sultanı Ahmed el Mansur (1578-1603) tarihine kadar olan türbelerdir. Kasbah Camii’nin güney tarafında yer alan bu türbe, yüzyıllar boyunca terkedilmiş bir vaziyetteymiş. 1917’de hava fotoğrafçılığı ile keşfedilmiş. Adamların kendi geçmişlerinden haberleri yok demekki (geleceklerinden haberleri ondan olmaz muhtemelen). Mezarlar, Marakeş’te görülmesi gereken diğer yapılar gibi süslemelerinin güzelliği nedeniyle, Marakeş ziyaretçileri için önemli bir cazibe merkezi olmuştur.
Türbede, yaklaşık 60 kişilik Saadi Hanedanı’nın ailelerinin ve önemli kişilerinin mezarlarını içermektedir. Mezarlar arasında Ahmed el Mansur ve ailesi de var. Bina üç odadan oluşmaktadır. En meşhurları on iki sütunlu oda. Bu odada padişahın oğlu olan Ahmed el Mansur’un mezarı bulunmakta. Diğer odada ailenin diğer üyeleri ve binanın dışında bir bahçe ve asker ve hizmetkarların mezarları bulunmakta.
El Badi Sarayı
El Badi Sarayı’nın adı yalnızca “eşsiz” anlamına gelen geçmiş ihtişam imajını çağrıştırıyor. Sarayın tarihi 1570’lerin sonlarına kadar uzanıyor. 1578’de iktidara gelmiş olan bir Saadi sultanı olan Ahmed el Mansour’un emri üzerine inşa edilmiş. Fonlar, bir önceki padişahın ölümünü de gören bir savaş olan Alcacer Quibir Savaşı (Vadisseyl Muharebesi)’ndaki yenilgilerinin ardından Portekizlilerden geldi. Bu savaş aynı zamanda Üç Kral Savaşı olarak ta bilinmekte. Zira Portekizlilere karşı Osmanlı İmparatorluğu destekli Fas Sultanlığı arasında olmuştur. Savaşı kaybeden Portekiz savaş tazminatı olarak yaptığı ödeme sonrasında bu sarayın yapımı için gereken fon sağlanmış.
Büyük kraliyet ikametgahının inşaatı yaklaşık 25 yıl sürmüş. Sarayın büyük bir havuza, geniş bahçeye ve çeşitli bahçelere ek olarak 350’nin üzerinde zengin oda içerdiği tahmin edilmekte.
Günümüzde harabe sayılabilecek bir durumda olan bu saray, Marakeş’e gelen turistlerin uğramadan gitmedikleri bir yer haline gelmiş. Ee gitmişken desteğimizle kazanılmış ganimetle inşa edilen bu sarayı gezmesek olmaz. 🙂
Bahia Sarayı
Arapça’da parlaklık anlamına gelen Bahia Sarayı, belki de en iyi korunmuş tarihi yerlerden biri ve Marakeş’te kesinlikle en ilginç yerlerden birisidir. 1866 ve 1867 yılları arasında Si Moussa tarafından inşa edilmiş olan bu saray, Marakeş tarihi şehir merkezi (Medina) ortasındabulunmaktadır ve harem bölümü de dahil olmak üzere 150 odaya sahiptir. Fransız yönetimindeyken Vali Konağı görevi yapan Bahia Sarayı, günümüzde halka açıktır. Mutlaka görülmesi gereken bir tarihi müzedir ve zaman zaman çeşitli sergilere ev sahipliği yapmaktadır. Odaların her biri gerçekten zarif Fas tarzında dekore edilmiştir. Bu Endülüs işlemeleri binadaki taş ve tahta heryerde kullanımıştır.
Marakeş Pazarları
Tarihi şehirlerin olmazsa olmazı çarşılar tabiki. Burada da bizim kültürümüzdeki gibi her zanaat grubu bir arada tezgahlarını kurmuş ve çarşılarına ismi yaptıkları işlerden vermişler. Marakeş’e gelince görmeniz gereken belli başlı çarşılar ise şunlar;
Souk Semmarine
Çarşıların ana arteri, pastane ve çanak çömlekle başlayan, kaliteli kumaş ve tekstil dükkanlarına giren geniş, kapalı bir sokak olan Souk Semmarine’dir. Buradaki tüccarlar kaftanlardan peştemallara kadar her şeyi satıyor. Ayrıca antikalar, halılar ve takılarla dolu devasa, pahalı, turist pazarları var.
