HEIDELBERG
Açıkçası Mannheim gibi gri, sürekli bacalardan dumanların atmosfere salındığı bir sanayi şehrine bu kadar yakın bir şehrin (yaklaşık 20 km) böylesine yeşil ve göz alıcı olmasını beklemiyordum, ne yalan söyleyeyim! Ancak Heidelberg beklentilerimi fazlasıyla karşılamakla kalmayıp bir de bana ‘buraya tekrar geleceğim’ dedirtti. Sanıldığının aksine Almanya yalnızca “gurbet” değil, gezilip görülmesi gereken şirin şehir ve kasabalara sahip bu da yetmezmiş gibi tarihin ve yeşil alanların iyi derecede korunduğu bir ülke. İşte bu yeşil alanların en güzellerinden birine ev sahipliği yapan kadim şehir Heidelberg Gezi Rehberi .
Heidelberg’in Tarihi
Heidelberg Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinin kuzeyinde konumlanmış 150 bin nüfuslu masalsı bir şehir. Ren Nehri’ne bağlanan Neckar Nehri’nin kıyısında adeta zarif ve görkemli bir prenses gibi oturuyor. Peki birçok Avrupa şehri varken insanları buraya getiren şey ne? İşte tam bu noktada Heidelberg’in tarihi kendini gururla gösteriyor.
Kuruluş tarihi antik Roma İmparatorluğu’na kadar dayanan kente asıl yerleşimler Ortaçağ’ın başlangıcıyla beraber başlamış. Almanya’nın ilk üniversitesi olma özelliği taşıyan Heidelberg Üniversitesi 1386 yılında kurulmuş, siz düşünün! Bir dönem (1600’lü yıllarda) Fransızlar’ın saldırısına uğramış hatta bir kısmı tahrip edilmiş. Ancak şanslı bir şehir olacak ki hem bu saldırılardan hem de yıkıcı İkinci Dünya Savaşı‘ndan kazasız belasız kurtulmayı başarmış.
Heidelberg Gezilecek Yerler
Ilıman iklime sahip, kışın çok soğuk olmuyor diyenlere sakın aldanmayın çünkü benim gibi ocak ayının ortasında giderseniz donma garantili. Ama bu kadar soğuğa rağmen kışın da görmeye değer mi derseniz cevabım kesinlikle evet!
Kutsal Ruh Kilisesi (HEILIGGEISTKIRCHE)
Heidelberg’e geldiniz ve nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız öncelikle haritada Kutsal Ruh Kilisesi’ni (Almanca: Heiliggeistkirche) işaretleyip şehrin de ana caddesi olan Hauptstrasse’nin başında bulunan bu kiliseyi görerek turunuza başlayabilirsiniz. Heiliggeistkirche 15.yüzyılda kırmızı tuğlalardan inşa edilmiş gotik tarzda ihtişamlı bir kilise. Dış görünüşü oldukça görkemli dursa da içerisi tam tersine Avrupa’da görebileceğiniz herhangi bir kilise gibi çok sade ve mütevazı. Burada belirli aralıklarla kuleye düzenlenen turlarla yukarı tırmanabilir ve tüm şehrin manzarasını keyifle izleyebilirsiniz. Ben gittiğimde kule ne yazık ki kapalıydı ama siz giderseniz benim yerime de manzaranın tadını çıkarın!
Markplatz ve Hauptstrasse
Marktplatz, Kutsal Ruh Kilisesi’nin de tam kalbinde konumlandığı hediyelikçilerin ve kafelerin bulunduğu kendi çapında geniş bir meydan. Buraya geldikten sonra biraz oturup etrafı izleyebilir ve sonrasında Hauptstrasse’ye doğru uzun bir yürüyüşe çıkabilirsiniz. Uzun bir yürüyüş diyorum çünkü bu cadde Avrupa’nın yayalar için kapatılmış en uzun caddesi. (1,5 km) Kafeler, sosisçiler, şık restoranlar, mağazalar, butikler, hediyelikçiler ve aklınıza gelebilecek her türlü yer bu cadde üzerinde bulunuyor. Ayrıca sanat meraklıları için gezilebilecek birçok sanat galerisi de cadde üzerinde ve ara sokaklarında mevcut. Diyorsanız ki ben önce tarihi yerleri gezeyim sonra yemek yer alışveriş yaparım, o zaman burayı turlamaya başlamadan önce sizi kaleye alalım!
