Hattuşaş Gezi Rehberi – Anadolu’nun İlk Devleti Hititler
Benim bu Hititlere olan hayranlığım ve merakım lise yıllarından sanat tarihi dersinden gelmekte. Arkeolog olacağım diye tutturmuştum 🙂
Bugünkü gezi durağımız Hitit İmparatorluğu’nun başkenti Hattuşaş (Çorum). Antik Çağ’dan günümüze kadar çeşitli uygarlıkların yerleşim yeri olan Çorum’un geçmişi MÖ 4000- 3000 yıllarına dek uzanıyor ve birçok önemli uygarlık kalıntısına ev sahipliği yapıyor. O zaman Hattuşaş’a Yolculuk başlasın 🙂
Çorum Nerede ve Nasıl Ulaşılır? – Hattuşaş Gezi Rehberi
Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Çorum, Orta Karadeniz Bölümü sınırlarında bulunurken coğrafi konumu bakımından da birçok şehirle de komşudur. Otobüsle gidecekler için İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerden pek çok otobüs firmasında Çorum seferi bulunmaktadır. İstanbul’dan yaklaşık 7 saat sürüyor. Merkeze 3 kilometre uzaklıkta bulunan otogar, taksiyle yaklaşık 15 dakika kadar kısa bir sürede ulaşılabilecek mesafede. Servis veya otobüsle ile de kısa bir süre içersinde şehir merkezine ulaşmanız mümkün.
Çorum’da gezilecek o kadar çok yer var ki, zaman yolculuğuna çıkmış gibisiniz aslında. İskilip Kaya Mezarı, Murad-ı Rabi Ulu Cami, İnce Su Kanyonu, Çorum Kalesi. Benim en çok heyecanla merak ettiğim kalıntıların, tapınakların arasında kaybolmak istediğim yer Hattuşaş ve Alacahöyük.
Hitit Uygarlığı’na Doğru Zamanda Yolculuk
Hititler, tarihte Anadolu’da hüküm sürmüş bir devlettir. Geldikleri yer değil vardıkları yerdi onları var eden. Avrupa kıtasında yaşayan, soğuk diyarların Hint-Avrupa dili konuşan halklar, günümüzden yaklaşık 5 bin yıl önce yani,MÖ 2000 Karadeniz üzerinden geçerek Kafkas ülkelerinden Anadolu’ya doğru gelmeye başlamışlardı. Anadolu için bol zenginliğin olduğu bir dönemdi. Bölgede bir kral ve kraliçe tarafından yönetilen birbiri ile iyi geçinen, ağırlıklı olarak tarımla uğraşan barışçıl bir halk yaşıyordu. Tarımla uğraşan bu yerli halka Hattiler, ülkeye de Hatti ülkesi deniyordu.
Savaşmayı bile bilmeyen bu tarım toplumunu kontrol altına alan Hint Avrupa kavimleri, Anadolu’daki kent devletlerini ortadan kaldırarak merkezi bir devlet kuracaklardı. Anitta isimli bir liderin Çorum Boğazköy’deki Hattuşa’ya doğru yaptığı askeri saldırıyı tarih şöyle kaydeder:”Geceleyin yaptığım bir saldırı ile şehri aldım. Yerine yaban otu ektim. Benden sonra her kim kral olur ve Hattuşa’yı yeniden iskân ederse gökyüzünün(Fırtına Tanrısı’nın)laneti üzerinde olsun” . Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde yer alan bir kamanın üzerine çivi yazısı ile yazılmış bu yazı, bize; bin yıl Anadolu’da hüküm sürecek bir imparatorluğun ilk izini gösterecektir.
Anitta aslında Sümerce gümüş anlamına gelen Asurlu tüccarların gümüş aldığı Hattuşa’nın zengin bir kent olduğunu düşünerek kenti ele geçirir. Ama kent beklediği gibi zengin çıkmaz ve kenti yerle bir ederek Kayseri Kültepe’deki Kaniş’e doğru ilerler, burayı alır ve kurulacak olan Hititlerin ilk kenti yapar.
