Buca Gezi Rehberi 1 | Buca’da Gezilecek Yerler
izmir’de bir üniversite öğrencisi olarak öğrencilerin en çok yaşadığı ve İzmir’in en yüksek nüfusa sahip ilçesi Buca’yı anlatacağım bu yazımda. Hem üniversite tercih döneminde belki İzmir tercih etmek isteyen arkadaşların işine yarayacağını düşünüyorum çünkü Buca için iyi kötü bir çok söylenti var 🙂 Aslında Buca sanılandan çok daha yüksek potansiyele sahip bir ilçe. Buca’da gezilecek yerler, Buca nerede, nasıl gidilir gibi Buca ile ilgili tüm sorularınızın cevapları Buca gezi rehberi olarak hazırladığım bu yazıda sizi bekliyor, haydi bu öğrenci kentini keşfedelim.
Öncelikle Buca’nın tarihinden bahsedeyim biraz. Buca’nın geçmişi antik döneme kadar uzanıyor. Buca’nın kuzeydoğusunda 1868 yılında antik döneme ait bir kadın büstü bulunduğu ve British Museum’a taşındığı biliniyor. Müzenin sergilenen eserleri arasında olmasa da depolarında bulunduğu biliniyor. M.Ö. 630 yıllarında Lidyalıların İzmir’e saldırdığı ve bu saldırıdan sonra halkın Buca, Dereköy, Kangölü, Kozağacı bölgelerine dağılıp yerleşmiş. Paradisoda (şimdiki Şirinyer), Kançeşme (şimdiki Gürçeşme), Kangölü, Meles Çayı çevresinde Romalılardan kalma kale, su kemelerleri, mezar taşları gibi kalıntılara rastlanmış.
Buca bir Rum Köyü iken, Rumlar, Yahudiler ve Türkler bir arada yaşamışlar. Bu kozmopolit yapısı sayesinde Avrupa’dan gelen Levanten Aileler’in pek çoğu Buca’ya yerleşerek bölgenin hem ekonomik hem de kültürel olarak zenginleşmesini, gelişmesini sağlamış. Osmanlı Dönemi’ne gelindiğinde Buca’nın meşhur üzümlerini Alsancak Limanı’na taşıyabilmek için Buca Tren İstasyonu inşa edilmiş. Türkiye’nin ilk banliyo tren hatta böylece hayata geçmiş.
İngiliz, Hollandalı, Belçikalı, Alman, İtalyan pek çok levanten ailesi Kurtuluş Savaşı’nı kazanmamızın ardından Buca’dan ayrılmışlar. Rum nüfus ise mübadeleler ile Yunanistan’a giderken onların yerine gelen göçmen Türkler Buca’ya yerleşmiş.
Ayrıca Türkiye’deki ilk at yarışları Buca’da Şirinyer Hipodromu’nda yapılmıştır.
Türkiye’deki ilk tenis kulübü Güzel Hava Kulübü adıyla Buca’da kurulmuştur.
İzmir’de ilk golf ve tenis müsabakaları ile atletizm yarışları Buca’da yapılmıştır.
Türkiye’deki ilk köy enstitülerinden biri olan Kızılçullu Köy Enstitüsü Buca’da kurulmuştur.
Protestan, Ortodoks, Katolik kiliselerin aynı sokakta yan yana olduğu nadir Anadolu kentlerinden biridir.
Tarih boyunca İzmir’in su ihtiyacı Buca’dan karşılanmıştır, Buca ve İzmir’de pek çok su kemeri olmasının sebebi budur.
Buca Merkezde Gezilecek Yerler
1-Kasaplar Meydanı
Buca’yı gezmeye başlamak için bir merkez nokta belirlemeniz gerekirse Kasaplar Meydanı doğru nokta. Meydanın çevresinde eski Buca yapılarını görebilisiniz. Gezilecek diğer yerlere yürüyerek ulaşabilir, Buca’nın kültür miraslarına kolayca ulaşabilirsiniz.
