Sintra Gezilecek Yerler | Masal Kitaplarından Fırlamış Bir Şehir Sintra |Bir önceki yazımın devamı niteliğindeki bu yazı bireysel gittiğinizde ve benim gibi kısıtlı zamanınız olduğunda; Lizbon dışında gidebileceğiniz ve benim de kesinlikle önereceğim bir rota olan Sintra.

Şehre uzaklığı sadece 40 dakikalık tren yolculuğu ile mümkün olan Sintra, sanki gerçek dünyadan kopup başka bir masal diyarına adım atmışsınız hissi verir. Portekiz’in batısında, Serra de Sintra dağlarının yeşil eteklerine kurulmuş bu şehir, hem doğal güzellikleri hem de tarihi mirasıyla UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alır.
Dar ve taş döşeli sokaklar, pastel renkli evler, balkonlardan sarkan sardunyalar ve her köşeden yükselen tarihi kuleler… İtiraf ediyorum bu kadar yeşil beklemiyordum .Ormanın içine gizlenmiş zamanı da durdurmuş ; mimari ve doğa adeta harmanlanmış ya da hani şöyle de bir his bırakıyor daaklarda : sanki boyutlar arası geçiş yapan bir kapıdan hop diye burada bulmuşsunuz kendinizi Sintra’da yürürken zamansızlığı iliklerinizde hissedersiniz sonra başka bir kapıdan hop kendinizi Orta Çağ’da bir tüccar gibi pazarda gezerken, bir an sonra 19. yüzyılda bir aristokratın bahçesinde bulabilirsiniz.

Bizim ülkemizde en fazla ilçe diyebileceğimiz büyüklükte olan bu şehircikte kilometrekareye düşen şato sayısı şaşkınlık verici.
Aşağıda devamı gelecek olan yazıda günübirlik ve birazda günü doğru planlayamamaktan kaynaklı en meşhur olan Pena sarayını gezdim.Fakat diğer görülesi yerler hakkında da elbette bilgilendirici ufak ufak değindim.Neticede gezi zevki görecelidir ve kişi en çok neye ilgi duyuyorsa orayı/ oraları gezmeli.
Evet gelelim yazıya…
Sintra’nın Tarihi – Sintra Gezilecek Yerler
Sintra’nın tarihi, Antik Çağ’a kadar uzanır. Arkeolojik bulgular, bölgenin İber kabileleri tarafından yerleşim yeri olarak kullanıldığını gösterir. Daha sonra Romalılar burayı önemli bir sayfiye alanı haline getirir . Sonrasında 8.yüzyılda Mağribiler Sintra’ya hâkim olur ve kaleler, surlar inşa eder. Bu dönem stratejik konumu nedeniyle askeri ve ticari açıdan önem kazanır. 12. yüzyılda Reconquista ile Portekiz Krallığı’nın sınırlarına katılır. Kraliyet ailesi, Sintra’yı yazlık ikametgâh olarak benimser ve yüzyıllar boyunca sanatçıların ve asilzadelerin uğrak yeri olur. Şöylede bir durum var 9 . yüzyılda Kral II. Ferdinand’ın etkisiyle Sintra, Romantizm akımının en parlak merkezlerinden biri olur. Bu dönemde saraylar, villalar ve egzotik bahçeler inşa edilir
Pena Sarayı (Palácio Nacional da Pena)
Sintra’nın en yüksek tepesinde, kırmızı, sarı ve mor renkleriyle gökyüzüne masalsı bir tablo çizen Pena Sarayı, dünyanın en dikkat çekici yapılarındandır.
1755 Lizbon Depremi sonrası yıkılan Nossa Senhora da Pena Şapeli’nin yerine, 19. yüzyılda Kral II. Ferdinand Gotik, Manuelin, Mağribi ve Rönesans stillerini harmanlayan bu sarayı yaptırır. Alman mimar Baron Wilhelm Ludwig von Eschwege tasarımıyla 1854’te tamamlanan saray, kraliyet ailesinin yazlık konutu olur.

200 hektarlık Pena Parkı ise dünyanın dört bir yanından getirilen bitkilerle doludur..Sarayın teraslarından Atlantik Okyanusu ve yemyeşil dağlar eşsiz manzara sunar. Bahçe merakınız varsa gezin derim.Benim vardır ve karşıma çıkan farklı kültürlerin bahçelerini mutlaka gezerim. Bir toplumun doğayla karşılıklı konuştuğu dildir bana göre… Konudan bağımsız olarak favori bahçem Japon bahçeleridir mesela.
Başka bir itraf:.Böylesi meşhur bir saray hakkında bunu yazmam ne kadar doğru bilemiyorum ama n’apayım. Bilinçaltı enteresan bir şey artık ne kodlandıysa oraya , burası bana bir ara ‘Süper Mario’ bilgisayar oyunundaki kahramanın atlayıp zıplayıp sürekli macera yaşadığı ekrana yansıyan yeri hatırlattı.Bu saray ilham kaynağı olabilir mi ?
Dip not : Mağribiler, Kuzey Afrika’nın batı kıyılarında yaşayan Müslüman Berberî kökenli halklardır. 8. yüzyılda İber Yarımadası’nın büyük kısmını fethederek bölgeye önemli kültürel ve mimari etkiler bırakmışlardır.
Quinta da Regaleira – Gizemler ve Sırlar Bahçesi
Burası 20. yüzyıl başında zengin tüccar António Augusto Carvalho Monteiro tarafından yaptırılmıştır. Quinta da Regaleira, Masonluk, simya ve mitoloji temalarıyla dolu. İtalyan mimar Luigi Manini tarafından tasarlanan malikâne, gizemli yer altı tünelleri, inisiyasyon kuyusu ve sembollerle çevrilidir.

