İstanbul’un Tarihi Sokalarından Biri: Balat
Sizde benim gibi doğduğunuzdan beri İstanbul’da yaşayıp halen Cibali, Fener ve Balat bölgesine gitmeyenlerden misiniz? O zaman gelin birlikte bu eşsiz deneyimi yaşayalım.
Haftasonu için çok güzel bir tur aslında. Yaklaşık olarak turu bitirmeniz 4-5 saatinizi alacaktır. Tavsiyem saat 10 gibi başlamanız.
Benim biraz tarih merakım vardır. O yüzden mekanların dokusunu ve hikayesini merak ederim. Bu bilgiyi öğrenebilmek adına Piri uygulamasında faydalanarak dolaştım. Görmem gereken hiç bir yeri atlamak istemedim. O zaman gezimize başlayabiliriz.
ULAŞIM
Hacıosman-Yenikapı metro hattından haliç durağında inip 10 dakika yürüyerek bu bölgeye ulaşabilirsiniz.
Diğer bir seçenekte Metrobüsle Ayvansaray durağında inip tura burdan başlayabilirsiniz.
- Kadir Has Üniversitesi / Eski Tütün Fabrikası
- Cibali K. Sivrikoz Çeşmesi
- Cibali Karakolu
- Küçük Mustafa Paşa Hamamı
- Gül Cami
- Aya Nikola Kilisesi
- Ayakapı Caddesi
- Mimar Sinan Hamamı
- Maraşlı Rum İlkokulu
- Fener Rum Patrikhanesi
- Balat Sokakları
- Moğolların Meryemi Kilisesi
- Yuva Kimyon Kız Lisesi
- Fener Rum Lisesi
- Merdivenli Yokuşu
- Ahrida Sinagogu
- Çıfıt Çarşısı
- Sveti Stefan Bulgar Kilisesi ( Demir Kilise )
Bahsettiğim gibi geziyi Piri ile yaptım. Piri’de bu bölgeyi Saffet Emre Tonguç anlatmaktadır. Bende arada ondan aldığım bilgileri arada size aktarıyor olacağım.
Balat , 3 büyük dine mensup komşuların bir arada yaşaması ve tarihi yapılara ev sahipliği yapması ile her zaman özel bir yer olacaktır. Eski yıllarda pek yüzüne bakılmayan bir semt son birkaç yıldır, binaların restore edilmesi ve açılan cafelerle oldukça popüler bir yer oldu. Gelelim Balat’ın en popüler yerinde gezintiye çıkmaya :
Cibali – Fener – Balat
Balat’ta isterseniz şirin cafelerde kahvaltı ile başlayabilirsiniz. Malum Ağustos ayı olması nedeniyle şu günlerde hava oldukça sıcak ve biz erkenden gezilecek yerleri görmek istediğimiz için gelir gelmez gezmeye başladık.
Tura metronun Haliç durağında inip ordan 10 dakika yürüdükten sonra başladık.
-
Kadir Has Üniversitesi ( Eski Tütün Fabrikası )
1884 yılında yapılan bu yapı, eskiden Tütün fabrikası olarak kullanılan şuan Kadir Has Üniversitesi’nin binasını görüyorsunuz. 1925 yılında burası millileştiriliyor. Çünkü fransızlar tarafından kuruluyor. 1995 yılına kadar fabrika olarak kullanılmaya devam ediyor. 1995 yılında kapatılan fabrika restore edilerek Kadir Has tarafından üniversiteye çevriliyor.
2. Cibali
Cibali, Osmanlı surları içinde, Eminönü ve Tahtakale’nin bittiği, Fener ve Balat gibi gayrimüslim mahallelerin başladığı noktada kalan Müslüman mahallesidir. Söylenenlere göre Cebe Ali Bey, sur kapısını yıkıp içeri girdiği için buraya Cibali denmektedir. Hemen sur kapısının geçilmesi ile Cibali başlamaktadır. Sur kapısının hemen yanında 1564 yılından kalma Sivrikoz Çeşmesi bulunmaktadır.Ayrıca Cibali Karakolu’da burda bulunmaktadır. Girer girmez pek dikkat çektiğini söylemek mümkün değil.
4. Gül Cami
Gül Cami, Bizans döneminin en büyük kiliselerinden bir tanesiymiş. Bizans mimarisinin tipik örneklerinden biridir. Asıl adı Aya Theodosia Kilisesi olan kilise kaynaklara göre 10. yy dan kalmış olduğu söylenmektedir. Gül Cami tipik bir yunan haçı şeklinde yapılmıştır. O dönemin hıristiyanları ayrı ibadet etmişler. Kadınlar üstte erkekler altta.
5. Küçük Mustafa Paşa Hamamı
Bozuklu Küçük Mustafa Paşa tarafından yaptırılan bu hamam, harabe halinde iken mermerci ailesi satın alarak burayı restore ettirdiler. Ancak hamamlara pek rağbet olmamasından dolayı kullanılmamaktadır. Bu binalar kullanım dışı kaldıklarında üzerindeki kurşunları çalınıyor ve kurşunlar çalındıktan sonrada kubbeler de bitkiler oluşuyor. Çok şaşıracaksınız ama oluşan ilk bitki incir ağaçı imiş. Birçoğumuz bilir ocağıma incir ağacı diktin deyimi burdan gelmektedir.