2-Buca Göç ve Mübadele Anı Evi
Kasaplar Meydanı’ndaki eski Rum evlerinden biri Göç ve Mübadele Anı Evi olarak düzenlenmiş. Binanın içi tamamen mübadele ile değişen hayatları anlatan hikayelerle donatılmış. Yaklaşık 2 milyon insan, Anadolu’da yaşayan (İstanbul hariç) 1 milyon 200 bin gayrimüslim ve Yunanistan’da yaşayan 500 bin müslüman yer değiştiriyor, anılarını, sevdiklerini, komşularını geride bırakıp hiç bilmedikleri bir yere gidiyorlar.
Göç ve Mübadele Anı Evi’nin bir odasında bir bavula sığdırabileceklerinize dair bir oyun hazırlanmış, başka bir odada ise mübadil ailelerin çocuklarının yazdıkları anıları duvarlara aktarılmış. İlk katta Gülcemal Gemisi’nin anlatıldığı interaktif bir salon bulunuyor. Mübaillerden kalan giysiler, eşyalar, pasaportlar, mübadeleye dair belgeler, göç ile gelenlerin salgın hastalıklara karşı muayene edilip bekletildiği yerlerin similasyonları gibi pek çok oda var.
Göç ve Mübadele Evi girişi ücretsiz. Pazar günleri hariç her gün 09:00-17:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Anı evinin hemen arkasında Kasaplar Meydanı’nda Mübadele Anıtı, 2021 yılında buraya yerleştirilmiş. Anı evini görmeye gittiğinizde anıtı da görebilirsiniz.
3-Buca – St. Jean Baptist Latin Katolik Kilisesi (Dom Kilisesi)
Kasaplar Meydanı’ndan sadece 4 dakikalık yürüme mesafesinde Dumlupınar Mahallesi tarafında Vatikan’a bağlı Latin Katolik Kilisesi bulunuyor. Kilise 1815’te yapılmış, 1840’ta ibadete açılmış. Kilise yapılırken iç süslemeleri zanaatkar cemaat tarafından yapılmış ve hiçbiri bu iş için para almamış.
Kilise duvarları depreme dayanıklı olacak şekilde ve 1.5 metre kalınlığında Horasan harcı kullanılarak yapılmış. Kilisede bulunan org İzmir Enternasyonel Fuarı’nın düzenlendiği ilk yıl (1927) yurt dışından getirilmiş, hala çalışır durumda. Orgun bulunduğu kata çıkarak hem orgu yakından görme hem de kiliseye yukarıdan bakma imkanı da var.
4-Buca Protestan Baptist Kilisesi
Buca Protestan Baptist Kilisesi, Dumlupınar Mahallesi’nde, Kasaplar Meydanı’da sadece 500 metre mesafede Erdem Caddesi üzerinde yer alıyor. Kilise, 1834 yılında Protestan Anglikan kilisesi olarak kurulmuş. Bağımsız bir Protestan kilisesi iken daha sonra Baptist Kilisesi adını almış. 1961 yılına kadar ibadethane olarak kullanılan bina, cemaatinin azalması ile birlikte 1965 yılında Buca Belediyesi’ne devredilmiş. 2001 yılına kadar nikah, düğün salonu ve kültür merkezi olarak hizmet vermiş. 2001 yılında restore edilerek tekrar kilise olarak hizmet vermeye başlamış.
Buca’nın nüfuzlu Levanten Ailelerinden Rees Ailesi’nin desteği ile kilise çatısında kullanılan malzeme Galler’den getirilmiş, kilise orgu ise yine Rees Ailesi tarafından kiliseye bağışlanmış.
Kilisenin bahçesinde önemli ailelerin ferdlerine ait mezarlar bulunuyor. Bu ailelerden en meşhur olanı dünyaca ünlü Forbes dergisinin kurucusu olan Forbes Ailesi’nin atalarına ait mezarlar. Sherlock Holmes karakterini oynayan ünlü aktör Benedict Cumberbatch’in büyük dedesinin mezarının da burada olduğuna dair rivayetler ama sadece isim benzerliği mi yoksa gerçekten bir kan bağı var mı net değil.