27 metre derinliğindeki İnisiyasyon Kuyusu, Masonluk’taki ölümden yeniden doğuş ritüellerini simgeler. Bahçeler ise mitolojik figürler ve simya sembolleriyle dolu.
Mağribi Kalesi (Castelo dos Mouros)
Müslüman Mağribiler tarafından 8 . yüzyılda inşa edilen kale, Sintra’nın askeri stratejik noktası oluyormuş. 12. yüzyılda Portekiz Kralı I. Afonso tarafından fethedilmiş.
Granitten yapılmış surları, gözetleme kuleleri ve panoramik manzaralarıyla kale, ziyaretçiye yüzyıllar öncesinin atmosferini yaşattığı söylenir. 19. yüzyılda Kral II. Ferdinand tarafından restore ettirilmiş.
Ulusal Saray (Palácio Nacional de Sintra)
Sintra merkezinde, iki dev konik bacasıyla dikkat çeken saray, 10. yüzyıldan beri kraliyet ailesinin yazlık konutu olarak kullanılmış. Manuelin tarzı pencereler ve azulejo panolar iç mekânlarda öne çıkıyor.

Her odanın kendine has hikâyesi varmış – ne ilginç öyle değil mi ? ;Kuğular Salonu, Saksağanlar Salonu ve Arma Salonu gibi. Sarayın mutfak bacaları dev ziyafetlerin izlerini taşıyor hala.Ruhunuzu geçmişe yönlendirip hayal dünyanızı devreye sokacak başka bir yapı.Davet salonunda etekleri savrularak raksedenen şıklık yarışındaki hanımlar , şen kahkalı davetliler ,ellerinde kadeh tepsisi ile gezen hizmetliler ve parıltılı kristal lambalar eşliğinde yenen yemekler. Ne ihtişam ne şaşa ama…
Monserrate Sarayı ve Bahçeleri
Yemyeşil tepeler arasında, Hint, Mağribi ve Gotik unsurların harmanlandığı Monserrate Sarayı, 19. yüzyılda Sir Francis Cook ve Luigi Manini tarafından inşa edildi.
Bahçeleri, dünyanın dört bir yanından egzotik bitkilerle dolu. Sarayın içi zarif oymalar, kemerler ve mozaiklerle süslü olması ile ünlü.
Giremediğim için üzüldüğüm başka bir yapı
Capuchos Manastırı (Convento dos Capuchos) – Sintra Gezilecek Yerler
Capuchos Manastırı,16. yüzyılda inşaa edilmiş. Sade ve doğayla uyumlu yapısıyla dikkat çekiyor. Küçük keşiş hücreleri ve taş kaplı duvarlarıyla inziva hayatını simgeliyormuş.
Sintra anladığınız üzere tek bir günlük değil iki günlük bir konum aslında.Sanıım tekrar gideceğim
Sintra’da Kültür ve Lezzet Durakları
Sintra’nın meşhur tatlıları arasında Travesseiros ve Queijadas de Sintra öne çıkar. Dar sokaklardaki kafelerde taze kahve eşliğinde bu lezzetlerin tadına bakabilirsiniz.
Yerel restoranlarda taze sardalya, balık güveci “caldeirada” ve mısır ekmeği gibi Portekiz mutfağının zengin örneklerini denenmesi önerilir.Ben deniz ülkesi biri olarak deniz ürünleri sevmediğim için hiçbirinin tadına bakamadım. Mtlaka deneyin tavsiyesinde de bulunamayacağım bu sebeple.Yiyor olsa idim kesin denerdim.Yerel tadları denemek en büyük gezi zevklerimdendir zira

Sintra Hakkında Pratik Bilgiler – Sintra Gezilecek Yerler
- Ulaşım: Lizbon’dan Rossio Tren İstasyonu’ndan trenle 40 dakika.
- Gezme: Yürüyerek veya minibüslerle. Saraylar arasında mesafe yürümek zor olabilir.
- Giriş Ücretleri: 10-15 Euro arası, kombine bilet ve online ön rezervasyon önerilir.
- Zaman: Bahar ve sonbahar ayları en uygun; kalabalık ve sıcak yazdan kaçının. Sabah erken gidin.
Sintra, tarih, doğa ve gizemle örülü, zamanın yavaş aktığı, ruhu derin bir şehirdir. Burada gezmek, sadece dış dünyayı değil, içsel yolculuğu da beraberinde getirir. Masalsı sarayları, gizemli bahçeleri ve sakin atmosferiyle Sintra, Portekiz seyahatinizin unutulmaz durağı olacaktır.Latin kültürünü sevdiğimden midir nedir iddialı bir cümle gibi gelmiş olabilir ama bencesi bu
Instagram hesabımda da Sintra ve daha nice muhteşem rotalar hakkında paylaşımlar yapıyorum. Takip edebilirsiniz.
Umarım sizcesi de bu olur.