Kız Kulesi Efsaneleri
Herkesin zihninde İstanbul denince farklı bir portre canlanır. Benim zihnimde canlanan portre ise Kız Kulesi. Şu hayatta belki de arkadaşlarımla yapmayı en çok sevdiğim şeylerden biri Üsküdar’a gidip Salacak‘ta Kız Kulesi’ni seyrederken çay içmek ve çekirdek çitlemek olabilir. Denediniz mi bilmiyorum ama farklı bir huzuru varmış gibi geliyor bana veya belki de ben arkadaşlarımda huzuru buluyorumdur bunun da mekanı Kız Kulesi olduğu için onu seviyorumdur bilinmez. Ama bildiğim bir şey varsa o da İstanbul’a geldiğinizde Kız Kulesi’ni görmeye gitmemek ne bileyim Paris’e gidip Eiffel Kulesi’ne gitmemek gibi bir şey olabilir.
Ben de bu yüzden biraz Kız Kulesi hakkında çıkan efsaneleri toparlamak istedim. Bunu da açıkçası şöyle araştırmıştım. Rusya’dan birkaç arkadaşım gelmişti onlarla İstanbul’u gezmiş, sonra akşam keyif için Salacak’a gitmiştik. Sonra Mike dedi ki “Bu neden yapılmış? Hikayesi ne?”. Sonra fark ettim ki verebileceğim net bir cevap yok elimde. Ve sonra oturdum araştırdım. Merak etmeyin sonrasında efsaneleri tek tek Mike anlattım. Hadi başlayalım neymiş, ne değilmiş bu Kız Kulesi.
Kız Kulesi Ne Zaman Yapılmış? Tarihçesi Nedir?
Öncelikle yapımı hakkında konuşalım biraz. Öncelikle ne zaman yapıldığına dair net bir tarih yok. Kimi kaynaklar diyor M.Ö. 300 kimi kaynaklar da diyor M.Ö 500 yani anlayacağınız M.Ö. 300 ile 500 arası diyelim kimsenin gönlü kırılmasın. Kendimce bir tarih sallayıp sizi yanıltmak istemem doğrusu. Taaa Eski Yunan’dan Osmanlı’ya uzanan bir tarih yani.
Kız Kulesi hep romantik bir mekanmış gibi gözükse de işin aslı pek öyle değil. İstanbullu bir Rum tarihçinin anlattığına göre aslında orası bir sahil çıkıntısıymış sonrasında sahilden kopmuş ve kız kulesinin üzerinde bulunduğu adacık oluşmuş. Yunan komutan ise oraya bir kule diktirmiş ve girip çıkan gemileri kontrol etmek, vergi almak için kullanmış bu kuleyi.
Bizans döneminde ise bu kule yeniden onarılmış ve Venedikler için üs olarak kullanılmış. Osmanlılar döneminde ise Fatih Sultan Mehmet bu harap olan kaleyi yıktırmış yerine etrafı mazgallarla çevrili bir kalecik yaptırmış. 17. Yüzyıl’da ise kaleye bir fener konulmuş sonrasında artık kale değil de daha çok gözlem kulesi olarak kullanılmaya başlanmış. Osmanlı’nın çöküşünde ise bu kale savunma amaçlı top atışlarıyla kullanılmış.
1800’lü yıllarda şehre Kolera Salgını yayılmış ve Kız Kulesi karantina hastanesine dönüştürülmüş. 20 bin’den fazla kişinin öldüğü bu salgında hastaların bir kısmı Kız Kulesi‘nde ayrılmış olan hastanede tedavi görmüş ve salgının daha fazla yayılması da önlenmiş.
1995 yılında son restorasyon çalışmasına başlanan Kız Kulesi’nin 2000 yılında kapılarını herkese açmış bulunmakta. O günden beri gündüzleri kafe akşamları ise özel restoran olarak hizmet veriyor. Daha ayrıntılı bilgi için ise resmi site: tıklayabilirsiniz
Kız Kulesine Nasıl Gidilir?
Şimdi Faruk eczanesini bildin mi ordan düüümdüz sağa kaptır gibi bir tarifle gelmek isterdim ki korkmayın öyle gelmeyeceğim. 2 farklı noktadan Kız Kulesi‘ne ulaşım sağlanıyor: Üsküdar ve Kabataş. Üsküdar Salacak iskelesinden her gün ulaşabileceğiniz bu güzide mekana Kabataş üzerinden sadece hafta sonu ulaşım sağlayabilirsiniz. Ki bence zaten Üsküdar üzerinden gidin derim. Sonra Salacak’ta oturursunuz.