5-Eski Buca Sokakları ve Barış Manço Kültür Sokağı
Dumlupınar Mahallesi Buca’nın eski merkezlerinden biri. Mahalledeki evlerin pek çoğu restorasyondan geçerek otel, kafe, restoran, şarap evi, sahaf olarak hizmet vermeye başlamış. Mahalledeki sokaklardan biri Buca Belediyesi tarafından trafiğe kapatılarak Barış Manço Kültür Sokağı adı verilmiş. Sokakta el emeği ürünler bulabileceğiniz seyyar tezgahlar bulunuyor.
6-Muradiye Camii
Muradiye Camii, 1950 yılında, 1797 yılında inşa edilen Buca Agios Ioannis Prodromos Ortodoks Kilisesi’nin arazisine inşa edilmiş. Ortodoks kilisesinden geriye kalanlar ise; su kuyusu, 2 korint sütun başlığı, neoklasik giriş-çıkış kapıları.
7-Tarihi Buca Eczanesi
Yine Kasaplar Meydanı’na çok yakın bir noktada bulunuyor. Burası Buca’nın ilk eczanesi. Eczacı Mehmet Kamil Ergen 1925 yılında eczaneyi işletmeye başlamış olmasına rağmen eczane laboratuvarında bulunan mermer banko üzerinde 1906 tarihi kazılı. Bu nedenle ilk kuruluş tarihinin 1906 olduğu tahmin ediliyor. Eczaneden içeriye girdiğinizde eski dolapları ve şu an sergi halinde bulunan eski ecza malzemelerini görebilirsiniz. Şu an eczane “Eczane Buca” adıyla hizmet veriyor.
8-Kız Kulesi
Levanten Hacı Andoniyadis‘e ait bir kule. Geniş bir tabanı olan kule konik şekilde yükseliyor, tepesinde de külah şeklinde bir çatı bulunuyormuş. Taş yapının üst kısmına dışarıdan dolaşan bir merdiven ile çıkılıyormuş. Hacı Andoniyadis ölünce kule sahipsiz kalmış, zamanla gençlerin buluşma noktası haline gelmiş. Evlilik çağına gelmiş genç erkek ve kadınlar kule çevresinde toplanmaya başlamışlar, bu nedenle de adı Kız Kulesi olarak anılmaya başlanmış. Ancak kuleyle ilgili anlatılan hikayeler var elbette:
İlk hikaye bir Rum Beyi’nin kızı ile ilgili. Rum beyinin kızı ölümcül bir hastalığa yakalanır. Rum beyi kızının iyileşmesi için her yolu dener, pek çok hekime götürür ancak çare bulamaz. Rum Beyi, son çare olarak havası temiz, hastalara şifa veren Buca’ya yerleşirlerse kızına şifa bulacağına inanır. Paradiso Ovası’nı yukarıdan gören taştan bir kule yaptırır ve kızını buraya yerleştirir. Ancak Buca’nın temiz havası dahi kıza şifa olamaz ve kız bu kulede ölür. Bu nedenle kulenin adı Kız Kulesi olmuştur.
İkinci hikaye ise Rum Beyi’nin kızı ile rahibin oğlunun aşk hikayesidir. Rum Beyi’nin kızı ile papazın oğlu birbirlerine aşık olur. Ancak babaları arasında anlaşmazlıklar vardır. İki genç haberleşebilmek için arazilerine birer kule inşa ettirirler. Rum Beyi’nin kızının kulesi Kız Kulesi, papazın oğlunun kulesi ise Oğlan Kulesi olarak anılır. İki kule arasında boş araziler olduğundan kulelere çıktıklarında birbirlerini görürler.
Şu an maalesef kuleye giriş yok.
9-Kızılçullu Paradiso Su Kemerleri
Kızılçullu Paradiso Su Kemerleri, Buca’ya Konak yönünden gelirken yol üstünde Meles Çayı üzerinde bulunuyor. Buca havası ile olduğu kadar bol su kaynakları ile ünlü imiş. Buca’nın kaynak sularını İzmir merkezine taşımak için Roma Dönemi’nde yapılmış bu kemerler. Buca’da başka su yolları ve kemerler de görmek mümkün.
