Herkese merhabalar. Bugün konumuz mitolojiden Medusa karakteri ve biraz da Medusa üzerinden bir toplumsal eleştiri. Medusa Kimdir?
Medusa maalesef ki ataerkil dönemde yazılan mitolojinin kurbanlarından birisi. Bize hep başında yılandan saçları olan, baktığını taşa çeviren, yılan kuyruklu korkunç bir canavar olarak anlatıldı fakat işin aslı öyle değil. Hatta tam tersi… Hadi işin aslı neymiş ona bakalım.
Medusa Kimdir?
Medusa yaşadığı dönemde güzeller güzeli bir kadındır. O kadar güzeldir ki güzelliği dillere destandır, bir bakan gözlerini alamaz, bakanlar tekrar tekrar bakarlar. Saçları ipek gibi ve büyüleyicidir, çağının en güzel kadınıdır, kadın erkek herkes onun güzelliğine hayrandır.
Fakat o bu güzelliğine rağmen kimseyle olmayıp Athena tapınağında bir rahibe olmayı seçmiştir. Ölene kadar bakire kalıp tanrılara hizmet edecektir. Son derece saf, masum, iyi niyetli bir insandır.
Bir gün sahilde tek başına yürürken Poseidon onun bu güzelliğini görür ve ona vurulur. Fakat Medusa sonsuza kadar bakire kalacak bir rahibedir ve onu reddeder. Poseidon reddedilmeyi hazmedemez ve Medusa’yı takıntı haline getirir. Medusa Poseidon’dan kaçarak tapınağa koşar ve ona yardım etmeleri için tanrılara yalvarır. Fakat hiçbir tanrı ona yardımcı olmaz ve tapınakta Poseidon ona tecavüz eder.
Hikâyenin en korkunç yerlerinden birisi burası, kendi halinde yaşarken güzelliği yüzünden cinsel saldırıya maruz kalıyor ve bunu yapan tanrısal bir karakter.
Tam o sırada Athena tapınağa gelir ve bunu görür. Çok sinirlenir, kendi tapınağında böyle bir şeyin yaşanmasını kendine hakaret olarak algılar. Güçlü bir tanrı olan Poseidon’a gücü yetmediği için acısını aslında mağdur olan ölümlü hemcinsinden çıkartır.
Sanki güzelliği bir suçmuş gibi, bu iğrençliğin suçlusu suçu işleyen değil de kendi halindeki bu zavallı kadınmış gibi.
Onu bir canavara, Gorgon’a dönüştürür. Vücudunun belden aşağısını yılana, o güzel saçlarının her bir telini zehirli yılanlara dönüştürür. Bakanların gözlerini alamadığı bakışlarını, bakanı taşa dönüştürmekle lanetler ve onu yeraltı dünyasının uzak bir köşesine sürgün eder.
Fakat Medusa’nın çilesi bununla bitmez. Böyle bir canavar olduğunu duyan savaşçıların iştahı kabarır ve Medusa’nın başını alabilmek için teker teker gidip ona saldırırlar. Hepsi Medusa’nın gücü karşısında yenik düşer. Gidenler Medusa’nın bakışları karşısında taşa dönüşerek ya da Medusa’nın oklarına hedef olarak can verirler.
Bu cezaya rağmen Athena yine de tatmin olmaz ve ondan tamamen kurtulmak için Medusa’yı öldürmesi için Zeus’un yarı tanrı oğlu Perseus’u gönderir. Tanrılar hep bir elden Perseus’u bu görev için hazırlarlar.
Athena ona Gorgon’un bakışlarından kaçabilmesi için parlak ve yansıtıcı bir kalkan verir, Hermes rahat ve sessiz hareket edebilmesi için kanatlı sandallarını, Hades görünmezlik miğferini ve Zeus da Olimpos’da dövülmüş bir kılıç verir.
Perseus Hermes’in sandalları sayesinde sessizce yaklaşır, Athena’nın verdiği kalkan sayesinde canavarın gözlerine bakmadan kalkandaki yansımaya bakarak onunla dövüşür ve Zeus’un verdiği kılıçla Medusa’nın başını keser. Başını kesince akan kanlardan iki damla kan alır. Bunlardan birisi zehir, diğeri her derde deva olan bir panzehirdir.
Bu sırada Medusa hakkında bilinmeyen çok önemli bir şey vardır. Bütün bunlar yaşanırken Medusa Poseidon’dan hamile kalmıştır ve Perseus onu öldürdüğünde Poseidon ve Medusa’nın bebekleri ortaya çıkar. Bunlardan birisi kanatlı at Pegasus diğeri Khrysaor’dur. Kanlar içinde annelerini gören Pegasus ve Khrysaor, Perseus’a saldırırlar. Perseus Hades’in görünmezlik miğferiyle görünmez olup Medusa’nın başı ile oradan kaçar.
