Medeniyetler Şehri Antakya – Antakya Gezilecek Yerler
Bir yazıda bitirilemeyecek kadar özgün bir şehrin ilk yazısı ile sizlerleyim. Mutfağının güzelliği ile ün salan Antakya, aslında herkesin en az bir kez gitmesi gereken bir yer. Nitekim; New York Times’ ın 2020’ de yayınladığı mutlaka gidilmesi gereken 52 yer listesine NYTIMES Görülmesi Gereken Yerler Türkiye’ den giren tek yer olmuştu. Birden çok etnik grubun bir arada yaşadığı bu şehirde, her kültürden bir parçaya rahatça çarpabiliyorsunuz. Son yıllarda çok duyulan ve oldukça popüler olan, kilo almayı göze alarak ya da öncesinde mini bir detoks yaparak gitmeniz gereken Antakya’yı keşfe çıkalım. Antakya Gezilecek Yerler yazısı Antakya ile ilgili başlattığımız yazı dizisinin ilk bölümü. Başlamadan önce bir diğer yazımız olan Hafta Sonu Hatay yazımıza da bakmanızı tavsiye ederiz.
Köklü tarihi ile başlayacak olursak; Antakya Gezilecek Yerler
Antakya, M.Ö 300 civarında Büyük İskender‘in komutanlarından Seleucus Nicator tarafından kurulmuştur. Antik kaynaklara göre Antakya üç yüz bin nüfusuyla Roma İmparatorluğunun 3. dünyanın ise 4. büyük kentiydi. Babası Antiochus’un isminden ‘Antiocheia’ adıyla kurduğu şehir, Silpius Dağı (bugünkü Habib Neccar Dağı) eteğinde ve Asi Nehri (Orontes) kenarında yer almıştı. Cumhuriyet dönemine gelirsek;
Hatay’ın anavatan Türkiye’ye katılması öncesinde, 2 Eylül 1938 tarihinde 10 aylık bir süre varlığını sürdüren Hatay Devleti kuruldu. Kısa süreli bağımsızlığından sonra, 16 Haziran 1939’da TBMM’nde alınan kararla Türkiye ile Hatay Devleti arasındaki sınır çizgisi kaldırılması kararlaştırıldı. 23 Temmuz 1939’da ise, son Fransız kıtasının kışladan çıkmasıyla ana vatana katılmış oldu.
Hititlerden, Romalılara, Haçlılardan, Abbasilere, Hatay Devletinden Türkiye’ ye kadar farklı devletler için oldukça önemli bir konuma sahip olan Antakya’ da, günümüzde tüm bunların esintilerine rastlamak mümkün. ‘ Medeniyetler Şehri ’ olarak anılmasını sağlayan bu tarihi miras, mutfağının güzelliği ve zenginliği de ‘ Gastronomi Şehri ‘ seçilmesini sağladı.
Antakya’da Görülmesi Gereken Mekanlar
Asi Nehri – Antakya Gezilecek Yerler
Eski adı “Orantes” olan Asi Nehri Lübnan Bekaa Vadisi’nin doğu kısmından doğar ve Türkiye ‘ye Hatay ilinden Akdeniz’e dökülür. Nehrin büyük bir kısmı Suriye toprakları içerisinde olup, toplam uzunluğu 450 kilometredir. Nehrin en büyük özelliği ise dünyada tersine akan tek nehir olmasıdır. Adını kendi karakterinden alan bu nehrin çok eskilere dayanan bir efsaneden dolayı ters aktığı söylenir.
Efsaneye göre, binlerce yıl önce Hatay’ın bir ilçesi olan Samandağ’da, bazı genç kızlar ejderhaya kurban edilirdi. Fırtınalı, karanlık ve kasvetli bir günde, adanma sırası bir cengaverin sevgilisine gelmiştir. Sevdiğinden ayrılmamayı kafasına koyan adam, kayalıklarda ejderhanın gelmesini bekleyen sevgilisini kimse görmeden gizlice kurtarır. Öyle bir sevdadır ki kendisininki, kayalıklarda ejderhayı sevdiğinin yerine beklemeye başlar. Yüksek tepelerden aşağı sürünerek, ağaçları yıkıp kırarak gelmiştir ejderha, delikanlının beklediği kayaya. O anın verdiği korku ve heyecanla, delikanlı aniden kılıcını çekip kayalıklardan aşağı atlar ve kılıcını ejderhanın kalbine saplar. Çok acı çeken ejderha, acısından kayaları bile eritir.
