Akdeniz’in Güzel Kızı – Alanya Gezi Rehberi
Gittiğiniz bir yeri çok seversiniz, beğenirsiniz hatta yaşamaya karar verirsiniz ama yine de büyüdüğünüz memleketiniz hep ilk sıradadır ya işte Alanya da benim için tam da böyle. Çok farklı, çok güzel yerler gezdim ancak hiçbirini sevgili Alanya’mın yerine koyamıyorum 🙂 ‘Ya bu kadar övdün ne varmış bu Alanya’da?’ diyorsanız, okumaya devam edin. Buyrun yerlisinin gözünden Alanya Gezi Rehberi!
Alanya Hakkında
Alanya, Akdeniz Bölgesi’nin güzide şehri Antalya’nın 135 km doğusunda bulunuyor. 135 km uzaklık sizi aldatmasın, Alanya halen Antalya sınırları içinde yer alıyor 🙂 Tarihine baktığımızda ise çook eskilere dayandığını görebiliyoruz. Öyle ki araştırmalar Alanya’daki bazı mağaralarda bulunan iskeletlerin Üst Paleolitik (M.Ö.20,000,-17,000) döneme kadar uzandığını söylüyor.
M.Ö 1. yüzyıla gelindiğinde meşhur Mısır kraliçesi Kleopatra’nın da buralardan geçtiğini öğreniyoruz. Güzeller güzeli Kleopatra’ya delicesine aşık Romalı Anthonius o zamanlar Coracesium (Luvi dilinde uç/çıkıntılı şehir anlamında) olarak anılan Alanya’yı sevgili eşine düğün hediyesi olarak vermiş. Sonraları Bizans İmparatorluğu’nun eline geçmiş ve uzun yüzyıllar Bizans topraklarında kalmış ve bu dönemlerde şehre Yunanca güzel/hoş dağ anlamındaki Kalonoros veya Kalon Oros adı verilmiş.
Alaaddin’in Gözbebeği
Daha da yakın tarihe bakarsak 13 yy.da Anadolu Selçuklu Hükümdarı 1. Alaaddin Keykubat Alanya’yı fethettiğini görüyoruz. Sonraları Keykubat’ın başlattığı yapılaşma kenti öylesine güzel bir hale getirmiş ki kent Selçuklu Sultanları tarafından kışlık başkent olarak kullanılmaya başlanmış. Kaçınılmazdır ki şehrin ismi de hükümdarın ismine uygun alarak “Alaiyye” olarak değiştirilmiş ve çok yakın bir zamana kadar bu şekilde anılmış. Alaiye ismi de yıllar içerisinde söylene söylene Alanya haline gelmiş ve 1935 yılında Atatürk’ün yazdığı bir telgrafla resmi olarak Alanya kabul edilmiş.
Alanya’ya Ne Zaman Gidilir?
Eğer çok sıcaklar gözünüzü korkutmuyorsa yılın her mevsimi Alanya’ya gidebilirsiniz. Böyle dememin sebebi Haziran- Ağustos ayları arası Alanya’da hava sıcaklığı 30-40 derece arasında olması. Yanıp kavrulmuyoruz ancak nem o kadar yüksek ki dayanılması zor bir hal alabiliyor. Çok sıcaklar gelmeden gezeyim, tatilimi yapayım diyorsanız Nisan-Mayıs veya Eylül-Ekim aylarında ziyaret etmeniz daha uygun olacaktır.
Alanya’ya Nasıl Gidilir?
Alanya’ya İstanbul ve Ankara’dan haftanın her günü direk uçuşlarla Gazipaşa Havalimanı’ndan ulaşmak mümkün. Havalimanı ve Alanya şehir merkezi arası yaklaşık 40 dakika sürüyor. Yurt dışından veya Türkiye’nin diğer şehirlerinden Antalya Havalimanı’na inip yaklaşık 2 saatlik bir yolculukla da Alanya’ya ulaşabilirsiniz. Otobüsle gelecekseniz Türkiye’nin hemen hemen her yerinden Alanya Otogarı’na seferler bulunuyor.