6. Aya Nikola Kilisesi
Aya Nikola Kilisesi olarak geçen Rum-ortodoks kilisesidir. Aya Nikola nedir Noel Baba. Bizim topraklarımızda Patara’da doğmuş, Demre’de piskoposluk yapmış bir kişidir. Aya Nikola o dönemde 3 tane imkanı olmayan kız kardeşe evde kalmasınlar diye evlerinin bacalarından altın kesecikleri atmış. Bunu neden yapmış derseniz o dönemde kadınlar evlenmek için dorohma öderlermiş. Böyleliklede avrupa kültüründe noel geleneği başlamış.
7. Ayakapı Caddesi
Ayakapı Caddesi’nin girişinde de yine bir giriş kapısı bulunmaktadır. Aya burada kutsal demek. Ayakapı’ da kutsal kapı anlamına geliyor. Ayakapı’nın olduğu yerde 2.Mahmut döneminde Yeniçeri Karakolu olarak yaptırılmış bir bina durmaktadır. Şuan yerinde Nevi Cafe bulunmaktadır.
Kapıdan girdikten sonra hemen sizi Atölye Kafası isimli bir mekan sizi karşılamaktadır. Duvarında resim çekmeyeni dövüyorlar 🙂
8. Mimar Sinan Hamamı
Çoğu kaynağa göre buranın bir Mimar Sinan Hamamı olduğunu söylenmektedir. Buranın kurşunları çalındığı için ağaçların çıkması ile çatısı çökmüş durumdadır ve kullanılamaz duruma gelmiştir. Hamamın 1582 yılında 3. Murad’ ın annesi Nurbanu Sultan tarafından Mimar Sinan’a yaptırıldığı bilinmektedir.
9. Maraşlı Rum İlkokulu
Yol boyu devam ederken sizi 3 tane birbirine benzeyen cumbalı evlerle karşılaşacaksınız. Söylenene göre bir rum baba 3 kızı için inşa ettirmiş. Söylenene göre baba bordo renkli evde oturmuş. Şuan Burası Hotel Troya olarak işletilmektedir.
Hemen bu binaların karşısında Maraşlı Rum İlkokulu, geçtiğimiz yıllarda kapandı. Maraştan gelen rum bir aile tarafından yaptırılmış. Üzerinde de görebilirsiniz 1900 yılı yazmaktadır. Yunan tapınağını andırmaktadır.
10. Fener Rum Patrikhanesi
Patrikhanenin de içinde bulunduğu Aya Yorgi Kilisesi burda bulunmaktadır. Kilise 1720 yıllarda inşa edildiğini bilinmektedir. Patrikanenin buraya taşınması ise 1600 yılların başında başında olmaktadır. Burdan önce ilk merkezi Ayasofya’dır. Şuan ki Patrik Gökçeadalı’dır. Patriklikte Papalık gibi bir öncekinin ölümü ile değişmektedir.
Patrikhanenin girişinde 3 adet kapı göreceksiniz. Ana kapı yani ortadaki kapı kapalı çünkü 1821 yılında Yunanistan’da ayaklanmalar çıkıyor ve bununla birlikte güney bölümünü yani Mora‘yı kaybediyoruz. Ayaklanmalardan Patrik’i sorumlu tutuyorlar ve Patrik 5.Gregorius bu kapının önünde asıyorlar. Bunun üzerine rum cemaati bu kapı kapatıyor ve bir daha açılmıyor.
Pazar günü gitmiş olmam nedeniyle içerde ayin vardı. O yüzden fotoğraf çekmedim. Mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
11. Balat Sokakları
Patrikhaneyi geçtikten sonra yolun devamımda artık Balat sokaklarına gelmiş oluyorsunuz. Renkli cafe ve binaların olduğu bir bölge. İnsan fotoğraf çekmeye doyamaz diyebilirim. Bu kadar yürüyüşün ardından biz Aziz Cafe’de bir mola verdik. Yediğim keki bir harikaydı. Bölgede çok fazla mekan var ve kahvaltı yapma imkanınızda mevcut. Ben gitmedim ama Naftalin ve Taş Cafe’yi tavsiye ediliyor. Arka sokaklarıda güzel mekanlar bulunmaktadır. Çok güzel dizayn edilmiş İncir Ağacı Kahvesi dir.