Ejderhanın acısı o kadar şiddetlidir ki, o dev cüssesiyle Samandağ’ dan başlayıp yerleri parçalayarak Antakya, Suriye, derken Lübnan’ın Bekaa Vadisine kadar gelir ve tam o sırada bir büyük kayaya çarpar. O şiddetli çarpmanın etkisiyle kaya yarılır ve içinden muhteşem bir su çıkar. Kayanın içinden çıkan bu muhteşem su, bütün kanunları hiçe saymıştır. Tüm sulardan farklı olarak aşağıdan yukarıya ve Güney’den Kuzeye akan Asi Nehri, diğer nehirlerden gibi sade bir renkte akmayıp, tüm geçtiği bölgelerin topraklarını taşıyarak koyu kahverengi bir halde akar. Bereketliliğini de bu topladığı topraklardan aldığı söylenir. Her kurala aykırı olduğu ve diğer tüm nehirlerden farklı olduğu için isyan eden, başkaldıran anlamında “ASİ” ismi verilmiş.
St. Pierre Kilisesi – Antakya Gezilecek Yerler
Dinlerin bir arada yaşadığı şehir olarak da bilinen Hatay’ın en önemli yapılarından birisi, St. Pierre Kilisesi. Hristiyanlık dininde çok önemli bir yere sahip olan kilise, dağ eteğinde kayalara oyularak yapılmış. Hz. İsa’nın 12 havarisinden birisi olan Aziz Petrus, ilk toplantılarını bu kilisenin içerisinde gerçekleştirmiş.
Kilise, Katolik inancın dünyaya yayılmasını sağlamış. Hristiyanlık kelimesi ilk olarak burada kullanılmış. Hristiyanlığın Haç noktalarından biri olan kilisenin yanındaki patikadan yürüyerek dağa oyulmuş Kadın Yüzü siluetini de görebilirsiniz.
Habib-i Neccar Camii
Anadolu’da ilk inşa edilen dini yapı olarak bilinen Habib-i Neccar Cami, Hatay’ın simge mekanlarından birisi. 636 yılında, Hazreti Ömer’in halife olduğu dönemde inşa edildiği düşünülen yapı, Hristiyan dünyasında da büyük öneme sahip. Çünkü burası sonraları Bizans tarafından ele geçirilmiş ve kiliseye dönüştürülmüş.
13. yüzyılda Baybars’ın bölgeye girişiyle kilise tekrar camiye dönüştürüldü. Habib-i Neccar Caminin en önemli özelliği ise Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında hoşgörünün simgesi olarak bilinmesi.
Kurtuluş Caddesi
Hatay’ın Fransız işgalinden kurtuluşuna atfen “Kurtuluş” adını alan cadde, kentin nehir ile dağ arasında kalan kısmı için hala önemli bir aks meydana getirmekte. Bu cadde üzerinde, kentin en önemli iki camisinden biri olan Habib Neccar Cami’ninde yanı sıra Sarımiye Cami ve yakınındaki havra (sinagog) ile Şeyh Muhammed Cami cadde üzerindeki diğer dini mimari eserlerdir ve günümüzde de kullanılmaktalar. Farklı dini ve etnik kökenden, farklı sosyo-ekonomik düzeyde insanların oturduğu birçok mahalleden geçmekte olan caddede, eski Antakya mimarisine de rastlamak mümkün. Tarihte ışıklandıralan ilk caddedir kendisi. Bu caddeye yolunuz düşerse Affan Kahvesine (İnci Kıraathanesi ) uğrayıp ‘haytalı’ yemenizi mutlaka öneririm. Antakya’ya özgü, süper ferah bir tatlı. Haytalı, Bici Bici ile aynı tatlı değil. Peki Haytalı nedir? Mısır unu ve su ile yapılan muhallebinin üstüne özel sütlü dondurma koyulup, en son gerçek gül suyu eklenir.
Eski Antakya Evleri ve Sokakları
Kurtuluş caddesine uzana, bu cadde ile Saray Caddesi arasında kalan tüm ara sokaklarda Eski Antakya evlerini görebilirsiniz. Birçoğu kafe, restoran ve otel olarak restore edilmiş bu sokaklarda, sanat galerilerini de gezebilirsiniz. Köpüksüz, çifte kavrulmuş ve süvaride ikram edilen meşhur Antakya kahvesini deneyimlemek ve biraz soluklanmak için mekanlardan birini tercih edebilirsiniz.
Bu sokaklarda gezerken göreceğiniz, eski Antakya evlerinden birindeki Katolik Kilisesi Antakya’nın barış, kardeşlik ve hoşgörüsünü gözler önüne seriyor. Kilisenin terasına çıktığınızda Sarımiye cami minaresini ve Katolik kilisesi çanını yan yana görebiliyorsunuz. Çan, Hazan Ezan belgeseliyle ünlenen yer de burası.