Alanya’da Konaklama Önerisi: La Finca Marina Hotel
Alanya, özellikle Mayıs-Eylül ayları arasında oldukça kabalalık bir tatil beldemiz. Büyük oteller hemen hemen ilçenin her yerinde bulunuyor. Eğer siz de benim gibi kalabalıktan uzak ve sakin bir konaklama tercih ediyorsanız La Finca Marina Hotel tam size göre bir yer olacaktır.
İlçe merkezine 7 km uzaklıkta, denize yakın bir konumda bulunan ve her şey dahil konseptiyle hizmet veren tesis, muz bahçelerinin ortasında harika bir ambiyansa sahip. 60 odalı tesiste bungalov tarzı konaklama imkanı da mevcut. Şirin yüzme havuzu, manzaraya hakim terası ve doğa ile iç içe konumu ile huzur dolu bir tatil arayanları tatmin edecektir. Bembeyaz duvarı üzerine çizilen duvar resimleri ve Alaçatı havası veren dokunuşları ile göze hoş gelen bir mekan. Rezervasyon için: La Finca Hotel Alanya – Instagram adresi içn: Tıklayın
Alanya Gezilecek Yerler
Alanya şehir merkezi ve çevresini gezmek için size ilk önerim Atatürk Anıtı’ndan gezmeye başlamanız. Alanya’nın tam göbeği ve kime sorsanız size burayı tarif edebilir. Anıta geldiyseniz turumuza Kızılkule ve tersaneden başlayabiliriz.
Kızılkule
İskeleye inerek yaklaşık 5 dakika yürüme mesafesindeki Kızılkule ve tersaneye doğru yol alabilirsiniz. Orta Çağ Akdeniz savunma yapılarının eşsiz bir örneği olan Kızılkule, limanı, tersaneyi ve Alanya Kalesi’ni deniz yönünden gelecek saldırılara karşı korumak amacıyla Selçuklu hükümdarı I.Alaaddin Keykubat tarafından 1221 yılında inşa ettirilmiş. Bu ismi almasının pek malum sebebi kızıl-turuncu renkli taşlardan yapılmış olması.
Düzgün bir sekizgen şeklindeki kule 33 metre yüksekliğinde. Bu kadar heybetli bir kulenin giriş kapısı kafanızı eğerek içeri gireceğiniz derecede küçük boyutta 🙂 Yine ilginçtir ki o kadar küçük bir kapının üzerindeki kilidi ise oldukça büyük. İçeri girdiğinizde dışarının sıcağından sonra gelen serinliği hissedebilirsiniz. Yukarı çıkış için 87 basamaklı dik merdiveni çıkmak gerekiyor. Tepeye ulaştığınızda is enfes bir Alanya manzarası sizi bekliyor olacak. Giriş ücreti: 6 TL, Müzekart’ınız varsa ücretsiz.
Selçuklu Tersanesi
Kızılkule’den çıkıp surlara bitişik dar yoldan devam ettiğinizde tersaneye ulaşırsınız. Yolun sonu için acele etmeyin çünkü bu dar patikanın manzarası oldukça güzel, keyfini çıkarın. Tersaneye geldiğinizde oldukça eski ancak bakımlı olduğunu hemen fark edebilirsiniz. Alaaddin Keykubat Kızılkule’nin bitiminden 2 yıl sonra 1228 yılında burayı yaptırmış. 55 metre uzunluğunda ve 45 metre genişliğindeki tersanenin 5 gözü var.
Ayrıca burası Selçukluların Akdeniz’deki hakimiyetinin simgesi olan tek tersane. 1960’lı yıllara kadar içinde tekne yapımının ve onarımının devam ettiği tersane, bugün denizcilik ve gemi konusunun işlendiği bir müze olarak hizmet veriyor. Ve bence içerinin ambiyansı çok hoş, kesinlikle görmelisiniz. Giriş ücreti yine 6 tl ve Müzekart geçiyor.
Tophane Mahallesi
Tersane turunuz bittiyse hemen önündeki yaşlı çınarın altında soluklanabilirsiniz. Sonrasında aynı geldiğiniz yoldan Kızılkule’ye dönerek eski taş döşeme yoldan Tophane Mahallesi’ne doğru yol alabilirsiniz. Tophane’ye gitmenin bir diğer yolu da arabayla kaleye çıkıp yürüyerek aşağı inmek.