Şirinyer’in tarihte ilk adı Paradiso yani cennet, sonraki adı ise Kızılçullu imiş. Daha sonra semtin adı Şirinyer olmuş. Bu nedenle buradaki kemerlerin ismi de Kızılçullu Paradiso Su Kemerleri diye geçiyor. Kemerlere kırmızı yönlendirme tabelalarını takip ederek ulaşmanız mümkün. Ardarda iki kemerin görüntüsü oldukça etkileyici. Bu kemerlerin yapımında Anadolu’daki pek çok sağlam yapıda olduğu gibi yumurta akı kullanıldığı söyleniyor.
Kemerlerin bulunduğu yer, Meles çayının sularından faydalanmak isteyen kervanların da durak noktası imiş, burada panayırlar kurulur, eğlenceler yapılırmış.
10-Mevlana Heykeli & Tıngır Tepe
Mevlana Heykeli’nin yapımına dair bazı tahminler olsa da bu tepenin adını aldığı Petros Tıngıryan’ın hikayesine odaklanalım derim. 1799’da İstanbul’da Ermeni Katolik ailesinde doğan, Viyana’ya Katolik eğitimi alması için gönderilen Petros Tıngıryan, eğitimi sırasında yaşadığı olumsuz bazı tecrübeler nedeniyle İstanbul’a geri döner, İstanbul’da da huzur bulamayan Tıngıryan, pek çok kişinin şifa bulamaya geldiği Buca’ya gelir ve bu tepede kendine bir kule ve bir ev yaptırır. 40 yıl Buca’ya yaşayan Tıngıryan 9 dili (Ermenice, Yunanca, Latince, Arapça, Farsça, İtalyanca, Fransızca ve Sanskritçe) iyi derecede konuşuyormuş. Dünya barışının sağlanabilmesi insanlığın tek dil altında birleşmesi gerektiğine inanan Tıngıryan “Sahleray” adını verdiği kendi dilini geliştirir. Bu dilde bir sözlük ve müzik notaları geliştirir.
Kendini okumaya vererek inzivaya çekildiği evinde onun felsefesine inananlar tarafından ziyaret ediliyor olsa çevrede yaşayanlar ona “tepedeki aptal adam” veya “tepedeki yalnız adam” diyorlarmış. Edebiyat dehası ve dil bilimci olan Tıngıryan Buca’da hayata gözlerini yumar. Onun felsefesi Levanten Aileler aracılığıyla dünyanın farklı yerlerine ulaşmış ve günün birinde John Lennon “Fool on the hill” şarkısını veya “imagine” şarkısını Tıngıryan’dan esinlenerek yazmış olabilir mi diye tartışmalar var. Daha da fazlası var, kendi dilini geliştiren Tıngıryan acaba Yüzüklerin Efendisi’ne de ilham vermiş olabilir mi? Bu soruların cevaplarını henüz bilmiyoruz.
Mevlana Heykeli 75 metre yüksekten Buca’ya tepeden bakıyor ve ağaçlar içinde bir parkın içinde yer alıyor. Parkın içinde Buca Belediyesi’nin işletmesi olan Neva Kafe kahvaltı, yemek, içecek alabileceğiniz bir mekan.
11-Yörük Ali Efe Parkı ve Papaz Kulesi
Kurtuluş Savaşı’nda kahramanlıklarıyla bilinen Yörük Ali Efe, Cumhuriyet’in ilanından sonra Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün talebi ile Buca’ya yerleşmiş ve ömrünün sonuna kadar burada yaşamış. Onu onurlandırmak için Koşutepesi diye geçen yerdeki parka bir heykeli dikilerek parka da adı verilmiş. Park içinde bir de kule bulunuyor. Kimileri bu kulenin eski bir değirmen olduğunu söylerken bu kulenin hemen yanında eskiden bir Papaz Okulu bulunduğu ve kulenin de Papaz Okulu’nun kulesi olduğu biliniyor. Kız Kulesi hikayesinde geçen Oğlan Kulesi’nin de bu kule olduğu söyleniyor. Yerleri açısından bakınca etrafta binaların olmadığı dönemde iki kule birbirini görebilecek açıdaymış.