Defne – Antakya Gezilecek Yerler
2012’ de Hatay’ın Büyükşehir belediyesi olması ile birlikte merkez, Antakya ve Defne olarak 2’ ye ayrılmış. Bu bölgede çokça bulunan Defne ağacından bahsedeyim kısaca. Yunan mitolojisinde yer alan Apollon ile Daphne(Defne)‘nin hikayesinin geçtiği yer Antakya. Mitolojide güneşin, ışığın, şiirin, müziğin, okun, kehanetin tanrısı aynı zamanda Zeus’un oğlu, Artemis’in kardeşi Apollon çok iyi bir okçu. Çok güzel olması ile ünlü Daphne ise nehir tanrısı Peneus’un kızı.
İyi okçuluğu ile bilinen aşktan uzak Apollon, Eros’un ok ve yayı savaş meydanları yerine insanları aşık etmek için kullanmasından oldukça rahatsızdır, her fırsatta bu konuda Eros ile uğraşır. Buna içerleyen Eros intikam almak için fırsat kollar. Apollon günlerden bir gün yeşillikler içindeki ülkesinde oturmuş lirini çalarken, ormanda yalnız başında dolaşmakta olan güzeller güzeli su perisi Daphne’yi görür. Ancak onları izleyen birisi daha vardır: Aşk tanrısı Eros. Eros, biri altın, biri de kurşun olan iki ok hazırlar. Altın oku Apollan’a fırlatıp, onu tam kalbinden vurarak Daphne’ye aşık olmasını sağlar. Kurşun oku ise Daphne’ye fırlatıp onun da Apollan’dan ölesiye nefret etmesine sebep olur.
Daphne’ye deliler gibi aşık olan Apollon cesaretini topladıktan sonra güzeller güzeli Daphne’nin karşısına çıkar. Daphne aniden karşısına çıkan Apollon’u görünce korkar ve ondan kaçmaya başlar.
“Kaçma benden ne olursun ey güzeller güzeli. Bak ben ışığın tanrısıyım ama senin aşkından gözlerim kör oldu, okun tanrısıyım ama kalbime saplanan bu aşk okunun dermanı yok bende. Dur ne olur kaçma benden, beni senin peşinden koşturan aşktır, düşmanlık değil!”
Daphne kaçmaya, Apollon da onu kovalamaya devam eder.. Yorgunluktan iyice titreyen bacakları artık gövdesini taşıyamayacak hale gelince, ayağı ile toprağı eşeleyerek nehir tanrısı babasından yardım ister. Daphne’nin içten yalvarışını duyan babası sayesinde Daphne’nin ayakları toprağın derinliklerine doğru kayar, yeryüzündeki bütün kadınları kıskandıran bedeni kabuk bağlar, kokusundan bütün canlıların başını döndüren saçları da yapraklara dönüşür.
Gördükleri karşısında şaşkınlıktan ne yapacağını şaşıran Apollon,bol bol gözyaşı döker ve defne ağacına sarılır. Güzelim yapraklarının kokusunu doyasıya içine çeker ve o günden itibaren de onur ağacı olarak kabul gören Daphne, başta Apollon olmak üzere tüm kahramanların dallarından taç yaptığı bir efsaneye dönüşür.
Uzun Çarşı – Antakya Gezilecek Yerler
Antakya’nın en eski ve önemli çarşısı olan Uzun çarşı, İpek Yolu üzerinde olması sebebiyle çok eskilere dayanan bir çarşı. Özellikle cami – kilise – havra üçgeni arasında bir noktada kalıyor olması sebebiyle Antakya’nın en turistik yerlerinden biri diyebiliriz. Hanlar, hamamlarla dolu görsel olarak otantik olan bu çarşıdan, evinize Antakya’ ya özgü şeyler de alabilirsiniz.
Nedir peki bunlar? Bir kez denediğinizde bir daha vazgeçemeyeceğiniz bu ürünler: salça, zeytinyağı, nar ekşisi, sürk (baharatlı özel bir çökelek çeşidi), baharatlar, buraya özgü peynirler, zahter, defne sabunu… Bir de, Köprülü Mehmet Paşa tarafından yaptırılan, Tarihi Kurşunlu Hanı’ na uğrayarak bir şeyler içebilirsiniz. Çarşıya gelmişken bir şeyler yemeden olmaz tabi.
Antakya’ ya henüz gitmediyseniz inanın çok şey kaçırıyorsunuz inanın. Gittiyseniz de, tekrar gitmeniz için bir sürü güzelliği size aktarmaya çalıştım 🙂
Hatay ile ilgili diğer yazılarımızı da inceleyebilirsiniz.
Antakya Gezi Rehberi | Medeniyetler Şehrinin Etrafı Gezi Rehberi–Bölüm II
Sorularınız ve ayrıntılı bilgi talepleriniz için bana ulaşabilirsiniz. melisderyaokur
Sağlıkla kalın, güzel günlere…
Melis