Endülüs’ün Renkli Başkentine Yolculuk
Eğer bu yazıyı okuyorsanız, İspanya’nın en güzel şehirlerinden birine yolunuz düşmüş veya burası çoktan aklınıza düşmüş demektir! Sevilla Gezi Rehberi, muhteşem mimarisi, çok eskilere dayanan tarihi, sarı boyalı, beyaz kireçli evleri ve Doğu-Batı kültürünün eşsiz birleşimiyle kesinlikle görülmesi gereken yerler listesinin üst sıralarında yer alan Sevilla’yı anlatmakta.
Granada Gezi Rehberi’ni okuduysanız ya da zaten gezdiyseniz büyülü turumuza Sevilla ile devam edebiliriz. Yok ‘uçağım buraya indi ben önce burayı gezeyim’ diyorsanız da büyülü tura hoşgeldiniz! Ha unutmadan, Sevilla hakkında uzun uzun konuşmaya başlamadan önce şuraya tıklayarak arka planda Pink Martini-Andalucia şarkısını açıp öyle okumanızı rica edeceğim, atmosferi çok daha iyi hissedeceksiniz 🙂
E hadi o zaman!
SEVILLA HAKKINDA
Sevilla güzel İspanya‘nın Endülüs (Andalucía) bölgesinin başkenti ve en büyük şehri. Yaklaşık 2 milyon nüfusa sahip Sevilla, Granada gibi uğruna savaşlar verilmiş, uzuun yıllar boyunca paylaşılamamış bir yer. Bunun sebebi konumunun inanılmaz stratejik olması. Atlantik Okyanusu’nun kıyısından sadece 100 km içeride ve Quadalquivir Nehri üzerinde kurulduğundan gemiler nehirden içerilere kadar ilerleyebiliyormuş. Bu da Sevilla’yı Romalılar zamanından itibaren yıllar içerisinde önemli bir liman haline getirmiş. Granada Gezi Rehberi’ni okuduysanız Kraliçe Isabel’den diz çökerek izin alan Colomb’u hatırlarsınız.? Hah işte Colomb izni kopardıktan sonra keşif seferlerine Sevilla Limanı’ndan başlamış. Sonrasını tahmin edersiniz ki, Sevilla tam bir ticaret ve sanat merkezi haline gelmiş.
Hatta öyle bir sanat şehrine dönüşmüş ki, İspanya’nın en yetenekli sanatçılarından sayılan Zurbaran, Murillo ve Velazquez bu dönemlerde kendilerini göstermeye başlamışlar.
Bu arada şehrin adı Sevilla olarak yazılsa da aslında Seviyya diye okunuyor, aklınızda bulunsun?
SEVILLA’YA NASIL ULAŞIRSINIZ?
Eğer direk Endülüs Bölgesi’ne gidecekseniz maalesef Türkiye’den Sevilla’ya direk uçuş bulunmuyor. Ancak 200 km uzaklıktaki Malaga‘ya veya 500 km uzaklıktaki Madrid’e farklı firmalardan direk uçuşlar bulmanız mümkün. Sonrasında araba kiralayarak gezmek keyifli olabilir. Diğer bir seçenek ise toplu taşıma. Madrid, Barselona veya Malaga’dan trenle Sevilla’ya kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Tren biletleri için şuraya göz atabilirsiniz.
SEVILLA’YA NE ZAMAN GİDİLMELİ?
İspanya, Akdeniz ikliminde bir ülke olduğundan dolayı yılın her mevsimi turist alıyor. Ancak yine de en uygun ve en güzel zamanları bence Nisan – Ekim ayları arası. Yazın hava çok sıcak olduğundan sağlığınız için gitmeden önce sıcaklığı kontrol etmekte fayda var
SEVILLA’DA NERELERİ GEZMELİSİNİZ?
