Sosyal Medyanın Seyahat Üzerindeki Etkisi | Bu içerikte Hürriyet seyahate verdiğim röportajın derlemesini bulabileceksiniz. Sosyal medyanın seyahat üzerindeki etkisini, destinasyon seçimindeki rolü, sosyal medya gezigini ile gerçek gezginler arasındaki farkları ve rota önerilerini bulabileceksiniz.

1. Sosyal medya içerikleri sizi bir destinasyonu ziyaret etmeye nasıl teşvik ediyor? Örneğin bir Reels, YouTube vlog’u ya da etkileyici bir fotoğraf sizi harekete geçirdiği oldu mu?
Öncelikle 19 yıldır dünyayı gezen, bir dönem tam zamanlı şu aralar da profesyonel iş ve akademik hayatımdan dolayı yarı zamanlı bir gezginim. Yani sosyal medyadan çok daha önce seyahat tutkusu ile gezen bir oldum. Çocukluğumdan beri başta Coşkun Aral olmak üzere izlediğim belgeseller sayesinde görmek istediğim yerlerle alakalı hayaller kurup o hayallerimi gerçeğe dönüştürmeye devam ediyorum.

Ancak özellikle son 3-4 yıldır hali hazırda planlamış olduğum gitmek istediğim rotalarda daha farklı nereleri görebilirim diye sosyal medyanın da etkisi bir hayli oldu. Mesela yeni açılan bir kütüphane ya da restorasyonu tamamlanmış bir antik kenti sosyal medya sayesinde görüp rotalarımıza ekliyoruz.
Bu konuyla ilgili en büyük üzüntüm yıllardır var olan muhteşem yerlerin sosyal medyadan önce merak bile edilmemesi. Mesela son yıllarda Mezopotamya şehirlerine yönelik ilgi ya da 100 yıldır var olan Doğu Ekspresinin sosyal medya sayesinde popüler olması gibi. Bazen öyle yerler paylaşıyoruz ki bulunduğu şehirdeki insanların bile varlığından haberi yok.

2. Sosyal medyada görüp etkilenerek planladığınız bir seyahat oldu mu?
Nereye gittiniz? Sizi bu destinasyona çeken neydi?
Bir önceki soruda aslında tercihlerimin daha çok kendi araştırmalarım ve hayallerimin üzerine olduğunu nadiren de olsa destinasyon belirlemede sosyal medyanın etkisi olduğunu anlatmıştım. Mesela Kuzey İrlanda’daki devler kaldırımının ne kadar muhteşem bir yer olduğunu, Seyşeller’in diğer egzotik adalardan çok daha bakir ve özel olduğunu, Filipinler’deki muhteşem lagonları sosyal medya sayesinde görüp o ülkelere gitme arzumu çok daha doruklara çıkardı ve seyahatlerimi gerçekleştirdim.

Hatta aksine geçmişte yaptığım bir çok seyahatte olduğu gibi sosyal medya sayesinde popüler hale gelmiş ülkelere ya da destinasyonlara gitmiyorum. Çoğuna zaten geçmişte gitmiş olduğum için tekrar gideceksem de popülaritesi düştükten sonra gidiyorum. Mesela Karadağ’a 12 sene önce ilk kez gitmiştim ve tekrar gitmeyi düşünüyordum ama 2-3 yıl önce aşırı popüler olunca biraz uzaklaştım o fikirden. Bu sene iyice sakinleşince tekrar gittim. Böylelikle yeniden insanların aklına kazımaya başladığımı düşünüyorum içeriklerimdeki ilgiyi
görünce.
3. Bir yeri ziyaret etme kararınızda paylaşılabilirlik ne kadar etkili? Sosyal Medyanın Seyahat Üzerindeki Etkisi
Fotojenik olması, story’lere uygun estetikte mekanlar barındırması sizin için önemli mi? Her ne kadar önceliğimiz seyahat tutkumuz, yeni yerleri görme, keşfetme ya da kültürleri tanıma olsa da artık içerik üreticisi olduğumuzdan sosyal medyada paylaşılabilecekler içerikleri de çıkarabilme eğilimindeyiz. Bu eğilimin temel nedeni de bizi takip eden kitlelerin ufkunu açmak, yardımcı olabilmek ya da akıllarına o rotalara yönelik seyahat fikirlerini oluşturmak ile alakalı.

Ancak manipülatif, oynanmış ya da yapay zeka destekli içeriklere karşıyım. O yüzden olabildiği kadar var olan yerleri, insanların gittiğinde içeriklerimde gördükleri şekilde bulmalarına yönelik içerikler paylaşıyorum. Özellikle göze hoş gelen, renkli ya da manevi anlamları olan yerlerin insanları daha çok çektiğini de gözlemlemekteyim.
4. Sosyal medyada ‘iyi görünme’ potansiyeli olan yerler, o destinasyonu nasıl
deneyimlediğinizi etkiliyor mu?
Paylaşılabilir olanla gerçekten yaşanabilir olan arasında fark hissediyor musunuz? Ben çok dikkat etsem de maalesef bir çok içerik üretici gerçeğinden oldukça farklı içerikleri paylaşıyorlar. Bu da ister istemez o yerlere giden insanlarda hayal kırıklığına sebep oluyor.