Schloss Heidelberg (Heidelberg Kalesi)
Kartpostal görünümlü masalsı şatonun ilk yapılış tarihi 1200’lü yıllara kadar dayanıyor olsa da tamamen bitmesi uzun yıllar almış. Kaleye çıkmak için iki yol var; birincisi yorulmadan çıkmak isteyenler için yapılmış olan füniküler, diğeri ise taş merdivenli dik yokuş. Füniküler yukarı 2 dakikada ulaşıyor ve yılın belirli dönemlerinde çalışmıyor.
Ücret ve zaman bilgisi için Ücret ve Zaman Tarifesi adresine göz atabilirsiniz. Ancak ben ‘O kadar da zor değildir ya abartıyorlardır’ diyerek tırmanmaya başladığım yolun yarısına gelmeden kendimi kenara adeta benim için konulmuş olan banka zor bıraktım! Eğer kondisyonunuz varsa ve kendinize inanıyorsanız yukarı 10 dakikada tırmanabilirsiniz. Almanya ve Avrupa‘da bulunan diğer ünlü kalelere de göz atmak isterseniz: Avrupa’nın En Ünlü 60 Kalesi
Yukarı ulaştığınızda karşılaşacağınız manzara gerçekten yorulduğunuza değiyor. Tarihi köprü ve tüm şehri geniş açıdan görebilirsiniz. Yolu takip edip biraz daha ilerlediğinizde kalenin asıl girişi olan gişelere geliyorsunuz. Ancak biz hava çok soğuk olduğundan ve vaktimiz kısıtlı olduğundan buraya girmedik ve tarihi surların içinde fotoğrafımızı çekinip dönüş yoluna geçtik.
Alte Brücke (Eski Köprü)
Kaleden inerken yol sizi Heidelberg’in simgesi, Neckar Nehri’nin gözbebeği Alte Brücke yani Karl Theodor Köprüsü’ne doğru götürecek, işaretleri takip edin! İlk yapımı 1200’ lere dayanan bu köprü 2. Dünya savaşı sırasında yıkılmış ancak halkın kendi arasında topladığı paralarla 1947’de yeniden inşa edilmiş ve bugünkü halini almış.
Kum taşından yapılma bu ihtişamlı köprünün hemen girişinde sizi bronzdan yapılma elinde bir ayna tutan maymun karşılıyor. Şu anki heykel 1979 yılından beri orada dursa da orijinali yüzyıllar boyu orada kalmış ancak 1688 yılındaki savaşta ortalıktan kaybolmuş. Tabi kafanızı maskesinin içine sokup fotoğraf çekinmeden önce bu maymunun ne demek istediğini bilmekte fayda var.
Hemen yanındaki plakette eski Almanca şöyle yazıyor: ‘Bana ne bakıyorsun? Heidelberg’in yaşlı maymununu görmedin mi? Etrafa bak, orada benim türümden daha fazlasını göreceksin.’ Kısacası bu maymuncuk insanlarla resmen alay ediyor ve bakışlarıyla oranın onun bölgesi olduğunu bize açıkça belli ediyor! 🙂
Köprüde siz de aşkınızı ilan etmek isterseniz asma kilit asabilir ve devamında romantik bir yürüyüş yapabilirsiniz.
Philosophensweg (Filozoflar Yolu)
Bir sonraki durağımız köprüdeki yürüyüşün ardından bana kalırsa şehrin en büyüleyici manzarasına sahip olan yer, yani Filozoflar yolu. Heidelberg Üniversitesi’nin profesörleri, filozofları çok eski zamanlarda bu yolda yürüyüşe çıkar, sohbet ederler ve düşüncelerine anlam ararlarmış. Hatta birçok ünlü romantik şairlerin de manzara karşısında oturup bu masalsı şehirden ilham aldığı söyleniyor! Buranın böyle bir yol olduğunu öğrenince de insan yürürken o zamanları hayal etmeden duramıyor.
Peki buraya nasıl ulaşırsınız? Eğer az önce kaleye tırmanış sizi çok yormadıysa buraya çıkmak da çok zorlamaz sadece biraz vaktinizi alır. Zaten yürümekten başka yol da yok denebilir. Daha hızlı ulaşmak ve daha az yürümek için belirli bir noktaya kadar taksiyle gidip kalanında yine biraz yürüyerek buraya ulaşabilirsiniz. Biz araba olduğu için ikinci yolu tercih ettik. Ancak her şekilde amacınıza varınca buna değdiğini fazlasıyla hissedeceksiniz!
