Prens Adaları’nın En Büyüğü – Büyükada Gezi Rehberi
İstanbul, üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış, iki kıta üzerinde kurulan ve ortasında boğaz geçen dünyada bir örneği daha olmayan eşsiz bir güzellik.
Bu güzelliğin yanında da onun tacını taşıyan, Prens Adaları var ki bence İstanbul’da “en iyi sakinlik” rotası. Size bu yazımda, ilk olarak “büyük prens”in hikayesini anlatacağım. Ardından Heybeli Ada yazımla adaları size tanıtmaya çalışacağım. İşte Büyükada Gezi Rehberi
Büyükada’nın Tarihi
Prens Adaları’nın en büyüğü ve en çok ziyaret edileni Büyükada’nın tarihi, Antik döneme kadar uzanmaktadır. Antik dönemde Demonisia, Halkın Adaları olarak isimlendirilirmiş.
Büyükada tarihi denilince ilk akla gelenlerden bir tanesi ise manastırlarıdır. Bizans döneminde inşa edilen bu manastırlar, sürgün edilen imparatorlar, imparatoriçeler, patrikler sayesinde ünlenmiştir. Bizans tarihçisi Kedrenos’a göre, 569’da İmparator II. Justin (565-78) kendisine Adalar’ın en büyüğünde bir saray ve bir manastır inşa ettirmiştir. Büyükada, imparatorun yerleşmesinden sonra Prinkipo yani Prens’in Adası adını almıştır. Sonrasında takımadaların tamamına bu isim verilmiştir.
Osmanlı Dönemine geçiş hikayesinde ise İstanbul fethedilmeden bir ay önce Fatih tarafından adalar alınmıştır.
Cumhuriyet döneminde 1.Dünya Savaşı’ndan sonra yerleşik Rum halkını büyük ölçüde kaybetmiş. Ancak 1940’lı yıllardan sonra özellikle devletin ileri gelenleri, bürokrasi ve varlıklı kesimin rağbet gösterdiği sayfiye yeri özelliğini kazanmış. Daha sonraki dönemde çok güzel hoş mimarili köşkler ve evler yapılmıştır.
Günümüzde ise artık yerli ve yabancı turistlerin yaz aylarında çok fazla rağbet ettiği İstanbul’un turizm merkezlerinden biri haline gelmiştir.
Büyükada’nın Tarihi Yapıları
Büyükada‘ya, eğer İstanbul’da yaşıyorsanız, mutlaka bir gün okul gezisinde mangala veya denize girmeye gelmişsinizdir 🙂 Ancak benim gibi sayfiye yerlerine olan merakınız var ise ada içerisinde yer alan eşsiz mimarili köşkler görmek ve sanki Ege’de Akdeniz’de tatildeymiş gibi hissetmek istiyorsanız mutlaka adalara, hemen gelmeniz gerekiyor.
Gelelim Ada’nın güzel yapılarına…
Ada’nın en yüksek tepesinde Aya Yorgi Kilisesi ve Aya Yorgi Manastırı bulunmakta. Buradaki ilk yapı, M.S. 6. yüzyıl‘da inşa edilmiş. Bu mevkide, birçok kilise ve manastırın kalıntıları da var. Bunlardan bazıları günümüze kadar ulaşmış, bazıları yıkıntı olarak kalmış.
İsa Tepesi’nde ise; Hristos kilise ve manastırı ile Rum Yetimhanesi bulunmaktadır. Rum Yetimhanesi’nin binası harabe olmasına rağmen halen dünyanın en büyük ahşap monoblok yapılarındandır.
Kumsal semtindeki Ayios Dimitrios Kilisesi de Büyükada’nın önemli dini yapılarındandır. Adadaki çok küçük Ortodoks cemaat, ayinlerini burada yapar.
Büyükada‘da bulunan 4 camiden mimari bakımdan en dikkat çekeni II. Abdülhamid tarafından yaptırılan Hamidiye Camii‘dir. Mimari açıdan Batı etkisinde inşa edilmiş bulunan mekân, Ada Cami Sokağı’nda bulunmaktadır.