Mesela bir koyun ya da gölün renkleri ile hatta şekli ile oynamak, kamp yeri olmayan bir yeri kamp yeri diye paylaşmak vs. Güveninirliği zedeliyor. O yüzden bir yeri gördüğümde o mekanı farklı platformlarda da araştırıyorum ve olabildiği kadar yaşanabilirliğinden ya da görülmeye değer olup olmadığından emin olduktan sonra rotalarıma ekliyorum. Aksi taktirde deneyimimden haz almıyorum.
5. Seyahat ederken içerik üretmek planlarınızı değiştiriyor mu?
Örneğin gün doğumu için erken kalkmak ya da sırf fotoğraf için rota değiştirmek gibi? İşte sosyal medya gezgini ile gerçek gezgin arasındaki fark tam bu noktada ortaya çıkıyor. Ben zaten 19 yıldır gittiğim yerleri en güzel şekilde gezebilmek, sahip olduğu potansiyelleri daha iyi, kalabalıktan uzak bir şekilde görebilmek için mesela sabah çok erken saatlerde yola çıkarım ya da orada gün doğumu / batımı vs önemliyse bunun için çok fazla mesafe kat etmek ya da yorulmam gerekiyorsa mutlaka onu yaparım.
Bunun dışında seyahatimden önce rotamla ilgili hazırlıklarıma rağmen gezerken yereldeki insanlardan öğrendiğim özel bir yer ya da deneyim varsa gerekirse onları gezmek ya da yaşamak için rotamı ve planlarını güncellerim.

Önceliği kendi tutkum için sonrasında da içerik üretmek için yaparım. Sonuçta zaten o keyfi yaşamak için gitmişken içerikleri de doğal olarak üretiyoruz. Tek sorun eskisi kadar anı yaşamanın keyfini çıkaramamak. Mesela eskiden bir yere gidip gezip, okuyup ya da detaylıca inceledikten sonra şimdi bunu yarı zamana indirip içerik üretmekle kalan zamanı dolduruyorum bu da tutkumuzu birazcık baltalıyor.
İnsanlara bilgi vermeliyim, içerik üretmeliyim, hikaye, video vs çekmeliyim stresine mümkün olduğunca girmemeye çalışsak da bu zamanımızı her türlü çalan bir şey. Tabii ki bu içerikleri ürettikçe bize maddi manevi faydası da oluyor. İnsanların hayatına dokunmak ruhumuza da iyi geliyor. O yüzden motivasyonumu da yüksek tutabiliyorum.
6. “Reels rotaları” olarak tanımlanan, estetik görüntü uğruna yapılan seyahatler hakkında ne
düşünüyorsunuz? Sizce bu bir keşif mi, gösteri mi?
Bence tamamiyle gösteri. Öncelikle ben mühendislik mezunu olsam da turizme olan tutkumdan dolayı 3 yüksek lisansımı da turizm üzerine yaptım. Şu an çalıştığım kurumda da bu sayede turizm destinasyon uzmanı olarak görev alıyorum. Yani seyahat benim hayatımın her alanında var.

Bu deneyimlerden ve sosyal medyada maalesef “sosyal medya gezgini” diye nitelendirdiğim bir çok arkadaşın içeriklerinden de yola çıkarak çoğu içerik üreticisinin bulundukları yerlerin hikayelerinden, öneminden uzak bir gezi anlayışına sahip olduğunu görüyorum.
Mesela inanılmaz hikayesi olan bir eseri anlatmak yerine o eserin fotojeniklik ya da Instagram’ mekanı vurgusuyla paylaşıyorlar. Açıklamalarda bile eserle ilgili tek bir bilgi göremiyoruz mesela. Bu yüzden reels rotaları bana çok itici gelmiştir. Bence gerçek bir içerik üretici gitmeye değer gördüğü bir rotayı zaten reels rotası haline de getirir.
7. Sosyal medya sizce seyahat deneyimini derinleştiriyor mu, yoksa yüzeyselleştiriyor mu?
Artı ve eksi yönleriyle değerlendirir misiniz?
Aslında tamamen bir dengeye bağlı. Eğer amacınız sadece içerik üretmekse yüzeyselleştirir ama hem gezeyim hem keşfedeyim hem de bu güzellikleri insanlara layıkıyla tanıtayım amacıyla gezerseniz o zaman derinleştirir. Çeşitli cevaplarda artı ve eksileri anlattım.

