Slovenya Doğal Mekanlar | Merhabalar sevgili seyahat severler, bugün size yazımızda Avrupa’nın en güzel ülkelerinden Slovenya’da görmeniz gereken doğal mekanları ve bu ülkeye yapacağınız seyahat ile ilgili bilmeniz gerekenleri anlattığım ilk yazımla karşınızdayım 🙂

Bir Yeryüzü Cenneti: Triglav Milli Parkı ve Bled Gölü
Slovenya denince akla ilk gelen görsel, Bled gölu ve gölün ortasında bir inci gibi beliren Kutsal Bakire Meryem’in Göğe Kabulü Kilisesi’dir. İtiraf edin herkes bu fotoğrafa vurulup Slovenya’ıi gezi listesine eklemiştir. Ama size bir sır vereyim, Slovenya bundan çok daha fazlası… Hatta ülkeyi gezdikçe Bled Gölü de neymiş diyeceksiniz eminim!
Hatta yükseltiyorum, Triglav Milli Parkını görmeyen Slovenya’yı gezdim demesin. O kadar da iddialiyım. E o zaman ben ne yediğimi değil de gezdiğimi, gördüğümü anlatmaya başlayayım çünkü ben gezerken yemek yemeyi unutuyorum ☺

Planım öncelikle Bohinj gölünün bulunduğu Triglav Milli parkında 2 gece konaklamak ve doğanın sessizliğini dinlemek oldugundan Lyublayana havalimanının hemen önünden, saat başı kalkan otobuslerden birine bindim. Otobüsler için zaman çizelgesini buradan görebilirsiniz.
Havalimanından Bohinj’e bir aktarma ile yaklaşık iki saatte ulaşıyorsunuz. Tabi eğer şanslıysanız. Zira bu ülke ile ilgili aklimda kalan tek olumsuz şey toplu taşıma araçlarının asla saatinde gelmemesi. Eğer siz de Slovenya’da benim gibi toplu taşıma tercih edecekseniz ve yetişmeniz gereken bir yer varsa dikkat etmenizde fayda var.

Yol üzerinde göreceginiz manzaralar büyüleyici. Her yerde gürül gürül akan nehirler, doğada otlayan kuzular, inekler. Bırakın şehirleri kasabalari, köyleri bile inanilmaz düzenli. İnci gibi dizilen evler, bahçelerin düzeni, o çiçekler. En dikkat çekici olan ise asla birçöp göremiyorsunuz.
Bled Gölü yolumun üzeriydi ve oradan geçerken buraya sadece yarım gün ayırdığım için “ne kadar isabetli bir karar vermişim” diye kendimi tebrik ettim. Hınca hınç kalabalıktı. Sanırım artık daha sakin gezmeyi sever oldum. Ve işte oradaydım. Otobusten indigim o dakika Bohinj gölü ve etrafını çevreleyen dağlar ihtişamlı sukunetiyle beni benden aldı. Ekim ayında ziyaret etmiştim, inceden bir yagmur atıştırıyordu, golün uzerine yer yer sis çökmüştü ve etrafta neredeyse hiç insan yoktu. Varın siz mazarayı düşünün.
Triglav Milli Parkı – Slovenya Doğal Mekanlar
Triglav Milli Parkı, ülkenin kuzeybatısında yer alır ve Slovenya’nın tek milli parkıdır. 880 km kare bir alanı kaplar. En yuksek noktası, milli parka da adını veren Triglav dağıdır (2,863.6 m). Aynı zamanda Julian Alpleri’nin en yüksek zirvesidir.
Triglav Milli Parkına Ne Zaman Gidilir?
Mayıs sonu Ekım arası, ancak Triglav Milli Parkı’nı ziyaret etmek için en iyi zaman, ne yapmak istediğinize bağlı olarak değişecektır. Parkta, tercihinize gore kolay, orta zorluk ve zor birçok hiking, trekking rotasi bulabilirsiniz.
Triglav Dağı’na tırmanmak istiyorsanız, Temmuz, Ağustos veya Eylül aylarında ziyaret etmeniz oneriliyor.
Günlük yürüyüşler ve popüler turistik yerleri (geçitler, şelaleler vb.) ziyaret etmek için Haziran’dan Ekim’e kadar ziyaret edebiliyorsunuz.
Milli parka giriş ücretsiz ancak parkın içinde bazı noktalar ücretli. Bu nedenle bir sürprizle karsılaşmamak icin gitmeden fiyatlara bir göz atmanızda fayda var.
Triglav’da Konaklama
Bölge daha çok, hafta sonu kaçamakları ve tatillerde aileleri ile birlikte gelen yerel halk tarafindan tercih edildigi icin daha cok apart tarzi secenekler mevcut. Gezerken sosyallesmeyi sevdigim icin ben ormanin icinde bulunan bir hostelde kalmayi tercih ettim. Sezon sonunda geldigim halde hostel oldukca kalabalikti.
Triglav’da Ne Yenir, Ne İçilir?
Bir kaç hotelin restorantı, bir kaç yerel market dışında cok fazla seçenek yok. Ben kaldığım hosteli 2 geceliği 78 EU kahvaltı dahil tutmuştum. (Evet hostel oldugu halde pek ucuz değil maalesef) 7 EU’ya akşam yemeği + içecek çıkarabilirsiniz. Tek bir seçenek sunduklarından ve çok sevmediğimden ilk akşam orada yiyip ikinci aksşam marketten ekmek arasi birşeyler ile idare ettim.

