Kapadokya’da Balon Turu | Kapadokya’da Bir Gün Doğumu
herkese günaydın! Tabi ki bu yazıyı günün herhangi bir saatinde okuyabilirsiniz, fakat söz konusu Kapadokya’da balon turuysa söze günaydın diye başlamak yakışır. Malumunuz Kapadokya’nın balonları dünya çapında bir üne sahip. Eğer ki bu coğrafyaya geldiyseniz mümkünse balonla bir tur uçmanız, uçamasanız da manzarası güzel bir yere sandalyenizi atıp bu büyülü anları mutlaka izlemeniz gerek.
Balonlar Ne Zaman Uçar?
Gönül ister ki Kapadokya’da her zaman balonlar uçsun, biz de her gidişimizde istediğimiz zaman izleyebilelim. Fakat maalesef öyle değil. Balonları sadece sabah gün doğumunda havada yakalayabilirsiniz, pandemiden önce gün batımında da birkaç balon havalanıyordu fakat bu günlerde sabah uçuşları bile neredeyse yarı yarıya azalmış durumda.
E tabi hava durumu da burada çok önemli bir faktör. Havanın soğuk ya da sıcak olmasından ziyade açık ve rüzgarsız olması gerekiyor. Yani son dakikaya kadar kesin uçuş var demek her zaman mümkün olmuyor. Havanın uçuş uygunluğunu buradan takip edebilirsiniz. Kırmızı bayrakta uçulmaz, sarı bayrak beklemede kalmak için uygun, yeşil ise uçulabilir anlamına geliyor. Yeşil bayrak yoksa uçuş yok maalesef.
Tura Başlangıç Ve Hazırlık
Öncelikle tur için kaydınızı önceki günden yaptırmanız gerekiyor. Ad, soyad, TC no gibi kişisel bilgilerin yanında artık HES kodunuzu da istiyorlar. Daha sonrasında gün doğumundan yaklaşık bir saat öncesi için zaman bildiriliyor. Bu sıralar güneş 5.00 – 5.20 gibi doğduğu için ben 4’te firmada oldum. Eğer otelde kalıyorsanız firmanın servisi sizi otelinizden alıp otelinize geri bırakacaktır.
4’te orda olmak için tabi ki erkenden kalkmak, hava daha karanlıkken yollara düşmek gerekiyor. Balon için yola çıktığınızda mevsim yaz bile olsa üzerinize mutlaka kalın bir şey alın. Karasal iklim malum, gece gündüz sıcaklık farkı çok fazla. Gündüz tişörtle yansanız bile gece kazakla, montla titreyebilirsiniz. Güneş doğduğunda havanın ayazı kırılıyor zaten, daha sonra ceketinizi çıkarabilirsiniz. Çanta olarak çapraz ya da el çantası yerine rahat edebileceğiniz bir sırt çantası alabilirsiniz. Binerken biraz atlama zıplama olabilir, mümkün olduğunca rahat kıyafetler ve ayakkabılar tercih etmeye çalışın.
Firmanıza vardığınızda sıcak çay, kahve, simit, poğaça gibi kahvaltılıklar olacak. Sabah 4’te orda olunca kahvaltı etmeye fırsat olmuyor haliyle; iki lokma alın, içinize öz olsun. Firmada herkes toplandığında buradan servislerle kalkış alanına gidiliyor. Bizim balonumuz Aşk Vadisinin biraz ilerisinde kalkışa hazırlanıyordu.
Balonların Kalkışı
Servis aracımız vardığında balonlar yerde sıra sıra dizilmiş, içlerine vantilatörle hava üflenip kalkışa hazırlanıyordu. (Evet, bu kısım biraz gürültülü.) Daha sonra belirli bir miktar şişen balonların içlerine ateş tutularak içerideki hava ısıtılmaya başlandı ve balonlar yavaş yavaş ayağa kalkmaya başladılar. Isınan hava yükselmeye başladı yani… Canım fizik <3. Biz de bu sırada balonumuzun sepetine bindik ve uçuşa hazırlandık. Pilotumuz bize uçuş hakkında bilgiler verdi ve yavaş yavaş yükselmeye başladık.
Balonumuz yükseldikçe aşağıdaki insanlar, servisler, araçlar minicik minicik kaldılar.
Etraf uykusundan yeni uyanıyormuş da ayılmaya çalışıyormuş gibi görünen sersem balonlarla doluydu. Sanki kocaman dilek fenerleri içlerinde ışıklarıyla yavaş yavaş gökyüzüne yükseliyorlardı. Balonların hepsi tek tek havalandı ve gökyüzünü rengârenk doldurdu.
Peki Gökyüzünde Uçarken Neler Oluyor?
