Meditasyon Kampı Enerji Çalışmaları | Ağustos ayının sonlarına doğru Fethiye’de 3 gece 4 gün süren bir meditasyon kampına katıldım ve bu deneyim bana çok şey kattı. Bu meditasyon kampında birçok enerji çalışmaları, nefes terapileri ve farklı farklı meditasyonlar yaptık. Bu yazımda sadece yaptığımız enerji çalışmaları ve ne işe yaradıkları hakkında kendi deneyimlerimi aktarmak istiyorum.
Kampta yaklaşık 30 – 35 kişiydik, ana eğitmenle beraber iki yardımcı eğitmen vardı. Ana meditasyonlardan ve ana terapilerden önce bizden salonda yürümemiz istendi. Salonda herkes kafasına göre yeni bir talimat gelene kadar yürüdü, sonrasında sürekli farklı farklı talimatlar gelmeye başladı. Yürürken birbirimizin gözlerinin içine baktık, göz göze geldiğimiz kişilere gülümsedik, gelen talimatlara göre yürüdük, koştuk, durduk, yanımızda denk geldiğimiz kişilerle farklı farklı çalışmalar yaptık ve bu enerji çalışmalarından en çok etkilendiklerimden bahsedeceğim.
Enerji Egzersizleri – Meditasyon Kampı Enerji Çalışmaları
- Kollarımızı yanlara doğru dümdüz açtık ve birbirimizin arasından kollarımızı esnetmeden geçmeye çalıştık. (Epey zorlandık.) Sonrasında kollarımız yana açık ama dümdüz değil, esnek bir şekilde geçmeye çalıştık. Bu çalışma keskin sınırlarımızın olmasının bizlere birçok konuda engel olduğunu, kısıtladığını ve hayata daha esnek bir yerden bakmanın hayatımızı daha da kolaylaştırabileceğini öğretti.
- Denk geldiğimiz kişiyle birbirimize sırtımızı dayadık ve dizlerimizi bükerek birbirimizden destek alarak eğilip kalkmaya çalıştık. Birbirimize karşı aynı direnci uygulayana kadar birçok kez düştük ve tekrar denedik. En sonunda sırtımız birbirimize dayalı şekilde aynı direnci uyguladığımız zaman çok rahat bir şekilde eğilip kalktık. Hayatımızdaki insanlarla alma verme dengesi olduğu zaman hayatta daha sağlam durabileceğimizi ve güçlüklerle daha rahat başa çıkabileceğimizi öğretti.
- Birileriyle eşleştik ve bizi bu hayatta en çok sinirlendiren şeyin ne olduğunu sorduk. Beş dakika boyunca dinleyen kişinin hiçbir tepki vermeden, onaylarcasına kafa bile sallamadan sadece idrak etmesi ve dinlemesi istendi. Sırayla anlattık ve birbirimizi dinledik. Günlük hayatımızda karşımızdaki kişiler bir şeyler anlatırken kafamızda cevap olarak cümlelerimizi kurgulamamızı sadece ve sadece onu dinleyebilmeyi öğretti.
- Salonda sürekli dans ederek yürümemiz ve karşımıza çıkan kişilere dans edebilir miyiz sorusunu sormamız istendi. Tek bir kural vardı bu çalışma boyunca en az bir kere hayır demeliydik. Şarkı bitene kadar herkes karşısına çıkan kişileri dansa davet etti ve kimileri reddetti, kimileri kabul etti. Bu çalışma, insanların bize hayır diyebileceğini ama bu bizi reddettiklerini değil sadece o anki durumu reddettiklerini, şahsi algılamamız gerektiğini aynı zamanda insanlara hayır demenin yanlış bir şey olmadığını, hayır diyebilmemiz gerektiğini öğretti.
- İkili olarak eşleştiğimiz bir çalışmada da birbirimizin sırtı dönük bir şekilde kollarımızı birbirimizin kollarına kenetleyerek sırtımıza almamız istendi. Taşıyan kişi yorulduğunu söyleyene kadar veya yukarıdaki kişi biraz da ben taşıyayım diyene kadar sırayla birbirimizi taşıdık. Bu çalışma günlük hayatımızda ‘taşıdığımız kişilere’ yorulduğumuzu dile getirmenin normal olduğunu veya birileri bizi taşıyor ise bunun sırayla yapılması gerektiğini öğretti.
- Salonda bize dur denilene kadar yürüdük ve denk geldiğimiz, hiç tanımadığımız farklı farklı kişilere ‘teşekkür ederim’ ‘özür dilerim’ ‘seni seviyorum’ ‘seni affediyorum’ gibi günlük hayatta kullanmakta zorlandığımız kelimeleri söyledik. Bu kelimeleri kullanmanın bizden bir şey eksiltmeyeceğini ve karşı tarafın bilmesini istediğimiz şeyleri kolayca söyleyebilmeyi öğretti.
- ‘Uydurma bir dil’ ile şikayet etmemiz istendi ve hepimiz bir anda anlamsız sözcüklerle kendi kendimize konuşmaya başladık. Bu çalışma beynimizden gelen ‘kendi kendimize yarattığımız’ olumsuz düşünceler ve eleştirilere bilmediğimiz bir dilmiş gibi bakmamız ve ona kulak asmamamız gerektiğini öğretti.
- İkili olarak eşleştiğimiz bir çalışmada birimizin gözlerini kapatması ve diğer kişinin o gözleri kapalıyken omuzlarından tutarak salonda yürütmemiz istendi. Gözleri açık yönlendiren kişi başkalarına çarpmaması için çabaladı, gözleri kapalı olan ise ona güvendi. Gözlerimiz kapalıyken ‘sana güveniyorum’ gözlerimiz açıkken ‘bana güven’ dedik. Sırayla birbirimizi salonda yürüttük ve yürüdük. Güven sorunlarımızın üstesinden gelmeyi ve insanlara güvenebilmeyi öğretti.
- En sevdiğim çalışmalardan biri ise şuydu; eşleştiğimiz kişilerin gözlerinin içine baktık, laf olsun diye değil gerçekten birbirimizin gözlerinin en derinine baktık. ‘Sen bensin’ ‘Ben senim’ cümlelerini söyledik. Hiç tanımadığımız insanlara karşı şefkatli olmayı ve aslında birbirimize ne kadar da benzediğimizi öğretti. Bunu sadece gözlerimizin içine bakarak bile anlayabildik…
Beni en çok etkileyen enerji çalışmalarını ve bunların ne işe yaradığından bahsettim. 4 gün boyunca bu tarz çalışmaları yaptıktan sonra gerçekten kendimi tüy gibi hafif ve arınmış hissettim. Bu meditasyon kampında yaptığımız meditasyonlar ve terapiler hakkında da deneyimlerimi yazmayı düşünüyorum. Okuduğunuz için teşekkürler!
Daha fazlası için Instagram hesabımı takip edebilirsiniz.
Diğer yazılarım için ise Tıklayınız
1 Yorum
Canım Melike beni o muhteşem günlere ve anlara yeniden getirdiğin için teşekkür ederim kalbimi bıraktım