Fazla Düşünmekten Nasıl Kurtulurum? | “Düşünmek” bizi diğer canlılardan ayıran bir özellik. “Fazla düşünmek”- yani “overthinking” dediğimiz kavram aslında tam olarak İngilizce’den dilimize geçmiş bir eylem. Geçmiş ya da gelecekle ilgili herhangi bir konuda uzun süreli ve fazlaca düşünmek ve bunu yaparken de “an’ı yaşayamamak, orada olmamak” yani carpe diem kavramından da oldukça uzaklaşmak demek.
Fazla Düşünmekten Nasıl Kurtulurum? | İçindeki Sese DUR De!
Bazı zamanlar çok huzursuz oluruz, çoğu zaman retro ve gezegenlere bağlarız bu durumu ki bence kesinlikle onların bir parmağı var bu durumda. Ancak gerçek ya da asıl sebebinin ne olduğunu hiç düşündünüz mü? Evet düşündünüz çünkü tam olarak sebebi fazla düşünmek aslında.
Sizi uyumaktan mahrum bırakan, rahatsız eden, huzursuz eden aslında an’da olmayışınız. Bu huzursuzluk uyuyamama düşüncesiyle daha da artıyor. Kar topu misali, sadece bunun o kadar farkında değiliz.
Bir araştırmaya göre 25-35 yaş aralığındaki bireylerin %73’ünde fazla düşünme görülüyormuş. Nedir bu fazla düşünmenin semptomları? Nerede durmamız gerektiğini nasıl anlarız? Fazla Düşünmekten Nasıl Kurtulurum? gelin beraber öğrenelim.
Fazla Düşünmekten Nasıl Kurtulurum? | Nedir bu fazla düşünmenin semptomları?
Hoşumuza gitmeyen, belki utandığımız, belki kızdığımız, belki üzüldüğümüz anları içimizde sürekli sürekli yaşıyorsak, küçücük bir şeyi düşüne düşüne dev bir probleme dönüştürüyorsak ve yaşadığımız anın pek farkında değilse, bu düşünceler hep negatife, kaygılara kayıyor.
Özellikle içinde yaşadığımız şu hızlı çağda, sokakta yürürken gökkuşağını fark etmiyoruz da, kızdığımız bir arkadaşımıza nasıl cevap vereceğimizi düşünüyoruz. Yemek yaparken aklımızda yarınki toplantı oluyor. Dişlerimizi fırçalarken aslında çok farklı yerlerdeyiz, sabah işe gitmek için erken saatte nasıl kalkacağımızı düşünüyoruz. Aşık olduk diyelim, kendimizi akışa bırakmak yerine “ya şöyle olursa?” gibi düşüncelerle kafamızı meşgul ediyoruz.
Fazla Düşünmekten Nasıl Kurtulurum? | Nerede durmamız gerektiğini nasıl anlarız?
İlk olarak “fark etme” pratiğinden bahsedelim. Örneğin işten çıktınız ve yürüyerek biryerlere gideceksiniz. Yağmurlu bir hava, ancak serin değil. Yağmur yağmış, yerler ve camlar ıslak ama tatlı bir hava var. Kulağınızda kulaklık arkadaşınızla buluşmaya gidiyorsunuz. Etraftaki sizden başka yürüyen insanlara bakıyor musunuz? Ne giymişler, telaşları var mı, arabaların sürücelerinin surat ifadeleri ne anlatıyor, hatta çıkan gökkuşağını gördün mü? Görmedin mi yoksa? Görmemiş olman çok normal çünkü zihninden bin bir düşünce geçiyor ve bu anı yaşamak yerine sen sadece işten çıkarken yarına bıraktığın projeyi nasıl yetiştireceğini düşünüyorsun.
Hemen kendine sor, geçmişte mi yoksa gelecekte misin? Yüz ifaden kaygılı mı yoksa keyifli mi? Nefesin sert ve sık sık mı, yoksa akışında ve rahat mı? Kendini gözlemle ve kaygı alanındaysan derin bir nefes alarak kendini o gerçek ana yeniden davet et. Kokuları duymaya, renkleri görmeye davet et kendini. Bunun için 4 8 7 tekniği çok yararlı olacak. Ağzınızı kapatın ve zihinsel olarak dörde kadar sayarak burnunuzdan sessizce nefes alın. Yediye kadar sayarak nefesinizi tutun. Sekize kadar sayarak vızıltı sesi çıkararak ağzınızdan nefes verin. Toplam dört nefes döngüsü için işlemi üç kez daha tekrarlayın. Hoop an’dasın!