Gün doğumu yaklaşıp balonlar havalandıkça gökyüzü biraz kalabalık oluyor. Ama korkacak bir şey yok pilotların hepsi telsizle birbirleriyle haberleşiyorlar, her şey gayet bir düzen ve akış içinde ilerliyor. Önce balon havalanıp bir kendine geliyor, daha sonra rüzgâr nereye götürürse. Balonların direksiyonu yok maalesef, sadece aşağı ve yukarı hareket edebiliyor. Onun dışında rüzgâr ne tarafa eserse balon da o tarafa gidiyor.
Daha sonra balonumuz alçaldı ve boylu boyunca aşk vadisinin içinden geçtik. Aşk vadisi bu aşağıdaki fotoğrafta göreceğiniz peribacaları, gün doğumu ve güzel manzarası ile ünlü vadimiz.
Aşağıdayken devasa görünen peri bacalarının arasından uçarak geçiyoruz ve her şey sanki elini uzatsan birine dokunuverecekmişsin gibi yakın, sanki denginmiş gibi küçücük görünüyor.
Bu sırada etrafta fotoğraf çekimine gelmiş bir sürü insan da göreceksiniz. Gelinler, damatlar, klasik arabalar, çok şık elbiseler giymiş modeller… E haklılar tabi, bir fotoğraf çekimi olacaksa bu manzarayı kaçırmak olmaz.
Vadi turumuz sona erdiğinde gün doğumu vakti geliyor ve balonumuz çıkabildiği kadar yukarı çıkıyor. İşte tam burada… Dünyanın en harika deneyimlerinden birisi bu olmalı: mükemmel bir gün doğumu. Sabah öyle bir sessizlik oluyor ki, arada bir balonların alevlerinin hışırtıları dışında çıt yok. Herkes büyülenmiş gibi etrafına bakıyor. Harika bir hava, hafif bir esinti, balonun alevinin hışırtısı ve ondan ara ara gelen sıcaklık.
Bu kısımda kulaklarınızda hafif bir çınlama hissedebilirsiniz, normaldir, olur. Basınç farkı tabi haliyle. Yukarıdan her yer o kadar açık ki gözünüzün alabildiğine Kapadokya coğrafyası ayaklarınızın altına seriliyor. Şehir merkezi, Uçhisar, Ortahisar, Göreme, Ürgüp, Avanos, Çavuşin, Vadiler… Hatta Erciyes Dağını bile görebiliyorsunuz, 80 km. Bu kısımda harika fotoğraflar çekeceğinize eminim. Burada çekilen fotoğraflar drone fotoğrafı gibi çıkacaklar.
İnişe Geçiyoruz.
Maalesef her güzel şey gibi bunun da bir sonu var. Güneş doğdu, biraz da manzaranın tadını çıkardığımıza göre artık yavaş yavaş inişe geçme vakti… Balonumuzun içindeki hava soğudukça sakince aşağı iniyoruz. Balonumuz Kızıl Vadi’ye inecek gibi görünüyor, etrafta bizimki gibi bir sürü balon, aşağıda at çiftlikleri, ATV turları, fotoğraf çeken insanlar…
Balonumuzun yer ekibi bizi aşağıdan takibe başlıyor ve biz iyice alçalana kadar aşağıda bizi bekliyorlar. Halatlarla aşağıdan balonumuzu tutup bulunduğumuz sepeti bir römorka indiriyorlar. Sert bir iniş olmasını bekliyordum ama gayet rahattı. Bu sırada pilotumuz balonumuzun tepesindeki paraşütü açıyor ve sıcak hava boşaldıkça balonumuz da yavaş yavaş sönmeye başlıyor.
Aşağı inince pilotumuz bize şöyle bir hikâye anlattı: ”Fransa’da ilk sıcak hava balonu yere inmiş, ilk olduğu için haliyle indiği yerdeki bağlarda, bahçelerde biraz tahribata sebep olmuş. Bu tahribatı gören yerli halk balona tepki göstermiş. Balonu indirenler ise ‘tatlılık olsun, aramız yumuşasın, bizi hoş görsünler’ diye orda bir şampanya partisi yapmış. O günden beri her balon yere indiğinde şampanya patlatılması bir gelenek olmuş.” Böylelikle şampanyalar patladı ve bardaklara dolduruldu. Alkol kullanmıyorsanız da merak etmeyin, alkollü ve alkolsüz seçenekler mevcut.
Daha sonra servis araçlarına bindik ve firmaya döndük. Bu arada hava da ısındı tabi ki. Saat 7 civarında her şey bitmişti.
Benim uçtuğum firma Voyager Balloons du. Uçuş detayları, fiyat bilgisi vs. için: voyagerballoons.com
Konuyla ilgili bir diğer yazımız için: şöyle tıklayabilirsiniz.
Aşk vadisini merak ederseniz: buraya.
“Ay bir de fotoğraf falan çektirelim” derseniz: turuncu minibüs.
Kapadokya’da yaşayan birisine soracak sorularınız olursa instagram hesabım: sahika.e
İyi tatiller, keyifli uçuşlar!