Çikolata Kokulu Sokakların, Masalsı Şehri:
Brugge!
Hani bazı insanlar vardır ve onlara derler ki ‘Bedeni küçücük ama kalbi kocaman’ işte benim için Brugge öyle bir şehir. Belki komik bir benzetme ama neden öyle dediğimi anlatacağım sizlere. Düşündüğümüz zaman Brugge çok küçük bir şehir ama içerisine baktığımızda alabileceğimiz, hissedebileceğimiz o kadar şey var ki! Bu yüzden sizler için Brugge Gezi Rehberi hazırlamak istedim
Aynı zamanda bu şehir UNESCO tarafından korunmaya alınmış şehirler arasında, bunu da söylemeden geçmeyelim. Zamanında ticari anlamda çok harika bir dönem geçirmiş olan bu şehir sonrasında yaşanan bazı doğal felaketler sonrasında düşüş yaşamış ama geri dönüşü efsane olarak karşımıza yaşayan bir müze olarak dönmüş. Ve bu şehrin lakabı ise ‘Kuzey’in Venedik’i diyorlar. Bunun sebebi ise Damme’ye kadar uzanan kanal. Pardon UNESCO bu güzel ve havalı lakaplı şehri korumasın da beni mi korusun? Hadi gelin o zaman Brugge Gezi Rehberi‘mize başlayalım.
Genel Bilgileri Nelerdir?
Vize: Bordo pasaport sahipleri için Schengen vizesi gerekiyor ama yeşil, hizmet ve diplomatik pasaport sahiplerine 90 güne kadar vizesiz seyahat hakkına sahipler.
Ana Dili: Belçika’da üç resmi dil vardır bunun sebebi ise üç ana bölgeye ayrılır. Bunlar Felemenkçe, Fransızca ve Almanca‘dır. Brugge’ün bulunduğu bölge Flaman bölgesi olduğu için Felemenkçe daha çok konuşuluyor. Ama merak etmeyin İngilizce her yerde!
Para birimi: Kalbimize bir hançer saplanmış bile olsa para birimi Euro.
Nasıl Gidilir?
1 üzücü 1 sevindirici haberim var. İlk olarak üzücü haberi vereyim: maalesef Türkiye’den direkt uçuş bulunmuyor Brugge şehrine. Şimdi sırada sevindirici haber: direkt uçuş olmasa bile ulaşım konusunda bir harika. Gelin şimdi size neler olabileceğini, ulaşımı ve Brugge Gezi Rehberi‘ni anlatayım.
İsterseniz Brüksel’den trene atlayıp hoop gidebilirsiniz güzeller güzeli Brugge şehrine. Yolcuğunuz 1,5 saat gibi tatlı bir süre tutacaktır sadece. Brüksel-Brugge arası tek yön biletler genelde 15-20€ arasında diyebiliriz. Eğer hafta sonu bileti alırsanız git-gel 15€’ya biletler alabileceğiniz kampanyalar mevcut. Biletleri incelemek için tıktık 🙂
Diğer bir seçenek ise (ki bence en çok tercih edilen mesela benim güzergahım da böyleydi) Amsterdam’dan Brugge şehrine geçmek. İster tren kullanarak ister araba kiralayarak bu güzel şehre geçebilirsiniz. Araba kiralarken nelere dikkat etmek gerek diyorsanız tıktık 🙂tıktık 🙂 Örneğin Amsterdam Brugge arası 3,5 saat gibi bir şey sürüyor. Amsterdam için ise yine güzel bir yazımız var okumadıysanız bir tıktık 🙂
Gezilecek Yerler:
İlk olarak ne yapıyorsunuz eğer trenle geldiyseniz tren istasyonunda bulunan şehir haritalarından bir tanesini hop alıveriyorsunuz. İkinci olarak bence güzel bir şey olan şeyi söylüyorum: hiç ulaşım aracı kullanmadan yürüyerek veya bisikletle bütün şehri dolaşabilirsiniz. Ben yürümüştüm bu güzel çikolata kokulu şehri. Şimdi bakalım Brugge Gezi Rehberi‘nde nereler var.