Tophane, Alanya’nın en eski mahallelerinden. İyi derecede korunmuş geleneksel Alanya evlerinin bulunduğu bu mahalleyi turlarken çok keyif alacağınızdan eminim. Dinlenmek ve bir şeyler yemek isterseniz kahvaltıcılar ve gözlemeciler bulunuyor. Hele bahar ayında gittiyseniz portakal çiçeği kokuları eşliğinde yapacağınız kahvaltı paha biçilemez. 🙂
Alanya Kalesi
Dik, kayalık bir yamacın üzerine kurulmuş Alanya Kalesi aslında tüm yarımadayı kapsıyor. Anadolu’da Selçuklu kimliğini koruyabilmiş tek Orta Çağ yerleşkesi olan surlarla çevrili Alanya Kalesi eşsiz bir kültürel miras. Öyle ki UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne aday olarak gösteriliyor. Kaleyi çevreleyen surların uzunluğu ise tam 6.5 km! Kaleye tabelaları takip ederek aracınızla iki yoldan çıkabilirsiniz.
Birincisi daha çok bilinen çarşı merkezinde, diğeri ise arka tarafta Damlataş Mağarası’nın hemen arkasında bulunuyor. Birinci yoldan çıkarken göreceğiniz küçük tünel görünümlü kapı aslında kaleye giriş kapısı niteliğinde. Eğer kondisyonunuz varsa yürüyerek de yaklaşık 1 saatte çıkabilirsiniz. Yolda durup Alanya manzarası eşliğinde fotoğraf çekebileceğiniz birçok nokta bulunuyor.
Tepede aslında iki kale bulunuyor; İçkale ve Ehmedek.
Ehmedek
İçkale’ye doğru yol alırken sağ tarafa doğru sapan dar bir yol ve Ehmedek yazılı tabelayı göreceksiniz. Dış kale surlarıyla birbirine bağlanmış iki kaleden daha eski olanı Ehmedek, eskiden sultanların, konuk devlet adamlarının ağırlandığı bir merkezmiş. Burası Anadolu’daki diğer kalelerden farklı olarak yüzyıllar boyunca kesintisiz bir şekilde kullanılmış.
Girişinde göreceğiniz Kale Camii (Süleymaniye Camii) aslında 1231 yılında inşa edilmiş ancak dev bir yıldırım çarpması sonucunda yıkılmış. Sonraları Kanuni Sultan Süleyman tarafından aynı malzemelerle yeniden inşa ettirilmiş. Camiyi geçtikten sonra surlara devam ettiğinizde en güzel Alanya manzaralarından biriyle karşılaşacaksınız.
Ehmedek’e gidiş yolu üzerinde su kabağı süslemeleri ve el yapımı geleneksel ürünler satan küçük dükkanlar ve sergilere uğramayı unutmayın. Buralarda el yapımı çok orijinal ürünler bulabilirsiniz. Unutmadan söyleyeyim Ehmedek’e giriş ücreti 15 TL, Müzekart’a ücretsiz.
İçkale
En sonunda yolun bittiği yerde ulaşacağınız nokta İçkale yani Alanya Kalesi’nin en tepesi diyebileceğimiz bir yer. Burası da Ehmedek gibi o eski zamanlardan beri kullanılıyor ki sürdürülen arkeolojik kazılar, kentin akropolü niteliğindeki bu tarihi çevrenin M.Ö.3.yüzyıldan itibaren Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de kullanıldığını gösteriyor.
Çok da geniş bir alan değil aslında ancak içeride Bizans’tan kalma bir şapel, sarnıçlar, eski bir hamam ve Adam Atacağı(!) bulunuyor. Tüm bu tarihi eserleri gördükten sonra tabelalar sizi en sonunda ürpetici manzaraya sahip Adam Atacağı’na ulaştırıyor. Bu nasıl isim diye soruyorsanız açıklayayım; Roma İmparatorluğu zamanında ölüme mahkum edilenler buradaki depoda üç gün aç susuz bekletiliyormuş. Sonrasında yukarı çıkarılıp eline üç tane taş veriliyormuş ve denize atması isteniyormuş.