Heidelberg’de Ne Yenir ? | Rada Coffee & Roesterei
Heidelberg öğrencilerin fazla olduğu bir şehir olduğundan uygun fiyatlı veya şık birçok restoran bulmak mümkün. Ana yemekten önce güzel bir mekanda kahve ve pasta tadımı yapmak isterseniz, Rada Coffee & Roesterei ‘yi şiddetle tavsiye ederim.
Özellikle Noel zamanı bu kafe bambaşka bir ambiyansa bürünüyor. 5 yıldır her Noel döneminde mekanın sahipleri tarafından kafenin ön kısmındaki camekanlara Hz. İsa ve Heidelberg temalı maketler yapılıyor. Sırf bu maketleri görmek için bile bir çok turist ve yerli halk bu kafeyi ziyaret ediyor. Rada Coffee Websitesi
Venezuella ve Alman bir karı kocanın çocukları ile işlettiği bu kafenin pastalarına ve kahvelerine bayılacaksınız. Fiyatları da oldukça hesaplı.
İkinci önerimiz Hauptstrasse’de ‘Die Kuh die Lacht’ diye bir burger dükkanında karnımızı doyurduk. Kötü değil ancak çok da mükemmel bir yer değildi. Buranın hoşumuza giden yanı, yiyeceğiniz burgeri istediğiniz şekilde tasarlayabilmeniz ve tam olarak caddeye bakıyor olmasıydı.
Siz de Hauptstraße üzerinde kendinize uygun bir yer seçip günün yorgunluğunu atabilirsiniz. Tipik Alman lezzetlerinin yanı sıra Avrupa’nın birçok mutfağını da Heidelberg‘de bulabilmeniz mümkün.
Heidelberg’e Nasıl Ulaşılır ?
Frankfurt ve Stuttgart Havalimanları’ndan araç kiralayarak 1 buçuk saatte, trenle de yaklaşık 1 saatte Heidelberg’e ulaşabilirsiniz. Ayrıca belirli noktalardan kalkan otobüslerle de oldukça ucuz ama daha uzun süren bir yolculuk da tercih edebilirsiniz
Heidelberg’de Konaklama – Hotel Hollander Höf
Hiedelberg’de iyice gezmek istiyorum diyorsanız 2 gecelik bir konaklama yeterli olacaktır. Airbnb üzerinden şirin bir Orta Çağ evinde ya da Booking.com’u kullanarak ayırtacağınız bir butik otelde kalabilirsiniz. Eğer bahar veya yaz sezonunda gidecekseniz rezervasyonunuzu birkaç ay önceden yapın derim çünkü güzel otel ve evler hemen doluyor,bilginize!
Önerimize gelince; biz Heidelberg’in En İyi Otellerinden Biri olan Hollander Höf’de kaldık. Karl-Theodor-Brücke ya da Eski Köprü olarak bilinen, şehrin en ünlü turistik mekanının karşısında ve Alstad (Tarihi Bölge)’de bulunan otel gelenekselliği model ruhla taşıyan bir yer. Otel arama sitelerinde de kullanıcılar tarafından en çok oyu alan yerlerden biri.
Odalar oldukça geniş, ferah, manzarası tamamen Neckar’a bakıyor. Şehrin en ünlü tarihi ve turistik mekanlarına, restoran ve barlarına da oldukça yakın. Kahvaltısı açık büfe ve inanılmaz zarif ve klas bir kahvaltı hizmeti var. Otopark Hiedelberg’de gecelik olarak oldukça pahalı ama otelden rezervasyon yaptıktan sonra size gönderecekleri bilgiler sayesinde otele çok yakın bir konumda bulunan Umumi Park yerine 10 Euro / gecelik olarak park edebiliyorsunuz. Daha detaylı bilgi için: Hollander Höf
Goethe’nin ”İdeal Şehir” olarak tanımladığı romantik şehir Heidelberg’ten ayrılırken Alman söz yazarı Fritz Lohner Beda’nın şarkısında söylediklerini tam olarak hissediyorum,
“Kalbim Heidelberg’te kaldı !”
Benim yerime de gezin,
İyi seyahatler!
4 yorum
sanki sohbet ettik, elinize sağlık
Yorumunuz benim için çok değerli, çok teşekkürler???
Giden arkadaşlarımın yorumları geldi aklıma, şimdi yazınızı okuyunca arkadaşlarımın nasıl etkilendiklerine hak verdim.
Değerli yorumunuz için teşekkürler, faydası dokunduysa ne mutlu ???