Grote Markt (Büyük Meydan)
Avrupa’nın hemen hemen çoğu şehrinde böyle bir meydan bulunuyor desek yalan olmaz. O internette sürekli gördüğümüz renkli renkli tatlı binaların bulunduğu meydan burası oluyor. Sanki nereye giderseniz gidin bir şekilde yollar sizi bu meydana çıkarıyor.
İsterseniz meydanda bulunan kafelerde midenize şenlik yaratırken bir yandan da etraftaki insan kalabalığını izleyebilirsiniz. Ha unutmadan Brugge şehrinde fayton baya popüler diyebiliriz ve bu faytonların kalkış noktası burası oluyor. Meydandaki diğer bir önemli şey ise Jan Breydel ve Pieter de Coninck heykelleri. Kim bu amcaoğulları diyecek olursanız Fransa kralına karşı ayaklanan Flaman yiğitleri diyebiliriz.
Belfry
Büyük meydana çok yakın bir bölgede bulunuyor. 83 metre uzunluğundaki kuleye 366 basamağı çıkarak en tepesine ulaşabilirsiniz. Bu kulenin özel yanı ise 47 farklı çan sesi var. Yetişkin giriş ücreti 12€. Resmi sitesi için tıktık 🙂
Burg Meydanı
Resmi binalarımızın bulunduğu meydan burası diyebiliriz. Yani Brugge buradan idare ediliyor ve ikinci en büyük meydan.
Minnewater Parkı (Lake of Love)
Türkçe anlamı ‘Aşk Gölü’ olan bu gölden resmen huzur akıyor huzur. Aşk gölü denmesinin ise bir sebebi var. Başrol kızımızın adı Minnie ve Başrol oğlanımızın adı ise Stromberg. Minnie, Brugge şehrine uzak bir yerde oturuyormuş. Fakat nasıl olmuşsa bu Stromberg adındaki delikanlıya kalbi pır pır atmış. E ailesi de evlenmelerine izin vermeyince Minnie aşkına sahip çıkmaya karar vermiş ve bir gece vakti düşmüş Brugge yollarına. Fakat yol o kadar zorluklarla doluymuş ki Brugge şehrine vardığında dayanamayıp bayılmış Minnie. Stromberg ise bayılanın kim olduğunu bilmeden yardıma koşmuş ve birde ne görsün sevdiği kız. Gözlerine inanamamış, gerçekten kavuştuk mu diye sevinirken fark etmiş ki Minnie kollarında ölmüş. Bunun üzerine bayıldığı yere Minnepark denilmiş ve üzerine de bir köprü inşa edilmiş. Bu köprü üzerinden sevdiği ile beraber geçenlerin bir daha ayrılmayacağına inanılırmış.
Begijnhof
Burası aslında dindar bir şekilde yaşamaya ve bekar kalmaya karar vermiş kadınların yaşadığı bir manastır. Rahibelerden farkı ise bekar kalmaya ve dindar bir şekilde yaşamaya bir yeminleri yok yani istedikleri zaman bu manastırdan gidebiliyorlar. ?
St John’s Hastanesi
Avrupa’nın en eski hastanesi olarak sayılan bu hastane şimdiki zamanda müze görevi görüyor. Hastanenin bir bölümünde eski hasta kayıtları, tıbbi araç-gereçler ve o zamana ait farklı şeyler sergileniyor. Dilerseniz içerisini 8€ karşılığında gezebilirsiniz. Pazartesileri kapalı, unutmayın! ?