Eğer mahkum elindeki taşlardan birini denize ulaştırabilirse ölümden kurtuluyormuş. Ancak ulaştıramazsa buradan yani 250 metre yükseklikten aşağı atılıyormuş. Korkunç değil mi? Şimdilerde insanlar buradan dilek tutarak ellerindeki taşları denize ulaştırmaya çalışıyorlar J İçkale’ye ilkbahar ve yaz aylarında 09:00-19:30 arası giriş yapabilirsiniz ancak açık bir alan olduğu için öğle sıcağında gitmenizi hiç tavsiye etmiyorum. Giriş biraz pahalı: 20 TL, Müzekart’a ücretsiz.
Damlataş Mağarası
Kale turunuzu bitirdiyseniz kalenin arka tarafındaki yoldan iniş yaparak Damlataş Mağarası’na direk olarak ulaşabilirsiniz. Damlataş Mağarası oldukça küçük olmasına rağmen Türkiye’de turizme açılan ilk mağara olma özelliğini taşıyor. Ayrıca içerideki sarkıt ve dikitlerin M.Ö. 20.000-15.000 yılları arasında meydana geldiği sanılıyor. İçerinin sıcaklığı yaz kış 22 derece civarında ve havasındaki fazla karbondioksit ve yüksek oranda nem astım hastalarına çok iyi geliyormuş. Damlataş Mağarası’na kadar gelmişken günün yorgunluğunu mağaranın hemen dibindeki Kleopatra Plajı’nda atabilirsiniz. Damlataş Mağarası giriş ücreti:12 TL, Müzekart geçersiz.
Kleopatra Plajı (Damlataş)
Aslında gezilecek yer kategorisine girmiyor ancak lafı geçmişken bahsetmeden geçmeyeyim dedim. Kleopatra Plajı yukarıdan kale surlarından batı yönüne baktığınızda gördüğünüz masmavi sahil şeridinin tamamı. Adını tahmin edebileceğiniz gibi Kraliçe Kleopatra’dan alıyor. Meşhur kraliçemiz Alanya ona hediye edildikten sonra gelir burada yüzermiş.
Öyle ki söylenenlere göre Kleopatra’nın yüzmek istediğinde kullandığı ve kaleden direk olarak plaja giden bir tüneli bulunuyormuş. Bu plajın özelliği ne derseniz, suyunun berrak ve kumlarının açık renkli olması.. Aynı zamanda Türkiye’deki mavi bayraklı plajlardan bir tanesi. Maalesef turistlerin akın etmesi nedeniyle sabah saatleri dışında gün içerisinde söylendiği kadar tertemiz olmuyor. Giriş ücretsiz, şezlong ve şemsiye kiralamak isterseniz 25 TL civarında.
Alanya Arkeoloji Müzesi
Müzelere meraklıysanız yine Damlataş Mağarası’na yürüme mesafesinde bulunan Alanya Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz. Küçük bir müze olmasına rağmen içeride Antik çağlardan kalma birçok heykel, sikkeler, mozaikler, denizden çıkarılmış kalıntılar ve lahitler bulunuyor. Bahçedeki eserleri gezerken tavus kuşlarının da size eşlik edeceğini unutmayın 🙂 Giriş ücreti 12 TL.
Dim Çayı
Şimdiye kadar anlattığım yerlerin hepsi Alanya merkezinde bulunan yürüyerek gezebileceğiniz noktalardı. Dim Çayı ise Alanya’ya 6 km uzaklıkta bulunuyor ancak Alanya’ya gelmişken ziyaret etmeden dönmemeniz gereken yerlerden bir tanesi. Burası biz Alanyalılar için yazın en kısa yoldan serinleme noktası 🙂 Dim Çayı vadi arasından akan, soğukluğu 4 dereceye(!) kadar inen yemyeşil ağaçların çevrelediği bir doğa harikası. Ancak su üzerinde o kadar çok piknik alanı var ki bu ilk görüşte sizi biraz hayal kırıklığına uğratabilir. Yine de Alanya’nın sıcağından kaçmak ve doğayla iç içe olmak için güzel bir nokta. Özel aracınızla ya da şehir merkezinden kalkan otobüsle ulaşabilirsiniz. Buradaki piknik alanlarında kahvaltı yapabilir veya alabalığınızı yiyebilirsiniz. Eğer dayanabilirseniz buz gibi suya atlamaktan çekinmeyin!