Yarı yolda, Souk Semmarine çatallanıyor. Sağında Baharatçılar Meydanı, solunda ise geleneksel olarak bilinen baharat ve parfümlerin yanı sıra bakır ve pirinç fenerler, aynalar, şamdanlar, gümüş çaydanlıklar ve lambalar ile parlak, pırıl pırıl bir sokak bulunuyor.
Souk Smata
Souk Smata, çok sayıda parlak renkli, payetli babuta (Fas terliği) göz atabileceğiniz kusursuz bir ayakkabı çarşısı. Deri işleri geleneklerini koruyan bu şehirde çanta, kemer, cüzdan satın almak istiyorsanız gideceğiniz yer Souk el Kebir ve Souk Cherratin’dir. Souk el Kebir’in solunda ise, giysi ve kumaş satan örtülü pazarlar var. Burada şık fenerler, cam eşyalar, sepetler ve antikalar sunan harika küçük dükkanlar da var. Kebir’in sağında mücevher çarşısı, Souk des Bijoutiers bulunuyor.
Souk Chouari ve Souk Haddadine
Fas’ın yaşayan işçiliği, her yerde çalışan marangozlar ve demirciler çarşılarından. Souk Chouari ve Souk Haddadine’de, diğer çarşılardan daha iyi anlatılıyor. Bu hoş kokulu, gürültülü sokaklar canlandırıcı bir şekilde bozulmamış. Bu ana cadde kümesinin güneybatısında; yün ve safran, nane ve haşhaşla baharatın dibine düşeceğiniz çarşı var. Müzik severler, geleneksel Fas ve Gnaoua enstrümanlarının satıldığı Souk Kimakhine’yi keşfetmeli. Müzikle yada yerel sazlarla ilgileniyorsanız bi uğrayın derim.
Menara Bahçeleri (Jardin Menara)
Menara Bahçeleri, 12. yüzyılın ortalarında, Almohad Hanedanı’nın yönetimi sırasında kurulmuş insana huzur veren bir bahçedir. Rabat’ta bulunan Ceuta veya Sevilla’daki Agdal Bahçeleri buradan örnek alınarak yapılmış. Menara Bahçeleri, su kemerleri, yağmur suyu veya yeraltı suyu ile beslenen ve çevredeki bitki örtüsünü sulayan merkezi bir su havzasının etrafına yerleştirilmiştir.
100 hektardan fazla bir alana kurulan Menara Bahçeleri, ziyaretçilerin gölgede bir an için yaslanabilecekleri sayısız zeytin ağacı arasında kıvrımlı, çok sayıda şeritli cömertçe tasarlanmış bir park. Geriye baktığımızda, uzaktaki Kutubiye Camii’ne doğrudan bakan etkileyici bir manzara göreceksiniz. Hediyelik eşya, tatlı ve içecek tedarikçilerinin bulunduğu bu mesire yeri, giriş alanından doğrudan merkez havzasına ve Saadiler döneminden kalma bir saray’a çıkmaktadır.
Kutubiye Camii
Marakeş’teki en büyük camidir. Aynı zamanda Marakeş’le özdeşleşen bir simgedir. 12. yüzyılda yapılan bu cami adını zamanında çevresinde 100’den fazla bulunan arapçası “kutubiyyin” olan kitapçılardan almış. 70 Metre yüksekliğe sahip olan kulesi daha sonra inşa edilmiş olan İspanya’nın Sevilla şehrindeki La Giralda ve Fas’ın Rabat şehrindeki Hasan Kulesi’ne ilham vermiş. Kulesinde bulunan el oyması süslemeleri uzun uzun incelemeden bu yapının keyfini çıkarmış sayılmazsınız.
Marakeş’te görülmesi gerek yerleri anlattığım bu yazıdan daha fazlası tabiki de mevcut. Ama gidince buraları görmeden dönerseniz daha sonra pişmanlık yaşayabilirsiniz. Umarım gittiğinizde restorasyon çalışmalarına denk gelmez ve keyifle tatilinize bu seyirlik zevkleri katmış olursunuz. Sorularınızı bu yazının altındaki yorum kısmından yada instagram hesabımdan sorabilirsiniz. Başka yazılarda görüşmek üzere.
iyi seyahatler.