Ama günün sonunda baktığınızda ne amaçla gezerseniz gezin ufkunuz gelişiyor, gezerken yeni kültürleri, insanları, dilleri tanıyorsunuz. Yani sonuç olarak her türlü artısı daha fazla. Ama bu artıları arttırmak ya da eksileri azaltmak tamamen seyahat tutkusuna bağlı.
8. Otellerin, restoranların ve mekanların Instagram’a uygun şekilde tasarlanması hakkında ne
düşünüyorsunuz? Bu yaklaşımı cazip mi buluyorsunuz, yoksa yapay mı?
Aslında otellerin mimarisi, teması ya da tasarımına uygun şekilde dekore ediliyorsa bu zaten doğru bir hamledir. Maalesef son yıllarda ismiyle, bulunduğu coğrafyanın özellikleri ile alakası olmayan oteller ya da mekanların açıldığını görüyoruz. Mesela adı Asya’dan bir ülke olan bir kafenin Mısır konsepti ile dekore edilmesi komik oluyor bence.

Tabii bunu da ancak gerçekten dünyayı tanıyan, donanımlı insanlar fark ediyor. Şu an ülkedeki binlerce mekanın ve otelin de bu şekilde tasarlandığını gördüğümüz için maalesef aşırı yapay ve yüzeysel duruyor. Zaten çoğunun da ömrü uzun olmuyor.
9. Hiç sosyal medyada görüp “göründüğü gibi olmayan” bir yerle karşılaştınız mı?
Sizi hayal kırıklığına uğratan bir deneyiminizi paylaşır mısınız?
O kadar çok ki, Ben Bali’ye mesela 8 sene önce gitmiştim. O zamanlar Instagram’da Bali ile alakalı çok az paylaşım görüyorduk. Meşhur Lempuyang Kapısı’nın önünde su olmayıp da ayna ile fotoğrafların çekildiğini o zaman görmüştüm 🙂 o biraz üzmüştü.
Özellikle Türkiye’de paylaşıldığı renklerle alakası olmayan ormanları, gölleri ya da sahilleri görünce de. Sağolsun bir çok arkadaşımız sırf daha çok izlenme almak için sıradan bir koyun doygunluğuyla ve renkleri ile aşırı oynayınca o hayal kırıklıklarını yaşıyoruz.
Seyahat planlarınızı ne ölçüde sosyal medya belirliyor?
%20 diyebilirim 🙂 Direk planımı etkilemedeki payı az olsa da, gideceğim destinasyonu daha güzel gezebilmek için sosyal medyanın önemi daha çok artıyor.
Bir destinasyonu seçerken ilk baktığınız şey: manzara mı, estetik mi, paylaşılabilirlik mi?
Manzara ve estetik zaten paylaşılabilirlik artık içerik üreticisinin yaratıcılığıyla etki
yaratabiliyor.
Son seyahatinizde Instagram olmasaydı, yine aynı destinasyonu tercih eder miydiniz?
Son seyahatim Dubai, tamamen dünyanın en yüksek binasına çıkma hayali ve dünyanın en futuristik müzesini görme isteği ile planladım. Ve her ikisinin de inşa belgesellerini izlemiştim. Ancak kaldığım 5 günü dolu dolu geçirmeyi de sosyal medya sayesinde başardım. Çünkü sosyal medya dışında çok fazla tanıtımı olmayan ya da olsa bile insanda merak uyandırmayan bir durum vardı.
Sizin için tatilin anlamı: anı yaşamak mı, anı belgelemek mi?
Kesinlikle Anı ve dolu dolu yaşamak 🙂 Dönüp 19 seneye baktığımda görseli bile olmayan nice deneyimler hafızama kazınmış durumda.
Instagram olmasaydı şu anki favori destinasyonlarınız yine aynı olur muydu?
Olurdu mesela Bali’ye 8 sene önce gitmiştim ve sosyal medyada o zaman varlığım yoktu diyebilirim sadece fotoğrafçılığı sevdiğim ve kendi arşivim için fotoğraflarını çekmiştim. Bali’ye o kadar aşık olmuştum ki bir gün tekrar gideceğim demiştim ve önümüzdeki ay tekrar gideceğim.
Sizden de yurt içi ve dışından biere seyahat rotası önerisini alabilir miyiz?
1 Adet Türkiye’den vereyim önce; Sosyal Medyanın Seyahat Üzerindeki Etkisi
Bence Kaş-Kalkan- Kaleköy-Finike-Demre Rotası

1 Adet Yurtdışından
Vizesiz Arnavutluk – Karadağ Rotası
Hırvatistan Dalmaçya Kıyıları (Dubrovnik – Zadar – Rovinj – Pula ve yol boyunca diğer sahil
kasabaları)
İyi seyahatler