12-Dokuz Çeşmeler Çeşmesi
Ülkemizdeki ilk at yarışları Buca’da Şirinyer Hipodrumu’nda düzenlenmişti. Yarışlar şerefine Sultan Abdülaziz Buca’yı ziyaret etmiş ve bir gece ünlü Baltazzi köşkünde ağırlanmış. Bucalı Levantenler, Sultan Abdülaziz’in yarışlara katılması onuruna Asparuk meydanında bulunan Dokuz Çeşmeler Çeşmesi’ni yaptırmışlar.
13-Cumhur Asparuk Meydanı – Su Değirmeni
Dokuz Çeşmeler Çeşmesi’nin hemen yakınında yer alan Cumhur Asparuk Meydanı’nda yer alan Su Değirmeni bu bölgede su taksiminin yani dağıtımının yapıldığı yermiş. İstanbul’daki Taksim Meydanı ne ise Buca’daki Asparuk Meydanı oymuş yani. 2021 yılında Buca Belediyesi’nin çalışmaları ile yeniden çarkları çalışır hale getirilmiş.
14-Bayrak bilim ve Türk Bayrağı Müzesi
Dokuz Eylül Üniversitesi bünyesinde, İzmir’in kurtuluş günü olan 9 Eylül 2020’de açılan müze Dokuzçeşmeler’de bulunuyor ve çok genç bir müze. Levanten Ailelerinden Barff Ailesine ait köşk müzeye dönüştürülmüş. Hem köşk hem de müze kesinlikle görülmeye değer.
Müzede 4 ayrı salonda geçmişte yaşamış olan Türk Devletlerinin ve dünya medeniyetlerinin bayrakları sergileniyor. Çocuklar için de bir bölüm bulunan müzenin düzenlemesi de çok güzel olmuş. Müzeyi gezebilmek için önceden randevu almanız gerekiyor. Giriş ücretsiz.
15-Atatürk Maskı
Buca ve Konak ilçe sınırlarının birleştiği noktadaki tepede 40 metre yüksekliğinde bir Atatürk Heykeli yer alıyor. 15 mühendis, 350 ton çelik profil kullanarak ve üstüne beton püskürterek yapmış bu heykeli. Heykelin fotoğrafını çekmek pek kolay değil, ana yolda durmak veya uzaktan çekim yapmak gerekiyor.
16-Şirinyer Hipodromu
Burası Türkiye’de ilk at yarışlarının yapıldığı yer olmasının yanısıra gece yarışlarının da ilk yapılmaya başlaması ile at yarışı dünyasında özel bir yere sahip.
17-De Jongh Köşkü
De Jongh Köşkü, Buca’ya ilk yerleşen Levanten Ailelerinden biri olan Felemenk asıllı İngiliz De Jongh Ailesi tarafından 1877’de yaptırılmış. De Jongh Ailesi İzmir’den ayrılınca köşk önce İtalyan Sperco Ailesi’ne daha sonra ise Aliberti Ailesi’ne geçmiştir. 1930 yılında istimlak edilen köşk bugün SGK Hizmet Binası olarak hizmet veriyor.
Köşkün bahçesinde tenis müsabakaları yapıldığı ve bir dönem tenis kulübü olarak hizmet verdiği biliniyor. SGK binası olmadan önce ise sanatoryum olarak kullanıldığı düşünülüyor. Köşk bodrum üstüne iki kat şeklinde tasarlanmış. Bodrum katı mahsen ve sığınak olarak kullanılmış, De Jongh Ailesi’nin burada saklanmak zorunda kaldığı daha sonra da İzmir’den ayrıldıkları söyleniyor. Bodrum bugün sergi salonu olarak hizmet veriyor yani orayı de görebilirsiniz. Atatürk’ün hayatını anlatan Veda filminin bazı sahneleri bu köşkte çekilmiş. De Jongh Köşkü turistik ziyarete açık değil, SGK’de bir işiniz varsa girebiliyorsunuz veya içeriye girip gezmek istediğinizi belirtirseniz gezebilirsiniz.