Dim Barajı ve Dim Mağarası
Türk milleti olarak barajları yakından görmeyi pek severiz 🙂 Dim Çayı’na kadar gelmişken meraklısıysanız piknik alanlarından birkaç kilometre daha yukarı çıkarak Dim Barajı’nı ziyaret edebilirsiniz. Yol üstünde Dim Mağarası yol ayrımı bulunuyor. Mağarayı ziyaret edip, Dim Çayı vadisini kuşbakışı seyretmek isterseniz bu yolu kullanabilirsiniz. Türkiye’nin ziyarete açılan ikinci büyük mağarası olan Dim Mağarası içerisinde sarkıt, dikit ve travertenlerden ilginç görünümlü oluşumlar bulunuyor. Mağara giriş ücreti biraz pahalı: 18 TL ve Müzekart geçersiz.
Daha fazla bilgilendirme için Alanya Belediyesi resmi web sitesine göz atabilirsiniz.
Alanya Çevresi Gezilecek Yerler
Alanya sınırları içerisinde bulunan ancak merkeze biraz uzak olan yerleri de yazmadan geçmeyeyim dedim çünkü her biri ayrı güzellikte. Aracınız varsa buraları görmeden Alanya’dan dönmeyin. Merkezdeki Atatürk Anıtı’ndan itibaren uzaklıklarını da yanlarında görebilirsiniz.
- Sapadere Kanyonu (41 km)
- Aytap (Iotape) Antik Kenti (33km)
- Syedra Antik Kenti (22 km)
- Antiocheia Ad Cragum (Delikdeniz) (63 km)
- Alara Çayı ve Alarahan (42 km)
- Alanya Yaylaları (Dere-Türbelinas, Gedevet, Gökbel,)
Antalya bölgesinin tamamındaki doğal güzellikler için de Antalya Çevresinde Görmeniz Gereken 10 Doğal Güzellik yazımıza göz atmayı unutmayın.
Alanya’da Yapılacaklar
- Teleferikle kaleye çıkın: Kaleye çıkmak için aracınız yoksa teleferikle çıkıp, kaleyi gezip aynı şekilde dönebilirsiniz. Kısa bir yolculuk ancak oldukça keyifli. Gidiş-dönüş ücreti: 28 TL
- Kale’den kuş bakışı Alanya manzarasını seyredin ve fotoğraf çekinin.
- Tekne turuna katılın: Her gün sabah Alanya İskele’den kalkan turlarda Alanya kalesinin üzerine bulunduğu yarımadanın etrafındaki deniz mağaralarını (Korsanlar Mağarası, Aşıklar Mağarası ve Fosforlu Mağara) yakından görebilirsiniz. Verilen molalarda buralarda yüzme şansınız da oluyor. Turlar genelde 6 saat sürüyor, ücretleri 50-100 TL arası değişiyor.
- Trekking ve hiking turlarına katılın: Alanya’da haftanın belirli günlerinde gruplar halinde trekking ve hiking turları düzenleniyor. Torosların eteğindeki yaylalar, kanyonlar, eski göç yolları ve tarihi noktaların olduğu birçok yürüyüş rotası var. İnternetten ve Facebook gruplarından detaylı bilgilendirmeyi bulabilirsiniz.
- SUP yapın: Sörf tahtaları üzerinde kürek çekme olayına Stand-up-Paddle yani SUP deniyor. Her sabah saat 5 civarı başlayan turlar yaklaşık 2 saat sürüyor. Belediye binası önünden başlayan turda kürek çekerek tersaneye ulaşıyor ve fotoğraf çekiniyorsunuz. Farklı bir etkinlik arayanlar için güzel bir deneyim.
Alanya’da Ne Yenir?