12. Moğolların Meryemi Kilisesi ( Kanlı Kilise )
İncir Ağacı Kahvesi‘nin bulunduğu merdinlerden yukarı doğru çıkmanız gerekmekte. Yukarı çıktıkça da manzarada güzelleşmektedir. Kiliseye gelmeden önce sokağın köşesinde kalan bir konak göreceksiniz. İzleyenler hatırlayacaktır. Russel Crowe‘un Son Umut filmindeki İstanbul’da kaldığı otel olarak kullanılmıştır. Kilisenin Pazar günleri dışında kapalı olmaktadır. İçeri girmek için zile basıp açılmasını beklemeniz gerekiyor. İçeride fotoğraf çekilmesi yasak olduğu için kısada bahsedeceğim. Kilise 13.yy’dan kalma olduğu bilinmektedir. Kapıdan içeri girdiğinizde sizi bir avlu karşılayacak. Oldukça sadece bir yapıda yapılmış bir Ortodoks kilisesidir.
Bizans prenseslerinden biri olan Maria gelin olarak Moğolistan’a gönderiliyor. Tabi o dönemde develerle yolculuk edildiğinden yolculuk epey uzun sürüyor ve Moğolistan’a vardıklarında öğreniyorlar ki evleneceği Moğol Hakanı Hülagü ölmüş. Kıza oğlu başa geçti seni onula evlendireceğiniz denilir. 15 yıl burda kaldıktan sonra kocası ölüyor ve geri ülkesine dönüyor ve kendini dine adıyor ve burda inzivaya çekiliyor.
13. Yuva Kimyon Kız Lisesi
Okul 1980 yıllarda öğrencisizlikten kapanmış. Aynı çıktığımız merdivenler bittikten sonra sol tarafta kalan kapı lisenin eski giriş kapıdır. Üzerinde 1733 yazdığını göreceksiniz. Duvardan içeri baktığınızda okulun avlusunu görmeniz mümkün olacaktır. İçeri girip gezmeniz mümkün değil zira ziyarete açık değildir. Ancak bazı zamanlarda burda sergiler düzenlenmektedir.
14. Fener Rum Lisesi ( Kırmızı Mektep )
Fener Rum Lisesi, kırmızı marsilya tuğlalarla örülmüş çok güzel bir binadır. 1880 yıllarda inşa edildiği bilinmektedir. Geçmişte 800 e yakın öğrenci bulunmakta iken günümüzde 50 civarı öğrenci bulunmaktadır. Eskiden sadece erkek lisesi iken Yuva Kimyon Kız Lisesi’nin kapanması ile karma eğitime geçmiştir. Okulların kapalı olması nedeniyle içeri girme imkanım olmadı. Okulun üst katında rasathane bulunmaktadır.
15. Merdivenli Yokuşu
Buraya gelmeden önce yine sizi renkli binaların ve cafelerin olduğu yerlerden geçiyoruz. Balat’ın artık o meşhur renkli binalarının olduğu sokağa geliyoruz. Sokağın güzelliğini görmeden fotoğraf çekmeden dönmeyin. Çok güzel cumbalı evleri göreceksiniz. Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisinde kullanılan binada burdaki binalardan biridir.
16. Ahrida Sinagogu
Balat’ın çarşısında doğru giderken şehrin en eski sinagogunu göreceksiniz. 15 yy dan kalma bir sinagogodur. 1992 yılında yahudilerin Osmanlı İmparatorluğu’na gelişlerinin 500. yıl dönümleri için restora edildi. Adı Ohri’den gelenler dolayısı ile Ahrida Sinagogu denilmiş. kaplı olduğu için içini gezme imkanımız olmadı. Sadece dini törenlerde açık oluyor ya da önceden başvuru yaparak özel izinle gelme imkanınız olacaktır.
17. Çıfıt Çarşısı
Yine çarşıda eski bir sinagog göreceksiniz. Balat Yanbol Sinagogu dir. 15. yy ‘da inşa edildiği bilinmektedir. Yine kapalı 🙁
1890 yılında kalma Agora Meyhanesi’de burda bulunmaktadır. Uzun yıllar kapalı olarak kalmış ama sonradan yeniden restore edilmiş. Eskiden Tekfur Sarayı‘nın ahırları olarak kullanılan bu bölgede şimdi dükkanlar bulunmaktadır. Burda bulunan bir çok dükkan Avrupa Birliği fonları ile yeniden restore edilmişler. Burda artık kalmayan meslekler olan sobacılık, kunduracı gibi görmeniz mümkündür. Bir çok meslek artık öldüğü için onları görmeniz mümkün değildir.
18. Sveti Stefan Bulgar Kilisesi ( Demir Kilise )
Balat sahilde bulunan 1800’lü yıllarda yapılmış bir yapıdır. İlk prefabrik yapıdır ve Osmanlı döneminde yapılan ilk Bulgar kilisesidir.
Kilise Viyana’da 1891 yılında döktürülerek 500 ton demir parçası, Tuna Nehri üzerinden İstanbul’a getirilmiş. Parçalar halinde birleştilmiştir. Dünya’da bulunan tek demir kilisedir.
Zemindeki kaymalar sonuçunda 7 yıllık bir restorasyon çalışması sonucunda bu yıl yeniden hizmete açıldı.
Yazının başında da bahsetiğim gibi 4-5 saatlik bir gezi plan yaparken ona göre yapabilirsiniz.
İyi gezmeler.