Çikolata’nın Sağlık Üzerine Etkileri – Çikolata ve Sağlık
Pandemi döneminde evlere kapanan bizler, birazcık daha yemeye yöneldik gibi oldu. En kolay ulaşabildiğimiz tatlı bir lezzet olan çikolata, çoğumuzun vazgeçilmezi. Zaten bizi çikolataya karşı bağımlı kılan en önemli etmen tatlı olmasıdır. Birçok insandan tatlı gıdaları çok sevdiğini ve bu ürünleri sürekli tükettiğini duyarız ki biri de benim itiraf ediyorum. Mesleğimin bana verdiği yetkiye dayanarak sizler için hem sağlık üzerine hem de merak edilen bir konuyu ele almaya karar verdim. Reshontheway ekibi olarak şanslıyız ki birçok farklı meslek grubunda arkadaşlarımız var. Bildiğiniz gibi de bu süreçte de farklı konularda yazmaya devam ettik. Çikolata ve sağlık arasındaki bağlantı bilgisi bu yazımızda.
Eskiden bu yana çikolata hakkında da aklımıza takılan sorulardan biri; “Çikolata bağımlılık yapar mı?” Gözlemlerime göre bu cevabı tatışılan bir konudur. Bir grup evet derken bir grup hayır demektedir ki bende gruba dahilim.
Çikolata; fildişi, sütlü ve bitter olmak üzere 3 farklı tada sahip bir gıda ve içerisinde yalnızca bir çeşit zorunlu olan katkı maddesi mevcut. Kullanılan madde aslında yağ türevi bir madde ve sağlığa hiç bir zararı bulunmamaktadır. Bundan dolayı şunu bilelim ki; çikolata sentetik veya farklı türevlerde katkı maddesi içeren bir ürün değildir!
Çikolata, tıpkı diğer şekerli yiyeceklerin de yaptığı gibi vücuttaki endorfin hormonunun salgısını tetiklemektedir ve bu hormon, vücudumuzda mutluluk ve haz hissiyle ilişkili olan bir hormondur. Çikolatanın içerdiği bazı maddeler beynimizin nörotransmitter trafiğini etkiliyor. Peki nörotransmitter nedir?
Nörotransmitterler: Beynimizin kimyasal mesajcıları da diyebiliriz. Farklı sinir hücreleri arasında elektrik sinyallerini taşıyorlar. Bu sinyallerse deneyimlediğimiz his ve duygularda değişim yaratıyor.
Çikolatanın içeriğindeki bu etkili maddeler nelerdir?
Tryptofan: Beynin, seratonin isimli nörotransmitteri yapmak için kullandığı kimyasal. Yüksek miktarlarda seratoninse mutluluk hissini tetikliyor.
Phenylethylamine: “Çikolata amfetamini” adıyla da anılan bu kimyasal, kişide uyarılmışlık, çekim ve baş dönmesi hissi uyandırıyor. Beyindeki zevk merkezini tetikliyor.
Trimethylxanthine: Kafein olarak bildiğimiz bu madde de, sorumuzun cevabında önemli bir yere sahiptir.Kafeinin etki mekanizması, beyne giden kan damarlarını daraltmak, böylelikle beynin savunma tepkisi olarak uyanık ve aktif kalmasını sağlamak, aynı zamanda adrenalin salınımını fazlalaştırarak ve dopamin depolarını harekete geçirerek insana kısa süreli bir mutluluk ve keyif hali sağlamaktır. Adrenalinin etkisi, uyanıklık ve
aktifliğin artması, dopaminin etkisi beyindeki keyif merkezlerinin uyarılması ve pozitif
bir ruh halinin sağlanmasıdır. Bu etki, kafeinin bağımlılık yaratmasının en önemli nedenlerinden biri olarak görülmektedir.
Ruh halini ve davranışları etkilemek, değiştirmek amacıyla kullanılan “psikoaktif” maddelerden biri olan kafein, fiziksel ve psikolojik bağımlılığa yol açmaktadır. Günde 700 ml ya da daha fazla kafein tüketmenin tolerans üzerinde önemli etkileri kaydedilmiş, bu kişilerin günlük 200-300 ml gibi normal miktarlar karşısında yeterli tepkiyi vermedikleri, ancak yüksek dozlarda aldıkları kafeine tepki verdikleri ortaya konmuştur.
Çikolata da ortalama kafein miktarı nedir?
Aşağıdaki tabloyu incelediğimiz de aslında içeriğinde bağımlılığa neden olacak kadar kafein miktarı olmadığını görebiliriz.
San Diego’daki (ABD) Nöroloji Enstitüsü’nden araştırmacılar,1996 yıllarında kakaodan üretilen besinlerde beyin üzerinde etkili olan maddeler bulmuşlar ve kakaonun beyin üzerinde yaptığı etkilerin, marihuananın beyinde yaptığı etkilerle aynı olduğunu açıklamışlar. Anandamin grubundan olan bu psikoaktif maddeler, beyindeki “Cannabinoid reseptörü” adı verilen bölgelerde etkili oluyor. Fakat beyni etkilemesi için günde 4.5 kg. siyah çikolata, 10 kg. sütlü çikolata tüketmek gerekiyor. Bu da zaten çok imkanlı bir durum değil.
Bizim tüketimlerimiz gün içerisinde sınırlıdır. Bu tüketim miktarlarına baktığımızda bağımlılık olması benim kişisel fikrime göre imkansızdır. Sonuç olarak bağımlılık; psikoaktif maddelerin ruh halini değiştirmesinden dolayı ortaya çıkmıştır. Avustralya’da 2006 yılında piskloji bölümünde yapılan bir araştırma’ da durumun aslında çikolatanın vermiş olduğu zevk ve haz duygusundan ötürü, bağımlılığın kişiden kaynaklı olduğu öngörülmüş.
Çikolata gayet sağlıklı bir üründür. Saf bir siyah – bitter çikolatada bol miktarda polifenoller, magnezyum, potasyum, fosfor ve E vitamini bulunur. Bu nedenle diğer çikolata ürünlerine göre tercih edilmelidir. Kakao çok zengin antioksidan kaynağı olması nedeni ile stres vücudu okside ettiği için, kendinizi stresli hissettiğinizde kakao yemeniz faydalı olacaktır. Bunlarda bir takım araştırmalar ile kanıtlanmış. Bu antioksidanlar aynı zamanda yaşlanmayı ve kalp-damar hastalıklarına ve kansere yakalanmayı da önleyici etkiye sahiptir. Almanya Beslenme Enstitüsü’nde yapılan bir takım araştırmalar da kalp ve damar hastalıklarındaki olumlu etkiyi ortaya koymuş. Fakat unutmayalım ki kalori bakımından zengin bir üründür. İçerisinde şeker ve yağ bulunmakta olup, yüksek kaloriye sahiptir. Bu nedenle dengeli beslenmek yine önemini gösteriyor!
Bir gıda mühendisi ve çikolata sever olarak size tavsiyem, çikolatayı az miktarlarda günlük diyetimizde- beslenmemizde tüketmemizin sakıncası yoktur. Tatlı tatlı çikolatalarımızı yemeye devam ediyoruz ..