Alanya turistik bir bölge olduğu için yöresel yemeklerinin yanında Türkiye ve dünya mutfağından da birçok yemeği bulabileceğiniz bir şehir.
- Gülüklü Çorba: Nohut, kıyma veya tavuk, pirinç, domates veya domates salçasıyla hazırlanan çorba daha çok Alanya’daki düğün yemeklerinde verildiğinden Düğün Çorbası olarak da biliniyor. Ana yemekten önce sipariş verip tadına bakmalısınız.
- Laba dolması: Alanya ve Antalya çevresinde kuzu kaburgasının iç pilavla doldurulmasıyla yapılan bir yemek. Aslında kaburga dolması ancak Alanya’da dananın kaburga bölgesine ‘labalık’ dendiğinden bu ismi almış. Yöresel yemekler veya ev yemekleri yapan restoranlarda bulabilirsiniz.
- Mumbar (Bumbar) Dolması: Bağırsağın ciğer, kıyma, domates, soğan gibi malzemelerle hazırlanan harçla doldurulmasıyla yapılan bir yemek. Doğu bölgesi yemeği olarak bilinse de Alanya usülünü denemenizi tavsiye ederim.
- Sarma ve dolma çeşitleri: Kabak çiçeği dolması, ilibada ve lahana dolması, yaprak sarması gibi sarmanın birçok çeşidini deneyebilirsiniz.
- Balık: Evet balık 🙂 Akdeniz’de bulunan birçok balık türünü Alanya’da yiyebilirsiniz. Dim Çayı çevresinde de kiremitte alabalığın tadına bakabilirsiniz. Ahtapot mezesi ve kalamar benim favorilerim.
- Kebap: Yabancı turistlerin çok ziyaret ettiği bir bölge olduğundan neredeyse her restoran Osmanlı ve Türk yemekleri yapıyor. Turistler genelde merak edip kebap sipariş verdiklerinden kebap türlerinin tamamını menülerde bulabilirsiniz.
Antalya Bölgesi’ne özgü yemekler için Antalya’da Ne Yenir? yazımıza göz atabilirsiniz.
Alanya’dan Ne Alınır?
- Su kabağı süslemeleri
- İpek böceği kozasından yapılma el emeği süslemeler ve dokumalar
- Muz (inanmazsınız ama biz burada muzu hediyelik götürüyoruz :))
- Turunç, bergamot ve patlıcan reçeli
Anadolu ziyaretlerinde buralardan geçen Tancalı gezgin İbn Batuta Alanya için ‘Bu ülke dünyanın en güzel memleketidir.’ demiş. Belki en güzel değil ancak kesinlikle ölmeden önce görülmesi gereken yerlerden bir tanesi Alanya 🙂
Sorularınız ve merak ettikleriniz için yorumlardan veya Instagram hesabımdan bana ulaşabilirsiniz.
İyi seyahatler,
Bensu.
2 yorum
Merhaba
Blog Yazınız gerçekten Çok güzel olmuş özellikle
Alanya Çevresi Gezilecek Yerler
Alanya sınırları içerisinde bulunan ancak merkeze biraz uzak olan yerleri de yazmadan geçmeyeyim dedim çünkü her biri ayrı güzellikte. Aracınız varsa buraları görmeden Alanya’dan dönmeyin. Merkezdeki Atatürk Anıtı’ndan itibaren uzaklıklarını da yanlarında görebilirsiniz.
Sapadere Kanyonu (41 km)
Aytap (Iotape) Antik Kenti (33km)
Syedra Antik Kenti (22 km)
Antiocheia Ad Cragum (Delikdeniz) (63 km)
Alara Çayı ve Alarahan (42 km)
Alanya Yaylaları (Dere-Türbelinas, Gedevet, Gökbel,)
Bence buraya Alanya Safari Turlarınıda eklemelisiniz
Değerli katkılarınız için teşekkür ederiz. Safari turları hakkında reklam içerek konularda işbirliği olmadığı sürece bahsetmiyoruz. Bu yazı gezilecek yerlerle ilgili bir yazı. Yapılacak faaliyetlerle ilgili bir yazı yazarsak ya da işbiliği yaparsak bahsederiz.