Orta Karadeniz El Sanatları | Şehirlerimizin El Sanatları – Bölüm 2
Merhaba El sanatları yazı dizisinin 2. bölümünde sizlerle yeniden birlikteyiz. Anadolu’nun binlerce yıllık tarihinden gelen çeşitli uygarlıklar kültür miraslarıyla kendi öz değerlerini birleştirerek zengin bir mozaik oluşturmuşturlar. Bu mozaiğin en önemli bileşenlerinden biri de kuşkusuz el sanatlarımızdır. Bu yazımızda Orta Karadeniz El Sanatları konusunu işleyeceğiz
Sinop El Sanatları
Bu yazımda ilk olarak Sinop şehrimizin El sanatlarını anlatmak istiyorum. Yazıma başlamadan önce size biraz Sinop’un tarihi ve Sinop denince aklımıza ilk gelen meşhur ceza evinden bahsedeceğim.
Sinop Şehri, Anadolu‘nun kuzey yönde uç noktası olan İnce Burun‘a doğu yönde bağlanan Boztepe Burnu berzahında bir kale-şehir olarak kurulmuş ve tarih boyunca doğu yönünde gelişmiştir. Tarih boyunca kale dışına pek taşmayan şehir, bir liman kenti özelliği taşıyordu.
Sinop Cezaevi yaklaşık 13.000 m²’lik bir alanı kaplar. 1214 yılında şehrin Selçuklular tarafından alınışının anısına Sultan İzzettin Keykavus tarafından yaptırılan iç kale içinde yer alır.
Evliya Çelebi Sinop zindanını şöyle anlatır : “Büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı dev gibi gardiyanlar, kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır, nice azılı mahkûmlar vardır. Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Allah korusun, oradan mahkûm kaçırtmak değil, kuş bile uçurtmazlar.”
Sinop – El Sanatları
Keten Dokuma
Keten dokuma Sinop’un ilçesi olan Ayancık da öncelikle Temmuz ayında ekilen keten hasat sonrasında çeşitli işlemlerden geçirilir ve ip haline getirilir. İp haline gelen keten yörede “düzen” adı verilen dokuma tezgâhlarında 30, 40 ya da 50 cm eninde dokunur. Bu dokumadan yöresel adıyla göynek, nezgep, paça, erkeklere pantolon, ceket, yelek gibi giyim eşyaları ve çarşaf, peşkir, örtü gibi ev eşyaları yapılmaktadır.
Çember
Çember çok eskiden beri dokunur ve başörtüsü olarak kullanılır. Özellikle Boyabat, Durağan ve Saraydüzü ilçelerinde sıklıkla görülmektedir. Günümüzde hala başörtüsü olarak kullanılmaya devam eder ayrıca çember, masa, sehpa gibi yüzeylerde örtü olarak; gömlek, bluz gibi elbiselerde de model veya aksesuar olarak da kullanılmaya başlanmıştır. Çember düzen adı verilen dokuma tezgâhlarında dokunur. Kenarları şerit halinde orta kısmı bütün olarak desenlidir. Çemberin üzerine dokuma yapılırken demir kırat, kibrit kabı, baygın gibi nakışlar atılır.
Kotracılık ve Gemi Modelciliği
1950’li yıllarda Sinop Cezaevi’nde yatan iki mahkum tarafından başlatılan bu el sanatı, mahkumların cezaevinden çıktıktan sonra Sinop’ta kalarak bu sanatı devam ettirmeleri ve yanlarında çalışan çıraklara kotra yapımın öğretmeleri neticesinde il merkezinde hızla yayılmıştır.
Bugün Sinop’a gelen yerli ve yabancı turistlerin hediyelik olarak aldıkları tekneler Sinop’ un simgesi haline gelmiştir ve zamanla daha çok meşhur olarak, il dışına da hediyelik eşya olarak gönderilmeye başlanmıştır.
Samsun El Sanatları
Bildiğiniz gibi Samsun’un İç Anadolu’dan Karadeniz’e açılan ilk kapı olması, doğal,tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanında deniz, hava, demiryolu ulaşım olanakları ile Karadeniz bölgesinin turizm potansiyeli en yüksek kentlerinden biri olmuş ve Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da milli mücadeleyi başlatmak üzere ilk adımı attığı yer olma özelliğiyle de önemini her zaman korumuştur.
Zembil – Orta Karadeniz El Sanatları
Özellikle Bafra ilçesinde örülen Zembil 20 yıl öncesine kadar Göltepe Köyü’nde yaygın olan ve ancak bugün unutulmaya yüz tutmuş mahalli bir el sanatı. Saz bitkisi, kurutulmuş mısır koçanı yaprakları, iğne vazifesi gören çelik tel, saz bitkisinden yapılmış kındıra (sulak yerde yetişen kenarları keskin çayır otu), hazır kumaş boyası veya organik boyalarla yapılır. Organik boya, genellikle soğan veya yeşil ceviz kabuklarının kaynatılmasıyla elde edilir.
Zembilin örülmesi Mısır koçanı yaprakları ıslatılıp, yumuşatılması ile başlar. Bir mısır koçanı yaprağı, boyunca 3 eşit parçaya bölünüp kındıra üzerine muntazam sıkıştırılarak sağdan sola sarılıyor. 8- 10 cm. sarıldıktan sonra sarılan kısım içe bükülüyor. İlk örülen kısım ortadan sarılarak çevriliyor. İstenilen şekilde örülüyor. Koçan bittiği yerde iğne ile dolanıyor. Boyanmış mısır koçan yapraklarından aralara desen de konuluyor.
