Patara Antik Kenti Gezilecek Yerler | Antalya Gezi Rehberi
yaz döneminde Muğla ve Antalya civarlarında gezmek isteyenler ve antik kent gezmeyi sevenlere öneri niteliğinde bu yazımda size Patara Antik Kent’ten bahsedeceğim. Patara Antik Kenti, Fethiye ile Kalkan arasında bulunduğundan hem Antalya hem Muğla civarından gelmek isteyenlere uygun ve yol üstünde bulunmaktadır. Aynı yol güzergahında bir den fazla antik kentte olduğunu zamanınız bol ise buralara da uğramanızı tavsiye ederim. Yol güzergahında Xanthos, Letoon, Antiphellos antik kentlerde bulunmaktadır.
Patara Antik Kenti
Patara antik kenti Likya’nın en önemli şehirlerinden biridir. Bu sebeple Likyalılara ait kültürü buram buram yaşayacağınız bir antik kenttir. Patara antik kent giriş ücreti 30 tl, Müze kart ile ücretsizdir.
MÖ 13.yy da adı Patar olarak geçmekteydi. Likya dilinde ise Patara olarak bilinmektedir .Batı likyanın dünyaya açılan deniz kapısı olarak görülür. Kalıntılara bakıldığında tarihinin Erken Tunç çağına dayandığı bilinmektedir. MÖ 16.yy da yapılan anlaşma ile eşen çayını ağzını kumlar örtmüş ve küçük tekneler bile geçemeyecek hale gelince patara kenti kapılarını kapamış. Patara’da bilimsel kazı çalışmaları 1988 yılında başlamıştır.
Patara’nın en güzel eserlerinden biri hiç kuşkusuz antik tiyatrodur. Tiyatro antik kentin güney ucunda Kurşunlu Tepe’de bulunmaktadır. Tiyatro içinde güneşten korunmak için bezden gölgelikler kullanılmıştır. Oturma yerlerinin orta kısmında bir tapınak bulunmaktadır ve bu antik kentin en önemli yapılarından biridir. Tiyatronun MÖ.1 -2 yıllarında başlayıp MS.147 yılından tamamlandığını biliniyor. Sonrasında hayvan dövüşleri ve gladyatör yapıldığını bildirilmiştir.
Antik kentin güney ucunda Kurşunlu Tepe bulunmaktadır. Bu tepeden tiyatro, hamam, liman gibi diğer yapılarda izlenebilmektedir.
Antik kenti gezmeye devam ederken Likya birliği meclis binasını görüyoruz. Güneyde tiyatroyu doğuda devlet agorasına bakan bu yapı küçük bir tiyatro yaya benzemektedir.21 oturma sırası olan meclis binasında eyalet başkanının oturacağı koltuk tribunali adlı bir koltukla belirtilmiştir. MS.142 yılında depremden sonra meclise bir sahne yapılmış ve müzik odası olacakta kullanılmaya başlanmıştır. Fransız aydın Montesquieu 1748 yılında “Yasaların Ruhu” eserinde Likya’yı mükemmel bir cumhuriyet modelinin örneği olarak göstermiştir. Sonrasında bu meclis Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından restore edilmiştir.
Antik kentin gezerken bazı yazıtlar göreceksinizdir. Bu yazıtları meclis binasının önünde göreceksinizdir. Bunlar patara halkının bazı değerli insanları(başkumandan v.) onurlandırmak için üstünde yazılar olan yazıtlardır.
Meclis binasından çıktıktan sonra sola doğru ilerlerken ABORA IV Teknesini göreceksinizdir. Bu tekne bir saz teknesidir. Bolivyalı aymara yerlileri tarafından yapılmış olan saz teknesi Bulgaristan’ın liman kenti Varnada inşa edilmiştir. Teknenin yan taraflarında ki kılıçlar teknenin rüzgâra karşı ilerlemesine olanak sağlamıştır. Bu sayede Çanakkale boğazı ve Santorini’nin volkan kraterlerinin önünden kolay geçiş sağlamıştır.1500 km den fazla süren yolculuk sonunda Kaş’a gelmiştir. ABORA IV teknesi balkanlardan ege ve doğu Akdeniz’e gelerek deniz ticaretinin varlığınızda bir kez daha ortaya koymuştur.
Tekneden den sonra sola doğru yürüyüşümüze devam ediyor ve Liman caddesine varıyoruz. Likya’nın en geniş ve iyi korunmuş caddelerindendir. Batı zemin tümü mozaiklerle kaplıymış fakat hepsi tamamen yok olmuş. Cadde üzerinden dükkanlarda bulunmaktadır. Liman caddesinin büyük çoğunluğu depremde sular altında kalmış bir kısmı sonradan açılmıştır. Tekerlek izninin olmayışı araba trafiğine kapalı olduğunu göstermektedir. Caddenin güney bitiminde agora batı stoa kapısı yer almaktadır. MÖ 1.yy da liman caddesine ilişkin yazıtlar bulunmuş ve o zamandan beri varlığı ortaya çıkmıştır. Liman caddesiyle bağlantılı başka yollarda bulunmaktadır. Bunlar liman hamamı, küçük ara sokaklar, Likya kentlerine yön veren Yol kılavuz anıtıda bu kavşak noktalar üzerindendir.
Bu keyifli antik kenti gezerken gördüklerimi, ihtişam yapıları, likya döneminden kalan yapıları gördükçe çok keyif aldım. Patara antik kentine gün batımına doğru gitmiştim. Güneşin o ışıltısı bu görkemli yapıya vurdukça daha anlamlı bir hale geldiğini fark ettim. Bir kez daha bir liman kentinde olduğumu hatırladım. Sizlerde bu keyifli antik kenti muhakkak gezmelisiniz.
Patara antik kenti Patara plajına da yakındır ve burada patara kum tepeleri ve caretta carettaların yavrulama alanlarını görebilirsiniz. Bu sebeple plaj belli saatte kapatılıp carettalara bırakılmaktadır.
Ülkemizde ki antik kentleri gezerek öğrendiklerimi yazmaya devam edeceğim.
Önceki yazım 12 Adalar Tekne Turu – Fethiye Tekne Turu | Muğla Tekne Turları Bölüm 3 için tıklayabilirsiniz.
Bana soru ve yorumlarınız için instagramda buradayım; didemgeziyor
Bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle.
Sevgiler.