Paris’te Dikkat Etmeniz Gerekenler ! | Paris, dünyanın en romantik şehirlerinden biri olarak anılmaktadır. İzlediğimiz filmlerde, dizilerde; okuduğumuz kitaplarda da hep bu şekilde bahsedilir ve birçok kişi sevgilisiyle Eyfel Kulesi’nin altında romantik anlar geçirmeyi veya yakın arkadaşlarıyla Paris’te delicesine eğlenmeyi hayal eder. Sevgilimle Eyfel Kulesi’nin önünde şarap kadehlerimizi tokuştururken o güzel manzarayı izlemek veya son moda kıyafetlerimizi giyip en yakın arkadaşlarla adeta slowmotion edasında yürüyüp dans etmek herkesin olduğu gibi benim de hayallerim arasındaydı. Ta ki gidene kadar!
Paris’in Bilinmeyen Yüzü | Paris’te Dikkat Etmeniz Gerekenler
Paris’e vardığımız ilk andan itibaren resmen dipsiz bir okyanustaymışım gibi hissetmeye başladım. Uzaktan bakınca huzurlu görünen o okyanusun ortasında kaldığım zaman aslında her şeyin dışarıdan göründüğü kadar güzel olmadığını Paris’te geçirdiğim iki gün içinde anladım. Nasıl mı? Toplanın olaylar silsilesini anlatıyorum!
Bu yıl otobüs turuyla birçok ülkeyi gezme fırsatım oldu. Paris’e karşı çok çok büyük bir hayranlığım olmamasına rağmen gezip görmeyi istediğim şehirlerden biriydi. Evet, Eyfel Kulesi düşündüğümden çok daha gösterişli ve göz alıcıydı ama güzelliğini gölgeleyen birçok etken vardı. Filmlerde gördüğümüz o nostaljik, huzur dolu metro vagonları için romantizm söylenecek en son söz olabilir sanırım. O kalabalıkta, gürültülü Fransızca kelimelerin ve bebek çığlıklarının arasında zorla seçebildiğimiz akordeon seslerinin yankılandığı pis kokulu metro vagonlarında yaklaşık on beş durak gittik.
Hırsızlar, Dolandırıcılar, Yankesiciler | Paris’te Dikkat Etmeniz Gerekenler
Sırtımıza taktığımız çantalara çaktırmadan yaklaşmaya çalışan birkaç kişiyi fark ettikten sonra Paris’te geçirdiğimiz saatler boyunca çantamızı hep önde taşıdık. Her an bir şeyimiz çalınacak gibi hissediyorduk hep tedirgin ve diken üstündeydik. Sürekli cüzdanımı ve telefonumu kontrol ediyordum çünkü rehberimizin de dediği gibi yankesicilik ve hırsızlık Paris’te büyük bir sorunmuş. Özellikle hiçbir şeyin farkında olmadan hayran hayran etrafı izleyen turistler ya da ağır sırt çantalarını taşımaktan yorulmuş bir şekilde parka veya kafeye sığınıp eşyalarını sağa sola savurmuş gezginler, deneyimli yankesicilerin en çok hedeflediği grup oluyormuş. Çantanızdan, cebinizden veya iki saniyeliğine masaya bıraktığınız değerli eşyanız ya da cüzdanınız çalınıp, sonra o cüzdanın içinden para alınmış bir şekilde yerine koydukları için soyulduğunuzun farkına bile varmıyormuşsunuz.
Hırsız ve yankesiciler dışında en büyük problemlerinden biri ise özellikle Aşıklar Köprüsü’nde bulunan dolandırıcılar. Kısacık bir anket yapabilir miyiz diyerek bir kağıda imzanızı attırıp, siz imzaladıktan sonra sizden zorla para alanlar, cebinize bileklik veya anahtar koyup onlardan çaldığınızı iddia edip para koparmaya çalışanlar, en ilginci ise ‘bul karayı al parayı’ oynatanlar…
İki gün boyunca çok tedbirli davrandığımız için hırsızlık veya dolandırıcılık olayı ile karşılaşmadık ama grubumuzdan birkaç dakikalığına ayrılan arkadaşımı Paris’te resmen dövdüler!
Akşam saatlerinde daha hava bile kararmamışken arkadaşlarla Eyfel civarında yürüyorduk. Bir arkadaşım sadece birkaç saniyeliğine bizi kaybetmiş ve iğne atsan yere düşmez denilecek kadar olan o kalabalıkta bizi bulabilmek umuduyla etrafına bakınmaya başlamış. Hızla akan o insan trafiğinin ortasında ‘sanırım’ yolda yavaşladığı için sinirlenen bir Fransa vatandaşı arkadaşımı arkasından ittirmiş. Şaşkınlıkla arkasına dönen arkadaşım, sinirle bağırıp çağıran biriyle burun buruna gelmiş ve bir darbe daha yemiş. Bu olay yaşandıktan kısa bir süre sonra bizi bulup bu olayı anlatıyor ve ağzından şu kelimeler dökülüyor ‘neyse Fransa’da dayak yemedim demem artık.’
Saatler sonra Eyfel Kulesi’nin tam altında o meşhur ışıklı gösterisini izlerken bir kadın bizden para istedi ve vermeyince yerde bulunan içeceklerimizi küfürler eşliğinde tekmeleyerek yoluna devam etti. Paris’te geçirdiğimiz bu iki gün boyunca taciz de dahil olmak üzere bu tarz olaylarla birçok kere karşılaştık ve anladım ki tabi ki de her şehirde olduğu gibi Paris’in de çok büyük sosyal problemleri var. Suç, çevre kirliliği, pis koku, eşitsizlik ve özellikle turistlerin gözüne en çok çarpan sorun ise dostane olmayan Parisliler. Hatta birçoğunun Fransız olduğundan bile şüpheliyim, aslında mültecilerin ve Fransız olmayanların bol olduğu bir Paris ile karşı karşıya geliyorsunuz.
Sonuç olarak | Paris’te Dikkat Etmeniz Gerekenler
Kısacası hayal şehrine gideceğinizi düşünüyorsanız, muhtemelen hayal kırıklığına uğrayacaksınız ama her şeye rağmen sokaklarının o güzel mimarisi, her yerinden sanat akan müzeleri, sergileri ve özellikle tadı damağımdan gitmeyen Crème Brûlée’si için ille de gideceğim derseniz, haksız da sayılmazsınız!
Okuduğunuz için teşekkürler yorumlarınızı mutlaka bekliyorum.
Daha fazlası için Instagram hesabımı takip edebilirsiniz.
Diğer yazılarım için ise Tıklayınız