Büyükada’ya Nasıl Gidilir?
Büyükada‘ya en hızlı ulaşımı Bostancı’daki Mavi Marmara firmasıyla direk 35 dakikada sağlayabilirsiniz. Eğer şehir hatlarını tercih ederseniz yolculuğunuz yaklaşık 40 dakika sürecektir.
- Kabataş
- Yalova ve Avcılar.
- Eminönü, Karaköy, Kadıköy, Bakırköy, Yeşilköy, Kartal.
Adalara bu lokasyonlardan deniz motorlarıyla ve şehir hatları vapurlarıyla ulaşım sağlayabilirsiniz.
Büyükada’da Nerede Konaklarım ?
Büyükada’da daha önce hiç konaklamadım ancak yakın çevremden deneyimleyen arkadaşlarımdan iyi geri bildirim aldığım yerler var. Bunlar; Sergüzeşt Otel, Ada Palas Otel ve mükemmel bir avlusu olan Splendid Palace Otel.
Splendid Palace Otel gerçekten mükemmel dizayn edilmiş hem nostaljik hem otantik bir otel. Konaklamasanız bile mutlaka görmenizi tavsiye ederim.
Büyükada’da Aktiviteler
Öncelikle; son dönemde aşırı artan yabancı misafir sayısı, özellikle Orta Doğu ağırlıklı turistlerin uğrak yeri olması nedeniyle adaların tamamında ciddi bir yoğunluk var. Bu yüzden özellikle İstanbul dışından gelecek ziyaretçilere önerim, Mayıs sonrası adaların kıyamet gibi kalabalık olacağıdır. Bu yüzden Mayıs-Eylül döneminde mümkün ise ada ziyaretlerinizi askıya alın derim. Tamamen gözlem ve tavsiye tabi ki, son tahlilde karar size ait.
Neler Yaparız Ne Yeriz?
Ada Kahvaltısı
Evinizdeki kahvaltıdan menü olarak çok bir ekstrası olmayacak ancak Ada’da olmak tatil modu, temiz hava, deniz manzarasıyla birlikte keyifli vakit geçirmek için birebir. Eğer sabah erken saatlerde gidecekseniz kahvaltı planı yaparak gelmenizi tavsiye ederim.
Restoranlar Mekanlar
Ada’da vapurdan veya motordan indiğiniz anda sağınızda ve solunuzda birçok yeme içme mekanı mevcut. Ağırlıklı deniz ürünleri bulunmakta ve çeşitli geleneksel birçok yemek seçenekleri de mevcut. Bu kısmı kendi deneyimlemeniz ve zevkleriniz için size bırakıyorum.
Mangal Yapabilir miyiz?
Tabi ki yapılıyor. Milli aktivitemiz olan mangal için de özel alan ayrılmış. Bu alanda rahatlıkla, ada esnafından temin edebileceğiniz et ürünleriyle mangal aktivitenizi gerçekleştirebilirsiniz. (Yangın riskinden dolayı kesinlikle alan dışında lütfen mangal yapmayın).
Denize Girebilir miyiz?
Evet! Denize girmek için özellikle İstanbul’dan ve çevre illerden gelen çok fazla misafir var. Ayrıca Ada’da bulunan havuzlu plajları da tercih edebilirsiniz. Şahsen İstanbul’da, Ada’da bile olsa denize girme konusunda kafamda hep soru işareti olmuştur. Ben deniz konusunda kararı size bırakıyorum. 🙂
Ada Plajları ise;
- Eskibağ Plajı
Büyükada plajlarının en iyisi deniliyor ancak dediğim gibi ben hiç deneyimlemedim o yüzden mutlaka yazacağım seçenekleri kendi zevk ve isteklerinize göre araştırmanızı öneririm.
Hafta içi 2018 giriş ücreti, hafta içleri 20, hafta sonları 30 TL.