PLAZA DE ESPANA
Şehri turlamaya başlamak için güzel bir noktadasınız. Plaza de Espana 50.000 metrekareye yayılan María Luisa Park‘ın yeşil vahasının tam ortasında yer alıyor. Saray kemerlerle çevrili, altın renkli taşlardan oluşan büyük bir hilal şeklinde yapılmış. Devasa meydanın çevresini dolaşan bir kanal ve üzerinde köprüler bulunuyor. Dört adet köprünün her biri İspanya’yı kuran krallıkları (Kastilya, Aragon, Navarra ve Leon) temsil ediyormuş! Ama benim buradaki açık ara favorim duvarlarda ve yerlerde bulunan İspanya’nın 48 ilinin boyalı seramik şehir haritaları ve yine seramikten tabloları. Şimdi söyleyeceklerim sizi azıcık hayal kırıklığına uğratabilir ama saray tarihi bir yer gibi görünse de, aslında sadece 1920’lerde İbero-Amerikan Fuar, Dünya Fuarı için inşa edilmiş. Bu yüzden de neredeyse tamamı Rönesans ve Mağribi stillerine sahip sarayda Art Deco etkisini de görmek mümkün.
REAL ALCAZAR
Büyük meydandaki turunuzu bitirdiyseniz Santa Cruz mahallesine doğru yol alabilirsiniz. Ancak yol üstünde mutlaka görülmesi geren Real Alcazar yani Alcazar Kraliyet Sarayı’nı es geçmeyin. Ben turla gezdiğim için ne yazık ki sarayı görmeden ayrıldım Sevilla’dan ama sonrasında yaşadığım pişmanlığı anlatmam mümkün değil. Çünkü saray gizli terasları ve renkli avluları, karmaşık oyma tavanları ve bakımlı bahçeleriyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne çoktan girmiş. Ayrıca yapımına Muvahhidler döneminde, 1181’de başlanıp Hristiyan yönetimi altında 1364’te tamamlandığı için, hem Mağribi hem de gotik üslubun eşsiz bir birleşimine sahip imiş. Giriş ücreti 11.50€, 17-25 yaş arası için ise 2€. Ziyaret saatleri, bilet ve daha fazlası için şuraya göz atabilirsiniz.
SANTA CRUZ
Şimdi gideceğimiz yer Sevilla’nın kalbi diyebileceğimiz, benim bu şehirde hatta tüm İspanya’da en sevdiğim muhit yani Santa Cruz! Orta Çağ boyunca Yahudi mahallesi olan Santa Cruz 14. yüzyılın sonunda bütün sinagogları kiliselere dönüştüren Hristiyanlar tarafından devralınmış. Dar sokakları, beyaz kireçli binaları, demir kapılı avluları ve rengarenk seramik süslemeleriyle başlı başına bir tam gününüzü bile sıkılmadan geçirebileceğiniz bir yer. Çok renkli, desenli seramiklerin kapladığı küçük balkonlardan sarkan çiçekler mi dersiniz, arada kalmış portakal ağaçlı avlular mı.. Kafanızı çevirdiğiniz her noktada hayran kalınacak bir detayla karşılaşmanız olası.
CATEDRAL DE SEVILLA
Santa Cruz’un dar sokaklarını gezdikten sonra ayaklarınız nasıl oluyorsa sizi Sevilla Katedrali’nin bulunduğu Plaza los Reyes’e çıkarıyor. Katedral öyle görkemli bir şekilde karşınıza çıkıyor ki birkaç dakika küçük çaplı bir şok geçirebilirsiniz. Sevilla Katedrali dünyanın en büyük gotik kilisesi ve dünyadaki en büyük üçüncü kilise. Hatta öyle büyük ki çan kulesinin kendine ait bir adı bile var! Minareden bozma çan kulesi La Giralda 105 metre yükseklikte 24 adet çanıyla, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Şaşırtıcı bir bilgi; katedral 1401-1506 arasında inşa edilmesine rağmen kule 1184 ve 1197 yılları arasında inşa edilmiş. Yani kule aslında katedralden çok daha eski ve Sevilla‘nın Müslüman egemenliği döneminde oradaki caminin minaresiymiş. Bir müezzinin, ezan okumak için günde beş kez balkona çıkması gerektiği için yukarı çıkışta basamaklar yerine rampalar kullanılmış. Böylece müezzin yürümek yerine yukarı atla çıkabiliyormuş! 🙂 Eğer siz de yukarı çıkıp Sevilla‘nın güzel manzarasını izlemek isterseniz şuradan bilet alabilirsiniz.
-
Patio de los Naranjos
Katedralin en güzel yerlerinden biri portakal ve turunç ağaçlarıyla kaplı avlusu. Görmeden geçmeyin!
