Yol Hikayeleri 1 |
Gezerek Başka Hayatlara Dokunmak
Manisa Gördes doğumluyum. Bizim buraların insanları Yörük kökünden gelir. Küçük kasaba gibi yer Gördes’te ben lise hayatıma kadar bu kasabada yaşadım hiç büyük şehir görmedim. Şehir merkezine bile gitmedim sadece üniversite sınavına girmek için gittim. Tarladan okula okuldan tarlaya hayat böyle geçti hep. Geleceğe dair bir hayal kurmadan. Büyüyünce ne Olcan derler ya hani bizim buralarda bize bu soru hiç sorulmadı mesela. Bizim hikayemiz zor başladı zor da devam ediyor.
Gurbete mi Özgür Olmaya mı
Derler ya coğrafya kaderdir diye ben bunu en dibine kadar yaşadım. Üniversite sınavı sonucunda Çanakkale On sekiz Mart Üniversitesi kazandım. İlk defa deniz görecektim. İlk kez farklı bir hayatla karşı karşıya kalmıştım. Çanakkale’ye gittikten sonra artık her şey değişti. Yepyeni bir hayatla karşı karşıyayım.
Bir Linkle Hayat Değişir mi
Facebook’ta tesadüf eseri görüp tıkladığım bir linkten sonra hayatım değişti. Her şey o linkteki gönüllü formunu doldurduktan sonra başladı. Çanakkale’de şehitlikte gönüllü olarak bir projede yer aldım. Ekip içerisinde yaşı en küçük ve tecrübesiz olan bendim. Sürekli kendi aralarında projelerden vs. konuşuyorlardı. Ben de yalnızca dinliyordum. Sürekli Damla projesi başvuruları başlayacak vs. diyorlardı.
Yeni Şehir Yolculuğu
Çanakkale’deki program bittikten sonra samimi olduğum bir arkadaşım bana Damla’nın başvuru formunu attı ama ben ne olduğunu bilmiyorum. Yemek ve konaklama yol karşılanıyor hemen başvurdum. Ne yapacağımızı da bilmiyorum. İlk defa da bu kadar uzağa gidecektim. Program Tokat’ta oldu. Gittiğimde bir sürü sosyal sorumluluk faaliyetleri yaptık. Köy okulunun duvarını boyadık, çocuklarla oynadık, dertleştik, köy halkına tarlada yardım ettik, esnaf ziyaretleri yaptık. Kısaca ben o köylerde kendimi buldum, kendim gibi bir sürü çocuk gördüm. Hayali olmayan değil, hayal kurmanın ne olduğunu bilmeyen bir sürü çocuk… İşte bundan sonra ben gönüllü olmayı bırakamadım.
Projedelerden Sonra
İşte bu programdan geldik ten sonra çok farklı ilgi alanlarına yöneldim. Sporla uğraştım. Beden eğitimi bölümü kazandım. Yeni farklı bir sürü gönül olarak projelerde yer aldım. Katıldığım projelerde genelde yol masrafları konaklama yemek vs. karşılanıyordu. Öğrenci olduğumdan ben karşılayamazdım. Ondan bu tarz projeler araştırıyorum. Hem insanların kalbine dokuyorum sevdiğim işi yapıyorum hem de geziyorum…
Köy okullarına gidip gönüllü palyaçoluk da yapmaya başladım. İlk defa palyaçoluğu da gördüm. Aynaya bakıp ilk gördüğüm palyaço kendim oldum. Diyarbakır’a Damla projesi ile palyaço olarak gittiğim de çocukların gelip bana dokunup sen pamuktan mısın insan mısın demeleri. Gelip ayaklarıma sarılıp gitme gel bizim evde kal bugün deyişleri bu yolları iyiki geldim diyor insan… Bunun gibi daha bir çok hikayeler var. Sadece sosyal sorumluluk projelerinde gönüllük yapmıyordum artık. Kendi alanım olan beden eğitimi spor faaliyetlerinde de gönüllü olarak yer aldım. Maraton koşuları bisiklet festivalleri vs yer aldım…
Yollar Güzel Zor Tarafları Da Var
Yirmiye yakın şehri de gönüllülük projeleri sayesinde gördüm. Kendimi buldum kendimi öğrendim yollarda diyebilirim. Coğrafya kaderdir demiştik ya hani bu yolculukların zor tarafları da vardı benim için yolda olmak demek yeni insanlar tanımak demek değildi. Manisa’nın merkezine en uzak ilçede yaşıyorum. Sürekli ilçeden ilçeye geçmek zorunda kalıyor otogarlarda bekliyorum. Zaten 10, 11 bu sayı artmakta gittiğim yere göre değişmekte. Bu kadar saat yol gelip ilçelerde sefil olmak… Bunlar yoruyor tabiki ama ben hala devam ediyorum. İşten çıkıp 2 saat uykuyla yollara, projelere gidip; projeden gelip yorgun yorgun işe gittiğim çok zamanlar oldu. Neşet Ertaş’ın bir sözü vardır: “Aşkınan çalışan yorulmaz.” Ben de öyle işte aşkla gidiyorum aşkla dönüyorum.
Heybem
Yeni insanlar yeni tecrübeler edindim. Her gittiğim programdan bana verilen bir yaka kartı ve heybeme koyduğum güzel anılar notlar. Biz Anadolu’yuz projesinde koordinatörlük yapıyorum 40 çocuğu alıp edenden doğuya , doğudan eğeye götürüyoruz. Program sonunda çocukların bizler ile düşünceleri not yazmalarını istiyoruz. O notları yolculuk yaparken okuyorum ve iyiki gitmişim diyorum. Çok zor süreçler yaşadığımız sıkıntılı programlar oluyor ama öyle güzel insanlar tanıyıp öyle güzel işler yapıp heybem güzelce dolunca işte ben diyorum tüm zorluklara rağmen iyiki gelmişim.
Çantamı, çadırımı alıp da gezebilirdim ama ben bu yolu seçtim: insanların kalbine dokunarak ilerlemeyi. Bir gün inşallah sırt çantamı, çadırımı alıp “Ben bugün projeye değil de gezmeye gidiyorum, kendi paramla…” diyebilirim. Kalplere dokunarak yaşamanız dileğiyle. Benim hikayemin başlangıcı böyle….
Diğer sosyal sorumluluk temalı yazılarımız için Tıklayın
Daha fazlası için INSTAGRAM hesabımı takip edebilirsiniz.