- Halik Koyu Plajı, Aya Nikola Plajı, Prenses Koyu Plajı, Yada Beach Club, Naki Bey Plajı
Fayton Gezileri
Büyük ve küçük fayton turları var. Büyükada’nın tamamını dolaşan veya bir kısmına kadar ulaşım sağlayan turlar. Evet çok ilgi çekici bir tarafı olsa da son dönemde, ülkemizde de hayvan haklarına karşı artan bilinç düzeyi sonucunda, Adalar‘da çalıştırılan atlarla ilgili oldukça fazla hassasiyet gelişti. Her yıl maalesef yaz sezonunda artan talebi karşılamak için, çok ağır koşullarda atlar kullanılıyor. Bazı atlar yollarda bayılıyor, susuz ve aç bırakılarak faytonlarda koşturuluyor. Lütfen bu konuda sizin de hassasiyetiniz olsun ve mümkünse faytona binmeyin. Tavsiyem bisiklet kiralayarak veya yürüyüş ile adayı keşfetmeniz.
Ada’da Bisiklet Kiralamak
Fayton yerine bisikletle adayı istediğiniz gibi rahat rahat keşfedebilirsiniz. İstediğiniz ara sokağa dalıp sokaklarda kaybolup, eski köşkleri ve deniz manzaralarını yakalayabilirsiniz. Eminim çok güzel manzaralar bulacaksınız. Bisiklet kiralarken dikkat etmeniz gerekenler frenlere, lastiklere ve zincirine mutlaka bakın. Yaz sezonunda çok yoğun kullanılıyor bisikletler özellikle bozuk yollarda size sorun çıkarabilir.
Adalar Müzesi
Adalar Müzesi, Büyükada’da yer alan müze. 10 Eylül 2010 tarihinde İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın desteği ile açılmış. İstanbul’un ilk çağdaş kent müzesi olma özelliği taşıyor. İçi hem tarih, hem edebiyat hem de sanat barındırıyor. Müze, sahilden biraz uzakta bu yüzden yürüme mesafesi 30 dakika, bisiklet ile 15 dakikada müzeye ulaşabilirsiniz.
Aya Yorgi Tepesi
Buraya çıkmak biraz zor olabilir. Dik ve taşlı bir yoldan uzunca bir süre çıkmak zorunda kalıyorsunuz. Hatta günlük kardiyo antrenmanınızı bile burada tamamlayabilirsiniz. 🙂 Bisiklet kiralayarak bir yere kadar gidebiliyorsunuz. Daha sonrasında mecbur yürümek zorundasınız. Ancak tepeye çıktığınızda ise gerçekten harcadığınız efora değiyor. Eğer gün batımına kadar orada kalırsanız ve hava da açık ise gerçekten mükemmel Marmara Denizi ve İstanbul manzarası sizi bekliyor.
Bu kadar efor sonrası acıkmamanız mümkün değil. Ayrıca gün batımına da orada kaldıysanız mutlaka bir şeyler yemenizi tavsiye ederim. Neyse ki sizin için orada güzel bir aile işletmesi olan “Yücetepe Kır Gazinosu” var. İsmine aldanmayın, mükemmel manzarası olan salaş bir işletme. Çok çeşit yok ancak köfte ve sucuk ikilisinin tadına mutlaka bakmalısınız.
Son Söz…
Adalar, İstanbul’a çok yakın olması nedeniyle, biz İstanbullular için gerçekten kıymeti bilinmesi gereken bir nimet. Sizi görünce mutlaka selam veren gerçek İstanbul sakinlerinin hala yaşadığını bilmek, sokak hayvanlarıyla ve çiçeklerle dolu sokaklarda kaybolmak, kulaklarınızda ağaç hışırtılarıyla birlikte pedallamak harika bir duygu. Siz de bu duyguları yaşamak istiyorsanız hemen Adalar programınızı yapın derim!
Ayrıca sitemizdeki diğer İstanbul rotaları için buraya bakmayı unutmayın!
Heybeliada yazısında görüşmek üzere…
1 Yorum
Çok güzel kısa, öz aydınlatıcı ve tanıtıcı bir yazı olmuş.Çağlar Sarıkoç’a teşekkürler.