Peki hiç mi düşünmeyelım? Hayır tabii ki. Burada bahsettiğimiz tamamen düşünmemek ve göz ardı etmek değil. Kendimizi fark ederek acı, öfke, kızgınlık, hastalık, hayal kırıklığı gibi duygularımızı görmezden gelmek bir çözüm değil. Bu duyguları yaşamamıza sebep olan durumu nekadar farkındayız, nekadar içselleştiriyoruz bu konuda yönetimi elimize almak mümkün.
1. Kendinize Anlattığınız Hikayeyi Değiştirin
Çünkü biz kendimize anlattığımız hikayeleriz.Kendiniz hakkında tekrar tekrar söylediğiniz ve kendinizi tekrar tekrar tanımladığınız kavramlar inandığınız ve olduğunuz şeylerdir. Yaptığımız ve deneyimlediğimiz her şey kimliğimizden ve altında yatan inançlarımızdan kaynaklanır. O halde soru şu ki, kendinize anlattığınız hikaye sizi güçlendiriyor mu yoksa sizi engelliyor mu?
“Aşırı düşünen biriyim” veya “Aklımda çok şey olduğu için her zaman endişeleniyorum” veya “Karar vermekte pek iyi değilim ve her şeyi fazla düşünürüm” gibi düşünceler size yarardan çok zarar verir. Kendinize anlattığınız hikaye buysa, hemen durmalısınız çünkü bu, gücünüzü elinizden alıyor.
Bunun yerine bu sınırlayıcı inançları tanımlayın ve kendinizi onları dile getirirken yakaladığınızda kendinizi durdurmak için bilinçli bir çaba gösterin. Bu olumsuz tanımlamaları hemen olumlu, güçlendirici düşüncelerle değiştirin. “Duygularımdan ben sorumluyum”, “Açık bir şekilde düşünüyorum” ve “Ben bir karar vericiyim.” Bu şekilde benlik algınızı değiştirir ve gücünüzü geri kazanmaya başlarsınız.
2. Geçmişi Bırakın
Aşırı düşünenler genellikle geçmiş hakkında düşünürler. Bunu yaptıklarında, “ya olsaydı”, “keşke” ve “yapsaydım” üzerine enerji harcıyorlar… Ama bu enerji onları şimdiki andan uzaklaştırıyor. Geçmiş değiştirilemez ancak ondan çıkardığınız dersleri, anlamları ve bakış açılarını değiştirebilirsiniz.
Geçmişi olduğu gibi kabul ettiğinizde, onun ağırlığından kurtulursunuz. O zaman zihninizi, sizi şu anda harekete geçmekten alıkoyan geçmişin yüklerinden, hatalarından veya kinlerinden kurtaracaksınız. Unutmayın, olmuşla ölmüşe çare yok demiş atalarımız.
3. O Anda Düşüncelerinizi Durdurun ve Anda Olmaya Çalışın
Fazla düşünmekte olduğunuzu fark ettiğiniz anda bu döngüden çıkmak için farkındalığınızı kullanın. “HAYIR. Şu anda bu düşüncelerle kendimi meşgul edemem.” Dikkatinizi şimdi ve burada olduğunuz yere getirin. Bahsettiğimiz 4 8 7 tekniği ile nefes alarak odaklanabilirsiniz.
Günlük tutmak, meditasyon yapmak veya günde bir satır yazmak gibi günlük ritüeller, şimdiki zamanda kalabilmeniz ve anı yaşama pratiği yapabilmeniz için zihninizin kontrolünü elinizde tutmanıza yardımcı olur. Ayrıca stresi azaltır, odaklanmayı geliştirir ve kişisel farkındalığı artırır.
4. Neyi Kontrol Edebileceğinize Odaklanın
Yazar Amy Morin şöyle diyor: “Kendinizi endişe içinde bulduğunuzda, kontrolünüzde olan şeyleri incelemek için bir dakikanızı ayırın.” İlk olarak, aklınızdan geçenleri kabul edin. İkinci olarak, bir adım geri atın ve bakış açınızı genişletin. Kendinize sorun: “Neyi kontrol edebilirim?”
Mali olarak mücadele ediyorsanız ve faturaları nasıl ödeyeceğiniz konusunda kafa yoruyorsanız bu pratikler size yardımcı olamaz. Harcamalarınıza bakmanın ve “Faturalarımdan neleri kısabilirim veya nelerden vazgeçebilirim?” diye düşünmeye başlamanın zamanı.
