Havalı, Zarif, Sanat dolu: Eindhoven
Eindhoven, unutulamayacak bir şehir… Şehre yön veren futbol takımı ve 125 yıllık dünyaca ünlü teknoloji şirketi olan Philips dışında Eindhoven bildiğinizden çok daha fazlasına sahip. Her ne kadar Amsterdam kadar çılgın bir gece hayatına ve muhteşem kanallara sahip olmasa da harika otellere, şık restoranlara, lezzetli mutfağa, geniş alışveriş imkanlarına, tasarım ve moda merkezlerine ve Avrupa’nın Silikon Vadisi gibi birçok imkana sahip olan bir şehir. Buraya gelmeden önce bilmeniz gerekenler özet niteliğindeki Eindhoven Gezi Rehberi yazısında, buyrun.
Her Sokakta Büyülenmeye Hazır Olun
Havaalanına 20 dakika uzaklıkta olan Eindhoven şehir merkezi tıpkı diğer Hollanda şehirlerinin merkezleri gibi muhteşem bir ambiyansa sahip. Eski fabrikalardan dönüştürülen otel ve butik restoranlar, her bir yanı saran rengarenk bisikletler, her köşe başında bulunan ve Hollanda ile bütünleşmiş tüm çiçeklerin satıldığı çiçekçiler, grafitilerlekaplı duvarlar ve günün yorgunluğunu atabileceğiniz hipsterkafeler bu sokaklarda yürürken büyülenmenizi sağlayan etkenlerden sadece birkaçı.
Müzeleriyle Parlayan Bir Şehir
Eindhoven müzeleri genel olarak çağdaş sanat eserlerinin sergilendiği ve şehrin ünlü markalarını daha yakından tanımanızı sağlayan müze konseptleriyle kurulmuş. 1936’da yerel sigara üreticisi ve koleksiyoner Henri Van Abbe’nin öncülüğünde kurulan ve Picasso, Kandinsky ve Mondrian gibi dünyaca ünlü ressamların eserlerinin sergilendiği Van Abbemuseum, müze turunuza başlayacağınız en güzel nokta. Teknoloji meraklıları için Philips ve dünya çapında nadiren bulabileceğiniz kamyon müzesi olan DAF Museum’u dalistenize ekleyebilirsiniz. Ayrıca spor meraklılarını da unutmamak gerek. 100 yılı aşkın tarihiyle, dünya futbol tarihine adını altın harflerle yazdıran PSV kulübüne ait müzeyi de mutlaka görmelisiniz. İşçiler tarafından 1913 yılında kurulan bu kulübün tüm başarılarının anlatıldığı ve kupalarının sergilendiği bu müzeyi görmeye gitmişken PSV’nin maçlarını oynadığı Philips Arena Stadyumu’nu da görmeyi ihmal etmeyin. Son olarak özellikle çocuklu ailelerin mutlaka görmesi gereken Eindhoven Müzesi’nde bir yandan tüm devirlerde yaşayan insanların gündelik yaşamlarını gözlemlerken, diğer yandan müzenin sunduğu interaktif aktivitelerle yaşayarak öğrenme kavramını deneyimleyebilirsiniz.
Yeşile Doymak İsteyenler İçin Eindhoven Parkları
Hollanda şehirlerinde bulunan tüm parklara sadece yeşil alan demek biraz haksızlık olur. Bu ülkede yaşayan insanlar, meydanlardan daha çok parkları dolduruyorlar. Bu parklar, insanların şehir hayatının koşuşturmacasından kaçtıkları, çeşitli aktivitelere katılarak hayatlarına değer kattıkları yerler. Eindhoven da açık hava fanatikleri için muazzam bir şehir. Bisiklet kiralayarak huzura doğru bir yolculuğa çıkıp Dommel Nehri boyunca dinlendirici bir yürüyüş yapabilirsiniz. Philips Fruit Garden’da kendi meyvelerinizi toplayıp Stadswandelpark’ta modern heykellerin eşliğinde harika bir zaman geçirebilirsiniz. Bu parkların dışında seyahat sürenizin genişliğine göre hayvanlarla iç içe olabileceğiniz Dierenrijk Hayvanat Bahçesi’ni; kayak, yüzme ve tırmanış gibi spor aktivitelerini ailenizle beraber huzur dolu bir ortamda yapabileceğiniz Genneper Parkı’nı ve botanik bahçesi kıvamındaki Henri Dunant Parkı’nı görebilirsiniz.
Tasarımla Bütünleşmiş Bir Şehir
Hollandalılar yaratıcı tasarımları yaşamın her alanına inanılmaz yansıtmış durumda. Hatta ülkenin birçok üniversitesi tasarım ihracatı yapmaya başlamış. Eindhoven gibi pek çok şehirde de bu tasarım kabiliyetinin mimariye olan yansımasını rahatlıkla görebilirsiniz. Dünyada türünün ilk örneği olan Hovenring 360 derece bisiklet yolunun bu şehirde görmeniz gereken ilk tasarım harikası olduğunu söyleyebilirim. Sanayi devriminin simgesi olarak inşa edilen UFO şeklindeki fütüristik tasarımı ile Evoluon’u da listenize eklemelisiniz. AVM olarak kullanılan The Blob, yürürken eğlenceli bir vakit geçirmek isterseniz Silly Walks Tunnel ve Flying Pins yine görülmesi gereken modern yapılardan.
Biraz da Gastronomi
Eindhoven, Hollanda’nın en eski şehirlerinden biri. Belçika’ya yakınlığından dolayı deniz ürünlerinin yanında başta patates olmak üzere sebze ağırlıklı bir mutfağa sahip. Şehrin nüfusu kozmopolit bir yapıda ve öğrenci ağırlıkta olduğu için dünya mutfağının da seçkin lezzetlerini sunan mekanlar oldukça yaygın. Geleneksel domates çorbasının yanı sıra kızartılmış kıtır köfte olan Bitterballen, ilginç sunumu ile Stroopwafel, balık üzerine yayılmış soğan ve turşu ile ilginç bir sandviç olan Raw Herring, bizim pişiye ya da lokmaya benzeyen tatlı hamurlar Oliebollen ve envai çeşit Hollanda peynirleri bu şehirde denenmesi gereken lezzetlerden sadece birkaçı. Eindhoven, Amsterdam ve Rotterdam kadar popüler olmasa da bir hafta sonu ya da 2 günlük bir gezi için ideal şehirlerden.
Hollanda’da seyahat ipuçları için buraya göz atmayı unutmayın.