Kız Kulesi Hakkındaki Efsaneler Neler?
Kız Kulesi hakkında o kadar çok efsane var ki Mike sorduğunda tam olarak ne anlatacağımı gerçekten şaşırmıştım. Hazırsanız sizi de şaşırtmaya başlayayım.
Ovidius Efsanesi – Hero ve Leandros
Kule hakkında en yaygın bilinen efsanenin bu olduğu söylenir. Efsaneye göre Afrodit adına bir tapınak varmış ve Hero ise genç kızların görev yaptığı bu tapınakta rahibelerden biriymiş. Her ilkbaharın başlangıcında törenler düzenlenir ve aşkı bulamayanlar Afrodit’e aşkı bulmak için yakarırmış.
Boğazın karşı kıyısında oturan Leandros bu törene katılmak için adaya gider. Hero ve Leandros birbirlerini görür görmez aşık olmuşlar ama Hero rahibe olduğu için evlenmeleri imkansızmış. Bir gece Leandros kuleye bakarken kulenin tepesinde bir ateş yandığını görür ve ateşi yakan ise Hero’dur.
Hero elindeki meşale ile Leandros’a gelmesi için ışık tutuyordur. Ve sonunda Leandros, Hero’ya ulaşabilmek için boğaza atlar ve yüzmeye başlar ve iki genç birbirlerine kavuşur. Böyle böyle her gece buluşmaya başlar genç aşıklar. Fakat bir gece dışarıda çok fırtına vardır ve bu yüzden Hero’nun meşalesi rüzgardan söner. Leandros bu yüzden nereye yüzeceğini bilemez ve boğazın sularında kaybolur. Buna dayanamayan Hero ise aşkından dolayı kendini boğaza bırakır.
Hero ve Leandros’un ölümsüz aşk hikayesi…
Yüzerek geleceğim sana.
Güzel kız, senin sevgin uğruna,
Sana geleceğim.
Sen beklerken beni ürkek bakışlarla,
Yüzerek geleceğim sana.
Dalgalar gemilere bile geçit vermese,
Yüzerek geleceğim sana.
Azgın dalgalar arasından…
Yılanlı Efsane
Zamanının Bizans İmparatoru‘nun bir kızı varmış. Kral ülkenin bilginlerini kızını yetiştirmesi için görevlendirmiş fakat bilginlerden biri prensesin 18 yaşına geldiğinde bir yılan tarafından zehirlenip öleceğini söylemiş. Buna kral o kadar üzülmüş ki küçük bir ada üzerine kule yaptırmış ve kızını buraya yerleştirmiş. Yıllar geçmiş kızı 18 yaşına gelmiş. Alınan bütün önlemlere rağmen bir gün kıza gönderilen üzüm sepetinin içinden çıkan yılan tarafından kız zehirlenip, ölmüş.
Battal Gazi Efsanesi
Bu efsane ise Osmanlı dönemine ait bir efsanedir. İstanbul’u kuşatmaya gelen Battal Gazi kuşatmadan sonuç alamayınca Kız Kulesi‘nin önüne karargah kurmuş ve 7 yıl burada kalmış. Bunun sebebinin ise Battal Gazi’in Üsküdar Tekfuru‘nun kızına aşık olması olduğu söyleniyormuş. Battal Gazi’den korkan Üsküdar Tekfuru, kızını hazinelerle birlikte kuleye kapatmış. Fakat Şam seferinden sonra Üsküdar’a dönen Battal Gazi kuleye girmiş ve hazinelerle birlikte kızı da alarak Üsküdar’dan atına atlayıp oradan uzaklaşmış. Günümüzde kullanılan “Atı alan Üsküdar’ı geçti” lafı ise buradan geldiği söyleniyor.
Anlatacağım en bilinen 3 efsane bunlardı. Umarım hoşunuza gitmiştir ve yazıyı hiç sıkılmadan okumuşsunuzdur. İstanbul ile ilgili diğer yazılarımız için ise tıktık 🙂Başka bir yazıda görüşmek üzere.
Hasibe Betül Erdem