18-Davut Fargoh Köşkü (Pembe Köşk) – Buca Belediyesi Kültür Sanat Merkezi
Dumlupınar Mahallesi’nde bulunan Davut Fargoh Köşkü veya halk arasında bilinen adıyla Pembe Köşk, bugün Buca Belediyesi Kültür Sanat Merkezi olarak hizmet veriyor. Hıristiyan Süryani kökenli Fargoh ailesi feribot hatlarının işletmesini yapıyorlarmış.
Kaynaklara göre Fargoh Köşkü 1903 yılında yapılmış, 1925 ve 2000 yılları arasında Buca Belediyesi Hizmet Binası olarak kullanılmış. Buca Belediyesinin 2000 yılında yeni binasına taşınmasının ardından Davut Fargoh Köşkü, Buca Belediyesi Kültür Sanat Merkezi ve Kütüphane olarak hizmete açılmış.
Binanın bahçesindeki hamam bugün kütüphane, müştemilat kısmı ise Buca Belediyesi’nin işletmesi olan Boudja Gastro Pub olarak hizmet veriyor. Tarihin korunması ve yaşatılması adına güzel hareketler bunlar. Boudja Gastro Pub hem yemek hem de çay-kahve molası verebilirsiniz.
19-Manoli Oteli
Dumlupınar Mahallesi’nde bulunan 1838 yılında inşa edilmiş olan Manoli Oteli, Buca’nın bilinen en eski oteli. Rum kökenli Defterigo Ailesi tarafından yaptırılmış. Defterigo Ailesi 1922 olaylarından sonra Mısır’a göç etmiş ve Buca’ya gelen levantenlerin burada konakladığı beziki poker gibi oyunlar oynadıkları biliniyor. Buca’da kitabesi bulunan en eski konut olan Manoli Otel, eski olmasına rağmen mimari olarak üst düzeyde yapılmış. Bina son olarak huzurevi olarak hizmet vermiş ancak şu an kullanılmıyor ve ziyarete açık değil. Otel ile aynı sokakta İtalyan Latin Katolik Kilisesi bulunuyor.
20-Forbes Köşkü
Buca’nın en ünlü levanten ailelerinden biri dünyaca ünlü Forbes Dergisi’nin kurucularının olan İngiliz Forbes Ailesi. Buca’ya hakim bir tepe üzerinde, geniş bir bahçe içinde inşa edilmiş Forbes Köşkü, kapısında yer alan armaya göre, 1908 yılında inşa edilmiş, 1909 yılında bir yangın geçirmiş, 1910 yılında ise yeniden yapılarak bugünkü haline ulaşmış.
Forbes Ailesi’nin ticaretle uğraştığı, antimuan madeni, meyan kökü ihracatı ile zengin olduğu biliniyor. Bu zenginlik sayesinde Buca’nın ve hatta İzmir’in en görkemli köşklerinden birini yaptırmış olsalar da bir süre sonra İzmir’den ayrılmışlar. Forbes Ailesi İzmir’den ayrıldıktan sonra Whittall Ailesi köşkü kullanmış.
Forbes Köşkü bugün boş duruyor ve içi ziyarete kapalı. Ancak Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi bahçesinde bulunduğundan bahçeye girerek köşkü dışarıdan görmeniz mümkün.
Buca’ya Nasıl Gidilir?
Buca’ya İzban ve Otobüsler ile ulaşmak mümkün. Havalimanından, Alsancaktan, Karşıyakadan ve birçok merkezi noktadan İzbana binip Şirinyer durağında inebilirsiniz. Ayrıca İzmir’in geri kalan her yerinden otobüs ve dolmuş seferleri bulunuyor.
Ayrıntılı bilgi için:
Buca’da Nerede Kalınır?
Buca’da bir kaç otel ve pansiyon bulunuyor. Aynı zamanda çok yakın olduğu için Konak ve Alsancak tarafında konaklamayı tercih edebilirsiniz.
Bir sonraki yazımda Buca Köylerinden bahsedeceğim.. Umarım keyifle okumuşsunuzdur.
Diğer İzmir Yazılarım: İzmir’de Nerede Ne Yenir?
Instagram: elifteoman