Kutsal Kan Bazilikası
Avrupa’da dolaşırken sürekli bazilikalar görmek bazen ‘yine mi’ düşüncesi yaratabiliyor ama düşününce hepsi çok özel yapılar yahu. Mesela bu bazilikanın en önemli özelliklerinden biri Hz. İsa’nın çarmıha gerildikten sonra üzerinden alınmış kanlı bir bez parçasını özel bir odada sergiliyorlar. Ve gelip bu kanlı bez parçasını görmek Hristiyanlar için bir nevi hac görevini görüyor. Kiliseye giriş ücretsiz fakat kutsal kanın saklandığı özel odaya giriş 2,5€ ücretinde.
Church of Our Lady
Bu kilisenin birçok önemli özelliği var. Mesela şehrin en yüksek, ülkenin ikinci en yüksek kulesine sahip kilisenin kulesinin uzunluğu tamı tamına 122 metre! Ayrıca diğer bir özelliği ise Michelangelo’nun Meryem Ana eserini bu kilisenin bahçesinde görebilirsiniz. Aslında bu eser İtalya’da Sienna’da bulunan bir kilise için yapılmış olsa da sonradan Brugge şehrine getiriliyor.
Sandal Turu
Şimdi eğri oturalım, doğruyu konuşalım. Ben sandal turu yapmadım ama yapan herkes bayılıyor ve yürürken göremediği birçok yeri gördüklerini söylüyorlar. Zaten Kuzey’in Venedik’i diye boşuna demiyorlar bu şehre! Brugge kanallarında sizi gezdiren bu sandallar yetişkinden 8€, çocuktan 4€ karşılığında yarım saat boyunca size bu zevki yaşatıyorlar.
Quay of the Rosary
Şehrin en çok fotoğraflanan bölgesi diyebiliriz bu bölgeye. Hoş şehirde gözün kapalı bir noktayı çek yine harika bir yer çekmiş olursun ama düşün ki bu bölge hepsinden daha harika. Kanal turları genelde bu noktadan başlıyor.
Choco Story- Çikolata Müzesi
Ben sizi en başta sokakların muhteşem çikolata koktuğu konusunda uyarmıştım zaten. Müze giriş ücreti 8€ ve girişte orada yapılan bir çikolata ikram ama ama ama en güzel yanı içeride bulunan kaselerden dilediğiniz kadar yiyebilirsiniz.
Gelelim Ne Yiyelim Derdimize?
Allah başka dert vermesin arkadaşlar çünkü Brugge şehrinde ne yiyelim diye bir dert yok. Sokaklar güzel kokulardan geçilmiyor çünkü. Lezzetlerine de diyecek söz yok. Şimdi lezzet derken biraz da damak tadı önemli. Ülke genelinde en ünlü şeyler patates kızartması, waffle, çikolata, midye, krep gibi şeyler ünlü ve benim için bu saydıklarımız harika şeyler. Bu yüzden ben genel olarak Belçika’ya bayıldım yemek konusunda. Birkaç ünlü yemeğini sayalım bakalım hem gözünüz alışsın.
Moules Frites: Bildiğimiz midye arkadaşlar.
Carbonade Flamande: Sığır eti, kekik ve soğanı yavaş yavaş pişirilmesi sonucu ortaya çıkan lezzet.
Brüksel Waffle: Arkadaşlar waffle budur!
Belçika Çikolatası: Uçak bileti bakmaya başlıyorum yeniden gidebilmek için….
Yapmadan Dönme-Bilmeden Gitme Dediklerimiz Neler?
- Çikolatacıların hepsinde çikolata yemeden dönme. Sınırsız ikram var utanma sakın, bu lezzet başka yerde yok.
- Sokaklarda kaybolmadan dönme.
- Sandal turu yapacaksan eğer yağmura karşı bir önlemleri yok; hava durumunu kontrol etmeyi unutma.
Benim Brugge Gezi Rehberi hakkında anlatabileceklerim bu kadar. Umarım beğenmişsinizdir ve içinizde küçük, tatlı gitme isteklerine yol açabilmişimdir. Herhangi bir sorunuz olursa hiç çekinmeden sorabilirsiniz. Bir sonraki yazıda görüşmek dileği ile, hoşça kalın.
Hasibe Betül Erdem