Trigrav Parkı içi Ulaşım – Slovenya Doğal Mekanlar
Triglav Milli Parkını ziyaret etmek için illa bir arabaya ihtiyacınız yok. Önemli olan doğru zamanda ziyaret etmek. Otobüsler sadece yaz sezonunda aktıf. Bu otobüsler köyleri popüler patikalara ve turistik yerlere bağlıyor. Zaman çizelgesi ve seçeneklere buradan buradan goz atabilirsiniz.
Hostele varmam saat 14:30’u bulmuştu, deli bir yağmur yoldaydı ama ben yerleşir yerleşmez Savica Şelalesi’ne yürümeye kararlıydım. Hava 18:30 ‘da kararacak, şiddetli bir yağmur yaklaşıyor, yol tamamen ormanın içinden ve şelale 12.8 km mesafede. Bu yürüyerek yaklaşik 2.5 – 3 saat demekti. Ben bu yolu yalniz yürüyecektim ve bu yolun bir de dönüşü vardı. Bir ara delirip kertenkeleyle bile konustum, hatta yol bitecek gibi değildi “don yarın devam edersin” dedim ama öyle güzellikler vardi ki etrafimda, her şeye rağmen devam etmemek mümkün degildi.
Milli parkta elbette görülecek sayısız nokta var ancak ben sadece 1,5 gün ayırdığımdan (Bu bir keşifti, Bir gün mutlaka tekrar geleceğim) gördüğüm yerleri sizinle paylaşayım.
Slap Savica Şelalesi ve Bohinj Gölü
Bohinj Gölü’nün batı ucunda, Ukanc köyünün üstünde yer aliyor. 78 mt yüksekliğindedir. Çoğu şelale nehirlerden beslenirken, buradaki su yeraltından devam ederek bir mağara çıkışından kaya yüzünden dışarı akmaktadır. Savica şelalesi, su yolu hala yeraltındayken ikiye ayrıldığı için benzersiz kabul edilir.

Şelalenin girişinde otopark var, dolayısıyla buraya araçla da ulasım mümkün. Burada küçün bir giriş ücreti ödemeniz gerekir. Yetişkinler icin 4 EU, 7-14 yas çocuklar icin 2 EU. Otoparktan şelaleye taş bir patika boyunca 15-20 dakikalık bir yürüyüşle ulaşıyorsunuz. Ama oldukça dik ve basamaklı (sadece 550 basamak korkmayın) bir patika. Gerci ben yağmur yoğunlastığı iiçin hızlıca çıkmaya çalıştım. Bu nedenle belki ekstra zorlayıcı oldu.

Siz sakin sakin, hem bakınır hem çıkarsınız. Ormanın içinden yukarı çıkarken Bohinj Gölü’nün manzarasını izleyebileceğiniz dinlenme yerleri de var. Şelaleye ulastığımda yağmur çok yoğun yağmaya başlamıştı ama şelaleyi izlemek yine de cok keyifliydi. Benimle birlikte sadece 4 çılgın genç ile turist bir cift vardı.
Zaten dönüşte de hava kararmak uzere olduğu ve ben sırılsıklam olduğum için otostop cekmek zorunda kaldım. 20 dk bomboş ormanda yürüdükten sonra yukarrıda karşılaştığım çiftin arabası belirdi. Beni arabalarına almasalardı halim niceydi
Hostele vardığımda tabiri caizse donuma kadar ıslanmamıştım. Hiç abartmıyorum ve ciddi ciddi bacaklarımın agrisindan ertesi günü yatakta geçireceğimden cok emindim. Neyse ki hiç öyle olmadı.
Şelale yolu üzerinde 1.Dunya Savası’nda hayatını kaybetmiş, çeşitli milletlerden askerlerin bir mezarlığını da görebilirsiniz.

2. gün erkenden kalıip kahvaltımı ettikten sonra, kahvaltıda tanıştığım Alman kadınla beraber keşfe koyulduk. Yol üzerinde St. John The Baptist Church’ü ziyaret ettik. Kiliseye giriş 6 EU. Kilise çok küçük ama sanat tarihi ilginizi çekiyorsa girmenizi şiddetle tavsiye ederim. 1300’den önce inşa edilmiş bu kilisenin içi muazzam freskler ve duvar resimleri ile süslü.

Kiliseyi büyük bir hayranlikla en ince ayrıntısına kadar inceleyip yola koyulduk. Gölü solumuza alip Stara Fužina köyüne doğru devam ettik. Yol boyu manzarayi kelimelere dökmem mümkün değil. Fotoğraflardan anlayın. Fotoğraf demişken Alman arkadaşımın telefonunu asla elinde görmediğimi söylemeden edemeyeceğim. Kadin ne bir fotoğraf çekti ne bir fotoğraf istedi. Resmen durup durup manzaraları kafasına kazıyordu.
Hem cok şaşırdım hem cok özendim. İnsanlar anın tadını çıkarmayı çok iyi biliyor. Zamanla aynı kıvama gelmeyi umut ediyorum. Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik ve işte karsimizda muhteşem bir doğa harikası daha.