Yumurta Topuk Çarşamba Ayakkabısı
Çarşamba yöresine Zileli Osman Usta tarafından getirilen yumurta topuklu ayakkabı kültürü hala yaşatılmaya devam ediyor. Keçi derisinden üretilen Çarşamba ayakkabısının tasarımı çarıktan esinlenerek altına topuk takılmasıyla oluşturulmuş. İlk çıktığı zamanlarda hızla yayılan Çarşamba ayakkabısı, özellikle yaşlılar, uzun yol şoförleri ve cezaevi mahkûmları, rahatlığı sebebiyle bu ayakkabıları tercih ediyor. Günümüzde hala tercih edilen bir ürün olmasına rağmen yeni çıkan ayakkabı modelleri karşısında çok fazla tutunamamıştır.
Kastamonu
Evliyalar şehri olarak da bilinen Kastamonu, Anadolu’daki en eski şehirlerden biridir. Antik çağ ve Türk-İslâm dönemine ait birçok tarihi eser vardır.
Kastamonu ve yöresi, geleneksel el sanatları yönünden çeşitlilik ve zenginlik gösterir. Her ne kadar son yıllarda şehirlere sürekli göçler, teknolojik gelişmeler, hızlı ve ucuz üretim el sanatlarının giderek artmasına karşın Kastamonu ve çevresinde geleneksel el sanatlarının yaşadığını görmekteyiz. İşte bunlardan birkaçı:
Dokuma – Çarşaf Bağı – Orta Karadeniz El Sanatları
Perde ucu ve peştamal kenarlarında, pamuk ve fantezi ipler kullanılarak yapılan Kastamonu çarşaf bağı uygulaması, çok eski yıllardan beri uygulanmaktadır. Kastamonu ve ilçelerinde en yaygın ve gelir getirici el sanatıdır. Özellikle sarı kıvrak, yatak çarşaflarının iki uzun kenarlarına veya dört kenarına, pamuk ipliğinden, alet kullanılmaksızın, kadınların parmak uçları tırnakları marifetiyle düğümler atılarak yapılan süslemedir. Kastamonu’da evlenecek her genç kızın ve erkeğin “çeyiz sandığında bağlı çarşaf bulunması” mahalli gelenek halindedir. Önceki yıllarda, benzer bağlama, havlu, peştemal, perde uçlarında yapılmıştır.
Taş Baskı
Düz beyaz patiska bez üzerine, ıhlamur ağacı üzerine elle oyma veya kabartma olarak yapılmış bitkisel, geometrik motif işli, değişik boyutlardaki ahşap kalıpların, Özel hazırlanmış tek renkli boyaya batırılıp basılması suretiyle meydana getirilmektedir.
Beyaz bez Üzerinde siyah olarak meydana getirilmiş olan “sini bezi”, sofra örtüsü, masa Örtüsü, kadın baş örtüsü olarak kullanılmıştır. sini bezine değişik uyarlamalar yapılarak, etek, perde, örtü olarak kullanılır.
Ahşap Oymacılığı – Orta Karadeniz El Sanatları
Ağaç oyma sanatı, Anadolu Selçuklularında önemli bir yeri vardı. Selçuklu ağaç oymacılığında geometrik, bitkisel, mührü Süleyman motifi, kabartma eski yazı ibareleri kullanılmıştır. Selçuklu oymalarındaki geometrik ve süsleme, sonrasın da Osmanlı sanatında zengin çiçekli teknikle sürdürülmüştür. Yine Osmanlı Dönemi’nde ağaç kakma sanatı başlamıştır. Ağaca değişik renk ve cins ağaçlarla kakma yapıldığı gibi; daha çok sedef, fildişi, altın, gümüş, kemik ve değerli taşlar kullanılmıştır. Kullandıkları ağaç genellikle ceviz ağacıdır. ceviz ağacı sağlam olduğu ve oyma sanatı için çok ideal bir ağaç türü olduğu için tercih edilir.
Bakırcılık – Orta Karadeniz El Sanatları
Orta Karadeniz Bölgesi’nin en zengin bakır yataklarına sahip Küre’nin 68 km güneyinde bulunan Kastamonu, Küre’den çıkarılan bakırın işlendiği, en önemli kültür ve ticaret kentlerinden birisidir.
Gerek Anadolu, gerekse İstanbul’daki atölyeler’de Kastamonulu zanaatkârların elinden çıkan ve Kastamonu üslubunu yansıtan çeşitli eşya ve mutfak kapları, açık bir şekilde belli olmaktadır. Bugün ancak 3 bakırcı atölyesi üretimi sürdürmektedir. Yüzlerce yıldan kapaklı sahan, hamamtası, güğüm ve ibrikler, çay demlikleri Kastamonu atölyelerinin karakteristik kaplarını oluşturmaktadır.
”El sanatları, toplumların yaşam biçimlerini, gelenek ve görenekleri yaşamak ve yaşatmak için gösterilen çabanın sonucunda ortaya çıkmıştır.”
Sevgiler…
Çiğdem
Şehirlerimizin El Sanatları ile ilgili diğer yazıma buradan ulaşabilirsiniz.
Instagram’dan takip için @cgdm.ky tıklayabilirsiniz.
2 yorum
Elinize sağlık.
Çok Teşekkürler Memet Bey