TORRE DEL ORO
Katedrale bir solukluk mesafede, Guadalquivir Nehri’nin kıyısında bulunan ‘Torre del Oro‘ turunuzu tamamlamak için güzel bir nokta. İçerinin çok fazla bir esprisi yok dışardan görmek bence yeterli. Torre del Oro, 1220’den kalmış olup bir Mağribi hanedanı için şehrin savunmasına gözetleme kulesi olarak inşa edilmiş ancak sonraları gemiyle gelen bütün ganimetlerin kayıt altına alındığı yer olarak kullanılmış. İlginç bir bilgi daha; Altın Kule anlamına gelen Torre del Oro, Alcazar Sarayı’nın dış surlarından artan taşlarıyla yapılmış. Nehir kıyısında bulunduğundan kuleyi görüp, kıyıda gezintiye çıkabilir ve günün yorgunluğunu burada atabilirsiniz.
SEVILLA’DA NE YENİR?
Benim için, yeni bir yer ve kültür hakkında bilgi edinirken oranın yerel yemeklerini tatmak, bölgeyi anlamak için iyi bir yol. Ancak gurme değilim ve çok çeşitli restoran denemediğim için restoran önerisi yerine beğendiğim birkaç yerel yemeği paylaşacağım?
-
Tapas ve Gazpacho
İspanya denince akla ilk gelen tapas yani mezelerin çeşitli türlerini Santa Cruz‘da yerel bir tapas bar‘da deneyebilirsiniz. Endülüs, uzun yıllar Arap etkisinde kaldığından buradaki yemekler Türk damak tadına çok yakın. Gazpacho ise bildiğimiz domates çorbasının biraz daha baharatlı, sarımsaklı ve soğuk hali.
-
Boquerones en vinagre:
Boquerones en vinagre yani bildiğimiz sirkeli limonlu hamsi! Marine edilerek kızartılmış hamsi İspanya‘nın diğer şehirlerinde de bulabileceğiniz ancak Sevilla’da da biraz daha meşhur bir tapas çeşidi. Bizdeki hamsi bütün olarak yeniyor, hele de yanında soğuk birayla mükemmel bir ikili oluyorlar.
-
Mondadito de Pringa:
Neredeyse her restoranda bulabileceğiniz, yerken etrafı turlayabileceğiniz, uygun fiyatlı soğuk sandviç. İçinde domuz pastırması, chorizo (bir tür sosis) ve çeşitli baharatlar bulunduruyor olsa da domuz yerine tavuklu versiyonunu tercih edebilirsiniz.
-
Churros
Benim gibi hamur işlerini çok seviyorsanız churros‘a bayılacaksınız! Basitçe hamur kızartması diyebileceğimiz bir tatlı aslında. Ama pudra şekeriyle süsleyip, sıcak çikolataya da batırdınız mı tadından yenmiyor?
YAPMADAN DÖNMEYİN
- Maria Luisa Parkı‘nın ağaçları altında, kanal kıyısında serinleyin.
- Tapas sipariş ederken, mümkün olduğunca çok çeşit sipariş verip her birini deneyin?
- Flamenko şovu izleyin! Granada‘da çingeneler tarafından yerel olarak yapılan Flamenko gösterileri burada biraz daha profesyonel ve dünya çapında gösteriler. 25€-35€ arası bir ücretle gösteri turlarına katılabilirsiniz. Daha fazlası için buraya tık.
- Hepsini buraya sığdıramayacağımdan ayrı ayrı bahsetmedim ancak kültür ve sanat bakımından çok zengin olan Sevilla‘da sanata meraklıysanız gezebileceğiniz birçok müze ve görebileceğiniz muhteşem eserler var. Şuraya tıklayarak hepsini bir arada bulabilirsiniz!
- Seramik süsler almayı unutmayın! Renkli seramikten yapılma yüzlerce tabak, magnet ve çeşitli süslerin en güzellerini Sevilla‘da bulabilirsiniz.
Turunuza başlamadan önce Endülüs‘te kendinize göre bir rota çizmek için Endülüs Gezi Rotası‘na göz atmayı unutmayın!
Tüm bunlar yetmediyse Sevilla hakkında daha detaylı bilgi için şuraya bakabilirsiniz.
Ben burayı çok sevdim ve bir kez daha ziyaret edilmeyi kesinlikle hak ediyor. Sizin de en az benim kadar seveceğinizden ve bir daha gelmek isteyeceğinizden hiç şüphem yok..
Benim yerime de gezin!
İyi seyahatler,
Bensu.