Merhabalar… Artık güz geldi. Havalar serinledi, kapandı, yaşantılarımız kapalı mekânlara taşınmaya başladı. Ruh halimiz de ona göre duruluyor artık. Yazın romantik komedi filmleri ne kadar enerjimizi yükseltiyorsa; güzün de romantik dramlar bence olmazsa olmaz. işte bu yüzden konumuz Sonbaharda İzlenecek 5 Romantik Film Tavsiyesi. Biraz romantizm de var tabi ki, sonuçta bir klasik olarak “Kasım’da aşk başkadır.” Ama aşk bu mevsimde baharda ya da yazda olduğu gibi cıvıl cıvıl değil, biraz daha sakin ilerliyor. Bizler gibi.
İçinizi baymak, sizi hayattan soğutmak istemem ama bana bu aşk hikâyeleri daha gerçekçi geliyor. Mutlu aşk varsa da mutlu son yoktur. Hiçbir şey yoksa ölüm var, maalesef. Hadi biraz gerçekçi olalım ve şu filmlere bir göz atalım. İzlerken biraz duygulanacağız, evet ama bu dramları izlemek için güzel bir mevsim bence.
O zaman bir klasik olan harika bir filmden başlayalım mı?
The Notebook / Not Defteri
Ryan Gosling ve Rachel McAdams’ın başrollerini paylaştığı tutku dolu bir aşk hikâyesi. Bu filmde 1940’lı yıllarda yaşayan ve birbirlerine çok âşık olan bir çiftin hikâyesini izliyoruz. Çiftin ekonomik ve sınıfsal farklara rağmen birbirleri için verdikleri mücadeleden etkilenmemek mümkün değil. Film aynı isimli kitaptan uyarlama, yazarı Nicholas Sparks beyaz perdeye aktarılırken filmin senaristliğini de üstlenmiş.
Blue Valentine / Aşk ve Küller
Türkçe çeviri adını çok saçma ve alakasız bulduğumu söyleyerek söze başlayacağım, üzgünüm. Yine bir Ryan Gosling filmi ile karşınızdayım, bu defa başrolü Michelle Williams ile paylaşıyor. Bu filmde kişilerin aşk hayatlarındaki dalgalanma ve durulmaları izleyip biraz da hayatın gerçekleriyle karşılaşıyoruz. Deli dolu, tutkuyla başlayan kocaman bir aşkın hikâyesi… Ve bitişinin. Hayat böyle bir şey, filmi bu kadar çarpıcı yapan da içinde barındırdığı devasa gerçeklikler olsa gerek.
Marriage Story / Evlilik Hikâyesi
Bir nebze içim cız etti. “Ceza avukatları kötü insanların iyi yönlerini görür, boşanma avukatları ise iyi insanların kötü yönlerini.” Zannediyorum koca filmi, içinde geçen bu cümle ile özetleyebiliriz. Aile kurmak isteyecek kadar birbirine âşık iki insan, kurdukları aile, ailelerinin küçük üyesi ve ev alışkanlıkları… Fakat bir yerden sonra oluşan kendini gerçekleştirememenin verdiği sancıların dayanılamazlığı. Kişinin varlığı ne kadar önemlidir? Peki ailesi? Peki çocuğu? Evi? Aileni sonlandırma durumu normal bir ilişkiyi bitirme durumundan çok daha fazlası maalesef. Ve iş oraya geldiğinde, ne kadar medeni olmaya çabalarsan çabala, işin sonu maalesef ki oldukça tatsız bitiyor. Başrollerini Scarlett Johansson ve Adam Driver paylaşıyor. Ödüllere doyamayan bir film. İzleyin.
Eternal Sunshine of the Spotless Mind / Sil Baştan
Yine Türkçe çevirisini “Ne alaka?” bulduğum bir isim. Ve yine son derece gerçekçi bir aşk filmi. Aşk böyle bir şey. Harika şeyler yaşanabilir; duygular artabilir, azalabilir ve bitebilir… Ama onun gerçekliğinden kaçmak ne kadar mümkündür? Her şeyi sil baştan yaşasak bu defa ondan kaçmayı tercih eder miydik? Sonunun iyi bitmeyeceğini bile bile yine aynı şeyi yapar mıydık? İlk gördüğümüzde kalabalıkların arasında ışıl ışıl parlayan o insan başka bir yerde, başka bir zamanda, başka koşullarda karşımıza çıkmış olsa yine de aynı şekilde ışı ışıl parlar mıydı? Jim Carrey ve Kate Winslet başrollerde. Çarpıcı bir hikâye.
La vie d’Adele / Mavi En Sıcak Renktir
İşte karşınızda ortalığı yıkıp geçen bir festival filmi! Kendimizi hapsettiğimiz duvarlara çarparken aralardan süzülen bir ışık gibi hayatımıza giren insan ve onun sayesinde yıkılan duvarların hikâyesi. Fakat ya sonra? Her şey her zaman istediğimiz gibi olmayabilir. Güzel başlayan her şey güzel mi devam eder? Hayat insanı nasıl değiştirir? Aşk tükendiğinde, ya da aşka dair her şey tüketildiğinde? Yine kişi kendine dönüp varoluşunu gerçekleştirmek istediğinde ne olur? İlişkilerin ve aşkın dinamiklerini başından sonuna kadar gözler önüne seren çarpıcı bir film. Filmin o sakinliği, doğallığı insanı içine öyle bir çekiyor ki izlerken film izliyor gibi değil de Adele’in hikâyesine eşlik ediyor gibi hissediyorsunuz. Başrollerini Adèle Exarchopoulos ve Léa Seydoux paylaşıyorlar.
Film konulu diğer birkaç yazımız:
Sevgililer Gününe Özel Aşk Filmleri
Gerçek Hayattan Uyarlanan Filmler
Diğer yazılarım için Sahika E.
Instagram hesabım ise: sahika.e
Bir diğer yazıda görüşmek üzere… 🙂