Mostnica Geçidi ve Voje Vadisi
Mostnica Geçidi ve Voje Vadisi yürüyüşü, muhtesem doga manzaralarına şahit olabileceğiniz bir yürüyüş rotasıdır. Triglav Milli parkına geldiyseniz ziyaret etmeden dönmeyin derim. Mostnica Deresi Stara Fužina köyünün hemen yukarısından yaklaşık 2 kilometrelik bir geçit oymuştur.

Bazı yerlerde dere yatağı çok dardır ve geçitler 20 metreye kadar yükseklir. Kayaların şekilleri, zaman zaman yüksekliği, derenin berraklığı, kayalar arasından şiddetli yol alışı başınızı döndürecek. Yolda Şeytan Köprüsü üzerinden geçeceksiniz. 18. y.y.’da inşa edilmiş bu köprü önemli bir teknolojik başari olarak kabul edilmiş. Tek bir kesme taşs kemer üzerine inşa edilip, derin vadinin uzerine yerleştirilmesi çok zorlu bir inşaat işiymiş. Bu nedenle şeytan tarafından yapıldığına dair bir efsane var.
Yürüyüş cok zorlu değil ancak yol ormanin içinden ve geçit boyunca devam ettiğinden bazı yerler oldukça kaygan ve ıslak olabiliyor. İyi tutuş sağlayan yürüyüş ayakkabısıyla gelmeniz yürüyüşünüzü daha konforlu hale getirecektir. Kanyonun her iki yakasinda yürüyüş yolları var. Bu nedenle yürüyüşü gidiş-dönüş olarak yapmak mümkün. Vadiyi ziyaret etmek için bir giriş ücreti ödeniyor. Düşük sezonda yetişkinler için giriş ücreti 3 EU , yaz aylarında ise 4 EU. Güncel fiyatları buradan görebilirsiniz. Vadiyi sonuna kadar yürüseniz karşınıza 20 mt yüksekliğinde bir şelale cikacak. Küçük bir şelale ama oturup sesinde keyifli bir mola yapabilirsiniz.
Bled Gölü ve Alameti Farikası !
Sabah erkenden kalıp ” Bakalım neymiş buranın numarası” diyip Bled Gölüne giden otobüse bindim. Şu kadarini söyleyeyim abartıldığı kadar bir şey yok. Bir kere çok kalabalık. Tamam, sanatsal fotoğraf çekmek icin bir kac güzel açı var, tabi insansiz bir an yakalarsan.

Bled Gölü Slovenya’nın başkenti Ljubljana’ya yaklaşık 50 km mesafede. Otobusle 1 saat. Ben Bohinj’ den gittiğim icim 40 dk’da oaradaydım. Sabah erkenden gittim ve kalabalık olmadan rahat rahat gezerim diye ama ne çare çekik gözlü arkadasların tur otobüsleri benden önce oraya varmışti bile. Yapacak bir şey yok. Gölün çevresinde yuruyerek tam tur atmanız 1,5 saat sürüyor. Manzarayi sindire sindire yürüyeyim derseniz 2,5 saat. Dilerseniz bisiklet kiralayıp da tur atabilirsiniz. Ben “Yürümek benim işim dedim” ve yürüdüm.

Gölün ortasinda “Meryem Ana Goğe Yükseliş Kilisesi” 17. yüzyilda inşa edilmiş. Ada daha önceleri paganlar tarafından bereket ve aşk tanrısına adak adamak için kullanılıyormuş. Adaya ulaşım pletna adı verilen gondol benzeri botlar veya sandallarla yapılabiliyor. Adaya 99 basamak çıkıp kiliseye ulaşabiliyorsunuz. Efsaneye gore kilisenin çanını 3 defa çalan kişinin dileği gerçekleşiyormuş.
Günümüzdezde popüler bir evlenme mekanı olarak kullanılıyor. Evliliklerin uzun sürmesi için damat gelini 99 basamak kucagında taşiyip kiliseye ulastırmalıymış. Fonda da” Cesaretin Var Mi Aşka” şarkısı çalmalı. Damatlar şimdiden vazgeçti bence 🙂
Bled Kalesi
Bled Kalesine çıkmak için iki opsiyon var. Arabayla belli bir noktaya kadar çıkıp kısa bir yürüyüşle kaleye ulaşabiliyorsunuz. Yürüyerek de kondisyonunuza göre 20-30 dk arası değişiyor. Oldukca dik bir yokuş tırmanmanız gerekiyor. Ben hızlıca çıkmaya çalıştım.

Dilim dışarıda yarım saat kendime gelemedim. Siz siz olun dinlene dinlene çıkın. Yetiskinler icin guncel giris ucreti 18 EU. Iceride küçük bir muze ve restorant var. Bled bu kadar. Ben Ljubljana’ya kaçtım
Keyifli seyahatler dilerim !