Başı kesildikten sonra dahi bakışlarının taşa çevirme gücü hala yerindedir ve Perseus bunu bir süre kullanmaya devam eder.
Hatta gök kubbeyi taşıyan Titan Atlas’ı da bu baş ile taşa çevirip göğe uzanan bir dağa dönüştürür.
Daha sonra tanrıça Athena bu başı kalkanına koyar ve gücüne güç katar.
Bunun ardından Medusa başı koruyucu bir tılsım olarak kullanılmaya başlanır. Önemli yapıların girişlerinde, kalkanlarda, kılıçların kabzalarında kullanılır.
Ülkemizde Yerebatan Sarnıcı’nda, Didim Apollon Tapınağı’nda, Afrodisias ve Pergamon antik kentlerinde koruma amaçlı Medusa başına rastlanır.
Fikir olarak Medusa hikayesi
Bu hikâyede maalesef ki hiçbir şeyden haberi olmayan saf ve masum Medusa sadece güzel olup dikkat çektiği için cinsel saldırıya uğrar, sırf güçsüz olduğu için Poseidon’a gücü yetmeyenler hırslarını almak için yine tamamen mağdur olan Medusa’yı cezalandırırlar. Cinsel saldırıya uğrar, canavara dönüştürülür, karanlık yeraltına sürülür, savaşçılar tarafından saldırılara uğrar ve bunca şeyin ardından yine Perseus tarafından başı kesilerek öldürülür. Hepsinden sonra kesik başı bile kullanılmaya devam eder…
Güzel olamazsın. Güzel görünemezsin. Zaten kadın olmak zayıflıktır, güçsüzlüktür. Eğer güzel ve zayıfsan diğerleri sana saldırmakta kendilerini haklı görürler ve bunun cezasını sen çekersin. Saldıran güçlüyse onlara hiçbir şey olmaz. Onların ahlaki yoksunluğunu sen düşünmelisin, onların her türlü ahlaksızlığına karşı sen kendini korumak zorundasın çünkü onlar için bu ahlak yoksunluğu normaldir. Güçleri olduğu için ahlaka ve terbiyeye ihtiyaçları yoktur.
Hiçbir şey yapmıyor olman ne kadar saf ne kadar temiz ve masum olduğun hiçbir şeyi değiştirmez. Saldırıya uğradığında kirlenen sen olursun. Diğerleri sana kötü davranır, cezalandırılırsın, toplum seni dışlar, taşlanırsın ve ölene kadar kötü muameleye maruz kalırsın.
Ataerkil sistem yine kadını cezalandırmıştır. Kadını cinsellikle ve zayıflıkla özdeşleştirip o güzelliği sahip olunacak bir eşya gibi tanımlamıştır. Erkek güçle ve otoriteyle özdeşleştirilmiş, zayıf kadına zorla “sahip olup” onu öldürmekte bir sakınca görmemiştir. Hatta daha güçlü bir kadın dahi güçlü erkeği cezalandıramayacağı için kendinden zayıf olan kadına zulmetmeyi doğru bulmuştur.
Bu binlerce yıllık bir mit olsa bile maalesef günümüzde de yankıları hala devam ediyor.
Luciano Garbati – Medusa with the head of Perseus
Öncelikle herkes Benvenuto Cellini’nin 16. Yyda yapılmış olan Perseus with the Head of Medusa heykelini bilir. Perseus bir elinde kılıç tutarken, diğer eliyle Medusa’nın kesik başını gururla havaya kaldırır. (4. Görsel)
Fakat Garbati bu heykeli, hikâyeyi yeniden üreterek başka bir şekilde yorumlamıştır.
Bu heykelde hikâye tersine dönmüştür. Garbati’nin yorumunda ana karakter Medusa’dır. Medusa yılan saçlarına rağmen hala çok güzeldir. Yılgın ve yorgun bir ifadesi vardır. Bir elinde kılıcı diğer elinde de Perseus’un başını tutar. Bir gurur duyma tavrı değil bir yılgınlık ve yorgunluk tavrı mevcuttur. Bu heykel canavarın arkasındaki kadını bizlere gösterir. Günümüzde hikâyeye kadın bakış açısından bakarak hikâyeyi modern bir boyutta yeniden inceler.
Medusa Miti Üzerinden Sanatta Yeniden Anlamlandırma ve Yeniden Üretim başlıklı makaleden detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.
İstanbul Sarnıçları konulu yazımıza da göz atabilirsiniz.
Yeni Medusa’ların kurban edilmediği eşitlikçi günlere…