5. Korkularınızı Tanımlayın
Çoğu zaman, aşırı düşünmeye yol açan, zihnimizde ortaya çıkan irrasyonel korkulardır. Başkalarının ne düşüneceğinden korkarız, hata yapmaktan korkarız, başarılı olacak kadar iyi olamamaktan korkarız ve bu korku içinde yaşamak bizi bir kararsızlık kuyusuna sokar.
“Gerçekten çok hayal gücümüzde acı çekiyoruz.” Genellikle “ne olabilir” hayal gücünden kaynaklanan korku, aşırı düşünmenize katkıda bulunur ve korkuyu yenmek için en iyi stratejilerden biri basitçe harekete geçmektir. Korkunuza doğru küçük bir adım atın ve neler olduğunu görün. Harekete geçtiğiniz an, fazla düşünmenizle bir savaşı kazandığınız andır. Daha fazla aksiyonla daha fazla savaş kazanın.
6. Çözümlerinizi Yazın veya Biriyle Paylaşın
Aşırı düşünmeyi durdurmak için, sorunlarınızla ilgilenmelisiniz. Bunalmış hissettiğinizde, tüm düşüncelerinizi kafanıza yazmak için biraz zaman ayırın, ancak daha sonra dikkatinizi çözümlere çevirin.Gücünüzü ve enerjinizi sorunları düşünmek yerine çözümlere verin.
Bunları kağıda döktükten veya bir arkadaşınıza anlattıktan sonra, şimdi çözümler için düşünebilirsiniz. İşiniz strese mi neden oluyor? Bu stresi azaltmak için ne gibi değişiklikler yapabilirsiniz? Hayattaki durgunluğunuz kaygı duymanıza mı neden oluyor? İzlemeniz gereken hedefler konusunda daha fazla netlik elde etmek için hangi adımları atabilirsiniz?
Düşünceleriniz konusunda açık ve dürüst olmak ve bunları güvendiğiniz biriyle paylaşmak, “alışılmışın dışında” yeni bir bakış açısı sunabilir. Bazen sadece “havamızı boşaltmamız” gerekir ama bunu bir kaçış alışkanlığı haline getirmemeliyiz.
7. Eylem Kişisi Olma Kararını Verin
Burada iki fikir devreye giriyor: karar vermek ve harekete geçmek. Fazla düşünmenin zorluklarından biri kafanızın içindeki sirkte kaybolmanızdır, bu da sizi kararsızlığa götürür. Burası olmak isteyeceğiniz en kötü yer. Çünkü aynı yerde takılıp kalırsanız, düşüncelerinizin çarkında dönerseniz, ileriye harekete ulaşamazsınız.
Yapmanız gereken, karar vermek ve kararlarınıza bağlı kalma pratiği yapmaktır. Çikolata mı yoksa vanilya mı? 3–2–1 Seçin! Akşam yemeği mi sipariş edelim veya evde mi pişirelim? 3–2–1 Seçin! Kararlı olma pratiği sayesinde, otomatik olarak bir eylem insanı olursunuz. Çünkü eylem bir karardan kaynaklanır .
8. Stresinizi Yönetin: Hareket Edin, Fişi Çekin, Doğada Zaman Geçirin
Parkta 5 dakikalık bir yürüyüş bile zihin üzerinde anında sakinleştirici bir etki yaratabilir. Düşüncelerden bunaldığınızı hissettiğinizde, yakındaki bir parkta veya doğada yürüyüş ve egzersiz yapmak, birkaç saatliğine tüm telefon, bilgisayar ve televizyon gibi elektronik aletlerden uzak durmak. Sessizlik ve yalnızlık içinde zaman geçirmek.
Stresinizin sizi yönetmesine izin vermek yerine stresinizi yönetmeyi öğrenin.
Fazla Düşünmekten Nasıl Kurtulurum? | Yardımcı Olacak 8 Adım yazımı okudun ama aklında sormak istediğin sorular mı var? Bana instagram adresim piecesofsera üzerinden her zaman ulaşabilirsin.
Yazdığım diğer wellness, wellbeing ve gezi yazılarıma da göz atmak istersen eğer, onlara da buradan ulaşabilirsin.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, takipte kalmayı unutma lütfen!
Umarım bu bilgiler sana seyahat etmek için bir neden olur.
Sevgilerle!
Sera