Likya Yolu | Likya Yolu’nun En Favori 4 Etabı. Dünyanın En İyi 10 Yürüyüş Rotası’ndan birisi olan Likya Yolu’nu tüm detaylarıyla önceki yazımda anlatmıştım. Şimdi gelin hep birlikte Likya Yolu’nun en favori 4 etabını daha detaylı bir şekilde görelim. Bilindiği üzere Likya yolu’nun en güzel zamanları ilkbahar ve sonbahar aylarıdır.
Yaz aylarında nem yüksekliğinden dolayı normalde var olan su sıkıntısının daha çok yaşanmasının yanında bir de güneşin sıcaklığı sizi olumsuz bir şekilde etkileyecektir. Bu yüzden Likya Yolu’nu yürümenin tam da zamanı şu aralar. Fırsatınız varsa mutlaka yola çıkın derim, eşsiz manzaraları gördükten sonra keşke daha önceden gelseydim diyeceğinize eminim.
Ovacık – Faralya – Kabak Koyu
Likya Yolu denildiğinde akla ilk olarak Likya Yolu Başlangıç tabelası gelir. İşte tam da bu noktada Işıklar Ülkesi Likya yolculuğunun büyülü dünyasına giriş yaparsınız. Büyük bir mutlulukla o tabelanın önüne geçip pozunuzu vermeye başlayın, bu yolda sizleri yeşil ve mavinin buluştuğu çok güzel manzaralar, antik kentler, tarihi kalıntılar karşılıyor olacak. Bu rotada Ovacık’tan başladığınız zaman Ölüdeniz’in muhteşem manzarası sizi hayran bırakacak.
Bu etapta yol üzerindeki köylerde değil de Faralya’ya kadar yürüyüp konaklamayı mutlaka Faralya’da yapmalısınız. Konaklama yapacağınız birkaç tesis mevcut. Kapatıldığını duyduğum George House büyük bir üzüntü yarattı; şahane yemekleri, güler yüzlü yerel çalışanları ve muhteşem konumu vardı. Dilerim başka bir işletmeci yeniden orayı hayata geçirir. Faralya’da Kelebekler Vadisi’nin eşsiz manzarası karşısında büyüleneceğinize eminim. Gün doğarken ve gün batarken metrelerce yükseklikten dalga seslerini duyup, renklerin büyüsüne kapılacaksınız.
Faralya’dan Kabak Koyu’na yürürken Kabak Koyu’na doğru inişte sizi uzun bir patika karşılar. Denize ulaştığınızda bütün yorgunluğunuzu unutursunuz, yukarıya çıkarken denizin o sakinleştiriciliği de hissedileceği için biraz yorucu olabilir. Kabak Koyu’nda Yoga Kampları yapacağınız tesisler ve kamp alanları, bungalovlar bulunmaktadır.
Korsan Koyu – Gelidonya Feneri – Adrasan
Korsan Koyu, berrak denizi ve manzarasıyla çok güzel bir konuma sahip. Koy kenarında kamp kurmak yasak fakat yasak olmasına rağmen kamp kuranlar var ve ne yazık ki kumsalı baya kirli. Yakılan semaver ve mangalların kömürlerinden dolayı kumsaldaki taşlar çok kötü bir durumda, otururken mayo ve havlularınız berbat oluyor. Koyun biraz alt tarafında kamp kurmanız için birkaç tesis bulunmaktadır. Eğer yorulmadıysanız Gelidonya Feneri’nde de günü sonlandırabilirsiniz. Yalnız burada kamp kurmak için çok fazla bir alan mevcut değil, yer bulma konusunda sorun yaşayabilirsiniz.
Korsan Koyu’ndan Gelidonya Feneri’ne gitmeden önce yanınıza mutlaka bol miktarda su bulundurun. Bu rotada ne yazık ki su yok, nem de yüksekse sizi baya zorlar. Korsan Koyu’ndan Gelidonya Feneri’ne giden dik bir rota sonunda gördüğünüz eşsiz manzara yaşadığınız bütün yorgunluğunuzu alıp götürür. Gelidonya Feneri’nden Adrasan’a doğru harika manzaralar eşliğinde yürüyeceğiniz bir rotadır bu rota. Adrasan’da birçok kamp alanı ve tesis bulunmaktadır. Vaktiniz varsa Adrasan’da denize girmeli ve burada vakit geçirmelisiniz.
Aperlai – Üçağız – Kaleköy | Likya Yolu
Aperlai, Kaş ile Kekova arasında yer alan MÖ 400’lerde kurulmuş bir antik kenttir. Aperlai Antik Kenti’nden başlayıp Kaleköy’e kadar devam eden bu parkur sonunda Üçağız Köyü’ne varacaksınız. Burada konaklama alanları bulunmaktadır.
Üçağız Köyü’nden Kekova’nın eşsiz turkuaz rengi’nde tekne turu yaparak çeşitli birkaç koyda yüzme imkanı ve Kekova Batık Şehir üzerinde keyifli bir yolculuk yapabilirsiniz. Yaz aylarında özellikle çok fazla sivrisinek olduğundan dolayı ilkbahar veya sonbahar aylarında tercih etmek daha akıllıca geliyor. Kasım ayının ortasında bizzat Kekova’da yüzmüş birisi olarak şunu söyleyebilirim ki su sıcaklığı mevsime göre harikaydı.
Tekne ile daha yaklaşmadan Kaleköy’ün eşsiz manzarası sizi karşılıyor olacak. Burada mutlaka keçi sütünden yapılmış, farklı meyve aromalarındaki doğal dondurmalarını tatmalısınız. Kaleköy’ün meşhur Simena Kalesi’ne çıkarak Akdeniz’in en güzel manzaralarından birine şahit olmalısınız.
Beycik – Çıralı (Yanartaş) – Olimpos – Adrasan
Tahtalı Dağı manzarası eşliğinde Beycik tarafından başlanılan bu rotada orman içerisinde yükseldikten sonra Yanartaş’a varıyorsunuz. Burada Roma Dönemine ait tapınak, binlerce yıldır hiç sönmeyen ateşe sahip bölgeyi görünce gözlerinize inanamıyorsunuz. Farklı farklı birkaç noktada yanan ateşleri göreceksiniz. Sonrasında inmesi kolay, çıkması zor olan tarihi yoldan geçerek Çıralı Sahile ineceksiniz. Çıralı bölgesi’nde bungalowlar, kamp alanları bulunmaktadır. Denize girdikten sonra sahilinde mutlaka gün batımını veya gün doğumunu izlemelisiniz.
Olimpos şehrinde tarihin içinde kısa bir yürüyüşten sonra harabeler arasından çam ormanlarının kendine özgü kokusu ve sandal ağaçları eşliğinde deniz seviyesinden yaklaşık 720 m. irtifa alarak yürüyeceğiniz Adrasan Sahili’ne varabilirsiniz. Bu etap kamp yükleriyle çıkarken biraz yorucu ve zorlayıcı olabilmektedir. Her güzelliğin bir bedeli vardır diyerek yolumuza devam ediyoruz.
Likya Yolu Rehberi | Likya Yolu Hakkında Bilmeniz Gereken 7 Şey adlı yazıma ulaşmak için: Tıklayın
Sormak istediğiniz soruları bu yazının altına yorum yaparak ya da Instagram profilimden sorabilirsiniz…