BURDUR’U AÇIK HAVA MÜZESİNE DÖNÜŞTÜREN ÜÇ KÜLTÜREL MİRAS
Burdur hakkında yazılacak o kadar çok şey vardı ki, sıkılmadan okuyabilmeniz için kendimi, bir Burdur Antik Kentleri yazı dizisi hazırlamak zorunda hissettim.
Burdur‘un şehir merkezi, doğal güzellikleri, antik kentleri ve tarihi mekanlarının her biri ayrı ayrı birer yazıyı hak ediyordu. Bu yüzden Burdur’la ilgili beşinci yazımı yazıyorum.
Geçtiğimiz Ekim ayında ülkemize yeni kazandırılan bir tren rotası olan Göller Ekspresi’yle İzmir‘den Burdur‘a tren yolculuğu yapmanın oldukça keyifli bir rota olacağı kanaatindeyim. Bu yüzden Burdur‘u gezmek isteyenler, bu alternatifi de değerlendirebilirler…
Tipik göller yöresi şehri Burdur‘un, hem doğası hem de etnografik unsurları bir başka keyiflidir. Bu yüzden gidin Burdur’u yaşayın derim. Burdur şehir merkeziyle ilgili yazımı buradanburadan, doğal güzellikleriyle ilgili yazımı da buradanburadan okuyabilirsiniz.
Gelelim Burdur ilini bir açık hava müzesine dönüştüren, günümüzde UNESCO Kültür Mirası Listesi’ne aday kılan Likya ve Roma‘nın Pisidia‘nın en önemli kentlerine:
- Kibyra Antik Kenti
- Sagalossos Antik Kenti
- Kremna Antik Kenti
Burdur Antik Kentleri
KIBYRA ANTİK KENTİ
Geçtiğimiz haftalarda yazdığım Kibyra Antik Kenti yazımdaki antik kentin bulunduğu Gölhisar ilçesine dair detaylı bilgiler yer almakta. İsteyenler ki Kibyra gezimi ve deneyimlerimi buraya tıklayarak okuyabilir.
Kibyra Antik Kenti’nde kazı çalışmaları çok yeni. Bu yüzden çevre düzenlemesi mevcut değil ama göreceğiniz şeyler muhteşem, belki de burası geleceğin Efes‘i olmaya aday!
Antik çağlarda bir Likya birliği üyesi ve sonrasında Roma kenti olan şehir, gladyatörler yetiştiren savaşçı ve cesur bir kenttir. Bugün Kibyra‘yı arkeolojik ve sanatsal açıdan çok değerli kılan odeon yapısının tam ortasında bulunan Medusa Başı mozaiğidir. Yedi renkli mozaik, birinci sınıf mermerden yapıldığı için Anadolu‘da tektir. Ayrıca tarihteki ilk üç boyutlu resim olması özelliğiyle ve mozaiğin olduğu gibi yerinde sergilenmesi de büyük bir anlam taşıyor. Fakat bu muhteşem mozaiğin üstünün çadırla kapatılarak dış etkilerden korunmasının gerekli bir uygulama olacağı kanaatindeyim.
Kibyra Antik Kenti’nden çıkarılan muhteşem eserler Burdur Arkeoloji Müzesi‘nde sergilenmektedir. Dilerseniz buradan Burdur Arkeoloji Müzesi ile ilgili yazıma da ulaşabilirsiniz.
SAGALOSSOS ANTİK KENTİ
Sagalasos Antik Kenti, Pisidia Bölgesi‘nin en önemli kentlerindendir. Günümüze kadar gelmiş görkemli yapılarıyla antik kent meraklılarının ve gezginlerin gözdesidir. Kentteki en önemli yapı, agoranın orta yerinde bulunan Antoninler Çeşmesi‘dir. Çeşmenin günümüzde gördüğü restorasyonla yeniden suları akmaktadır. Ayrıca çeşme hakkındaki efsanelere göre bu çeşmeden aynı anda su içenlerin sonsuz bir aşkla bağlanacağını inanılırdı.
Burdur‘un Ağlasun ilçesinde yer alan Burdur şehir merkezinden 42 kilometre uzaklıkta bulunan antik kenti dilerseniz Antalya seyahatinizde ziyaret edebilirsiniz. Çünkü Antalya şehir merkezine sadece 119 kilometredir. Isparta şehir merkezine ise 47 kilometredir. Sagalassos‘u yaz sezonunda 8.30 -19.30, kış sezonunda 9.00 -17.30 saatleri arasında müze kartınızla ya da giriş ücreti olan 10 TL’yi ödeyerek ziyaret edebilirsiniz. Antik Kentle ve oraya nasıl ulaşacağınızla ilgili detaylı yazımı buradan buradan okuyabilirsiniz.
KREMNA ANTİK KENTİ
Kremna Antik Kenti Burdur‘un Bucak ilçesinde yer alır. Çevre düzenlemesi yapılmamış bu antik kenti, herhangi bir ücret ödemeden gezebilirsiniz. Sagalassos ve Kremna Antik Kentleri gezisini aynı güne sığdırabilirsiniz. Kremna, Burdur şehir merkezinden 100 kilometre, Antalya şehir merkezinden ise 90 kilometredir. Önemli bir Psidia (Göller yöresinin antik çağdaki adı) kentidir. Kentte ayakta kalan yapılar Roma dönemine aittir. Bölgedeki diğer kentlerden farklı olarak şehrin etrafı surlarla çevrilidir. Yapılan kazılarda çok değerli buluntulara ulaşılmıştır. Bu buluntular büyük ve küçük Athena, Leto, Nemesis giyimli kadın, Apollon, Asklepios ve Herakles heykelleridir. Burdur Arkeoloji Müzesi‘nde Kremna salonunda bu eserler sergilenmektedir. Burdur Arkeoloji Müzesi ile ilgili detaylı yazımı buradan okuyabilirsiniz.
Antik kentlerin taş sokaklarında gezmek, insanlığın yürüdüğü yolları gözlemlemek, bu gününkü alışkanlıklarımızı anlamak adına büyük önem taşıyor. Bu yüzden günümüz insanı antik çağların gizemini ortaya çıkarmaya, öğrenmeye çabalıyor. Tarihsel yolculuk belki de bizi özümüze daha yakın kılıyor. Tıpkı Andrew McCarthy’nin dediği gibi ” Ne kadar uzağa gidersem kendime o kadar yakınlaşıyorum.”
Tüm bu yıkılan medeniyetler, şehirler, görkemli anıtlar aslında günümüzde değer verdiğimiz onca varlığın ve kavramın ne kadar boş olduğunu fısıldamıyor mu?
Ayşe Nur AKBAY @seyyahinseyirdefteri
