Sokak Sokak Beyoğlu | Eski İstanbul Gezi Rehberi
her İstanbul yazımda her zorluğuna rağmen İstanbul aşığı olduğumdan bahsediyorum. Belki nasıl olur diyebilirsiniz ama bu şehri bir turist olarak dolaşmanın keyfi bir başka. Lokal, az bilinen, popülariteden uzak yerleri gezmek için İstanbul harika bir şehir. Bu sefer Beyoğlu ilçe sınırları içinde Galata-Tophane-Şişhane üçgeninde sokak sokak geziyoruz. Özellikle Taksim ve Galata’nın kalabalıklığı içinde kaybolmak farklı bir keyif olsa da, çok uzak değil hemen arka sokaklardaki farklı dünyayı görmek benim için çok başka bir keyif. Eski İstanbul, eşsiz mimarisi ve ruhuyla hala orada yaşıyor. Hele fotoğraf çekmeyi seviyorsanız bu rota sizi epey mutlu edecektir:)
Lüleci Hendek Caddesi
Galata’nın yürümekten en keyif aldığım, en eski caddelerinden biri. İlk duyduğumda ismi çok enteresan gelmişti. Fakat sonradan araştırdığımda isminin hikâyesinin, çok da tanımadığımız lülecilik sanatına, 1600’lü yıllara kadar gittiğini öğrendim.
Lüleci Hendek Caddesi çok dikkat çekici, tarihi dokusu bozulmamış binalarla dolu. Dışını hayranlıkla incelediğim hemen her binanın içini de çok merak ediyorum. Fakat buralar özel konutlar olduğunda binaların içine girmek mümkün ve doğru değil.
Caddede ilk dikkat çeken binalardan biri Noa Apartments oluyor. Daha bir yeni, daha bir bakımlı. Nitekim bu Noa Galata Üçlemesi olarak geçen projede üç farklı bina olan Aslan Han, Tatar Beyi ve Ali Hoca, binaların yapısal özellikleri önceliklendirilerek restorasyon – renovasyon a uğramış. Zaten caddede ilerledikçe anlıyorsunuz ki, paralelinde yer alan Serdar-ı Ekrem Sokak ile birlikte bölgenin en hızlı gelişen caddelerinden biri. Her yerde yeni yapılaşmalar, kafeler, atölyeler, butikler görebilmek mümkün.
Tercüman Çıkmazı
Osmanlı imparatorluğu dışa açılmaya başladığı dönemde yani Tanzimat Fermanı’nın ilanı öncesinde yurtdışından gelen elçilerin, Osmanlı’nın ileri gelenleri ile görüşmelerinde kullanılan çevirmenlerin yetiştirildiği mektebin bulunduğu sokaktır. Fransız asıllı çocukların küçük yaştan itibaren çevirmen olarak yetiştirildiği bilinmektedir. O zamanki adıyla İstanbul Doğu Dil Oğlanları Okulu buradadır. Fransa hükümeti tarafından 1669 yılında açılmış, 1873 yılında kapatılmıştır.
Serdar-ı Ekrem Sokak
Sola dönülürse kıvrımlı şekilde Kumbaracı Sokağı’na sağa dönülürse de Galata Kulesi’ne ulaşan sokaktır. Doğan Apartmanı da bu sokaktadır. Sokağın diğer ucunda ise, Kırım Anglikan Kilisesi’ni görebilirsiniz. Yine sokak boyunca görsel olarak çok eski, tarihi apartmanların önünden geçeceksiniz. Fotoğraf merakı olanlar için tıpkı Lüleci Hendek Caddesi’nde olduğu gibi son derece zengin bir sokak olduğunu da eklemeliyim.
Bu sokak önceden Türkiye’deki mobilyacılık sektörünün merkeziymiş. Şimdilerde kafelerle ve moda tasarım mağazalarıyla dolan bu sokaktaki mekanlar, Rum, Ermeni, Yahudi ve onların yanında yetişen Türk ustaların atölyeleriymiş.
Doğan Apartmanı
Serdar-ı Ekrem Sokak’ta bulunan, içeri girmenin yasak olduğu, merakla bahçesini görmek için vitraylı ana kapıya yapışmış halde kendinizi bulabileceğiniz harika bir bina:) 1800’lerin sonunda (1894-1895) Belçikalı banker bir aile olan Helbig ailesi tarafından inşa edilen Doğan Apartmanı, o zamanki adıyla Helbig Apartmanı, İtalyan mimari tarzına sahiptir. İnşa edildiği dönemde, zamanının yabancı uyruklu seçkin ailelerine kiralık konut olarak tasarlanmış.
Daha sonraki yıllarda apartman; birçok farklı isim alıyor, en son ünlü siyasetçi ve Yapı Kredi Bankası’nın kurucusu olan Kazım Taşkent apartmanı satın alıyor. Adını da İsviçre’de kayak yaptığı sırada kaza geçirip ölen oğlunun adı olan “Doğan” olarak değiştiriyor. Bu isim “Doğan Kardeş” çocuk dergisinin ismiyle aynı kişiden, Doğan Taşkent’ten esinlenerek verilmiş.
Apartmana girmek maalesef birazcık zor; gerekli izinleri almadığınız taktirde dışarıdan girmek yasak.
Kırım Anglikan Kilisesi
Serdar-ı Ekrem Sokağ’ın en etkileyici mimariye sahip yapılarından biri Kırım (Anglikan) Kilisesi. Eskiden Rum Mezarlığı’nın bulunduğu yerde, bugün neogotik bir mimari ile inşa edilmiş olan bu kilise var.
Avlu çevresi, taştan yüksek duvarlarla çevrili olduğu için yokuşta kafanızı kaldırıp göğe baktığınızda kilisenin iki kulesini görebilirsiniz. Kilise de bahçenin tam ortasında.
Peki kilisenin ismi neden Kırım Kilisesi? Çünkü zamanında bu kilise, Sultan Abdülmecit’in İngilizlere bağışladığı arazi üzerinde, Kırım Savaşı anısına yapılmış. Bu nedenle ‘Kırım’ı Anma Kilisesi’ olarak da biliniyor.
1970’lerde cemaati ciddi şekilde azalan kilise, sonunda kapanmış. Yıllar sonra, Sri Lankalı sığınmacılar tarafından restore edilerek 1991 yılında yeniden açılmış. Günümüzde de az sayıda Sri Lankalı Anglikan cemaatince kullanılmaktaymış.
Dilerim İstanbul’da farklı bir rota önerisi ile gezilerinize yön verebilmişimdir:)
Diğer İstanbul yazılarımı da aşağıda bulabilirsiniz.
Yedikule’den Samatya’ya Adım Adım Tarihi Yarımada ! | İstanbul’da Turist Oluyoruz!
Keyifli okumalar!
#kuşmisalikıvırcık insta: serennaydin
Seren Aydın