Daha sonra Anitta’nın soyundan gelen torunu Hitit hanedanlığının ilk resmi kralı I.Hattuşili, Boğazköy’deki yerleşime saldırarak lanetleyen Anitta’dan yaklaşık yüzyıl sonra, MÖ 1650’lı yıllarda Hattuşa’yı olumlu stratejik konumu nedeniyle başkent yapar ve kendine Hattuşalı anlamına gelen Hattuşili ismini verir. Bu Anitta’dan yüzyıl sonra devletin ilk resmi kuruluşunu da gösterir.
Çünkü Hititler ilk kez Kültepe’de karşılaştıkları yazıyı I.Hattuşili zamanında kullanmaya ve her şeyi yazıya aktarmaya başlarlar. Anal olarak bilinen kral yıllıkları ile yaptıkları her şeyin hesabını tanrılara verilmesi gerektiğini düşünen Hitit Kralları, tarihin en önemli pişmiş toprak arşivinin de oluşmasını sağlar. Krallar ve kraliçeler yaptıkları her dini Ritüeli, savaşı ve işçileri yazıcılar aracılığı ile bu pişmiş topraklara yazılmasını sağlarlar. Kısa sürede Hattuşa’da pişmiş toprak analların saklandığı kütüphaneler oluşur.
Bin Tanrılı Halk – Hattuşaş Gezi Rehberi
Hititler, çevrelerinde yaşayan diğer uygarlıkların tanrılarını, törenlerini ve adetlerini benimsemek ve onları kendi tanrıları olarak görmek konusunda çok meraklıdırlar. Çevrelerindeki tüm diğer halkların tanrılarını listesine ekleyip onların adına hem törenler hem de kabartmalar yapmışlardır. Özellikle Yazılıkaya gibi doğal bir alanın tapınağa çevrilmesi ile Hitit tanrılarının tören amaç için kaya üzerine işlenmesine sağlanmıştır.(Bu Yazılıkaya Tapınağını bir sonraki yazımda anlatacağım)
Hitit inanışındaki tanrıları görebildiğimiz açık hava tapınağında yer alan kabartma betimlerinde kralın tanrılarla buluşması betimlenmiştir. Hititler’de tanrılar, tıpkı insanlar gibidir. Fiziksel şekilleri insan gibi olduğu kadar ruhen de onlarla aynı olup insanlar gibi yerler, içerler, kendilerine iyi bakıldığı sürece insanlara iyilik ederler, ancak ihmal edildikleri zaman hemen intikam almaya, insanları en acımasız şekilde cezalandırmaya hazırdırlar.
Hititler dillerini Hitit dili olarak adlandırmamışlardır.
Eski Ahit’ten gelen (TEVRAT) Yahudilerin koyduğu isimlermiş. Kendilerini Hititler “Neşalı” dillerini “Neşaca” olarak isimlendirmişler. Yazılı belgelerde geçen naşili, neşili ve neşaumnili tarzında kelimelerden anlaşılıyor.
Kentin asıl merkezini büyük kale teşkil eder. Büyük kalenin kuzeybatı yamacında Hitit İmparatorluk dönemine ait özel ile Büyük Mabedin yer aldığı “aşağı şehir” bulunmaktadır. Şehrin güney kısmını temsil eden ”yukarı şehir”; MÖ.13. yy kralları tarafından yapılmış sandık şeklinde surlarla çevrilmiştir. Bu surda ‘Kral kapısı, Potern, Sfenksli Kapı, Aslanlı Kapı’ yer almaktadır.
Hititlere 450 yıl başkentlik yapmış, Çorum’un Boğazkale ilçesindeki Hattuşa Antik Kenti, UNESCO “Dünya Kültür Mirası “ve “Dünya Belleği” listelerindeki tek antik şehir unvanını almıştır. Türkiye’deki diğer kültür miraslarını görmek için UNESCO Kültür Mirası Türkiye yazımıza göz atmayı unutmayın..
Sorularınız için yorum yapabilir veya Instagram hesabımdan bana ulaşabilirsiniz.
Bu medeniyet şehri o kadar güzel ki yazacaklarım daha bitmedi. Alacahöyük’te buluşmak üzere 🙂
1 Yorum
Çok güzel bilgilendirici bir yazı olmuş Esra’cığım. Alacahöyük ‘ü heyecanla bekliyorum ✍??